« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

27 May

2024

KONGRE SONRASI CKMP’DEN İSTİFALAR (21)

27 Mayıs 2024

“Bizim için seçilmek veya seçilmemek mühim değildir. Önemli olan fikirler ve bu fikirlere göre partiyi yeniden kurmaktır. Bizi taviz verecek zannediyorlar. Hiç bir şekilde taviz vermeyeceğiz. Gerekirse yeniden bir parti kuracağız.”

1965 yılında tam yetkili Genel Müfettiş unvanıyla CKMP’ye katılarak Genel Başkanlığa aday olacağını açıklayan Alparslan Türkeş, kısa sürede sergilediği üstün teşkilâtçılık kabiliyetinin eski parti yöneticilerinde tedirginlik uyandırması üzerine, 20 Temmuz’daki Ankara İl Kongresinde, bu sözleri sarf edince; başlangıçta kendisini ısrarla davet eden parti ileri gelenleri, “Vay efendim Türkeş şöyle dedi, böyle dedi, kazanamazsam çeker giderim, dedi” diye yeni bir vaveyla koparırlar.

Halbuki Türkeş fikirlerden bahsetmekte, Türk milliyetçiliğinden hiçbir surette taviz vermeyeceğini, bu partiye fikren şekil veremediği taktirde gerekirse yeni bir parti kuracağını söylemektedir.

CKMP Genel İdare Kurulu üyesi ve Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer, Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Kepir’e bir şikâyet mektubu yazarak Türkeş’in partiden ihracını ister. Bir süre önce CKMP Genel Başkanlığından istifa eden Ahmet Oğuz da aynı yönde Türkeş’i eleştiren bir beyanat verir.

Son Havadis’in Adviye Fenik’leri ve AP yanlısı gazeteler derhal Türkeş aleyhine ver yansına başlarlar. Vatan’da, Mehmed Kemal, çoğu zaman eleştirdiği Türkeş’i bu defa bu konuda haklı bulan ve savunan bir yazı yazar. (Bkz. Türkeş’in Çilesi 14).

Türkeş, “kazanamazsam ayrılırım” deyince kıyameti koparan bu sağ siyasetçiler, Türkeş’in Genel Başkanlığa gelmesinden hemen sonra partinin totaliter ve maceracı bir hüviyete büründüğü iddiasıyla CKMP’den istifa ederler. Toplu halde istifa yolunu seçen iki Bakan, beş milletvekili ve bir senatör şunlardır: Millî Savunma Bakanı Afyon Milletvekili Hasan Dinçer, Köy İşleri Bakanı Eskişehir Milletvekili Seyfi Öztürk, Konya Milletvekili ve eski Adalet Bakanı İrfan Baran, Meclis Başkan Vekillerinden Çankırı Milletvekili Nurettin Ok, Eski Genel Başkan İstanbul Milletvekili Ahmet Oğuz, Afyon Milletvekili Veli Başaran, Kütahya Milletvekili Mehmet Kesen ve Afyon Senatörü Rasim Hancıoğlu.

Bunlar, bir kaç gün sonra da AP’ye iltihak edeceklerdir. Basında bu hareketin ahlâksız olduğunu söyleyecek pek kimse yoktur, çünkü çoğunluğu AP yanlısı gazetelerdir. Milliyet’te Abdi İpekçi’nin istifalarla ilgili yazısı sağduyuludur. İleriki aylarda Atsız’ın sahibi bulunduğu Ötüken dergisinde Nejdet Sançar bu konuda ayrıntılı yazılar yazacak, Türkeş’in CKMP’ye nasıl ve hangi vaadlerle davet edildiğini açıklayacaktır.

Üstelik bu iki Bakan, Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ve Köyişleri Bakanı Seyfi Öztürk, partilerinden istifa ettikleri halde, Bakanlıkta kalmak için direnirler. Siyasî ahlâka sığmayan bu hareket, ülkede günün konusu olur. Türkeş’i siyaseten zor durumda bırakmaya ve Türk milliyetçiliğine siyasî hayatta yer açmamaya matuf bu sinsi oyunu, AP Genel Başkanı Süleyman Demirel himaye etmekte, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ise bu haksızlığa sessiz kalmaktadır. Türk milliyetçiliği bir kez daha göz göre göre haksız bir siyasî tasarrufla karşı karşıya bırakılmak istenmektedir. Türkeş’in dirayeti, bütün bu namert oyunları bozacaktır.



İSTİFALAR


Son Havadis, 5 Ağustos 1965.

CKMP DAĞILIYOR

Türkeş’in Genel Başkanlığa gelmesinden sonra partinin totaliter ve maceracı bir hüviyete büründüğünü ifade eden iki Bakan, beş milletvekili ve bir senatör dün toplu halde CKMP den istifa etmişlerdir. Dün CKMP Genel Başkanlığına bir istifa mektubu göndererek partiden ayrılanlar şunlardır:

Millî Savunma Bakanı Afyon Milletvekili Hasan Dinçer, Köy İşleri Bakanı Eskişehir Milletvekili Seyfi Öztürk, Konya Milletvekili ve eski Adalet Bakanı İrfan Baran, Meclis Başkan Vekillerinden Çankırı Milletvekili Nurettin Ok, Eski Genel Başkan İstanbul Milletvekili Ahmet Oğuz, Afyon Milletvekili Veli Başaran, Kütahya Milletvekili Mehmet Kesen ve Afyon Senatörü Rasim Hancıoğlu.

CKMP’DEN İSTİFA EDEN BAKANLARIN DURUMLARI

Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün CKMP’den istifa ettikten sonra dün sabahleyin Çankaya’ya giderek Cumhurbaşkanı Gürsel ve daha sonra da Başbakan Ürgüplü’yü ziyaretleri üzerine her ikisinin de Bakanlıktan istifa ettikleri söylenmişse de bu haberi resmen teyid etmek mümkün olmamıştır.

Nitekim Dinçer ve Öztürk sadece partiden istifa ettiklerini söylemekle yetinmişler, Başbakan Ürgüplü ise bu hususu kendilerine soran gazetecilere şunları söylemiştir:

<<- Böyle bir şeyden haberim yok. Rivayet üzerine beyanat veremem. Doğacak çocuk kız mı olacak, erkek mi olacak nereden bileyim? Ne olur, istifa eder hükûmet değişir, bizden sonra yüz hükûmet gelir, bin bakan gider. Hepsinin çaresi bulunur.>>

CKMP LİLER BAKAN HAZIRLIYOR

Dinçer ve Öztürk’ün istifalarının resmen açıklanmamasına rağmen CKMP Genel Merkezinde Enver Kök’ün ve Mustafa Kepir’in bakan olmaları için Başbakana isimlerinin verileceği ifade edilmektedir.

İSTİFA MEKTUBU

İstifa eden 8 üyenin Genel Başkanlığa yazdığı istifa mektubu şöyledir:

<<CKMP kurulduğu günden beri ahlâka dayanan bir siyasete sadık kalmış, partililer ve vatandaşlar arasında saygı ve sevginin esas tutulmasını istemiş, demokrasiye mutlak inanışın temsilcisi olan liderler kadrosu ve teşkilâtıyla tüzük ve programındaki prensipleri savunagelmişti.

Demokrasi sadece bir müesseseler rejimi değil aynı zamanda bir fazilet rejimidir. Millet iradesi, Anayasa ve demokrasi anlayışımıza karşı olanların son kongredeki ve kongre öncesi tertipli hareketleri karşısında CKMP nin ruh ve mânasıyla temsil edenlerin programı, tüzüğü ve manevî hüviyeti ortadan kaldırılan böyle bir teşekkül bünyesinde kalmaları, inanıp savunageldikleri prensiplere ihanet olur.

Kaynağını demokrasiye inanıştan ve halk iradesinden almayan ve iflas etmiş metodlarla partiye zararlı ideolojilerini hâkim kılanlar içinde parti mücadelesi yapmak imkânı kalmamıştır.

Samimiyet, vefa ve vatanperverlik duygularile bağlandığımız ve en kötü şartlar içinde mücadele saflarını terketmediğimiz partinin, programı, tüzüğü ve mânevî hüviyeti ortadan kaldırılmış, sadece CKMP ismi kalmıştır. Son kongre ile totaliter ve maceracı bir hüviyet alan partiden ayrılırken CKMP’nin 18 senedir müdafaa ettiğimiz hakiki ruh ve mânasına, ideal ve prensiplerine sadık kalarak siyasî hayatımız boyunca temsil ve müdafaaya devam edeceğimizi belirtiriz.>>

Diğer taraftan haber aldığımıza göre Türkeş’in Genel Başkanlığını tasvip etmiyen teşkilâtta da geniş ölçüde istifalar devam etmektedir.

