« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

03 Ağu

2015

TAŞ

03 Ağustos 2015

Koca divan sazının gümbürtülü nağmeleri hafiflediği esnada türküye giren ses buram buram yiğitlik kokuyordu. Kulak kesildim.

“Höyüklü’nün edirafi köşk olsun
Beni vuran efelere de aşk olsun
Aynalı martin mezerime daş olsun…”

Aynalı martim mezerime daş olsun sözleri, birdenbire türküye meftun etti. Şiirdeki gibi, merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara, son menzilin hüzün dolu kâşanesine yürüyen mert kişi canlandı gözümde.

Mezar demiyor, mezer diyor. Taş değil, daş diyor. Her şey kendi tabiiliğinde akıyordu. Sanki radyo stüdyosunda çalınmamış da, geceler boyu yol alan ayıngacı kolu emin bir menzile varınca mola vermiş, katırlardan tütün denklerini çözmüşler, çıraları çatmışlar. Ay ışığında kamalı, çizmeli, poturlu bağdaş kurmuş seğmenler, tüfekleri yanı başlarında. Efebaşı sırtını koca çama dayamış, bu yollarda aralarından eksilen arkadaşlarını hatırlıyor, artlarında kalanların efkârıyla dalgın dalgın kucağındaki sazı tıngırdatıyor.

Genç delikanlı çağındayken dikkatimi çeken bu türküyü doya doya dinlemek kabil değildi. Çalıp söyleyen solo sanatçı unvanıyla diğer ses sanatçıları kadar sık çıkmıyordu. Nida Tüfekçi’nin; ‘Şimdi de Ankaralı mahalli sanatçı Rıfat Balaban’dan türküler dinleyeceksiniz’ anonsunu duyabilmek, ancak altı ay arayla erilebilen bir bahtiyarlıktı, o da rastgelirse.

Servet radyoya girdikten sonra bahsettim. Diskoteğe indi geldi, kayıt yokmuş. Soruşturdu; radyodan emekli olmuş, Samanpazarı’nda saz evi varmış. Ankara radyosundan bir devre arkadaşının ismini verdi. Yolum düştüğü bir sıra uğradım, üç türküye ulaşabildi. Orada daha çok kayıt olması lazım ama o günün şartlarında arşiv taraması kolay değildi. Rica minnet, zor işler. Nihayet Diyarbakır’da iken hilal bıyıklı prodüktör Osman’a söyledim, ertesi gün elinde hazine değerinde kasetle geldi, on civarında türkü kaydetmiş. Bilahare üstadı dükkânında iki kere ziyaret ettim. Servet de albüm için teşebbüse geçtiydi, akim kaldı. Nereden nereye geldik; ağırbaşlı yiğitlerin yerini seğmen radyosunda her tarafa kıvırtan bitirimler sardı.

Türkü yakılan zeybeğin dileği yerine getirilip mezarına aynalı martin dikildi mi veya şanına yakışır bir kabir yapıldı mı bilemiyoruz.

***

İki sene önce kaybettiğimiz yiğit arkadaşımız merhum Servet Somuncuoğlu’nun kabri başına taşını diktik. İnşallah şahsiyeti ve Türklüğe yaptığı üstün hizmetlerle mütenasip olmuştur.

Daha cenaze günü teessürden şaşkın vaziyette iken gündeme geldiydi. İki üç koldan birileri birilerini aramış, öbürü berikine söylemiş. Anıt mezar yaptırma düşüncesi ve teklifleri böyle doğdu.

Sel gidip kum kaldıktan sonra ne yapmak lazım geldiğini müzakere ettik. Zaman geçtikçe sağdan soldan sormaya da başladılar. Çok abartmamak kaydıyla normal bir mezarın fevkine çıkmanın uygun olacağı neticesine varıldı. Samimi hayır niyetlerinin önünü kesmemek için kollektif bir mesaiye kapalı olmaması kararlaştırıldı. Taliplilerle irtibat kuruldu. Toplantı, görüşme… Kimi o iş tamam, merak etmeyin, dedi. Kimi projeyi gönderin inceleyelim, dedi. Kimi yedi ton ağırlığında bir mermer blok koymayı öne sürdü. Konu biraz uzadı.

Akıllı düşünene kadar deli dereyi geçer. İdris Kül Tigin Anıtı’na benzer bir şekil çizdi. Beğendik. Mermer atölyesi sahibi bir ahbabıyla irtibata geçti. Ankara civarından ebatları ihtiyacı karşılamaya münasip iki tonluk bir tüf taşı getirtildi. Ahlat mezar taşlarını andırıyor. İnsan boyunda kestirdik.

Ön yüze adı yazıldı. Hemen altında, ‘Ruhuna Fatiha’. Yine ön yüzün üst kısmına daire içinde ay yıldız kazındı.

Sağ yüzde Göktürk alfabesiyle yukarıdan aşağıya doğru “Zamanı Tanrı yaşar” ibaresine yer verildi. Hüvelbaki’nin Türkçesi.

Sol yüzüne yukarıdan aşağıya günümüz harfleriyle “Türk milleti için gece gündüz çalıştım” cümlesi yazıldı.

Arka yüzüne de Kayı ve Çepni boylarının damgaları çizildi.

Sadeliğini koruyarak abidevi nitelik kazanan taş İsmetpaşa Köyü’ne nakledildi.

Taşın tedarikinden köye nakline, yazısından kaidesinin hazırlanmasına kadar çeşitli merhalelerde emeği geçen, maddi manevi katkılarda bulunan İdris Savaş, Yasin Cemal Galata, Alemdağ Klasik Mermer Atölyesi sahibesi Gönül Hanım, Bursa Türk Ocakları, Denizli’deki dostları, TRT’deki mesai arkadaşları, Serhat Toruk, İstanbul Uludağ Grubu, Zafer Somuncuoğlu ile Davut Sağdıç’a teşekkür ederiz.

Büyük Türk evladı Servet Somuncuoğlu şimdi aşığı olduğu Türk Bengü Taşın altında, ay yıldızın gölgesindedir. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Şanlı Türk Bayrağı ezan sesleri eşliğinde ilelebet bütün Türk yurtlarında dalgalanarak şehitlerimizin, ecdadımızın ve geçmişlerimizin ruhunu şad etsin.


(Merhum arkadaşımız Servet Somuncuoğlu ile ilgili olarak milliyetçi birkaç dernek ve vakıf çatısı altında ailesi ve dostları tarafından 8 Ağustos 2015 Cumartesi günü saat 14.00’te Üsküdar Altunizade Kültür Merkezi’nde geniş katılımlı bir anma toplantısı düzenlenmiştir. Bütün gönüldaşlarımız davetlidir.)

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,00 M - Bugn : 29887

ulkucudunya@ulkucudunya.com