« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Haz

2014

O emir savcının değil

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

Hizmet Camiası’na operasyon süreci resmen başladı. Zira savcı işin içine girdiyse, “inceleme” çalışmaları suç deliliyle karşılaştığında derhal soruşturma ve operasyona dönüşür.

Fişlemeler bu zamana kadar zaten yapıldı.

2004 MGK’sından başlayan cemaatlere fişleme süreci, 2010’dan sonra yoğunlaştı.

Hükümetçe “13 Aralık 2010’da bitti” açıklamalarının yalan olduğu ortaya çıktı.

Cemaatlere yönelik “İrtica fişlemeleri”nin 2011-2013 yılları arasında da sürdüğünü, Taraf Gazetesi’nin yayınladığı belgeler göstermişti.

İktidar ve MİT bunları yalanlayamadı.

Bu fişleme faaliyeti dört koldan hala devam ediyor.

Başbakanlık’ta Camiayı Bitirme Eylem Planı’nın yargı, medya ve finans boyutunu yürüten ekip ve MİT tarafından.

Bu defa farklı olan, hükümetin AİHS’ye, Anayasa’ya ve ceza hukukuna aykırı illegal fişleme ve soruşturmaya hazırlık faaliyetinin savcı boyutuna taşınmasıdır.

Hizmet Camiası aleyhinde bu zamana kadar yapılan fişleme, Havuz medyası kanalıyla kara propaganda, sahte delil üretimi, tanık ayarlama, ilk soruşturma emrini verecek ve yürütecek savcı ayarlama tamamlandı.

Başbakan HSYK’da “Asıl atama listesi daha sonra gelecek” diyordu.

Belki de kıyım kararnameleriyle ilk sevkte tutuklamayı yapacak sorgu mahkemesini de ayarladılar.

Erdoğan'ın grup konuşmasında kullandığı bir cümle de, soruşturma sürecinin Başbakanlık ve MİT’çe planlandığının açık göstergesiydi.

Şöyle dedi Başbakan:

"İnanın ortaya çok daha fazla bilgi belge çıkacak. Yargı emniyet içinde nasıl ahlak dışı vicdan dışı komplolara giriştikleri ortaya çıkacak..."

Başbakan nereden biliyor bunca belgeyi, varlığını ve nasıl ortaya çıkacağını?

Bunca bilgi ve belge vardı da “paralel darbe” dedikleri 17 Aralık sürecinde neden ortaya koymadılar?

Başbakan ve Bilal oğlan arasındaki paraları sıfırlama tapeleri ortalığa saçılınca neden “işte belgeler” demediler?

“Paralel” söylemi tamamen belirsizken, olguların ve muhtemel şüphelilerin Gülen Camiası’yla nasıl ilişkilendirileceğine yönelik hukuki kriter de yok.

O halde hangi illegal eylem ve şüphelinin Hizmet Camiası’na mensubiyeti sübut buldu da, Gülen Hareketi’ne yönelik soruşturma ve operasyon emri verilebiliyor?

Paralel devletin ne olduğunun araştırılması emri hukuk ve kanuna uygun olsa da, “Gülen Hareketi içinde paralel devleti arayın” emri açıkça hukuksuz ve kanunsuzdur.

Zira bu savcı aynen Başbakan gibi elde hiçbir delil olmadan Hizmet Camiası’nı “paralel devlet” olarak kabul önyargısıyla işe başladı.

Savcının adli kolluk ünitelerine “Paralel devleti arayın” emri vermesi, ceza yargılaması açısından doğrudur ve gereklidir.

Ama “Gülen Camiası içinde ve kurumlarında paralel devleti arayın” emri, savcının ceza yargılaması hukukuna göre değil, başbakanın emrine göre hareket ettiğinin açık delilidir.

Bu kadar önyargılı ve bir sivil toplum grubunu tamamen kuşatan bir emri hiçbir savcı vermez.

Zira daha soruşturmanın başında Hizmet Camiası’nı illegal örgüt olarak mahkûm etmiş demektir.

Bu da savcının görev ve yetkisini aşıp suç işlediğini gösterir.

Savcılık kimin ve hangi grubun paralel olduğunu ve belirlediği “paralel unsurlar”ın hizmet mensubu olduğunu neye göre belirledi de, Hizmet Camiası’na operasyon emri veriyor?

Camia’ya gönül vermenin Camia mensupluğu sayılamayacağı bizzat yargı makamları tarafından belirlenmiş durumda.

Başbakanın Hizmet camiasına yönelik “Haşhaşi, virüs, şer odağı” gibi hakaretlere dava ve şikâyette bulunanlara “hizmete aidiyetini ispatlayan belge getir” deyip pek çok takipsizlik ve ret kararları verildi.

Peki, Camia’ya operasyon emri verirken soruşturmaya konu olgu, eylem ve kişilerin hizmet mensubiyeti nasıl ispatlandı?

Hizmet Camiası hakkında suç örgütü tanımlaması yapan hiçbir yargı kararı mevcut değilken, “Gülen ve cemaatinin elindeki ekonomik gücün ülke içi ve dışındaki imkânlarının tespiti” emri nasıl verilebiliyor?

Bu emir hiçbir normal savcının talimatı olamaz.

O emir ancak yukarıdan gelmiş olabilir.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,27 M - Bugn : 29416

ulkucudunya@ulkucudunya.com