« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Mar

2015

Hükümetle Kandil arasında

Ali Bulaç 01 Ocak 1970

Abdullah Öcalan, bir kere daha PKK’ya seslendi: “Silahları bırakın, bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplayın.” Barıştan ve süreçten yana olanlar çağrıyı sevinçle karşıladılar. Bu seferki çağrının bir özelliği var, HDP milletvekilleri ile AK Partili yetkililer aynı anda ortak açıklamalarda bulundular. Şimdi herkesin merak ettiği konu şu: Barış ve çözüm sürecinde bu çağrının etkisi ne olacak?

Diyarbakır ve Mardin’de geçirdiğim iki günlük geziden sonra edindiğim kanaat şu: Ortada aşılması hayli güç bir “güven sorunu” var. Öcalan, 2013 Nevrozu’nda da “Silahlar sussun, fikirler ve siyaset konuşsun” çağrısında bulunmuş, bu arada yeni bir birlikteliğin altyapısı olacak İslami ve tarihi referanslar kullanmıştı. Ne var ki ne hükümet sadra şifa olacak bir adım attı, ne PKK silahlı güçlerini beklendiği düzeyde sınır dışına çıkardı. Yüzde 20’lik bir çekilmeden söz edildi ama eskiye göre PKK, silahlı adam sayısını katladı.

Objektif olarak bakıldığında PKK’nın altın çağını yaşadığını söylemek mümkün: Bir kere devletle masaya oturdu; iktidar partisi ve hükümet yetkilileriyle –HDP üzerinden de olsa- aynı ortak açıklama yapıyor; Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de muazzam bir zemin kazandı. Hem üç kantonda varlığını tahkim etti, hem doğrudan Türkiye’nin askeri müdahalesinden uzak yeni bir hakimiyet alanı kazandı. Süleyman Şah olayında Türk güvenlik kuvvetlerine askerlerini kurtarmak ve türbeyi imha etmek üzere yardımda da bulundu. Açık ki, PYD olmasaydı Türkiye’nin bu operasyonu gerçekleştirmesi mümkün değildi. Ama Türk hükümeti sınırları açmasaydı, Kobani’yi de IŞİD’in elinden kurtarmak mümkün değildi.

Güncel olarak hükümet ile PKK arasında önde görünen sorun “İç Güvenlik Paketi”! 6-7 Ekim olayları hükümeti bu konuda ısrarcı tutum almaya sevk ediyor. Hakikaten 6-7 Ekim bütün Türkiye’yi korkuttu. Bu açıdan hükümet “kamu düzeni ve güvenliği” deyip duruyor. Kürt siyaseti ise söz konusu paketi kendine karşı bir tehdit, bir infaz işlemi olarak görüyor.

Ancak mesele bundan çok daha derinlerde! Bir türlü güven krizi aşılamıyor. 2009 Temmuz ayından beri hükümet çözüm süreci deyip duruyor ama nihai çözüme giden somut bir adım atmıyor. Hükümete bakılırsa, PKK silahları bıraksın, elemanları dağdan insin, sonra bakarız! PKK da hükümete güvenmiyor, ona hükümeti masaya oturmaya mecbur eden silahı bırakmak istemiyor. Bence Öcalan ne kadar “bırakın” derse desin, PKK’nın silah bırakması güç. Bunun bir sebebi hükümete güvensizlik ise diğer sebebi henüz PKK’nın ajandasında silahlı mücadeleden başka kendisinin de üzerinde ittifak ettiği somut ve kalıcı çözümün olmaması! Bu yüzden silah PKK’nın varoluş sebebi oluyor. Silahı bıraktığı anda sanki varlığı sona erecek.

Tabii ki bu belirsizlik ve tereddüt hali, Kandil ile İmralı arasında makas farkına işaret ettiği gibi, HDP şemsiyesi altında siyaset yapanlar arasında da birtakım farklı değerlendirmelere yol açabiliyor.

Önümüzde kritik bir seçim var. Haziran ayına kadar tarafların birbirlerini karşılıklı ince taktiklerle oyalamaya çalışacakları anlaşılıyor. Kaderin tecellisine bakın, 7 Haziran seçimlerinin anahtar partisi HDP’dir. HDP barajı aşarsa Sayın Erdoğan’ın başkanlık hayali suya düşmüş olacak. Bu kadar da değil, 60 dolaylarında milletvekili çıkarması halinde AK Parti’nin 320’yi bulması bile zorlaşabilir. İkincisi, HDP’nin barajı aşmaması halinde ortaya çıkacak durum herkesi tedirgin etmeye yeter: O zaman belki de PKK’nın asli unsurları “Madem TBMM’de kendimizi temsil edemiyoruz, biz de merkezi parlamento Diyarbakır olmak üzere HDP’nin belediye seçimlerini kazandığı her yerde yerel parlamentolarımızı ilan ediyoruz. Bölgeye ilişkin yasal düzenlemeler, yapacağız, vergi toplayacağız vs.” Bunu Suriye benzeri Cizre ve Yüksekova’da bugün fiilen varolan kantonların ve belki de ismi “demokratik özerklik” olarak telaffuz edilen federasyonun ilanı takip edebilir. Buna sahip olduğu yüksek orandaki milletvekili ile yeni hükümetin ve başkanlığını ilan edecek olan Sayın Erdoğan’ın nasıl karşılık vereceğini kimse tahmin edemez.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,18 M - Bugn : 2774

ulkucudunya@ulkucudunya.com