« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

M. Metin KAPLAN

15 Tem

2009

BİZE NE OLDU? (2)

15 Temmuz 2009

Geçen yazımda Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı katliama bakarak, can acısıyla “Bize ne oldu”, diye sorunca ülküdaşlarımızdan epey ses geldi… Genel olarak, “Aslında ‘bize ne oldu’ diye bizim size sormamız ve cevabını beklememiz lâzım” diyorlar… Kim bilir, belki haklıdırlar!
Evet, evet haklılar! Mademki bu suali sordum, öyle ise cevabını da ben vermeliyim… Öyle ya, cevabını bilmediğim suali niçin sordum ki?
Gerçekten bize ne oldu?
Önce cevap vereyim, sonra da açıklamaya çalışayım: BİZ, DÜNYA GÖRÜŞÜMÜZÜ KAYBETTİK!
Dün biz, dünya görüşü olan bir teşkilâttık! Bugün ise, sadece bir teşkilâtız! Mesele budur! Ve süreç böyle devam ederse, maazallah, yarın teşkilâtı dahi olmayan bir kelaynaklar grubu olmaya mahkûmuz!
Dünya görüşü olan teşkilâtla, teşkilât arasındaki fark nedir?
Dünya görüşü! Demek ki bugün biz de eksik olan dünya görüşüdür… Felsefedir, ideolojidir ve doktrindir!
Dün var olan dünya görüşü, bugün niye yok?
Ya elimizden aldılar, ya da biz terk ettik o yüzden yok!
Peki, doğrusu hangisi; elimizden mi aldılar, biz mi terk ettik?
İkisi de… Birazını elimizden aldılar, kalanı da biz terk ettik! Bu sonuç ortaya çıktı!
“Yahu M. Metin Kaplan nereden çıkarıyorsun, bugün dünya görüşümüzün olmadığını? Biz hâlâ ülkücüyüz!”
Zor bir sual?
Ancak cevabı var ve şu:
Dün; “Kanımız aksa da zafer İslâm’ındır!”, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız!”, “Türklük bedenimiz, İslâmiyet ruhumuzdur!”, “Kişilere hürriyet, milletlere istiklâl!”, “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk Dünyası!”, “Esir Türkler canımız, feda olsun kanımız!”, “Hak, hukuk, adalet. Milliyetçi Hareket!”, “Türkeş gelecek, yüzler gülecek!”, “Ülkücüyüz; Türk’üz, Müslüman’ız, uygarız!”, “Güçlü devlet, mutlu millet!”, “Ne ABD, ne Rusya, ne Çin. Her şey Türklük için!”, “Kahrolsun; komünizm, faşizm, kapitalizm ve her türlü emperyalizm!”, “Her şey Türk’e göre, Türk tarafından, Türk için!”, Millî devlet, güçlü iktidar!”, ““Yaşasın Devlet, kahrolsun düzen!”, “Milliyetçi Türkiye!”, “İşçi fabrikaya, yönetime ve kâra ortak!”, “Kahrolsun Ortak Pazar!”, “Onlar ortak, biz Pazar!”, “Özelleştirmeye hayır, Millet Sektörü’ne evet!”, “Dik baş, tok karın, mutlu yarın!” vb. sloganlarımız vardı.
Bugün; “Devletin başına, Devlet gelecek!”ten başka bir sloganımız var mı? Yok!
“Yok da bunun, dünya görüşünün olmamasıyla ne alâkası var?”
Olmaz olur mu? Dünya görüşleri kitlelere sloganlarla anlatılır! Kitlelere dünya görüşü sloganlarla ulaşır! Ve kitleler dünya görüşünü sloganlarla anlarlar! Dünya görüşlerine kitleler, sloganlara inandıkları kadar inanırlar!
Ne kadar slogan, o kadar dünya görüşü; ne kadar dünya görüşü, o kadar slogan! Bu, bir gerçek!
Peki, slogan nedir ve nasıl olmalıdır? Slogan, bir kimlik, grup, örgüt veya kurumun amaç ve araçlarını genel olarak tanımlayan ve kolay hatırlanıp, tekrarlanabilir bir şekilde ifade eden kısa, çarpıcı söz veya sözcük listesine verilen isimdir.
