« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Haz

2014

Musul’da istihbarat zaafı

Ali Yurttagül 01 Ocak 1970

Musul konsolosluğumuzun basılıp 49 vatandaşımızın rehin alınmış olması, nereden bakarsanız bakın bu insanlar için bir felaket olduğu gibi, Türkiye için bölge ve uluslararası ilişkiler açısından hiç hoş olmayan bir durumdur. Bu yüzden özellikle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ağır eleştiriler alması tesadüf olmadı.

Olaya biraz yakından bakmak, sorunun istihbarat zaafı ve değerlendirmesinden kaynaklandığını görmek için yeterlidir. Konsolosluğun tümden olmasa da gerekli çekirdek personel sayısına indirgenmemiş olması, aile bireyleri, hatta bir bebeğin rehin düşmesi, Ankara’da bilgi eksikliği, analiz ve değerlendirme yetersizliği sorunu olduğuna işaret ediyor. Umarız vatandaşlarımız kısa zamanda sevdiklerine kavuşur ve bu kâbustan kurtulur. İsterseniz bilgi, analiz ve hareket zaafına biraz yakından bakalım.

Tüm veriler Dışişleri Bakanlığı ve MİT’in Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’u bu kadar kısa zamanda ele geçireceğini göremediğini gösteriyor. Gelişmeler, bu iki kurumun da IŞİD’in bölgedeki gücü ve hazırlıkları konusunda bilgi sahibi olmadıkları gibi, içerisinde de kaynakları olmadığını düşündürüyor. Hareketin askeri başarısını, sadece dökülen Irak ordusunun yetersizliği ile açıklamak mümkün değil. Birkaç gün içerisinde gerçekleştirdiği ve yüzlerce kilometreyi kapsayan bir alanda operasyon sadece silahlı birlikler değil, altyapı kapasite yönetimi gerektiren bir şeydir. Türkiye istihbarat birimlerinin tüm bu gerçekleri görememiş ve önlem almamış olması, derin bir bilgi yetersizliğinin belgesidir.

Tüm veriler, istihbarat birimlerinin sadece IŞİD’in bu kadar hızlı geleceğini göremediği gibi, konsolosluğu işgal edeceğinin de beklenmediğine işaret ediyor. Militanlar kapıya dayandıktan sonra Ankara’nın sağduyulu davranıp apar topar tahliye veya operasyon girişiminde bulunmamış olması ne kadar doğru ise Dışişleri’nin bu duruma düşmesine müsaade edilmiş olması, o kadar vahimdir. MİT herhalde IŞİD’in konsolosluğu hedef almayacağını bekliyor, hareketin hedeflerini kestiremiyordu. Basında Türkiye’nin bu hareketi nasıl gördüğünü de anlamak pek kolay değil.

Bu bilgi yetersizliği, derin bir analiz kapasite sorununun varlığına da işaret ediyor. Brüksel ziyaretlerinde uluslararası ilişkiler ve Türkiye üzerine seminerleri ile tanınan, bu toplantılardan sonra yaşlı AB bürokratlarının “öğrencilik yıllarıma döndüm” diye espri yaptığı Davutoğlu’nun düştüğü durum, içler acısıdır. Davutoğlu’nun Irak’ta kendi başına çetrefil gelişmeleri yöneteceğine, rehin alınmış vatandaşlarının hayatını kurtarmakla meşgul olması, bu önlenebilir bir durum olduğu için üzücüdür.

Uzun zamandır bölgede aktif istihbarat birimleri siyasi güç ve aktörleri doğru okuyup, gelişmeleri doğru değerlendirseydi, Musul konsolosluğu ya tamamen, en azından kısmen boşaltılmış olur, Türkiye bir terör örgütüne karşı bu kadar zayıf bir konuma düşmezdi.

İstihbarat birimlerinin analiz ve değerlendirme sorunu yanında, Ortadoğu’daki siyasi hareketlere bakış açısının masaya yatırılması, ileride benzer sorunlarla karşı karşıya kalmamak için gereklidir. Umarım Ahmet Bey ile Dışişleri kadroları derinlemesine bir durum değerlendirmesi yapar, bilgi ve değerlendirme yetersizliğinin kaynaklarını araştırır. Burada ayrıntılarına girmek mümkün olmasa da istihbarat zaafının kaynaklarından birinin Türkiye’de istihbarat birimlerinin mimarisinden kaynaklandığını düşündüğümüzü vurgulayalım. Yeni MİT Yasası ile bu zaaf sadece derinleşmemiş, siyasi ve hukuki denetimden yoksun “dokunulmaz” konuma getirilen teşkilat, siyasi iktidarın politik enstrümanı olmuştur. Türkiye’de artık Genelkurmay’ın gölgesinde bir Savunma Bakanı yanında, MİT’in gölgesinde İçişleri ve Dışişleri bakanları var. Bu tür bir kurumun sağlıklı bilgi toplayıp objektif değerlendirme yapması nerede ise imkânsızdır.

Önümüzdeki aylarda İçişleri Bakanı’nın “bayrak meselesi”nde olduğu gibi Dışişleri de Musul gibi benzer sorunlar ile boğuşmak zorunda kalırsa, şaşırmayın. Sorumluların ortaya çıkmasını da beklemeyin...

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,05 M - Bugn : 7484

ulkucudunya@ulkucudunya.com