« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Ağu

2014

ABD’den “Apo öpücüğü...”

Güneri Civaoğlu 01 Ocak 1970

DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olacağı anlaşılınca, onunla ilgili yayınlara da bakmak “farz” oldu.
Bunlardan biri de “HOCA...” (*)
Davutoğlu’nun lakabı “Hoca...”
Kitabın alt başlığı “Türk Dış Politikası’nda Davutoğlu etkisi. 2002-2010.”
....................
Sayfalarda yıllardır tartışılan ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in de “Amerikalılar Abdullah Öcalan’ı bize neden teslim ettiler” diye dile getirdiği sorunun cevabı da var.
PKK sorunu hâlâ güncel olduğu için kitaptan satırları yansıtıyorum.
....................

PKK hakkında verilen tasfiye kararlarının en önemlisi 17 Eylül 1998’deki WashingtonAnlaşması’ydı.
Amerikan yönetiminin nezaretinde KDP Lideri Mesut Barzani’nin ve KYB Lideri Celal Talabani’nin imza koyduğu bu anlaşma açıkça “PKK’nın Kuzey Irak denkleminden çıkartılmasını” öngörüyordu.
Böylece bölgenin “meşru Kürtleri” olarak görülen KDP ve KYB ile “bölgenin geleceği” planlanabilecekti.
1998 yılı Eylül ayında Amerikan yönetiminin “PKK için tasfiye kararı” örgüte indirilen en ağır darbe olmuştu.
Öcalan’ın Şam’dan çıkartılıp Türkiye’ye teslim edilmesi -esasen- bu tasfiye kararının sonucuydu.
Bu anlaşma Türkiye’ye de mesajlar veriyordu.
En temel mesaj, “Kuzey Irak harekâtlarını” durdur şeklindeydi.
Türkiye’nin ise sınır ötesi harekâtlarının gerekçesi “oradaki PKK varlığıydı.”
Amerikan Yönetiminin Kuzey Irak’a ilişkin planlarının hayata geçmesi için bu harekâtların durması gerekiyordu.
Washington harekâtların durması karşılığında Türkiye’ye çok önemli bir vaatte bulundu.
Bunun gereğini de yaptı.
4 Şubat 1999 akşamı CIA’in Ankara’daki temsilcisinin dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’a ilettiği “isterseniz Öcalan’ı size teslim edebiliriz” mesajının arkasında yatan bu anlaşmaydı.
Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması da, hiçbir ülkede sığınma elde edememiş olması da Kenya’da saklandığı yerden alınıp Türkiye’ye teslim edilmesi de bu sebepledir.
Gerçi dönemin Başbakan’ı Bülent Ecevit bu kararın gerekçesini yıllarca çözememişti ve bize Apo’yu niye verdiler, onu ben de hala bilmiyorum demişti ama Öcalan ve PKK üst yönetimi bunun Washington anlaşmasının bir sonucu olduğunu derhal anlamışlardı.
Öcalan Türkiye’ye Celal Talabani ve Mesut Barzani’nin önünü açmak için teslim ediliyordu.
Öcalan yakalanır yakalanmaz, Türkiye sınırları içindeki militanlarına “Kuzey Irak’a çekilin” talimatı gönderdi.
Yakalandığı sırada, “Türkiye’de idam cezası henüz yürürlükten kalkmamıştı” ve kendisi eldeyken Türkiye’nin rahatsız edilmesi “hayati risk” taşıyabilirdi.
Açıkçası “can korkusu” yaşıyordu ve Amerika’nın kedisini teslim ederken öne sürdüğü “idam edilmeyecek” şartından da habersizdi.
.......................
Böylece tek tük çatışmalar dışında Öcalan’ın PKK kadrolarına verdiği “Türkiye sınırlarından çıkın, Kuzey Irak’a çekilin” talimatı etkisini gösterdi.
1999 ile 2004 yılları arasında PKK genel olarak Öcalan’ın talimatına uydu ve gelişmeleri izlemeye koyuldu.
Bu süreç “kayıp yıllardır.”
Oysa Öcalan’ı ele geçirmiş bir Türkiye, demokratikleşme adımlarını “terör baskısıyla ya da daha sonra çok eleştirildiği gibi AB etkisiyle atmış” olmayacaktı.
Yıllardır mücadele ettiği PKK’nın liderini ele geçirip hapsetmiş, devlet gücünü göstermiş bir Türkiye, özgüven içinde hareket edip ülkenin ihtiyaç duyduğu reformları art arda gerçekleştirebilecek durumdaydı.
O zamana kadar terörle mücadelesinde Türkiye, hiçbir zaman böylesine büyük bir psikolojik üstünlük elde etmiş değildi.
Ancak Türkiye o sırada o siyasi iradeyi gösterip o kararları alamadı.
Anakara’ya rehavet egemen olmuştu.
“İşte PKK’nın başı Öcalan yakalandı, mesele halledildi” diye bakıldı.
Örgütün bundan sonra zaman içinde dağılıp yok olacağı düşünüldü.
......................
Ahmet Davutoğlu, o sıralarda “Stratejik Derinlik” kitabını yazmaktaydı.
Bu rehavetin yanlışlığına işaret ediyordu.
.....................
Ahmet Davutoğlu’nun kitabın yazarı Gürkan Zengin’e anlattığını düşündüğüm bu kapalı kapılar ardında kalmış yılların sırrı Amerika faktörünün bugünkü politikasına da işaret ediyor.
....................
(*) Gürkan Zengin - İnkılâp Yayınları - 2010

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,22 M - Bugn : 5406

ulkucudunya@ulkucudunya.com