« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

24 Haz

2009

GÜZEL ŞEYLER DE OLUYOR

24 Haziran 2009

Tarık aradı, hal hatır faslından sonra, biraz bazı şeylere kızdığımdan, biraz da mahzun gönülde eğlenceye mahal kalmadığı için, çekinerek, Ülkü Ocakları'nın düzenlediği Fetih Gecesi davetiyesi getirmek istediğini söyledi.

Ülkü Ocakları deyince akan su durur, kırgınlık, kızgınlık kalmaz. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün kızıllığında ısındık, dağlardan çöllere düşürdüğü gün gölgene sığındık diyor ya bayrak şairi. Kavga bazen bizi okulun duvarlarından sürüp demiryolunun ötesine attığında biz de Ocağın bozkurtlu çatısına sığınıp gönüldaşlardan güç ve destek alır, aşılama çayla içimizi ısıtıp tahta sandalyelerinde sabahlardık. Hem yuvamız, hem hapishanemizdi diyerek bühtan ediyor bazıları ağzını yaya yaya, bizim hiçbir zaman hapishanemiz olmadı, gözümüzü açtığımız yuvamızdı hep. Modaya kapılıp hava olsun diye, veya kimliğinin imtiyazlarından istifade için veya başka saiklerle Ülkücü olmamıştık, inandığımız için Ülkücüydük. Halen de öyleyiz.

Tarık da bizim çocuk, reislerden, lütfetmiş aramış, kırmak olmaz. Reis olup da bunu meslek edinerek öyle saltanatını sürenlerden, çöreklenip toplayan, hatta onu da beceremeyen muzır toplayıcılardan değil. Bir ara mebus adaylığını düşünüyordu, ne oldu takib edemedim. Dava delisi Kerim benzeri hizmet eri, işinde gücünde, harekete vermiştir, almamıştır. Bursa'dan biz çıkarken o yeni geldiydi. Hatır gönül kollar, sıra saygı bilir, arar sorar, kaynaştırıcı rol oynar. Sonrakilerin ahvalini bilmem. Hay hay ne zaman istersen buyur derken, herhalde gelmez, ya da gençlerden birini gönderir diye düşündüm. Gelirse, müsait bir zamanda denk gelir de mahcup olmayız.

Ertesi hafta. O gün arşivde noksan kalan hüzünlü bir türkü mevzuunu halletmek üzere radyoya gitmiştim. Dostum Ali'ye her zamanki gibi; kardeşim doktorluğuna doktorsun tamam, şunun bir üstü her neyse onu da ikmal et de genel başkanlığa aday ol, bir doktorluk sevdası yüzünden başımıza gelen hallere bak, diye takıldım. O da mutadı üzere mukabele etti; estağfurullah üstadım, tarih seni haklı çıkardı, hepimiz yanıldık doğruyu en evvel sen söyledin, himmet buyur, işaret et, ne diyorsan odur, vur de vuralım, öl de ölelim.

Kimin ve neyin yanlış, kimin ve neyin doğru olduğu birbirine karıştı, Allah sonumuzu hayreylesin.

O esnada telefon çaldı, yine Tarık. Uğramış, ne zaman döneceğimi soruyor. İşim biraz sürer, istersen buraya gel ya da davetiyeyi iş arkadaşıma bırak, arar söylerim gereğini yapar dedim. Olmaz dedi, gelmişken seni göreyim.

Sıcakta bir saate yakın bekledi, buluştuk. Neredeyse iki büklüm, belinden zoru var. Davetiyeyi verdi. Ayıptır söylemesi ay sonu, cüzdanda iki ellilik var, onu da kredinin son bakiyesinden çekmişiz. Azı çoğa saymasını temenni ederek birini takdim ettik, geceye gelemeyeceğimizi isterse davetiyeyi başkasına verebileceğini söyledik. Öyle şey olur mu diyerek protokol davetiyesini bıraktı, kalktı gitti.

Davetiye masanın görünür yerinde bir aydır duruyor. Baktıkça bizim götürdüğümüz davetiyeleri hatırlıyorum. Gözlerinde sevinç pırıltılarıyla kendisine harçlık dahi ayırmadan cebindeki bütün parayı esirgemeden veren gönül erleri, süslü bürolarında asık çehrelerle karşılayıp nutuk atan eski ağabeyler.

Ülkücü gençliğin ihya ettiği Fetih ruhunu ve mehter kültürünü milli ruhtan uzak cereyanların sahiplenmesi karşısında Ülkü Ocakları'nın hatırlaması sevindirici. Bahçeli Ülkü Ocakları'nın siyasetten uzak tutulacağını, Ülkücülerin kimsenin emir eri olmayacağını söylemiş. Eğer iyi niyetliyse, ardında partiyi Ülkücülerden tamamen uzaklaştırmak düşüncesi yatmıyorsa iyi bir karar. İnşallah en başta onun emir eri olmaktan çıkarlar. Bu hareketin kırk yaşını devirdiği halde bir davetiye ulaştırmak için iki büklüm yarım gününü harcayan neferleri oldukça Bahçeli de engelleyemez bir başkası da.

Hafta sonunda Bursa civarındaki Arifiye mezunu arkadaşlarımız altmış civarında bir grup Gemlik'te tekne turu düzenlediler. Her şeyinden emin olunan adıyla müsemma insan sevgili dostum Emin birkaç defa aradı, davet etti. Gelemezsem bir türkü yazısıyla daha borcumu ancak ödeyebileceğimi tembihledi. Yetmedi Saadettin'le Mehmet de aradı. Hatta tur esnasında Süleyman'ın okuduğu geceler şarkısını dinletip, otuz sene öncesine götürdüler. Akabinde yine ismiyle müsemma Kuzu aradı. Ama bu defa ve ilk defa kurt gibi, her yeri geziyorsunuz buraya niye gelmediniz diye fırçalıyor. İster istemez gülünce, gülme diyorum bak gelirsem fena yaparım diye tehditler savuruyor. Ülkücülüğümüzün en büyük kazancı işte bu can dostları. Allah hepsine selamet versin.

Gündelik işleri, politika bezirgânlıklarını aşarak şöyle bir titreyip kendimize, eski saf halimize dönebilsek önümüzde kimse duramaz.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,21 M - Bugn : 3427

ulkucudunya@ulkucudunya.com