« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 May

2014

Soma 2014

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Matemdeyiz. Olayın üzerinden üç gün geçti. Yara sıcak ve derin. Hemen kabuk bağlamaz. Şu ana kadarki en ağır maden faciası: 282 şehit. Soma’daki tabutlar yetmedi. Son rakam değil tabii. Toprağın altında akıbetleri meçhul olanlar var daha. Umutlar da giderek tükenmekte. 350’yi de bulabilir, 400’ü de...

Duamız, sağ çıkmaları. Henüz ulaşılamayanların kaç kişi olduğu bile belirsiz. En yetkili ağızlar bile ‘tahminî’ rakamdan söz ediyor. Vatandaşının her işine karışan ama madende çalışanları sayamayan bir devlet var karşımızda.

Yastayız. Millet, en yalın anlatımıyla ‘tasada, kederde, neşede duygudaşlık’ diye tarif edilir. Söylenecek çok söz var ama bu matem günlerinde değil. Önce acıyı derinden hissedelim. Aileden birini yitirmiş gibi. Ateş düştüğü yeri değil, bütün ülkeyi yaksın. Dua edelim. Soma’nın yasını tutalım. Göz yaşartan dokunaklı hikâyelere kulak verelim. Soma’yla aynı duyguda bütünleşelim. Şimdi susma zamanı.

11 ay önce dünyaevine giren mühendisin öyküsünü okuyalım. “Doyamadım” diyen eşinin feryadını duyalım. O bitkin ve halsiz haliyle “Durun, çizmelerimi çıkarayım, sedye kirlenmesin.” diyen madenciyi anlamaya çalışalım. Meğer sedyeye kendisinden sonra gelecek arkadaşlarını düşünmüş. O yüzden kömür tozuna bulanmış çizmeleriyle kirletmek istememiş.

Kurtarma ekibine “Önce arkadaşımı alın, eşi hamile...” diye seslenen madencinin asaletini ve fedakârlığını görelim. Birlikte doğan ikizlerin birlikte toprağa verilişinin hüznünü, babalarının mezarı başında gözyaşı döken çocukların acısını yaşayalım. Soma’da insanın yüreğine dokunan hikâye o kadar çok ki...

Soma 2014’ü konuşmak için biraz bekleyelim. En azından acı bir nebze dinsin. Cenazeler kalksın. Toprağın altında kimse kalmasın. Kesin rakamlar ortaya çıksın. Maden ocağının önünde yakınlarını bekleyenler dağılsın. Olayın mahiyeti çözülsün. Ondan sonra herkesin söyleyecek bir çift sözü olacak.

Herkes susmadı. Daha ilk günden konuşanlar oldu. Matemin ruhuna uygun davranılmadı maalesef. Acının dumanı tüterken olay yerinden verilen mesajlar, yaşanan çirkin görüntüler millet bilincinin çok uzağına düştü. Özellikle iktidar ‘savunma psikolojisi’ içine girdi. Daha söylenmemiş sözlere cevap verme telaşına kapıldı.

Olayın mahiyeti henüz esrarını korurken karşı operasyonla algıyı yönetme peşine düştü. Uçuk akla ziyan senaryoları kastetmiyorum. İktidar sahipleri Cumhuriyet tarihinin bu en ağır faciasını ‘olağanlaştırmak için’ yoğun çaba harcamakta. Doğal afet değil bu. Herkes bunun farkında.

Madenciliğin fıtratı olarak açıklanamaz. Konuşmak için biraz sabır. Henüz yara çok sıcak. Ve yas zamanı. Dua vakti. Keşke üç günü, matemin ruhuna uygun geçirebilseydik. Sözle değil, duyguyla konuşsaydık. Tasada, kederde ortak duyguları yaşayan bir millet olduğumuzu dosta düşmana gösterebilseydik.

Doğal afetler ve büyük facialarla yoğrulan coğrafyanın insanları olmamıza rağmen ‘krizi yönetmekte’ çok zorlandığımızı da söylemeliyim. Sanki ilk kez karşılaşıyormuşuz gibi ne yapacağımızı bilemedik, elimiz ayağımıza dolaştı. Resmen devlet döküldü.

Olay mahallinden dünyaya yansıyan görüntüler içler acısıydı. Bir enkaz yığınını andıran ocağın önü, sedyelerin güçlükle taşındığı merdivenin hali, yakınlarını o kısa yolda teşhis etmeye çalışan ailelerin karmaşası... Manzara, profesyonellikten çok uzaktı.

Ne kamuoyu ne de madenci aileleri sağlıklı bilgilendirilebildi. Megafonla isim okumak ve ekrandan teşhis yerine başka yolu bulunamaz mıydı? Nitekim yanlışlık da yapıldı, cenazeler karıştı. İlgili bakan ‘teknik bilgi ve bilanço açıklamakla’ yetindi. İlk gerçekçi rakamları yerel yöneticiler duyurdu. Boşluğu fısıltı gazetesi doldurdu.

Soma 2014, madenciliğin fıtratıyla açıklanamaz. Sorumlusu olmalı? Faili meçhul kalamaz. Ama şimdi matem zamanı. Ve dua vakti. Allah, bir daha bu millete böyle acılar yaşatmasın.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,27 M - Bugn : 30022

ulkucudunya@ulkucudunya.com