« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Mar

2010

MİLLİYETÇİLERİN BİRLEŞMESİ

15 Mart 2010

Tuğrul Türkeş'in kurucusu olduğu Aydınlık Türkiye Partisi kendisini fesh ederek Milliyetçi Hareket Partisi'ne katılma kararı aldı. Beklenen birleşmenin büyük parti özelliğini taşıyan ve her şeye rağmen Türk Milliyetçiliğinin marka partisi olma konumunu sürdüren MHP çatısı altında gerçekleşmesi tabii ve güzel bir sonuç oldu. Gözler şimdi Büyük Birlik Partisi'ne çevrildi.

Malum olduğu üzere Alparslan Türkeş'in başında bulunduğu Milliyetçi Hareket Partisi ideolojik Türk Milliyetçiliğinin tartışmasız tek siyasi adresi idi. Yüzyılın başlarında şekillenen Türk Milliyetçiliği hareketi, Alparslan Türkeş'in çabaları ve liderliğiyle ferdî dergicilik ve dernekçilik faaliyetleri seviyesinde kalmaktan kurtulup siyasi sahaya taşınarak Milliyetçi Hareket Partisi nezdinde temsil imkânı buldu. Ülkücü Hareketin, lider, doktrin ve teşkilat başlıklarında özetlenebilecek üç ana unsuru, aynı anda, aynı yerde vücud bulduğundan siyasi sahada da bir tereddüt veya ayrılık yaşanmıyor, diğer bütün milliyetçi ülkücü yan kuruluşlarla birlikte ahenk içerisinde aynı ortak hedefe yürünüyordu. Türkeş'in kendi ifadesiyle, Türk Milliyetçiliği en dirayetli ve en radikal biçimde MHP'de temsil edilirken, aynı zamanda ülkenin en çalkantılı dönemlerinde girdiği her seçimde bir öncekine göre oy oranını katlayan istikrarlı büyüme çizgisinin yakalanması, fikirden taviz verilmeden siyasi muvaffakiyet sağlanabileceğini göstermektedir.

Türk Milliyetçiliği fikriyatına katkısı inkâr edilemeyecek bazı değerli şahsiyetlerin basit birtakım sebeplerle partiden uzak kalmaları, milliyetçi bilinen bazı aydınların de siyasi birleşmenin AP veya başka partiler etrafında olması gerektiğine dair yazı ve kitaplar yayınlamaları MHP'nin gelişimine engel teşkil edememiştir. Özellikle 5 Haziran 1977 seçimleri öncesinde AP ile ittifak yapılacağı dedikoduları yürümüş ve MHP üzerinde sola karşı ittifak baskısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Alparslan Türkeş, seçimlerden önce, 23-24 Nisan 1977 tarihinde yapılan 13. Kurultay Kapanış Konuşmasında isim vermeye tevessül etmeden ağırlıklı olarak bu konu üzerinde durmuştur.(x)

Ülkücülüğün fikir babası, tabii lideri Alparslan Türkeş sağ olduğu sürece Ülkücülerin başka bir partiyi aklından geçirmesi bile mümkün değildi. Böyle bir ihtimal idealist gönüllerde ahlâksızlık olarak değerlendirilir, kötü yola düşmekle eş tutulurdu. Nitekim darbe sonrasında başka partilerde 'siyaset yapma'yı seçenlere ve bunda uzun süre ısrar edenlere bakış açısı, pek yüksek sesle ifade edilmese de aşağı yukarı böyle olmuştur. Gittikleri yerlerde siyasi ikbal kalmayınca dönenlerin bazıları görünürde el üstünde tutulmalarına karşın, istedikleri kadar sırıtarak kurt işareti yapsalar da vicdanlardaki silinmez yaftaları ömür boyu taşımaya mahkûmdurlar.