Nitekim son olarak Çankırı, İzmir, Zonguldak, Samsun, Erzurum, Ağrı ve Sivas vilâyetlerinde kitle halinde CKMP’den istifalar olmuş, istifa edenler AP ile MP ye iltihak etmişlerdir.



Adalet, 5 Ağustos 1965.

Türkeş’in el koyduğu CKMP çöktü

2 Bakan, 6 mebus CKMP’den istifa etti

Ayrılanlar: H. Dinçer, S. Öztürk, İ. Baran, A. Oğuz, N. Ok, R. Hancıoğlu, V. Başaran, M. Kesen

Alparslan Türkeş’in CKMP Genel Başkanı olmasından sonra parti içinde artan huzursuzluk dün başta Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk olmak üzere 8 parlâmento üyesinin istifasıyla yeni bir patlak daha vermiş, böylece CKMP bir kere daha ikiye bölünmüştür. İstifalarını bir bildiri ile açıklayan eski CKMP liler, partinin <<Totaliter ve maceracı bir hüviyete büründüğünü>> bildirmişlerdir.

Dinçer ve Öztürk’ün CKMP’den ayrılmalarının bir kabine buhranı yaratıp yaratmıyacağı henüz bilinmemektedir. Şimdiki halde kabinede CKMP li olarak sadece Devlet Bakanı Mehmet Altınsoy kalmıştır. CKMP Genel İdare Kurulu dün öğleden sonra toplanarak durumu müzakere etmiştir. AP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel bu konuda gazetecilerin bir sorusunu <<Hükûmet buhranı olmaz. Hiçbir şey hükûmet buhranına sebebiyet vermez. Hükûmet buhranının olması için, güvensizlik oyunun verilmesi gerekir. Güvensizlik oyu yok ki buhran olsun>> diye cevaplandırmıştır.

İSTİFA EDENLER

İstifalar, Dinçer ve Öztürk’ün dün sabah saat 10’da Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’i Çankaya Köşkünde ziyaret etmelerinden sonra açıklanmıştır. Gürsel’in yanında 45 dakika kalan iki bakandan Dinçer köşkten ayrılırken konuşmuş ve <<Sayın Cumhurbaşkanı’na bakanlık görevlerimizi ile ilgili hususat hakkında maruzatta bulunduk. Tavsiye ve direktiflerini aldık>> demiştir.

Dinçer ve Öztürk’le beraber eski Adalet Bakanı Konya Milletvekili İrfan Baran, Millet Meclisi Başkan Vekili Çankırı Milletvekili Nurettin Ok, İstanbul Milletvekili Ahmet Oğuz, Afyon Senatörü Rasim Hancıoğlu, Afyon Milletvekili Veli Başaran ve Kütahya Milletvekili Mehmet Kesen CKMP’den ayrılmışlardır.

Bir bildiri olarak açıkladıkları istifa mektuplarını dün sabah CKMP Genel Merkezine gönderen 8’ler, Türkeş ve arkadaşlarını suçlamışlardır.



Akşam, 5 Ağustos 1965.

Önceki Gün Başlayan Temaslar

CKMP kanadının iki kabine üyesi Dinçer ve Öztürk, partilerinden istifa etmeyi kararlaştırdıktan sonra önceki gün ilk temaslarına başlamışlardır. Dinçer ve Öztürk Başbakanın İstanbul’dan dönüşünü beklemişler, fakat Başbakan da geç saatlerde Ankara’ya dönebildiğinden, ancak Bakanlar Kurulu toplantısından sonra kendisi ile görüşme imkânını bulabilmişlerdir. CKMP li iki bakan gece Başbakan ile yaptıkları görüşmeden sonra, durumu Cumhurbaşkanına bildirmişlerdir.

Kahramanlık Sayıyorlar

CKMP deki son istifalar konusunda, partinin kurucularından ve partiden ayrılmayanlardan bir yetkili şunları söylemiştir: <<Oğuz ve Dinçer 1948 senesinde de DP den buna benzer gerekçelerle ayrılmışlardı. Bu arkadaşlar, bu yolla istifayı kahramanlık sayıyorlar. Türkeş’i davet edip, onunla pazarlığa girişenler, partiye giriş beyannamesini imzalayanlar kendileri, Oğuz ve arkadaşları, kendi yaptıkları yemeği beğenmiyen insan durumuna düşmüşlerdir.>>

Dinçer İstediğine Kavuştu

İstifaların açıklanmasından sonra bir CKMP ileri geleni şunları söylemiştir: <<Dinçer bundan altı ay kadar önce YTP ile birleşmek fikri konuşulurken, “Niçin YTP de AP değil, onlarla konuşalım ve AP ile birleşelim” demişti. Şimdi cereyan eden olaylardan faydalanarak birtakım arkadaşlarımızı da peşine takıp AP ye götürecek, zaten kongrede aleyhlerine işlenen ve mağlubiyetlerini hazırlayan da bu niyetleri idi.>>

Asıl Totaliter Kendileridir

Dinçer ve arkadaşlarının istifaları hakkında CKMP Genel Merkezi bugün bir açıklama yapacaktır. Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Erkovanlı <<İstifaları ile bir süre önce görüştükleri efendilerinin emirlerini yerine getirmiş oluyorlar. Bu hizmetlerinin karşılığını AP listesinde aday olarak alacaklardır, ama bize totaliterlik izafe edenler çoğunluğun kararına hürmet etmiyerek asıl totaliter kimselerin kendileri olduğunu ispat etmişlerdir.>> demiştir.

Koyun Pazarlığı mı?

Bir AP genel idare kurulu üyesi, <<CKMP den istifa edenlerle pazarlıktayız>> şeklindeki sözleri üzerine, CKMP den istifa edenlerden Nurettin Ok <<Ne pazarlığı kardeşim, koyun pazarlığı mı yapıyorlar?>> demiş ve henüz AP ile bir temasları olmadığını söylemiştir.

Dinçer’in Sözleri

Millî Güvenlik Kurulu toplantısına gelen Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer gazetecilerin Bakanlıktan da istifa edip etmiyeceği sorusuna <<Sayın Başbakan ile görüşeceğim>> cevabını vermiş, gazetecilerin <<Durum ne zaman belli olacak>> diye ısrar etmeleri üzerine de <<Hiçbir şey söyliyemem>> demiştir.

Hükûmet buhranı muhtemel

CKMP’den ayrılanlar arasında iki de Bakan bulunması, bir hükümet buhranı ihtimalini doğurmuş ve Başkentte siyasî havanın birden gerginleşmesine sebep olmuştur. Dinçer ve Öztürk’ün Bakanlıktan da istifa edip etmeyeceklerine dair bir açıklama yapmamış olmalarına rağmen, CKMP yöneticileri adı geçen üyelerin, Bakanlıktan da istifaları konusunda ısrar etmişler, Başbakanlıkta ise bu konuda siyasî temaslar yapılmıştır.

Başbakan Ürgüplü’nün, dün istifalardan henüz haberi olmadığını söylemesine karşılık, Millî Güvenlik Kurulu olağanüstü bir toplantı yapmış, bu arada Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Nâsır Zeytinoğlu, Başbakanla ayrı ayrı görüşmüşlerdir.

Durum Ürgüplü’yü Sinirlendirdi

Başbakan Ürgüplü dün istifalar hakkındaki bir soruya sinirlenerek <<Haberim yok>> cevabını vermiş, bir ikinci soruyu da yarıda keserek <<Rivayet üzerine beyanat vermem. Doğacak çocuk kız mı olur, oğlan mı, nereden bileyim? Ne olur, istifa ederler, Hükümet değişir. Yüz Hükûmet gelir, bin Bakan gider. Hepsinin vardır çaresi.>> demiştir.

Hükümet Buhranı Olmaz

Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel ise <<Savunma ve Köy İşleri Bakanlarının istifasıyla Hükümet buhranı olmaz. Hiç bir şey, Hükümet buhranına sebep olmaz>> demiştir. Hükümet buhranı olması için, güvensizlik oyunun bulunması gerektiğini söyleyen Demirel <<Hükümete güvensizlik yok ki buhran olsun>> demiştir. Diğer Bakanlar ise, istifa edenlerin yerine başkalarının alınabileceğini, buhran için, ez an kabine üyelerinin yarısının istifası gerektiğini ifade etmişlerdir.

