« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

10 Haz

2009

SUYUN ÖTE TARAFI

10 Haziran 2009

Suyun öte tarafından da esaslı adamlar çıkıyormuş. Büyük vitray sanatçısı ve ülkücü ressam Mustafa Abi Ortaköy'de bir Sami Bey'den bahsederdi. Geçen akşam meşhur piyano sanatçısı İlham Gencer ile yakın dostu bu Sami Bey televizyonda idiler. Doksanlı yılların başlarında bir gece TRT'de Alparslan Türkeş'in baş misafir olduğu ve bütün sanatçılarla devlet erkanının Başbuğ diyerek el üstünde tutup iltifat ve teveccühte yarışması üzerine ne olup bittiğini anlayamayanların merak ve hayretini celbedip, hayrola Türkeş ihtilâl mi yaptı dedirten güzel bir program yayınlanmış, ondan sonra epeydir Dokuz Işık, Bozkurt, Başbuğ gibi Ülkücülüğün temel kavramlarına açıkça ve çekinmeden vurgu yapılan başka bir programa tesadüf edilmemişti.

Milliyetçilikleri maruf olmakla birlikte gözlerini açtıkları sosyete muhitlerinde ömürleri geçen bu iki sanatkârın uzun sohbetlerinde müziğin yanında söz dönüp dolaşıp sıklıkla hassas meselelere geldi. En dışa açık olanımızın halk müziğine ilaveten sanat müziğinden başkasını tercih etmediği, okulda isteksizce eline aldığı flüt veya mandolinle ünsiyet sağlayamamış biz karabudun neferleri için piyano pek aşina bir çalgı sayılmaz. Başsavcıya ve büyükelçiye Türkçe ezan ve benzeri meselelerde kasten verdirilen ve cımbızla çekilip büyütülen açıklar yüzünden sütten ağzı yananlar için doğrusu, bir caz müziği üstadından bu kadar net, pürüzsüz ve parlak bir ülkücülük neşet etmesi hayret verici. Ülkücülüğe ters düşecek, insicamı bozacak, mahcup edecek, zor duruma düşürecek herhangi bir hata sadır olmadığı gibi göğüslerini gere gere, hiç tereddütsüz Ülkücülüklerini, Milliyetçiliklerini, Türkçülüklerini, Türkeşçiliklerini iftiharla ortaya koydular, Dokuz Işık Doktrininden bahsettiler. İlham Gencer yeri geldiğinde samimi bir Müslüman olduğunu da vurguladı. Kendisini saklayan, kem küm eden, değiştiğini ispatlamaya çalışan, Bozkurt'a, Ergenekon'a, Türklüğe hayâsızca saldırılırken sesini çıkaramayan eski Türkçüler, Türkeş muktedirken Türkeşçiliği kimseye kaptırmayıp zaafa uğrayınca sırt çeviren namlı eski milliyetçiler sergilenen bu samimi vefayı ve cesareti belki örnek alırlar.

Bir konserden sonra buyurun üstadım şurada bir çay içelim denilebilecek derecede bize benzer tipler olmadıkları seziliyor tabii olarak, onu şimdilerde bize hiç benzemeyen partinin üst yöneticilerine de teklif edebilmek müşkül, ancak biz ülkücülüğü kendi inhisarında sayan dar bir anlayışa sahip değiliz. Samimi olmak, istismar edilmemek ve menfaat teminine vasıta kılınmamak kaydıyla ülkücülüğün hariçteki farklı muhitlerde de neşvüneva bulmasından, sahiplenilmesinden, ideallerimizin farklı sosyal tabakalarca paylaşılmasından kıskançlık değil mutluluk duyarız. Türk Milliyetçiliğinin birleştirici rolünü görmekle iftihar eder, yelpazenin genişliğini Türkeş'in kusuru olarak değil muvaffakiyeti olarak değerlendiririz. Suyun öte tarafında Ülkücülüğü yaşamanın ve Ülkücü kalabilmenin beri taraftan daha büyük meşakkatlere katlanmayı gerektirdiğini tahmin etmek zor değil. Bu manada büyük müzisyeni sanatının yanında zamana, zemine ve menfaatlere göre değişmeyen istikrarlı çizgisi, idealizmi, samimi Ülkücülüğü ve Türkeşçiliği için bir defa daha tebrik ederiz.

