Türkeş'ten sonra MHP
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
MHP, Tuğrul Türkeş'i partiden ihraç etti. Sürpriz mi? Değil. Bir gün önce 'Babamın partisinden beni atamazlar' diye meydan okumasına rağmen Türkeş de bu akıbeti bekliyordu.
Çoktan geri sayım başlamıştı çünkü. Kendisini eleştiren MHP yönetimine 'İki sarhoş ve üç beş çakal' gibi çok ağır ifadeler kullanması süreci hızlandırdı.
Disiplin Kurulu 'uzaklaştırma kararını' oybirliğiyle aldı. MHP'nin Türkeş'i neden ihraç ettiği malum... Türkeş, Davutoğlu'nun seçim hükümetinde bakanlık önerisine 'evet' diyerek parti politikasına aykırı davrandı. Türk siyaset geleneğinde 'parti disiplininden' asla taviz verilmez. Bu sadece MHP için değil, tüm partiler özellikle de sağdakiler için geçerli. Parti içi demokrasi parti disiplini karşısında yetim kalır.
Tuğrul Türkeş, MHP kimliğini yitirdi. Babasının partisi olması gerçeği değiştirmez. Bakanlığını etkilemeyecek elbette. İki ay başbakan yardımcılığı koltuğunda oturacak. Ama bir MHP milletvekili olarak değil, bağımsız olarak. Hükümetin ismini 'AKP-HDP-T' koymamız bu yüzdendi. Türkeş'in kabinede 'T' olarak varlığı sürecek.
Burada cevabı merak edilen iki soru var... İlki Türkeş, siyasi hayatına nasıl devam edecek? Daha doğrusu AKP listelerinden aday olacak mı? Diğer soru ise Türkeş'i kaybeden MHP'nin bundan nasıl etkileneceği? Çünkü Türkeş, MHP için sıradan bir isim değil. Olay, MHP açısından da yoruma muhtaç.
Bakanlığı kabul ettikten sonra siyasi kulislerde genel kanaatler Türkeş'in AKP'den politikaya devam edeceği yönünde. Bu kadar radikal karar herhalde iki aylık bakanlıkla sınırlı olamaz. Yaşı siyasi jübile yapacak kadar ilerlemiş de değil. Bundan sonrasına ışık tutan bir ayrıntı: Saray'la da ilişkileri gayet iyi... 7 Haziran sonrası Saray'a giden isimlerden biri olduğunu yalanlamadı. Aksine kabullendi. Büyük ihtimalle bakanlık önerisi bu trafiğin eseri.
Doğrusu ben AKP'nin Türkeş'le işbirliğinin kapsamlı ve uzun ömürlü olduğunu düşünüyorum. Türkeş basın toplantısında AKP seçeneğini inkâr etmedi, kapıyı aralık tuttu. 'Kesinlikle olmaz' demedi. MHP'nin ihracı işini kolaylaştırdı. Hareket kabiliyetini artırdı. Bahanesi hazır. 'Babamın partisinden attılar, bana başka seçenek bırakmadılar...' diyebilir.
Haftaya yapılacak kurultayda AKP rozeti takması sürpriz olmaz. Haliyle milletvekili listelerinde yer bulması da... O yol açıldı. Bu, MHP'ye dönük hesaplarını kapatacağı anlamına gelmez. Yakın vadede zaten şartlar müsait değil. Türkeş'in gözünün MHP liderliğinde olduğu sır değil. Daha önce kongrede aday oldu, Bahçeli'ye kaybetti. Şansını tekrar denemek isteyebilir.
Türkeş isminin AKP'ye getirisi olur mu? Rakam olarak 'hayır' ama psikolojik olarak 'evet'. Rüzgâr olmasa bile hafif bir esinti verir. Ama seçimin kaderini değiştirecek düzeyde değil. AKP seçim sürecinde 'oyun planını' MHP üzerine kuracak. Türkeş'i bir koz olarak değerlendirebilir.
Asıl mühimi MHP'nin nasıl etkileneceği... Türkeş isminin MHP için önemi inkâr edilemez. MHP'de ağırlığı olan, politikalara yön veren bir siyasi aktör değildi elbette. Soyadıyla varlığını sürdürüyordu. Bakanlığı kabul etmesi MHP'yi şoka soktu. Fakat sarsıntıyı çabuk atlattı MHP. Türkeş'ten çok MHP'nin sorunu 7 Haziran sonrası izlediği politikaları tabana anlatmakta zorlanması...
MHP, Türkeş'in yokluğunu bir kayıp veya eksiklik olarak görmüyor. Aksine gidiş şeklinin MHP'ye olumlu etki yapacağını düşünüyor. Seçim sürecinde 'AKP'nin MHP'ye kumpas kurduğu' tezini Türkeş örneğiyle güçlendirecek. Bu tip tezlerin seçmende karşılığı var. MHP'nin Türkeş olayını siyasi olarak kâra dönüştürmesi mümkün.
Bir MHP'li, “Türkeş ismi bizim için çok önemli. Ama Tuğrul değil. Bugüne kadar sırf babasının hatırı için partide tutundu. Yoksa performansı ve kabiliyetinden dolayı değil. Daha önce ayrıldı. Başka parti kurdu. Başarılı olamadı. Tabana kolay izah ederiz. Zaten partililer olup bitenin farkında. Yokluğu bizi etkilemez. Eğer alırsa AKP de hayrını görmez” dedi.
MHP'de bir Türkeş moralsizliği yok. Aksine şok etkisini pozitif enerjiye dönüştürmüş durumda...