Ürgüplü’nün Temasları

İki Bakanın partiden istifaları üzerine Başbakanlıkta bazı siyasî temaslar yapılmış, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Nâsır Zeytinoğlu, Ürgüplü ile 20 dakika görüşmüştür. Zeytinoğlu, Başbakanlıktan ayrılırken, gazetecilerle konuşmaktan çekinmiştir.

Genel Kurmay Başkanı Sunay da Ürgüplü ile 35 dakika süren bir görüşme yapmıştır. Bu konuda bir açıklamada bulunmamasına rağmen, siyasî çevreler, Dinçer’in istifası halinde seçilecek Savunma Bakanı hakkında görüşüldüğü yolunda yorum yapmışlardır. Daha sonra Başbakanlığa çok sayıda millî emniyet şefinin gelmesi dikkati çekmiştir.

TÜRKEŞ’İN GÖRÜŞÜ

Dinçer’le Öztürk’ün istifa konusunu görüşmek üzere Cumhurbaşkanına gittiklerini öğrenen Türkeş, istifaların Hükümetin durumuna etkisi yolundaki bir soruyu <<Tesir etmemesi lâzımdır. Mesele konuşulup görüşüldükten sonra, parti yeni bakanlar verip devamı sağlayabilir. Ama henüz istifa da yok. Konuşulmuş ve karara bağlanmış bir durum da yok. Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk’ün Bakanlıktan da ayrılmaları icab eder. Aksi hal, Anayasaya, protokola ve demokratik anlayışa aykırı olur. Bakanlıktan istifa etmemekte direnmeleri karşısında, ne yapılacağını bizden evvel Sayın Devlet Başkanı ile Başbakanın düşünmeleri icab eder. Türkiye, Yunanistan değildir. Türkiye’de bütün müesseseleriyle demokratik bir rejim bulunmaktadır. Bu rejimin icaplarını yerine getirmek gereklidir.>> şeklimde cevaplandırmıştır.

Kabinede kalan tek CKMP’li Bakan Mehmet Altunsoy ise, koalisyonda kalıp kalmamanın Yönetim Kurulu kararına bağlı olduğunu söylemiş, Parti Genel Sekreteri Fuat Uluç da <<Gerekirse, biz öbür Bakanımızı da çekeriz. Daha konuşulmuş bir durum yok.>> demiştir. Diğer CKMP yetkilileri ise, Dinçer ve Öztürk’ün kabineye CKMP adına girdiklerini, partiden istifa ettiklerine göre Hükümetten de çekilmeleri gerektiğini söylemişler <<Durumu görüşüp, istifalarını isteyeceğiz. Bunun sonu bir Hükümet meselesi olabilir ki, memleket bundan kazançlı çıkmaz.>> demişlerdir.

Dağlı Bakan Oluyor

CKMP’ye yakın çevrelerden sızan haberlere göre, Dinçer ve Öztürk’ün istifaları halinde Çankırı Milletvekili Hâzım Dağlı Savunma, Cevad Odyakmaz veya Faruk Güreli de Köy İşleri Bakanlığına getirileceklerdir.



Yeni Gazete, 5 Ağustos 1965.

2 BAKAN 8 MİLLETVEKİLİ VE SENATÖR CKMP’DEN AYRILDI

Türkeş’in Genel Başkan seçilmesi ile şiddetini artıran huzursuzluk CKMP’nin bölünmesi ile neticelenmiş, Hasan Dinçer, Ahmet Oğuz, Seyfi Öztürk ile 8 milletvekili ve senatör CKMP’den istifa etmişlerdir. Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün, partiden sonra, Bakanlıktan da istifaları bir an meselesi haline gelmiştir.

Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün, ilk plânda CKMP’den istifaları üzerine, bütün gözler koalisyonun durumuna çevrilmiştir. Dinçer ve Öztürk’ün istifası ile hükûmette, CKMP’li sadece Devlet Bakanı Mehmet Altınsoy kalmıştır. Bununla beraber, Dinçer ile Öztürk’ün ayrılması ile bir hükümet buhranının olmayacağı kesinlikle bildirilmiştir. Nitekim, AP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel, “Hükûmet buhranı olmaz, hiçbir şey hükûmet buhranına sebebiyet vermez” demiştir.

8 milletvekili ve senatörün CKMP’den ayrılmaları Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün sabah Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’i Çankaya Köşkünde ziyaret etmelerinden sonra açıklanmıştır. CKMP’den ayrılanlar, Afyon Milletvekili Hasan Dinçer, Eskişehir Milletvekili Seyfi Öztürk, Konya Milletvekili İrfan Baran, Çankırı Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Nurettin Ok, İstanbul Milletvekili Ahmet Oğuz, Afyon Senatörü Rasim Hancıoğlu, Afyon Milletvekili Veli Başaran ile Kütahya Milletvekili Mehmet Kesen’dir.

CKMP’den ayrılan 8 milletvekili ve senatör, müşterek bir istifa mektubunu Genel Merkeze göndermişlerdir.

İSTİFA MEKTUBUNUN METNİ

“CKMP kurulduğu günden beri halka [ahlâka] dayanan bir siyasete sadık kalmış, partililer ve vatandaşlar arasında saygı ve sevginin esas tutulmasını istemiş, demokrasiye mutlak inanışın temsilcisi olan liderler kadrosu ve teşkilâtı ile, tüzük ve programındaki prensipleri savuna gelmiştir.

Demokrasi, sadece müesseseler rejimi değil, aynı zamanda bir fazilet rejimidir. Millet iradesi, anayasa ve demokrasi anlayışımıza karşı olanların son kongredeki ve kongre öncesi tertipli hareketleri karşısında, CKMP’nin ruh ve manası ile temsil edenlerin programı, tüzüğü ve manevi hüviyeti ortadan kaldırılan böyle bir teşekkül bünyesinde kalmaları, inanıp savuna geldikleri prensiplere ihanet olur. Kaynağını demokrasiye inanıştan ve halk iradesinden almayan iflâs etmiş metodlarla partiye zararlı ideolojilerini hakim kılanlar için de parti mücadelesi yapmak imkânı kalmamıştır.

Samimiyet, vefa ve vatanperverlik duyguları ile bağlandığımız ve en kötü şartlar içinde mücadele saflarını terketmediğimiz partinin programı, tüzüğü ve manevî hüviyeti ortadan kaldırılmış, sadece CKMP ismi kalmıştır. Son kongre ile totaliter ve maceracı bir hüviyet alan partiden ayrılırken, CKMP’nin 18 senedir müdafaa ettiğimiz hakiki ruh ve manasına, ideal ve prensiplerimize sadık kalarak, siyasî hayatımız boyunca devam edeceğimizi bildiririz.”

MARUZATTA BULUNDUK

Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in yanında 45 dakika kalmışlardır. Köşkden ayrılırlarken sadece Dinçer konuşmuş, “Sayın Cumhurbaşkanına Bakanlık görevlerimizi ile ilgili hususat hakkında maruzatta bulunduk. Tavsiye ve direktiflerini aldık>> demiş, gazetecilerin çeşitli sorularına cevap vermemiştir.

Dinçer ile Öztürk’ün Gürsel ile görüşmesini takiben, Başbakan Ürgüplü, saat 12’de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Nasır Zeytinoğlu ile görüşmüştür. Dinçer ve Öztürk’ün Gürsel’le Çankaya Köşkünde yaptıkları görüşmeden sonra Zeytinoğlu’nun bu ziyareti önem kazanmış, CKMP’den istifa eden iki bakanın hükûmetten de çekildikleri haberlerini kuvvetlendirmişse de Ürgüplü Başbakanlıktan çıkarken gazetecilere, “hiç haberim yok” demiştir. Ürgüplü Zeytinoğlu ile görüşmesi hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

Başbakan, gazetecilerin iki bakanın istifası haberleri hakkındaki suallerini şöyle cevaplandırmıştır.

“Rivayet üzerine beyanat veremem. Bazı kimseler istifa eder, hükûmet değişir, bizden sonra yüz hükûmet gelir, bin bakan gider, hepsinin çaresi vardır. Doğacak çocuk kız mı, oğlan mı olacak? nereden bileyim?”

BUHRAN OLMAZ

Başbakan Yardımcısı ve AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise herhangi bir hükûmet buhranı olmayacağını bildirmiş, sorulan suallere karşı şöyle konuşmuştur:

“Hükûmet buhranı olmaz, hiçbir şey hükûmet buhranına sebebiyet vermez, hükûmet buhranının olması için güvensizlik oyunun verilmesi gerekir, güvensizlik oyu yok ki, buhran olsun.”