Liderin sağlığında çeşitli gerekçelerle ayrılarak başka parti kuran ve hazin ölümüyle camiayı üzüntüye boğan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları, Ülkü Ocaklarının memleket için kendilerine kazandırdığı bütün birikimleri yine kendileri için sonuna kadar kullanmalarına rağmen dar bir kadronun dışında meşruiyet sağlayamadılar, lidere karşı çıkış hareketini izah edemediler. Bilerek veya bilmeyerek rakip siyasi partilere ve zararlı akımlara vasıta oldular. Ayrılığın ilk sıcaklığının verdiği güç ve şevkle bir müddet iyi yürüdü, fakat mevcut fikir yapısından daha farklı ve orijinal bir düşünce ortaya konulamayıp, üstüne üstlük Türk Milliyetçiliği vurgusu da terk edilince hareket taban tutmadı, hayal ve vaad edilen büyük birlik gerçekleşmedi. BBP yirmi yıla yaklaşan sürede küçük parti olmak kalıbını kıramamakla birlikte MHP'ye endeksli olarak siyasi gündemde yer işgal etti. Alparslan Türkeş'in vefatından sonraki kongrelerde birinci çıkan aday karşısında suni ittifaklar oluşturulması sonucunda ATP kurulunca ve koalisyon ortaklığı döneminde MHP'nin bazı başarısızlıkları da eklenince, BBP'nin başlangıçta ihanet olarak nitelendirilen ayrılığı makul karşılanmaya başlandı. Bazı milliyetçi ülkücü fikir siteleri, partilerimiz başlığı altında MHP, BBP ve ATP olmak üzere üç partiye de yer vererek aslında her üç partiyi de aynı gördüklerini ve birlik isteklerini ima ettiler. Artık ne Ülkücü kalabilen, ne de başka şey olabilen, kendileri de kendilerinin tam bir tariflerini yapamayan ve Muhsin Yazıcıoğlu'ndan sonra iyice güç kaybedeceği anlaşılan bu partinin de ATP'nin açtığı yoldan yürüyerek, ATP'den ilham ve cesaret alarak, bir an önce, kayıtsız ve şartsız MHP ile birleşmesi hayırlı bir hizmet olacaktır.

Aydınlık Türkiye Partisi'nin oy oranını ve başında kurucu genel başkanı bulunmadığı halde en son seçimlerde aldığı yüzbini aşkın oyu az görüp, birleşmeyi küçümsemek gerekir. 1973 seçimlerinde MHP'nin aldığı oy sayısı üçyüzaltmışikibin, 1987 seçimlerinde MÇP'nin aldığı oy sayısı yediyüzbindir. ATP kurulduğu günden bugüne kadar MHP'yi hırpalayıcı çok sert bir siyaset izlememiş, ayrılığı geri dönülemez noktalara getirmemiştir. Başında kim bulunursa bulunsun MHP Ülkücülerin partisidir, Başbuğ'un emanetidir diyerek teşkilâta sadakat gösterene de saygı duymak gerekir, Türkeş anlayışı neredeyse biz oradayız diyerek lidere vefa gösterene de aynı saygıyı göstermek gerekir. ATP'nin ayrı bir parti halinde bulunması, MHP'de kaldığı halde yanlış icraatlardan rahatsızlık duyan diğer samimi Ülkücülerle birlikte MHP'nin yanlış icraatlarında vebali bulunmayan idealist bir kadroyu muhafaza etmiş olması açısından önemli bir kazançtır. Tuğrul Türkeş, Genel Başkanın gözüne girmek için televizyon ekranlarında 'Biz seksen öncesi mücadele ederken Tuğrul Bey neredeydi' diyerek Allah rızası için verdiği mücadeleyi konu eden merhum bir eski MHP milletvekilinin cenazesine Ankara'dan İstanbul'a gelerek katılmak vefakârlığını göstermiştir. Seksen öncesi mücadele konusu özellikle Ülkücülerin omuzlarına basanlar ve mücadelesini camiadan kat kat tahsil edenler tarafından çok dile getirilmiştir de, aynı kişilere seksen sonrası neredeydin diye pek sorulamamıştır. Seksen öncesi tehlikeleriyle birlikte heveslisi de çok olduğundan Tuğrul Türkeş'e büyük reislik sırası gelmemiş olabilir, Türkeş soyadı belki her kapıyı açtığı gibi birçok riski de beraberinde taşıyor olmalıdır. 1960'larda akranları mahallelerinde çelik çomak oynarken o Hindistan'da sürgünde maymunların arasında hayat mücadelesi veriyor, ihtilâlden sonra da başka partilerde 'siyaset yapmak' yerine MÇP'de görev almayı tercih ediyordu. Ama Bizans Bizans'tır, altıyüz yıldır Türk olduğu halde hâlâ kahbe Bizans'tan izler taşır. Sesine kulak verilir, yanılıp da güvenilirse, her delege her adaya destek sözü verebilir. Bunlar ince, derin ve akıl ermez mevzulardır.

