Başkonsolosluğa saldırı emri İmralı’dan mı?
Erhan ÇELİK 16 Temmuz 2008
Kürt-İslam sentezi deyince…
Aklıma Batman gelir. Hizbullah operasyonları… Bir hücre evi baskını. Ve burada ele geçirilen bir ajanda. Evdeki Kur-an’ı Kerim’in hemen üstünde bulunur. Ajandayı eline alan özel harekatçı komiser heyecanlanır. Acaba içinde ne vardır? Hangi adresler, ne tür isimler?..
İlk sayfayı çevirir. Boştur. Bir sonraki sayfaya geçer. Boştur. Bir sonra ki… O da boş…
Daha hızlı çevirir yaprakları ve ajandanın tam orta sayfasına gelince süslenerek, özenle yazılmış bir yazı görür. Yarısı Kürtçe diğer yarısı Arapça yazılmış bir sözdür bu. Her iki dilde tercüme yapılınca ortaya şu söz çıkar;
“Cudi Dağı kadar Kürt, Hira Dağı kadar Müslüman”
Türk-İslam sentezi üzerine siyaset yapanların 1960’larda ortaya attığı “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” sözü, aradan 40 yıl geçtikten sonra bir Hizbulahçı tarafından böyle devşirilmiştir.
Oysa yeni değil. Neredeyse asırlık bir düşüncedir; Kürt-İslam sentezi.
Günümüze kadar varlığını koruyabilmiş, fakat gelişmemiştir. Gelişememiştir çünkü bugüne kadar bölge halkı adına mücadele ya ırk üzerinden Kürtçülükle, veyahut din vesile edilerek İslamcılıkla yapılmıştır.
Bugüne geldiğimizde ise…
Kürt-İslam sentezinin Kürtçülük ve sözde İslam’ı esas alarak yapılan bölücülük faaliyetlerinde, artık ortak bir argüman olarak kullanılmaya başladığını görüyoruz.
Devletin güvenlik birimlerine ait istihbarat raporlarına yansıyan ve buradan basına sızan bilgiler, bu tezin doğruluğunu ispatlar nitelikte.
Nitekim, Amerika’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda gerçekleşen hain saldırının terör örgütleri ‘PKK ve İbda-C’nin ilk ortak eylemi olabileceği’ şeklinde değerlendirilmesi de bunun bir başka kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.
Hepsi bu kadar da değil!
Bu konuda başka şüpheler de var. Özellikle İmralı mahkumu kaynaklı başka şüpheler…
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan bundan bir süre önce ilginç bir çıkış yaparak Urfa’da bir Kürt-İslam Enstitüsü açılmasını istedi. Avukatları aracılığıyla dile getirdiği bu talep gerçekten çok ilginçti ancak o günün yoğun gündemi arasında pek dikkat çekmedi.
Peki Öcalan’ı İslam’a bu kadar yakınlaştıran şey neydi?
AİHM’e yaptığı savunmaları "Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru Özgür İnsan Savunması" adı altında kitaplaştıran Öcalan, iki cilt haline getirdiği eserinde(!)İslam’ı ve Müslümanları yerden yere vururken…
Şimdi ne olmuştu da 180 derece ters dönmüştü?
Aslında Öcalan’ın İslam’a yakınlaştığı filan yoktu. Bu bir mesajdı. Öcalan ‘Kürt-İslam Enstitüsü açılsın’ diyerek terör örgütüne ‘İslamcı terör örgütleriyle yakınlaşın’ mesajı gönderiyordu. İstihbarat birimleri Öcalan’ın açıklamasını böyle okudu.
Ve aradan çok geçmeden hedefinin aslında ne olduğu bile tam anlaşılamayan konsolosluk saldırısı geldi.
Şimdi eldeki verilere bir bakalım!
Üzerinde dua kitabı bulunan dolandırıcılıktan sabıkalı sözde İslamcı…
PKK’ya katılmasın diye ailesi tarafından Güneydoğu’dan İstanbul’a getirilen Kürtçü…
Ve üç şehit polis.
Ne dersiniz; Enstitü kuruldu mu acaba?