« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Nis

2016

ABDULLAH BOSNEVÎ (ö. 1054/1644)

Mustafa Kara 01 Ocak 1970

Fusûsu’l-hikem şerhiyle tanınan âlim ve mutasavvıf.

992 (1584) yılında doğdu. Tahsiline doğum yeri olan Bosna’da başladı, İstanbul’da devam etti. Devrinin ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Bursa’ya giderek orada Hasan Kabâdûz’a intisap etti. İkinci dönem Melâmîler’i olarak bilinen Bayramî Melâmîleri’nin önde gelen temsilcilerinden biri olan Abdullah Bosnevî, Şeyh Abdülmecid Halvetî’den de istifade etti. Daha sonra Mısır’a, oradan da hacca gitti. İlmî ve tasavvufî konulara hâkimiyeti sayesinde bir taraftan tasavvufî düşüncenin, öte yandan Melâmîliğin bu bölgelerde tanınıp yayılmasında etkili oldu. Hac dönüşü bir müddet Şam’da kalarak burada Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin kabri yanında münzevi bir hayat sürdü. Daha sonra Konya’ya geldi. Konya’da vefat etti ve Sadreddîn-i Konevî’nin yanına defnedildi.

Abdullah Bosnevî’nin tasavvufî düşünce açısından en önemli özelliği, Fusûsu’l-hikem’i tercüme ve şerhetmiş olmasıdır. Nitekim bu eser, kendisinin İslâm ülkelerinde Şârihu’l-Fusûs lakabıyla tanınmasına sebep olmuştur. Kâtip Çelebi başta olmak üzere birçok âlim, Fusûs, şerhinden övgüyle bahseder. Tecelliyâtü arâisi’n-nüsûs fî manassâti hikemi’l-Fusûs, adını taşıyan bu şerh, vahdet-i vücûd düşüncesinin temel ıstılahlarını ele alarak on iki bab halinde inceler. Konuların en önemlileri şunlardır: Hatm-i velâyet, gayb-ı mutlak, a‘yân-ı sâbite, hazarât-ı hams, nübüvvet, velâyet, ilm-i zâhir, ilm-i bâtın, mahabbet, hakîkat-i Muhammediyye, mürşid-i kâmil. Abdullah Bosnevî, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen peygamberlerle ilgili haberlerin kendi dilleriyle değil de Arapça bildirilmiş olmasını, herkesin içinde bulunduğu toplumun dilini konuşması gerektiğine bir işaret olarak değerlendirir ve Fusûs’u bunun için Türkçe şerhettiğini söyler. Kitabın sonundaki açıklamada, tasavvufî merhalelerden geçmeyen zâviye şeyhleri ve kürsü vâizlerinin bu eseri okumamaları gerektiğini hatırlatır. Tecelliyâtü arâisi’n-nüsûs Bulak (1252) ve İstanbul’da (1290) olmak üzere iki defa basılmıştır.

İdris Savaş

24 Kas 2025

Bir yönetim felsefesi olarak Cumhuriyet, özünde Ortak İrade üzerine kuruludur ve egemenliğin ulusun tamamına devredilmesini temsil eder. Bu yeni sistemin kurumsallaşması, evrensel vatandaşlık, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü prensipleriyle sağlanmış olup, binlerce yıllık monarşik veraset sistemlerine kıyasla çoğu ülkede henüz üçüncü veya dördüncü kuşağı kapsayan oldukça yeni ve kırılgan bir yönetim deneyimidir.

Nurullah KAPLAN

17 Kas 2025

Halim Kaya

17 Kas 2025

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

03 Kas 2025

M. Metin KAPLAN

29 Ağu 2025

Efendi BARUTCU

25 Haz 2025

Yusuf Yılmaz ARAÇ

04 Nis 2025

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 245,00 M - Bugn : 144228

ulkucudunya@ulkucudunya.com