Milliyetçi Hareket Partisi, tekrar Türk Milliyetçiliğinin en dirayetli ve radikal şekilde temsil etmek istiyorsa bu fırsatı iyi değerlendirmeli, tekrar yuvaya dönen idealist kadrolardan istifade etmeli ve çeşitli sebeplerle kırgın, küskün bulunan dava adamlarını kazanmak için bir gönül seferberliği başlatmalıdır. Sözgelimi, ozan olduğu için önemlidir, başka da ozan yetişmemiştir, Ozan Arif'ten başlanırsa bir küçük parti daha kendisine iltihak etmiş gibi yeni bir şevk ve güç kazanır. Türkeş soyadı zannedildiğinden daha önemlidir, bunu değerini dosttan çok millet düşmanları bilmektedir. Tuğrul Türkeş'in yanısıra sayın Prof. Dr. Umay Türkeş'in de Türk Milliyetçiliğine üst düzeyde hizmeti sağlanmalıdır.

Bu vesileyle, ATP saflarında daha güçlü gönül bağları oluşturduğumuz ve bu siyasi birleşmeden aziz ruhlarının memnuniyet duyduğuna emin olduğum vefa abidesi Mehmet Irmak beyefendiye, derviş gönüllü Kemal Karahan ağabeyime, Erdoğan Tanrıöven dostumuza, tanımak bahtiyarlığına erişemediğim daha nice Hak'ka yürüyen Türkeş sevdalısı Ülküdaşlarımız ile şehitlerimize ve Başbuğ Alparslan Türkeş'e Allah'tan rahmet diliyorum.









(X): MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in 23-24 Nisan 1977 tarihinde yapılan 13. Kurultay Kapanış Konuşmasından bazı bölümler:

"Muhterem Ülküdaşlarım, seçimlerin taşıdığı olağanüstü ehemmiyet, siyasi muarızlarımızı partimize karşı bir takım oyunlara sevketmek istidadındadır. Çünkü partimizin güçlenmesi, onların zayıflaması demektir. Partimize karşı dostça görünerek olsun veya düşmanca tertipler şeklinde olsun, girişilmesi muhtemel bu oyunlara karşı azami dikkati göstermek mecburiyetindeyiz.

Seçimlerde bizi vatandaş nazarında sevimsizleştirmek için bir çok tahrikler yapılacaktır. Çelik bir irade ile hiçbir tahrike kapılmayacak, kendi çizdiğimiz yolumuzun dışına çıkmayacağız. Partimiz, 5 Haziran seçimlerine tek başına ve hiçbir partiyle işbirliği yapmaksızın girecektir. Devlet hayatında beliren sol ve komünist tahribatı izale etmek, Türkiye'yi hükümetsizlikten kurtarmak ve Türk Milliyetçiliğini iktidar kılmak için, MC hükümetinin kurulmasında büyük bir rol ifa etmişizdir. Birbiriyle küskün ve hatta hasım, her biri kendi partisinin çıkarını başka istikamette gören partilerin ortak bir protokol ve hükümet programıyla işbirliği yaparak hükümeti kurmaları için çok gayret sarfetmişizdir.
Bu partilerin işbirliği yapmaları için bu kadar gayret sarfetmiş ve hükümetin sağlıklı çalışması için elinden geleni yapmış olan Partimizin, seçimlerde tek başına çalışması ve AP'nin seçim işbirliği teklifini kabul etmemesi bir tezat değildir.