8 milletvekili ve senatörün istifası ile, CKMP’nin Millet Meclisindeki sandalya sayısı 12’ye, senatör sayısı da 3’e düşmüştür.

İstifaların açıklanmasından sonra CKMP’nin yeni Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Genel Başkanlık odasında arkadaşları ile bir toplantı yapmıştır. Türkeş, istifalar ile ilgili olarak gazetecilerle görüşmek istememiş, sorulara karşı, “Şu anda söylenecek bir şey yoktur.” demiştir.

TÜRKEŞ’İN SÖZLERİ

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, sekiz parlâmento üyesinin dün CKMP’den istifa etmeleri münasebetiyle, “İstifalar henüz bize intikal etmedi. Biz arkadaşlarımızın ayrılmamasını temenni ederdik. Gösterdiğimiz bütün iyi niyetlere rağmen aramızdan ayrılmış olmalarından dolayı üzüntülüyüz.” demiştir.

Türkeş, Anadolu Ajansı muhabirine daha sonra şunları söylemiştir.

“Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk partiden istifa ettikleri takdirde Bakanlıktan da ayrılmaları icap eder. Aksi halde, Anayasaya, protokola ve demokratik anlayışa aykırı olur. Bakanlıktan istifa etmemekte direnmeleri karşısında ne yapılacağını bizden evvel sayın Devlet Başkanı ile Başbakanın düşünmeleri icap eder.

Türkiye Yunanistan değildir. Türkiye’de bütün müesseseleriyle demokratik bir rejim bulunmaktadır. Bu rejimin icaplarını da yerine getirmek gerekir.

Bu istifalara rağmen CKMP’nin seçim şansı daha iyi olacak, seçim şansını çok iyi görüyorum. Eğer Yüksek Seçim Kurulunun son kararı olmasaydı, CKMP’nin durumu daha da iyi olurdu. 52 ilde seçime girecek durumdayız. Bu rakam kesin değildir, artabilir de.>>

DİNÇER BUGÜN KARAR VERECEK

CKMP’den istifa ettikten sonra Millî Güvenlik Kurulu toplantısına katılan Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer, toplantı sonunda Başbakanlıktan çıkarken, hükûmetten çekilip çekilmeyeceği sorusunu şöyle cevaplandırmıştır:

“- Başbakanla bugün görüşmem mümkün olmadı. Henüz bir karara varamadım. Yarın Başbakanla görüştükten sonra bir karar vereceğim.”



Havadis, 5 Ağustos 1965.

Adalet Partisi ile anlaşan Dinçer ve arkadaşları CKMP’den istifa etti

CKMP 7. Olağanüstü Genel Kongresinden önce Parti Genel Başkanlığını kaybedeceklerini anladıkları için Adalet Partisi ile temas kuran, <<Genel Kongrede liderliği kazanamadığımız takdirde bizi partinize alır mısınız>> şeklinde beyanlarda bulundukları söylenen Hasan Dinçer, Ahmet Oğuz, İrfan Baran, Seyfi Öztürk, Mehmet Kesen, Veli Başaran, Nurettin Ok ve Rasim Hancıoğlu dün CKMP’den istifa etmişlerdir.

Eskilerin bu istifası Adalet Partisi ile kongre öncesi yapmış oldukları temasları doğrular nitelikte görülmektedir. Ankara siyasî çevreleri, istifaları normal karşılamakta, CKMP’yi Adalet Partisi ile aynı paralele sokmak istiyen eskilerin başka türlü davranamıyacaklarını söylemektedir.



Havadis, 5 Ağustos 1965.

Türkeş “Dinçer ve Öztürk partiden istifa edince Bakanlıktan da ayrılmaları icap eder aksi hal demokratik anlayışa aykırı olur”

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, sekiz Parlâmento üyesinin dün CKMP’den istifa etmeleri münasebetiyle, <<İstifalar henüz bize intikal etmedi. Biz arkadaşlarımızın ayrılmamasını temenni ederdik. Gösterdiğimiz bütün iyi niyetlere rağmen aramızdan ayrılmış olmalarından dolayı üzüntülüyüz. Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk partiden istifa ettikleri takdirde bakanlıktan da ayrılmaları icap eder. Aksi hâl, anayasaya, protokola ve demokratik anlayışa aykırı olur. Bakanlıktan istifa etmemekte direnmeleri karşısında ne yapılacağını bizden evvel sayın Devlet Başkanı ile Başbakanın düşünmeleri icap eder. Bu istifalara rağmen CKMP’nin seçim şansı daha iyi olacak, seçim şansını daha iyi görüyorum. Eğer Yüksek Seçim Kurulunun son kararı olmasaydı, CKMP’nin durumu daha da iyi olurdu. 52 ilde seçime girecek durumdayız. Bu rakam kesin değildir, artabilir de.>>



Milliyet, 5 Ağustos 1965.

İki Bakan Dün CKMP’den İstifa Etti

Türkeş, Dinçer ve Öztürk’ün Bakanlıktan da istifasını istedi

Millî Savunma Bakanı Dinçer, Köy İşleri Bakanı Öztürk, Eski Adalet Bakanı İrfan Baran, Meclis Başkan Vekili Nurettin Ok, CKMP İstanbul milletvekili ve eski Genel Başkanı Ahmet Oğuz, Afyon Senatörü Rasim Hancıoğlu, Afyon Milletvekili Veli Başaran, Kütahya Milletvekili Mehmet Kesen dün CKMP’den istifa etmişlerdir.

Dinçer ve Öztürk dün Cumhurbaşkanı ile konuşup Bakanlıktan da istifa edeceklerini bildirmişler fakat saha sonra Başbakanla görüştükten sonra kat’i kararlarını vereceklerini söylemişlerdir.

Dinçer şu açıklamayı yapmıştır: <<Bakanlıktan istifa etmedim. Yarın (bugün) Başbakanla konuşacağım, şimdiden bir şey söyleyemem.>>

Bir AP’li Bakan <<Bakanlar görevden çekilmedikleri takdirde CKMP’nin çekilmesi bahis konusu olamaz. Arzu ederse CKMP bir Bakanı ile koalisyonda kalabilir. Çekilmesi veya çekilmemesi koalisyona tesir etmez. Aslında bu hükûmet parti hükûmeti değil seçim hükûmetidir. Bağımsız hükûmettir>> demiştir.

Türkeş Ne Diyor?

Türkeş ise istifalar konusunda şunları söylemiştir:

<<Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk, partiden istifa ettikleri takdirde Bakanlıktan da ayrılmaları icap eder. Aksi hal, Anayasaya, protokola ve demokratik anlayışa aykırı olur. Bakanlıktan istifa etmemekte direnmeleri karşısında, ne yapılacağını bizden evvel sayın Devlet Başkanı ile Başbakanın düşünmeleri icap eder. Türkiye, Yunanistan değildir. Türkiye’de bütün müesseseleriyle demokratik bir rejim bulunmaktadır. Bu rejimin icaplarını da yerine getirmek gereklidir.>>

AP’ye Girecekler

CKMP’den istifa eden sekiz eski CKMP’linin AP’ye girecekleri bildirilmiştir. Dinçer ve Oğuz’un uzun bir süre önce, AP ile temaslarda bulundukları söylenmektedir.

AP Seçim Komitesi Başkanı Sadettin Bilgiç ile Genel Başkan Yardımcısı Faruk Sükan, dün Bakanlığında Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ü ziyaret etmişler ve bir süre görüşmüşlerdir.



Yeni Tanin, 5 Ağustos 1965.

Türkeş koalisyona da el attı

Türkeş’in, CKMP’den ayrılan Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köyişleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün bakanlıklardan ısrarla ayrılmalarını istemesi, Dördüncü koalisyon hükûmetini bir krizin eşiğine götürmüştür.


TÜRKEŞ, PARTİDEN AYRILAN BAKANLIKTAN DA AYRILIR DİYOR

Hasan Dinçer ile Seyfi Öztürk’ün CKMP den istifa etmeleri üzerine CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş YENİ TANİN’e verdiği demeçte şunları söylemiştir: Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk partiden istifa etmişlerdir. Bu durumda Bakanlıklarından da istifa etmeleri gerekir. Aksi hal anayasaya, protokol ve demokratik anlayışa aykırı olur. Bakanlıktan istifa etmemekte direnmeleri karşısında, ne yapılacağını bizden önce Sayın Devlet Başkanı ile Başbakanın düşünmeleri icap eder.>>

Türkeş, <<Yunanistan’da Millî Savunma Bakanı istifa ettiği halde bakanlıktan ayrılmadı. Bunun bizim bakanlarla benzer yanı olabilir mi?>> sorusuna ise şu cevabı vermiştir:

<<Türkiye Yunanistan değildir. Türkiye’de bütün müesseseleriyle demokratik bir rejim bulunmaktadır. Bu rejimin icaplarını da yerine getirmek gereklidir.>>

BAŞBAKAN’IN HABERİ YOK

Başbakan Ürgüplü ise gazetecilerin iki CKMP’li bakanın görevlerinden istifa ettikleri yolundaki sorularına <<Hiç haberim yok>> cevabını vermiştir. Başbakan Ürgüplü öteki soruları ise şöyle cevaplandırmıştır: <<Rivayet üstüne beyanat veremem. Ne olur istifa ederler.? Hükûmet değişir. Bizden sonra yüz hükûmet gelir, bin bakan gider. Hepsinin çaresi vardır.>>



Tercüman, 5 Ağustos 1965.