İlham Gencer'i ilk defa ihtilâlden önce lise iki öğrencisiyken Sakarya Ülkü Ocakları veya MHP'nin düzenlediği bir gecede dinlemiş, hıncahınç dolu salonda arkalarda ayakta kaldığımız için simasını adamakıllı görememiştik bile. Çırpınırdı Karadeniz'in dışında bazı şarkılarından kırık dökük akılda kalanlar, bozkurt, ülkü ve havası, suyu, çobanı, dağı taşı Türk olan bir ülke hasreti. Aynı dönemlerde dinlediğimiz Sadi Bey'in uzun ve sıkıcı Ortadoğu ve Türkiye konulu konferansından hiçbir şey kalmadı geriye. Geçen Uludağ grubu yemeğe davet etmiş, orada konuşuyordu, kendilerine de ifade etmek durumu hâsıl oldu. Otuz sene önce aynı sözleri söylüyordunuz, bugün de aynı konuları konuşuyorsunuz, iyi güzel de fiiliyat nedir, şu an, hemen bugün, yarın fiilen ne yapılacağı konusunda tavsiye edeceğiniz net ve isabetli bir fikriniz var mı? Seksen sonrasındaki siyasi tutumlarının baştan sona yanlış olduğunu söyleyecek fırsat ve vasat yoktu, köprünün altından çok sular aktığı ve artık oralara dönmekte fayda mülahaza edilmediği için lüzum da kalmadı.

Bizim lise sıralarında defterlerimize bozkurt resmi çizdiğimiz için dayak yediğimiz, disipline verildiğimiz, tard ve sürgün cezaları aldığımız sularda İlham Gencer de taktığı bozkurtlu kemer yüzünden komünistlerden dayak yemiş, karakollara düşmüş, mahkemelik olmuş, eziyetler çekmiş, başına gelmedik iş kalmamış. Gerçek bir hikâyeden alınan Piyanist filminde azametli SS subayı bir binada perişan vaziyette saklanmaya çalışırken yakaladığı Polonya Yahudisi'nin Varşova Radyosunda piyano çalan büyük bir sanatkâr olduğunu anlayınca öldürmeye kıyamamış, yiyecek ekmek ve soğuktan donmaması için üzerindeki paltosunu vermişti. Ülkücülere faşist iftirası atan bizim komünistlerde ise nazi subayı kadar vicdan ve sanata saygı yok imiş. İlham Gencer yüksek sanatıyla Ülkücü olmak yerine yabancı ve zararlı ideolojilere hizmeti veya memleket meselelerine bigâne kalıp gününü gün etmeyi tercih etseydi dünyevi bakımdan bugünkünden çok daha kazançlı bir konumda olurdu.

MHP'nin ve Ülkücülerin organize ettiği bütün faaliyetlere akordiyonuyla meccânen iştirak eden Çırpınırdı Karadeniz aşığına MHP iktidarında devlet sanatçısı ünvanı verilebilir, bir vefa borcu ödenmiş olurdu. Hangi milli meseleye çözüm bulmuşlar, hangi derde deva olmuşlar ki, sıra buna gelsin. Bakanlığında biraz muvaffakiyet gösterip hizmet edeni beylik davası güdüp evvelce biat ettiğini devirmeye kalkıyor, onun desteğiyle oraya oturan rakibi de milli meselelere kulağını tıkamış koltuğunu koruma derdinde.

Sanatçılar fikrin hamaset yönünü temsil ederler ve heyecanı canlı tutarak topluma ulaştırırlar. Devamında fikri güçlü kılıp icra aşamasına getirmek siyaset ve fikir adamlarının işidir. Milliyetçilikten geçinerek, muhafazakârlık alıp satarak Dokuz Işık Doktrinini, Başbuğ'u ağızlarına almayan sözde fikir adamlarının önce kaybettikleri heyecanı, samimiyeti ve fikir namusunu kazanmaları gerekmektedir. Program tekrar yayınlanırsa seyrederler inşallah.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 6865

ulkucudunya@ulkucudunya.com