Koalisyon protokolü yapılırken partiler arası iyi münasebetlerin seçimlerde ve seçimlerden sonra da devam etmesi için bir Seçim İttifakı Kanunu çıkarılması üzerinde mutabakat hasıl olmuş ve hüküm protokole bağlanarak imzalanmıştır. Eğer böyle br kanun çıksaydı isteyen partilerin kendi aralarında ve hiç birinin haksızlığa uğramasına meydan vermeden işbirliği yapılması mümkün olurdu. Ama koalisyon partilerinin hepsi bu taahhüdün altını imzaladıkları halde ve bizim yazılı ve sözlü müteaddit ikazlarımıza rağmen bu kanun çıkarılmamıştır. Kanuni şartlar müsait olmayınca, şu veya bu partinin işbirliği yapması için makul ve mantıki bir formül bulmak mümkün değildi. Böyle bir işbirliği ancak bir partinin kendisini inkâr etmesi ile mümkün olurdu. Sola karşı partiler arsında bir seçim işbirliğinin gerçekleşmemiş olmasının vebali, bu kanunu çıkarmamış olanlarındır. Milliyetçilerin bütünleşmesini önleyenler onlardır.

Türk Milleti hakikaten milliyetçilerin bütünleşmesini istemektedir. Siyasi muarızlarımız, Türk Milliyetçiliğinin en dirayetli ve en radikal temsilcisi olan Partimizi vatandaş nazarında ayrılıkçı durumuna düşürmek için, bazı partiler bizi milliyetçilerin bütünleşmesine yanaşmamış bir parti gibi göstermek için propaganda yapacaklardır. Bu propagandaya karşı izah ettiğim bu gerçeklerin vatandaşlarımıza anlatılması gerekmektedir. Aday listelerinin verilmesine on onbeş gün kala, sırf siyasi propaganda olsun diye yapılan ve gayritabii formüllere dayanan işbirliği teklifini, makul ölçüler içinde gerçekleştirmek zaten mümkün değildi. Bugün milliyetçi vatandaşın zaafta değil dirayette, bilgisizlikte değil ehliyette, ciddiyetsizlikte değil ciddiyette birleşmesi temayülü kesindir, memnuniyet vericidir ve partimizin güçlenmesinin temeli vatandaşın bu temayülüdür.

Bizim davamız yüce bir ülkünün, büyük, güçlü, müreffeh, Milliyetçi Türkiye ülküsünün zaferine yönelmiştir. Hiçbir şahsi temayül, hiçbir yorum farkı ve hele hiçbir şahsi ihtiras böyle yüce bir davanın yanında kıymet ifade etmez, etmemelidir.

Sizler yaklaşmakta olan büyük, güçlü Türkiye iktidarının sahipleri olarak sesleniyorum. Hizmete hazır olunuz. İktidarımız büyük Türk Milletine hayırlar, uğurlar getirsin. Güçlü iktidarımızı sizlere müjdeliyorum. Çünkü siz, Türk Milliyetçiliğini gönüllerinize dikilmiş kutsal bir bayrak gibi taşıyorsunuz. Çünkü siz, beyin hücrelerinizde Türk Milletini en ileriye götürecek dehayı, buluş gücünü taşıyorsunuz. Azminiz, ülkünüz yüz milyonluk, kalkınmış, zengin, mutlu büyük Türkiye idealidir. Gönüllerinizde, beyinlerinizde ve çelikten demir yumruklarınızda, bu soylu ve büyük milleti çağlar üstüne çıkartacak iman, ülkü ve kuvvet vardır. Bu iman, bu ülkü, bu kuvvetle size reva görülen her türlü emperyalist saldırıları yeneceksiniz. Kapitalist emperyalizmden, sosyalist emperyalizme, faşizmden, nazizmden, komünizmine kadar Türk İslâm Ülküsü'nün reddettiği sapık ideolojilere ısrarla karşı çıkınız. Çünkü, Türk Milliyetçiliği Ülküsü, ülkülerin en kuvvetlisidir. Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine haince uzanmış ideoloji ve eylemleri caydıracak, kahredecek güçtedir. Anayasanın, Türk Devleti'nin bekçileri olan sizleri, iktidar olmaya çağırıyorum. Anayasanın sizlere tanıdığı bu hakkı alınız, Türk'ün yeni ve muhteşem medeniyetini kurunuz, hakkınız olan iktidarınıza sahip çıkınız.