CKMP de çözülme
Türkeş’çilerin partiyi ele geçirmesinden üç gün sonra partiden istifalar başladı
Millî Savunma ve Köy İşleri Bakanları ile 6 milletvekili CKMP’den ayrıldı
Dinçer ile Öztürk’ün Bakanlıklardan ayrılıp ayrılmayacağı belli değil



Tercüman, Orhan Taşan, 5 Ağustos 1965.

CKMP’de yorgan gitti ama, kavga bitmedi

Davullu zurnalı başlıyan CKMP büyük kongresi, Türkeş’in eskiler olarak adlandırdığı Oğuzcuları hezimete uğratıp, ilk genel idare kurulu toplantısında <<Kravatsız gelinmemesi>> ihtarını vermesi ile neticelendi.

Türkeş’in kongre arefesinde Genel Merkez binasını karargâh yapması misali Oğuzcular da Restoran Bekiri karargâh bellediler ve <<Bu işin burada bitmiyeceğini, mücadeleye devam edeceklerini>> ilân ettiler. Hattâ, bu toplantılardan birinde, aynı yerde, bir başka masada da olsa, AP lideri Demirel’in yemek yemesi türlü tefsirlere uğradı.

Mücadele konusunda kongrede ellerine geçen fırsatları kullanamamaları bakımından hayli zayıf not alan Oğuzcuların kongreden sonra başvurdukları taktikler izlenmeye değer. Ahmet Tahtakılıç’ın emrivaki adaylığına boyun eğen Oğuzcular, mücadele bayrağının açıldığı günlerde <<Yapacağımız açıklamalarla yer yerinden oynar>> demelerine rağmen, hesap günü yapılan konuşmalar Büyük Sinemanın küçük koltuklarından birini bile yerinden kıpırdatamadı.

Ahmet Tahtakılıç Genel İdare Kurulu üyeliğinden istifa eder, Kadircan Kaflı AP ye geçerken, kamuoyu ihtilâlin Kudretli Albayı Alparslan Türkeş’in, kongreden az önce Yeni Genel İdare Kurulunun ilk toplantısında Koalisyon Hükûmetindeki durumu yeniden gözden geçireceğiz>> dediğini hatırlamaktadır. Bunun mânasını, Münir Köseoğlu’nun şu sözlerinin ışığı altında yorumlamak isabetsiz olmaz: <<Bir köy avukatının bakanlığına ses çıkarmıyanlar, bir emekli albayın bakanlığına karşıdırlar.>>

Koalisyonun bu günki şekli ile devamını arzulayan Oğuz, Dinçer, Baran ve Öztürk dörtlüsü ilâ, koalisyonda bir değişikliğe taraftar Türkeşçiler mutlaka bu yönde de bir mücadeleye girişecekler, demektir.

Böylece kongredeki mücadelenin bitmediği anlaşılmış oluyor. CKMP girdiği handikaptan kurtulamamıştır. Yeni olaylar, sadece CKMP için değil, iç siyasî hayatımızda da büyük yankılar yapacak nitelikte olacaktır.

Seçimler sırasında yapılan tasniflerin dedikodusu devam ededursun, Panaroma yazıldığı sırada CKMP içinde toplu halde istifalar olacağı bekleniyordu… Ancak, CKMP, ihtimal dahilinde görülen bir ad değiştirme halinde bile, seçim şansını pek kaybedeceğe benzemiyor.

Evet, iki yıl önce, bir Eskişehir gezisinde Oğuz ile Baran’ın düşündükleri olmuş, partiye bir canlılık gelmiş, ancak canlılığı getirenler, canlılığı istiyenleri de bu yolda harcayıvermişlerdir.



Cumhuriyet, Ecvet Güresin, 5 Ağustos 1965.

CKMP de Çözülme

CKMP’deki çözülme, beklenmeyen bir olay değildir. Mücadele böylesine kıran kırana olduktan ve ipler daha kongreden önce koptuktan sonra, kaybeden tarafın, özellikle eski liderlerin ayrılmasını normal kabul etmek gerekir.

Bu çözülme, ortaya iki mesele çıkarıyor. Birincisi, eski liderler ve onların takipçilerinin hangi partilere kayacakları, diğeri ise hükümetin durumudur.

Dün basın toplantısı yapan eski liderler sadece partiden istifa ettiklerini açıklamışlar, fakat şimdilik herhangi bir partiye girip girmemekte kararlı olmadıklarını söylemişlerdir. Oğuz’un ifadesine göre, karar yapılacak toplantıdan sonra verilecektir. Gerek bu sözlerden, gerekse illerde çözülmenin büyük olacağı iddiasından anlaşılmaktadır ki, CKMP’den ayrılan liderler transferlerini gösterişli yapmak ve yeni seçimi garanti etmek istemektedirler. Ancak istifa eden eski CKMP liderlerinin transfer edecekleri partinin hangisi olacağı şimdiden belli gibidir. Büyük kongre arifesinde AP ileri gelenleriyle başlayan temaslar ve o temasların desteklediği çıkışlar unutulmamıştır. Bu bakımdan eski CKMP başlarının AP’ye geçeceklerini söylemek yanlış olmaz. Ne var ki, CKMP’den çözülenlerin topyekûn liderleri izliyeceği tahmin edilmiyor. Nitekim, bazı yerlerde istifa edenler, Oğuz’u, Dinçer’i beklemeden eski Genel Başkanlarının partisi MP’ye girmeğe başlamışlardır bile.

Görünüşe bakılırsa, inançlı ve belirli bir seçmen kitlesine dayanmıyan CKMP’deki teşkilât çözülmesinde Adalet Partisi belki eski liderleri transfer etmekle psikolojik bir kazanç sağlıyacak, fakat oy bakımından parsayı yine Bölükbaşı toplıyacaktır.

***

CKMP’deki ayrılmaların hükümetle ilişkisi şüphesiz transferlerden daha önemli. Bilindiği gibi Ürgüplü hükümeti dört parti koalisyonudur. Ve CKMP, yapılan protokol gereğince kabineye 4 Bakanla katılmıştır. Bakanlardan İrfan Baran, Anayasa emrine uyarak görevinden ayrıldı, 30 Temmuzdan beri, AP hariç, diğer partiler kabinede üçer Bakanla temsil edilmekte idiler. Son istifalarla ise hükümette CKMP’li olarak sadece Mehmet Altınsoy kalmış ve böylece dörtlü koalisyonun muvazenesi bozulmuştur. Normal davranış, partilerinden ayrılan Bakanların kabineden de çekilmeleri ve protokola göre yerlerine yenilerinin gelmesidir. Ne var ki gerek Dinçer gerekse Öztürk konuşmalarında bu niyetlerinden bahsetmemişlerdir. Ankara’dan gelen haberlerden, Dinçer ve Öztürk’ün ayrılmamaları için AP liderleri tarafından hayli gayret sarfedildiği, daha yukarı kademelerden de birtakım telkinlerin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Telkinler ve ısrarların nedenleri üzerinde tahminde bulunmak için vakit henüz erken. Yalnız şu noktaya işaret edelim ki, hükümetin kuruluşunda hazırlanmış bir protokola başta Başbakanın ve arkasından koalisyon partilerinin uyması gereklidir. Bu hem alışmağa başladığımız ortaklaşa hükümet sisteminin geleceği bakımından gereklidir. Hem de hükümette yer almanın ciddiyetini ortaya koyması bakımından gereklidir.

Partilerinden ayrılan iki Bakan hükümette kalırlarsa Anayasaya aykırı bir davranışta bulunmuş olmazlar. Ama, çok partili sistemin geleneğini zorla değiştirmiş olurlar ki, aykırılık buradadır. Hükümetin böyle bir duruma düşmemesini temenni ederiz.



