« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Ara

2014

Hastaneler de PKK’ya teslim

Saygı Öztürk 01 Ocak 1970

Suriye’de yaşanan karışıklık ve kargaşa devam ederken, Suriye yönetimine karşı savaşacak olanları topraklarımızda eğitmek, donatmak ve sonra ülkesinde gidip Beşar Esad’a karşı mücadele etmesi için Türkiye her şeyi yapıyor. Sonra bu kişiler ülkelerinde köy basacak, yol kesecek, bombalı eylemlere girişecek ve nice masum insanların ölümlerine yol açacak. Bizimkiler de, “iyi yetiştirmişiz” deyip övünecek…
Tıpkı bir dönem Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın yaptığını, şimdi Türkiye yapıyor. Esad, ülkesine sığınan PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ı ülkesinde tam 18 yıl sakladı. Bakanlar, müsteşarlar düzeyinde Şam ve Ankara’da yapılan güvenlik toplantılarının gündeminde Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye iadesi ya da sınırdışı edilmesi konuşuluyordu. Türk tarafı Öcalan’ın Şam’da kaldığı evin adresini, telefon numarasını veriyor, Suriye tarafı, “Verdiğiniz adrese bakacağız. Bir sonraki toplantıda heyetinize bilgi vereceğiz” diyordu. Verdikleri bilgide hep, “O adrese baktık, öyle birisi yok” deniliyor, PKK’yı desteklemediklerini, böyle bir şeyin komşuluğa da sığmayacağını söylüyorlardı.
Suriye’den farkımız ne?
O yüzdendir, Suriye yönetiminin Türkiye’de binlerce askerimizin, polisimizin, korucumuzun, öğretmenimizin, imamımızın, savcımızın ve daha nice kamu görevlilerimizin şehit edilmesinde, vatandaşlarımızın öldürülmesinde etkin bir rolü bulunuyordu. Abdullah Öcalan’ın 1998 yılı sonralarına doğru Suriye dışına çıkarılması, Adana’da Türk ve Suriye heyetleri arasındaki görüşmeler sonucu imzalanan “mutabakat metni”nden sonra Suriye makamları PKK’yı ülkelerinde etkisiz hale getirdiler. Yılların gerilimi, Beşar Esad’ın göreve gelmesiyle iyice giderilmişti.
Şimdi gelinen nokta ise bir dönem Suriye’nin yaptığını Türkiye’nin yapar noktaya gelmesidir. Nasıl geçmişte PKK’lılar Suriye ve bu ülkenin kontrolü altındaki Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeki kamplarda militanları eğittiler, donattılarsa, şimdi de Türkiye, Suriye yönetimine karşı Suriyeli grupları Esad’ı devirmeleri için eğitiyor, donatıyor. Bunun anlamı Suriye’den gelen teröristler nasıl topraklarımızda kan döktülerse, şimdi de Türkiye’de eğitilip gönderilenler Suriye’de kan dökecek ve bizler de buna seyirci kalacağız… O zaman Türkiye’nin Suriye’den ne farkı olacak?
‘Polisimizi koruyamıyoruz’
“Açılım” diye başlayan “çözüm” diye devam eden süreçte, Türkiye’nin Güneydoğusu’nda devlet otoritesi elden çıkıyor. Terör örgütü PKK Güneydoğu’nun il ve ilçelerinde her şeye hakim.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine bağlı bir çiftlik evini, PKK’nın hastaneye dönüştürdüğü, burada PKK’lıların muayene ve tedavi oldukları, böylece güvenlik güçlerinin eline geçmemek için böyle bir yolu seçtikleri belirlenmişti.
Bir okuyucumuz, daha vahim bir durumu telefonla bildirdi. “Devlet hastaneleri de PKK’nın elinde” dedi. Söyledikleri inanılır gibi değildi. Bir başka okuyucumuz da, aynı konuda “Örneğin Cizre Devlet Hastanesi’nde polis yok” dedi. Oysa, bütün devlet hastanelerinde polis bulunur. Açıkçası, devlet hastanelerinin de Güneydoğu’da artık PKK’ya tahsis edildiğine ilişkin iddiayı okuyucumuz bize şöyle aktarmıştı:
“Suruç’taki bir çiftlik evinin hastaneye dönüştürüldüğü, burada PKK’nın üst düzey sorumlularının tedavi edildiği haberi medyaya yansıdı. Ama daha vahimi var. Bizzat devlet hastanelerinin PKK’ya tahsisi… Kobani bahaneli 7-8 Ekim olaylarından bu yana Cizre Devlet Hastanesi’nde, hastane polisi görevlendirilmiyor. Bu duruma tepki gösterdiğimizde ise il emniyet müdürlüğünden ‘polisimizi koruyamıyoruz’ deniliyor. Birçok adli vaka hatta ve hatta toplumsal olaylarda silahla, molotof kokteyli ile kendini yaralayanlar rahatlıkla hastaneye gidiyor ve haklarında herhangi bir işlem başlatılmıyor. Daha vahimi ise leşkerli (haki renkli terörist kıyafeti) olarak gelen yaralılar bilgisayar sistemine girilmeden tedavi ediliyor. Kısaca, devletin hastanesinde devletin polisi olmadığı için hastane teröristlere hizmet veren bir tıp merkezine dönüşmüş durumda…”
Sivil kıyafetle geziyorlar
Belki siz de benim gibi inanmadınız. O yüzdendir ki, Cizre Devlet Hastanesi’ne, yetkililere telefon edip hastane polisinin bulunup bulunmadığını sordum. Can güvenliği nedeniyle yaklaşık bir aydır hastanede polis bulunmadığını, bunun yalnız kendi ilçelerine özgü olmadığını, Güneydoğu’nun birçok ilçesinde polisin hastanede görev yapamadığını söylediler.
Bazı ilçelerde durum daha da farklı… Üniformalı polislere saldırı olduğu için hastanede sivil kıyafetli polis bulunuyor. Bunlar da gizli-saklı çalışıyor, deşifre olmamak için de sık sık değiştiriliyor.
Asker de, polis de ihtiyaçlarını karşılayabilmek için üniformalı olarak sokağa yalnız çıkamıyor. Markete üniformalı giren polislere oradaki vatandaşların nasıl hakaretler ettiğine ilişkin kayıtlar da yürek sızlatıyor. Güneydoğu nereden nereye geldi… Başbakan ve bakanların orada yaşananlardan hiç haberleri yok mu?

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,40 M - Bugn : 9390

ulkucudunya@ulkucudunya.com