Türk'ün iktidarı paylaşılmaz, Türk'ün iktidarı büyüktür, güçlüdür. Bu büyük, bu güçlü iktidarı tek başınıza kurunuz. Hiçbir ortağa muhtaç değilsiniz. İktidarın tek sahibi Milliyetçi Hareket Partisi olmalıdır. Bunu sağlayacak güçteyiz. Milliyetçi Hareket Partisi, beyninde, yüreğinde, yumruğunda Türk Milliyetçiliğine inananların partisidir. Milliyetçi Hareket Partisi yüzyıldan beri Türk Milliyetçiliğini Parti yapmak isteyenlerin partisidir. Milliyetçi Hareket Partisi, nimet değil külfet, ikbal değil hizmet isteyenlerin partisidir. Milliyetçi Hareket Partisi, millet ve milliyetçilik kavramlarını sonradan öğrenenlerin değil, bu ülküye gönül veren, baş verenlerin partisidir. Ve nihayet Milliyetçi Hareket Partisi, kendi cebinin veya sahte bir sınıfın değil, Türküm diyen, Türklük için çile çeken, Türk'ü, Türklüğü yüceltmek, çağları aşıp en güçlü, en zengin millet yapmak isteyenlerin partisidir. Bu ülkü, bu kavga öyle zor, öyle çetin ve öyle dikenlidir ki, bunu ancak duyanlar, yaşayanlar çekebilir. Milliyetçilik, sözde değil özdedir. Milliyetçilik kokteyl salonlarında değil Anadolu'nun taşında, toprağında, yazında, kışındadır. Onun için ısrarla söylüyor, ısrarla belirtiyorum ki, milliyetçiler birleşmelidir. Ancak milliyetçiler gerçek yuvada, gerçek paryide birleşmelidir. Birleşecek bu gerçek yuva, bu gerçek parti, sahiden milliyetçi olan Milliyetçi Hareket Partisi'dir. Çünkü tekrar ediyorum, bir zamanlar milliyetçilik sözünden ısrarla kaçanlar, bu kavramı yasak ve sapık kavramlarla bir tutanlar varken, biz, bu kavramı, yani milliyetçiliği, Partimizin adı yapmış, hareketimizin ülküsü haline getirmiştik. Bunu unutkan kafalar unutsa bile şundan eminim ki, millet ve tarih unutmayacaktır.

Türk Milletinin davası büyüktür. Bu büyük dava korkak parti liderleriyle, tutarsız, dengesiz, cahil parti başkanlarıyla, şakacılarla çözülemez. Türk Milletini sokaklarda, meydanlarla kışkırtan, bir gün Amerikan, bir gün doğu bloku, bir gün üçünü dünya yanlısı olan kişilerle bu dava yürümez. Seçimlere bir seferberlik halinde girmeliyiz. Bütün milliyetçileri, bütün ülkücüleri her türlü tereddüt ve ataleti bir tarafa bırakarak Türk Milliyetçiliğin zaferi için seferberliğe çağırıyorum. Hepinize en derin sevgi ve saygılarımla Allah'tan üstün muvaffakiyetler diliyorum."

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,01 M - Bugn : 287

ulkucudunya@ulkucudunya.com