Haber, Bahadır Dülger, 5 Ağustos 1965.

CKMP kadro parti olma yolunda

Parti Genel Müfettişi sıfatiyle kendisinin kurduğu müteşebbis heyetlerin ve onların yardımiyle genel kongreye getirilen delegelerin sağladığı küçük bir ekseriyetle CKMP liderliğini ele geçiren Türkeş, ilk başarının saman alevine benzeyen neşeli günleri geçtikten sonra, parti içinde ciddî meselelerle karşı karşıya gelmiştir. Bizim bu sütunlarda daha önce yazdığımız gibi CKMP içine ciddî bir çözülme başlamıştır. Bir taraftan partinin eski liderleri yavaş yavaş partiden ayrılırken, öbür taraftan da teşkilât büyük gruplar halinde parti kadrosundan kopuyor. Bu kopma seçim gününe kadar gittikçe hızlanarak devam edecek, merkezde Türkeş ve arkadaşları, teşkilâtta ise, onlara karşı nedense hayranlık duyan, politik tecrübe yoksunu, hayâlperest mahdut sayılı bazı kimselerden başka kimse kalmıyacaktır.

Seçmen sayısının son derece önem kazandığı, her partinin alacağı tek oyun bile netice üzerinde oldukça müessir sayıldığı bugünlerde CKMP’deki bu çözülme iki partiye çok yaramıştır. Bu partiler birinci plânda Adalet, ikinci plânda Millet Partileridir. CKMP’den ayrılanlar, ekseriyetleriyle Adalet Partisine doğru akıyorlar. Bir kısmı ise, eski lider Bölükbaşı’nın sihrine kapılarak MP’ye giriyorlar. Böylece Adalet Partisi CKMP’deki yıkıntının büyük mirasına konuyor, Millet Partisi de kendi cüssesine uygun bir hisse ile kuvvetlenerek seçim günlerine yaklaşıyor.

Gözle görülen, elle tutulan bu netice, ilk plânda hiç şüphesiz Türkeş ile arkadaşlarının huzurunu kaçırmaktadır. Bu takım, demokratik bir parti idaresi ile, askerî bir kıt’ayı idare etmek arasındaki farkı lâyıkiyle hesap edemediği için yaptığı atakla kendi kendini müşkül bir duruma düşürmüştür. Teşkilâtta müteşebbis heyetlerle, kongrede oyları önceden tesbit edilmiş, satın alınmış, yemine bağlanmış delegelerle bir takım neticelerin alınması belki mümkündür. Fakat bu oyların neticesinde hâsıl olan durumu kendi arzulariyle partiye bağlanmış olan yüz binlerce insana kabul ettirmek kolay bir iş değildir. Türkeş bir parmak işaretiyle Genel İdare Kurulundaki arkadaşlarına kravatlarını bağlatabilir ama, Türkiye’nin dört bucağına dağılmış olan parti mensuplarına kendi varlığını ve idaresini kolaylıkla kabul ettiremez. Nitekim ettirememiştir. Geniş bir teşkilâtın onu gönülden gelen bir arzu ile lider olarak kabul etmesi ancak karşılıklı bir kaynaşma, uzun bir tecrübe ve deneme neticesinde mümkün olabilirdi. Türkeş liderliği bir an önce elde etmek istediği için, şimdi partinin başında bozguna uğramış bir ordunun kıt’alarını elden kaçırmış bahtsız kumandanına benzemektedir.

CKMP’deki çözülme, ikinci plânda CHP’nin huzurunu kaçırıyor. CHP’nin Millî Bakiye Sistemi ile kuvvetlendirmeğe çalıştığı küçük partilerden biri daha merkez kadrosu seviyesine inerek, milletle arasında mevcut olan irtibatı kesiyor. YTP’den sonra bu ikinci bozgunun her partiden çok Adalet Partisini kuvvetlendireceğini Halk Partililer çok iyi hissediyorlar. Bilhassa CKMP’nin eski liderlerinin Adalet Partisi saflarında yer tutmalarını büyük bir endişe ile karşılıyorlar. Çünkü böyle bir hal, teşkilâttan çözülenleri hemen bütüniyle Adalet Partisine sürükleyebilir diye düşünüyorlar. Dünkü Ulus’un başmakalesi bu düşüncenin Halk Partisinde ne kadar derin bir huzursuzluğa sebep olduğunu açıkça ifade etmekte ve CKMP’nin eski liderlerini Adalet Partisine mümkün olduğu kadar antipatik göstermeğe çalışmakta idi.

Türkeş’in lider seçilmesiyle CKMP’de kendini gösteren bu durum Türkiye’deki partiler manzarasını siyasî bünyenin hususiyetinden gelen ikili sisteme çok yaklaştırmaktadır. YTP ve CKMP birer siyasî kuvvet olarak ortadan silindikten sonra, mücadele meydanında başlıca dört parti kalmış oluyor. Bunlardan Millet Partisinin gücü ve tesir sahasının çok mahdut olduğu herkes tarafından bilinmektedir. TİP ise, henüz bir kuvvet bile değildir. Böyle olunca hakikatte karşı karşıya bulunanların Adalet ve Halk Partileri olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Siyaset adamlarının türlü tedbirlerine, Seçim Sisteminin ikili sistemi bozmağa mâtuf türlü inceliklerine ve hususiyetlerine rağmen milletin siyasî anlayışı, işi bu noktaya getirmiştir. Seçimden sonra, küçük partilerin muvazene unsuru karakterini taşıyacak bir hüviyetle Meclise girmeleri oldukça güçleşmiştir. Türkeş takımının CKMP içindeki tutumu ve mücadelesi bu sonuca varılmasını ayrıca kolaylaştırmıştır.



Milliyet, Abdi İpekçi, 5 Ağustos 1965.

CKMP’den istifalar

İki gün önce bu sütunlarda ileri sürdüğümüz ihtimal gerçekleşmiş, aralarında Millî Savunma, Köy İşleri ve eski Adalet Bakanı bulunan yedi milletvekili ile bir senatör CKMP’den ayrılmışlardır. İstifa gerekçesi olarak gösterilen husus, yine önceki yorumumuzda belirtilen bir durumla ilgilidir. Partilerini terkedenler, ortak mektuplarında CKMP’deki son yönetici değişikliğinin, partinin hüviyetini de değiştirici bir nitelikte olduğunu belirtmişlerdir.

CKMP’den ayrılanlara göre, Türkeş ve arkadaşları partinin idaresini bir takım tertipler sayesinde ele geçirmişlerdir. Şimdi CKMP’ye zararlı ideolojiler hakim olmuş, parti totaliter ve mâceracı bir hüviyete bürünmüştür. İstifa edenler yeni yöneticilerle parti içinde mücadele etmek imkânını bulamayacaklarını düşünmüşler ve böyle bir teşekkül içinde kalmayı, inandıkları prensiplere ihanet olarak kabul etmişlerdir.

Bu iddiaları tartışmadan önce üzerinde durulacak nokta şudur:

CKMP’den ayrılanlar tarafından <<zararlı ideoloji ve totaliter görüş sahibi mâceracılar>> olarak tanımlanan Türkeş ve arkadaşları partiye girerlerken, kendilerine bu hüviyetlerinden dolayı bir itirazda bulunulmamıştır. Adı geçenlerin bu fikirlere CKMP’ye katıldıktan sonra sahip oldukları düşünülemeyeceğine göre, şimdi partilerinden ayrılmak zorunluluğu duyanların Türkeş ve arkadaşlarının aralarına girmelerine o zaman neden itiraz etmedikleri akla gelen bir sorudur.

İkinci bir nokta da şudur:

Türkeş CKMP’ye girerken, liderlik arzusu taşıdığını saklamamıştır. Bu bakımdan onun ilk fırsatta partinin yönetimini elde etmeye ve partiye kendi inandığı görüşleri getirmeye çalıştığı başlangıçtanberi bilinmekteydi.

Bu hususlar ortada iken Türkeş ve arkadaşlarına vaktiyle itiraz etmeyen eski CKMP’lilerin, liderliği kaptırdıktan sonra onları itham edip ayrılmaları kendilerini bir bakıma güç durumda bırakmaktadır.

İstifalar şimdi bazı meseleler yaratmaktadır. CKMP’den ayrılanlardan ikisi Hükûmete bu parti kontenjanından giren Bakanlardır. Şimdi bunların durumu ne olacaktır?

Şu satırların yazıldığı ânâ kadar Dinçer’in Savunma, Öztürk’ün Köy İşleri Bakanlığından istifa ettiklerine dair bir haber alınmamıştır. Bu iki Bakan, partilerinden ayrılmalarına rağmen Bakanlıklarda kalmaya devam edebilirler mi?