Ve sloganlar teşkilâtların ruhunu yansıtan iletişim araçlarından biridir… Slogan, bir teşkilâtın iddiasını ve felsefesini ortaya koyan ve hisleri tetikleyen en önemli iletişim araçlarından biridir. Sloganlar kalıcılığı sağlamada da çok büyük önem taşırlar. Ve teşkilâtın kalıcılığı yalnızca doğru ve güçlü sloganlarla mümkün olabilir. Çünkü slogan demek imaj demek, imaj demek taraftar demek, taraftar demek kalıcılık demek, kalıcılık demek zirve demektir. Sonuç olarak bir teşkilât için slogan olmazsa olmaz şarttır!
Ancak slogan doğru ve güçlü olmalıdır! Çünkü doğru ve güçlü bir slogan teşkilâtın parmak izi gibidir… O sebeple teşkilâtın misyon ve vizyonuna uygun olmalı. (Stratejik.) Akılda kalıcı olmalı. (Hatırlanabilir.) Orijinal ve etkileyici olmalı. (Benzersiz.) Kısa ve öz olmalı. (Uzun olmamalı.) İlk bakışta "Ben doğuştan varım ve ebediyen olacağım" diyen bir tarzda olmalıdır.
Allah aşkınıza, bana söyler misiniz; “Devletin başına, Devlet gelecek!” de bu özelliklerin hangisi var? Hiç biri!
Üstelik tek slogana bir bakar mısınız; teşkilât için vasıta olan iktidar, nasıl da gaye haline getirilmiş! Vasıta, gaye olursa gaye ne olur? Yok olur! Gayesi olmayan teşkilât ne olur? Ya fesholur ya da yok olur!
Ne ise konudan hayli uzaklaştım, daha fazla uzatmadan geri dönüp, kaldığım yerden devam edeyim.
İdeal olanı, dünya görüşünü herkese öğretmek, kabul ettirmek ve inandırmaktır, ama bu mümkün değildir!
Bir çekirdek kadro, kelimenin tam anlamıyla şuurludur; dünya görüşünü enine-boyuna-derinliğine bilirler, bildikleri için kabul ederler ve de kabul ettikleri için de inanırlar!
Kalanların bir kısmı ise yarı şuurludur; dünya görüşünü tam olarak bilmezler, ama kabul ederler ve kabul ettikleri için de inanırlar!
Diğerleri ise dünya görüşüne sadece bir şekilde inanırlar… Bunlar, büyük çoğunluktur; işte bunlara, dünya görüşünü doğru anlatacak sloganlar lâzımdır! Çünkü bunlar, dünya görüşünü sloganlarla ve sloganların ifade ettiği kadar idrak ederler! İdrak ettikleri nispette de inanırlar!
Üstelik kitlenin dünya görüşünü öğrenmek gibi bir mecburiyeti de yoktur... Dünya görüşünü öğretmek de, kabul ettirmek de, dünya görüşüne inandırmak da teşkilâtın görevidir!
Peki, “Bize ne oldu?” sualinin cevabı nedir?
Bu sualin cevabı, kısaca şudur; biz, dünya görüşümüzü kaybettik! Yani felsefemizi, ideolojimizi ve doktrinimizi…
Dünya görüşümüzü kaybetmeseydik, Çin, ata yurdumuz Doğu Türkistan da bu katliamları yapamazdı! Yapmaya kalkışsaydı da “Esir Türkler canımız, feda olsun kanımız” ve “Kahrolsun, komünizm, faşizm, kapitalizm ve her türlü emperyalizm!” sloganlarında ifadesini bulan dünya görüşüne inanan yüz binlerce ülkücü olarak meydanlara iner ve Çin’e dünyayı dar ederdik!
Sahi bugün, meydanlarda kaç kişiyiz?
M. Metin KAPLAN

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,66 M - Bugn : 8001

ulkucudunya@ulkucudunya.com