CKMP’den ayrılan Bakanların Kabinede kalmaları CKMP’nin koalisyon hükûmetindeki temsilini değiştirmektedir. Nitekim Türkeş’in bu noktadan hareket ederek Dinçer ile Öztürk’ün istifalarını isteyeceği anlaşılmaktadır. Durumun ihtilâflı bir mesele haline gelip gelmeyeceği henüz belli değildir.

Dinçer ve Öztürk Bakanlıktan kendiliklerinden ayrılırlarsa ya da bu mecburiyette kalırsa yerlerine gelecek Bakanlar ilgi çekici bir gelişmeye vesile olacaktır. Zira tâyini şimdi Türkeş ve arkadaşlarının hakim olduğu Kurul yapacaktır ki bu, meselâ Türkeş’in veya arkadaşlarının Kabineye girmelerine imkân verecektir.

Nihayet üzerinde durulabilecek son bir nokta, istifa eden eski CKMP’li yöneticilerin siyasî gelecekleridir. Bu hususta önceki yorumumuzda yaptığımız diğer bir tahminin de gerçekleşmesi ve CKMP’den ayrılanların AP’ye katılmaları beklenmektedir.



Akşam, Yorum, 5 Ağustos 1965.

Bir kongre sonrası…

CKMP’nin son büyük kongresinde Türkeş ve arkadaşlarının yönetimi ele geçirmeleri üzerine eski yöneticiler dün gürültülü bir şekilde partiden istifa etmişlerdir. Toplum hayatında her ileri hareketin bir tepki yaratacağını ve bunun normal olduğunu dikkate almayanlar için istifalar CKMP içinde büyük bir çözülmenin başlangıcıdır.

Giden gider…

Oysa, Türkiye’nin sosyal uyanışı karşısında gittikçe erimeğe mahkûm bir parti durumunda bulunan CKMP’nin son kongre ile bir canlılık ve sıhhat kazandığı inkâr kabul etmez bir gerçektir. İstifa edenler, önceden de tahmin edildiği gibi, diğer partilere, özellikle AP’ye katılacaklar ve CKMP’nin yönetimi tamamen Türkeş ve arkadaşlarında kalacaktır. Partinin, çözülmek şöyle dursun, yeni hüviyetiyle yeni taraftarlar kazanması ve gelişmesi daha büyük bir ihtimaldir.

Kim totaliter?

İstifa edenlerin yeni yöneticiler hakkındaki <<totaliter olma>> iddialarına gelince, bu konuda şimdiden bir şey söylemek erkendir. Bugün ortada antidemokratik bir tutum varsa, o da, kongrenin takdirini hiçe sayarak partiden istifa edenlerin davranışıdır. CKMP’nin yeni yönetcilerinin ileride totaliter bir yola girme ihtimali varsa, anayasanın demokrasiyi korumakla görevlendirdiği kurumlar herhalde gereken uyanıklığı göstereceklerdir.



Yarın, 5 Ağustos 1965, Sayı 120.

CKMP’de darbe tamamlandı

Bu haftanın ortasına kadar Ankara’da Tuna Caddesindeki bir binanın girişindeki bir daire en kesif politik faaliyetlerin merkezi halindeydi. Geçen haftadanberi binanın önünde kırmızı plâkalı otomobiller duruyor, CKMP Kongresi için gelen delegeler girip çıkıyordu. Bu arada Cumartesi günü öğle üzeri aynı yeri bir hırsız da ziyaret etti.

Bu haftanın ortasında ise aynı yerin ehemmiyeti birden sona ermişti. Çarşamba günü öğle üzeri birkaç gün önceye kadar buraya kırmızı plâkalı otomobili ile gelen İrfan Baran karşısındaki iki gazeteciye altında ikisi Bakan, biri Millet Meclisi Başkan Vekili, ikisi eski Bakan, biri senatör, ikisi milletvekili olan sekiz politikacının Türkeş tarafından ele geçirilmiş bulunan CKMP’den istifa ettiğini açıklıyordu.

Aralarında CKMP’ye eskiden Genel Başkanlık yapmış olan Hasan Dinçer ile Ahmet Oğuz’un da bulundukları bu grup istifa mektuplarında diyorlardı ki:

<<CKMP kurulduğu günden beri ahlâka dayanan bir siyasete sadık kalmış, partililer ve vatandaşlar arasında saygı ve sevginin esas tutulmasını istemiş, demokrasiye mutlak inanışın temsilcisi olan liderler kadrosu ve teşkilâtı ile, tüzük ve programındaki prensipleri savuna gelmiştir.

Demokrasi sadece müesseseler rejimi değil, aynı zamanda bir fazilet rejimidir. Millet iradesi, Anayasa ve Demokrasi anlayışımıza karşı olanların son kongredeki ve kongre öncesi tertipli hareketleri karşısında, CKMP’nin ruh ve manasiyle temsil edenlerin programı, tüzüğü ve manevi hüviyeti ortadan kaldırılan böyle bir teşekkül bünyesinde kalmaları, inanıp savuna geldikleri prensiplere ihanet olur.

Kaynağını demokrasiye inanıştan ve halk iradesinden almıyan ve iflâs etmiş metodlarla partiye zararlı ideolojilerini hakim kılanlar içinde parti mücadelesi yapmak imkânı kalmamıştır.

Samimiyet, vefa ve vatanperverlik duyguları ile bağlandığımız ve en kötü şartlar içinde mücadele saflarını terketmediğimiz partinin programı, tüzüğü ve manevî hüviyeti ortadan kaldırılmış, sadece CKMP ismi kalmıştır. Son kongre ile totaliter ve maceracı bir hüviyet alan partiden ayrılırken CKMP’nin 18 senedir müdafaa ettiğimiz hakiki ruh ve manasına, ideal ve prensiplerimize sadık kalarak siyasî hayatımız boyunca devam edeceğimizi bildiririz.>>

Geçen hafta boyunca gazetelerin birinci derecede meşgul oldukları CKMP kongresi bittikten sonra Türkiye’de alışılmamış bir tarzda milis kuvvetlerine dayanarak ve arkadaşlarını arkadan vuranlar sayesinde CKMP Genel Başkanlığına yükselen Türkeş, CKMP’yi dağılmaktan kurtarmak için kongre mücadelesi sırasında ikili oynayanları onore etmek istiyordu. Bunu temin için ilk olarak Genel İdare Kuruluna seçilmiş olduğu ilân edilen Ahmet Er’i bu kuruldan istifa ettirip Yüksek Haysiyet Divanına geçirtiyor ve yedeklerden ilk sırayı almış olan Enver Kök’ü Genel Başkan Vekilliğine seçtiriyordu. Aynı şekilde Cevad Odyakmaz’ı da muhasip üyeliğe seçtirmişti. Fakat bunlar CKMP içinde lider durumunda bulunan kimseleri tutmağa kâfi gelmemişti. Parti içindeki harekatı iki yıldan beri idare etmekle meşgul bulunan Mehmet Altınsoy ve Mustafa Kepir bu hafta başında bir gece Seyfi Öztürk’ü evinde ziyaret etmişler ve gece yarısı 2 ye kadar istifa kararından caydırmağa çalışmışlardı. Fakat bu gayretler bir netice vermiyordu. Aynı şekilde bazı kimseler vasıtasıyla Hasan Dinçer ve Ahmet Oğuz’a da parti içinde iyi mevkilerin verilmesi teklifleri yapılmıştı. Hatta Türkeş’in en yakınlarından biri eskilerden birine <<senden rica ediyorum, eski ağabeylerimiz bizi yalnız bırakmasınlar, onların tecrübelerinden istifadeye muhtacız, yardımını esirgeme>> demişti. Bütün bunlar Türkeşçilerin, eskilerin çekilmesiyle partide büyük sarsıntılar olmasından çekindiklerini gösteriyordu. Nitekim, Hasan Dinçer, Seyfi Öztürk, Nurettin Ok, Ahmet Oğuz, İrfan Baran, Veli Başaran ve Mehmet Kesen’in istifaları duyulduktan sonra CKMP’nin oy deposu durumunda olan Orta Anadolu illerinden büyük çapta istifalar başlamıştı. Yani Türkeş’in gelmesiyle partiye mahiyetleri meçhul bir takım kimseler girerken, yıllardır bu partiye emek vermiş olan binlerce kişi parti saflarından üzüntü içinde ayrılıyorlardı.

Kongre sırasında <<bir kumar oynadık>> diyen Mehmet Altınsoy, parti saflarının bu boşalışı karşısında kumarda kaybettiğini anlamış olmalıydı. Altınsoy gerçi kumarda kaybetmişti ama, Türkeş’in aşkını kazanmıştı. Ancak bu aşkın kendisini tekrar milletvekili yapıp yapamıyacağını şimdiden kestirmek güç değildi ve Altınsoy Türkiye’de bakan iken kaybedenlerden biri olmağa aday gibi gözüküyordu.

CKMP’de sadece Türkeş Genel Başkanlığı kazanmış olsaydı gene bazı kimselerin istifa etmeleri beklenebilirdi ama, lider kadrosundan kimsenin ayrılacağı tahmin edilmezdi. CKMP’yi böylesine boşaltan şey CKMP’den ilk istifa eden Müfit Duru’nun da belirttiği gibi partinin sadece adının CKMP olarak kalmış olmasıydı. Programda yapılmış olan değişiklikler parti içi mücadeleyi imkânsız hale getirmişti.

Zaten kongre önceleri de eskilerin karargâhında her gelene bir taraftan Tahtakılıç’a oy vermeleri tembihlenirken, bir taraftan da programı sureti katiyede kabul etmemeleri ve hiç değilse geciktirmek için normal kongreye bırakılması tavsiye ediliyordu.

Ama bütün bunlar olmamış, Gökhan Evliyaoğlu’nun başkanlık ettiği kongrede her şey bir emri vaki haline getirilmişti. Program hakikaten bir partinin en mühim meselesiydi. Ancak bu defa yapılan değişiklikler tatbikata ait bir takım tadiller olmaktan çıkmış, CKMP’yi bir başka parti haline getirmişti. Bu durum karşısında eski programa inanarak partiyi kuran ve girenlerin parti içinde işleri kalmamıştı. Tabiî bu arada ikili oynayan oportünist bazı kimseleri bu yeni ekipten ayırmağa da imkân yoktu.

Çarşamba günü istifa eden liderlerle birlikte yer yer teşkilâtın çözülmesi de başlamıştı. İlk olarak Afyon, Kütahya, Çankırı, Kastamonu ve Zonguldak kararını vermiş ve tatbikata geçmişti. Konya’nın ilçelerinde de çözüntü başlamıştı. Türkeş ve arkadaşlarının bu çöküntüyü nasıl durduracakları bilinmiyordu. Zira buralardan gelen eski partililer Ankara’da nasıl bir ekiple karşı karşıya olduklarını anlamışlardı.

Kongre idaresinin tarafsızlığı bir yana, tasniflerin nasıl cereyan ettiği herkesin bildiği bir gerçekti. Genel Merkeze tasnife giden bir yaşlıca Kastamonu delegesinin yanına giden Gençlik Kolları üyeleri <<Amca, sen yaşlısın. Sabaha kadar uykusuz kalacaksın, kalk git istirahat et, biz tasnifi yaparız>> demişler, yarı tehditkâr eda ile söylenen bu ihtarlara kulak asmayanlar ise, tartaklanarak tasnif heyeti ele geçirilmişti. Bu yüzden ilk sekiz saatte 600 oy tasnif edilmişken geri kalan 700 oy birbuçuk iki saat içinde tasnif edilmişti. Hatta partiden çıkanlardan bir ağlayarak sabaha karşı 5’te Afyon milletvekili Veli Başaran’ın evine gitmiş tasnif yeri basıldı diye haber vermişti.

Bunlar Kongreden sonraki olaylardı. Kongre ise şöyle cereyan etmişti: …



Milliyet, Ö. Sami Coşar, 5 Ağustos 1965.

Çankırı’nın devi CKMP bugün can çekişiyor…

Çankırı’da can çekişen bir dev var. Dört yıl evvel ilde ne kadar milletvekilliği varsa toplamış götürmüş. Şimdi ise kara kara düşünmekte.

– Barajı geçer, bir milletvekilliği alır mıyım acaba?

CKMP’nin halidir bu! 1961 seçimlerinde cüce denilen AP ise şimdi irileşmiş. Esas rakip o.

Çankırı’da dört yıl evvel CKMP vardı, teşkilâtı ve isim yapmış sevilen adayları ile. AP’yi, eski DP oyları dağılsın diye CHP kurdurtmanın çabası içindeydi. Olmadı. CKMP 56 bin oyu aşarken AP 13 bin reye ulaşamadı, CHP 21 bine yaklaşırken.

Şimdi durum başka. AP, kuvvetli teşkilâtı, geniş aday kadrosu ile ön plânda. Dört yıldır CKMP’ye kaymış eski DP oylarını yavaş yavaş bu yana çekmiş. Karşısında yirmi bim civarındaki donmuş oy torbası ile CHP baraj altına düşme tehlikesi ile başbaşa, tam sınırında. Bir de CKMP… Onun da bütün ümidi Nurettin Ok’un şahsî gücünün sürükleyeceği oylar! Sevilen bir sima! Fakat tek başına 25.000 reyi getirir mi?

Yine de “artık oylar” da gözönüne alınarak, parti aday listelerinde büyük hatâlara düşülmedikçe, AP iki, CKMP ile CHP de birer götürür. Son dakikada CKMP çöker, Nurettin Ok da AP’deki eski arkadaşlarına katılırsa bu nisbet 3-1 de olur.



Son Baskı, 5 Ağustos 1965.

Türkeş “Anayasa müesseselerine baş vuracağız” dedi

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün CKMP den istifa eden Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ve Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün Bakanlık görevinden ayrılıp ayrılmamaları konusunda gazetemize bir demeç vererek şunları söylemiştir.

<<- Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk’ün kabinede Bakan olarak kalmaları Anayasamızın ruhuna aykırıdır. Bakanlıktan ayrılmadıkları takdirde ve kararlarında devam ederlerse, gerekli Anayasa müesseselerine başvurarak itirazımızı yapacağız. Bu durum siyasî ahlâkla bağdaşmaz. Gerekli tedbirleri alacağız.>>

<<Halen Vazifemin Başındayım>>

Öte yandan, Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk Başbakan Yardımcısı Süleyman Demirel’le görüştükten sonra Başbakanlıktan ayrılırken gazetecilerin Bakanlıktan istifa edip etmeyeceği hakkındaki bir sorusunu <<Halen vazifemin başındayım>> şeklinde cevaplamıştır.

Ayrıca Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer’in Bakanlıktan ayrılıp ayrılmayacağı konusunda gazetemiz baskıya geçinceye kadar herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk, Bakanlıktan ayrılmayacağı konusunda verdiği demeçte şöyle demektedir:

<<Anayasaya göre hükûmet güven oyu almıştır. Güven oyu alan bir hükûmet, TBMM hükûmeti olarak vazife görür. Güvensizlik oyu verilmedikçe hükûmete dahil bir Bakan düşmez ve düşürülemez.. Hükûmete dahil Bakanlar güven oyu aldıktan sonra siyasî partilerin Bakanı değil, teşriî Meclis’e karşı sorumlu ve bütünüyle milleti temsilen vazife gören birer Bakandırlar. Buna göre, vazifemin başındayım.>>

Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk daha sonra, Hasan Dinçer’in de aynı şekilde mi düşündüğü soran gazetecilere cevaben, <<Anayasanın görüşü olduğuna göre, hukuk düzeninde başka türlü düşüncelerin yeri olmaz.>> demiştir.

Gazetecilerin, koalisyon protokolü karşısında durumun ne olacağını sormaları üzerine de Öztürk şunları söylemiştir: <<Protokol bir centilmenlik anlaşmasıdır. Hükûmet güven oyu aldıktan sonra, parti genel merkezlerinin hükûmeti değildir. Bir milletvekili seçildiği siyasî partiden istifa ederse, milletvekilliği düşer mi?>>

Gazeteciler bu arada Köy İşleri Bakanına, CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in istifalarında ısrar etmesi halinde nasıl hareket edeceklerini sormuşlar, Seyfi Öztürk de bu soruya karşılık <<Sayın Türkeş, 18 yıldır emek verip bu günlere getirdiğimiz partiyi her şeyi ile teslim aldılar. Şimdi de sıra Bakanlığa mı geldi?>> demiştir.

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

NEY_SEN(ce)
Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Yok bizim eskimiz yenimiz, Hâlâ dinç, en yaşlı divanemiz... ______&______ Asil olan eski usül, Sere serpe yeni nesil.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

22 Tem 2024

Halim Kaya

08 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

03 Haz 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 107,52 M - Bugn : 22246

ulkucudunya@ulkucudunya.com