« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 May

2014

Ne değişecek?

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

Soma'da yüzlerce madenci öldü.

Çok sayıda insanın trafikte, inşaatlarda, madenlerde ölmesi bir geri kalmışlık alametidir.

"Bir düzenin çarklarının dönmesi için" insanların ölmesi gerekiyorsa orada bir durup düşünmek gerekir.

Peki bir şey değişecek mi?

Hayır.

Sadece küçük şeyler değişecek ancak Soma trajedisinde Türkiye'nin "gelişmemiş bir memleket" olduğunu bütün açıklığı ile önümüze koyan şartlar özünde aynı kalacak yani değişmeyecek.
Çünkü hepimiz bir sorun ile karşılaşınca "nerede hata yaptık" diye sormuyoruz.

Zaten bunu sorabilseydik bugün Norveç yahut Japonya gibi bir ülke olurduk.

Milli ego

Neden böyle gelmiş böyle gidiyor?

Birincisi, gerçekle yüzleşmiyoruz. Birbirimizi kandırıyoruz. Türkiye'nin neredeyse süper bir güç olduğunu sanıyoruz.Türkiye gelişmiş Batı bölgesinde maden göçüğü altında kalan işçilerinin net rakamını tespit edemeyen bir ülkedir.

Halbuki milli ego o kadar şişmiş ki sorunlarımızı görmek yerine her bir meselede başka ülkeleri suçluyoruz.

Evet "ülkemizde güzel şeyler de oluyor" ama büyük sorunlarımız var.Ve bu sorunları bugünden yarına çözmenin imkanı yok.

İkincisi, meslek ahlakında birleşemiyoruz. Bizim gibi düşünmeyen bir insan ağzıyla kuş tutsa bir yere gelemiyor. "Sen solcusun, öbürü Alevi, filan Cemaat'ten..."

Türkiye ileri düzey bölünmüş bir ülkedir. Bu kadar bölünmüş bir ülkenin etrafında en kolay toplanabileceği ilke meslek ahlakıdır.

"İstersen Komünist ol ama en iyi işi bilensin o yüzden gel sen başhekim ol..."

"İstersen Kadiri ol ama en iyi işi bilensin o yüzden gel sen rektör ol..."

"İstersen Cemaat'ten ol ama en iyi işi bilensin o yüzden gel sen vali ol..."

"İstersen Gezici ol ama en iyi işi bilensin o yüzden gel sen televizyon müdürü ol..."

Bunları duymak mümkün değil. Aksine milli sloganımız şu: "Beş para etmezsin ama benim gibi düşünüyorsun o yüzden gel ne istersen ol."

Liyakate değil sadakate dayalı Türkiye sistemi kendi içinden çıkan yetenekleri "benden değilsin" diyerek bir değirmen gibi öğütüp duruyor.

Yanlış ilahiyat

Kur'an "nefsinizi temize çıkarmayın" diyor. Yani bu "bir olay ile karşılaşınca önce kendinizi sorgulayın" demek.Halbuki fiiliyatta biz önce nefsimizi savunuyoruz. Sonra hemen başkalarını eleştiriyoruz.

Ancak daha feci bir şey yapıyoruz: Kendi kusurlarımızın ürettiği her yanlışa Allah'ı "ortak etmeye" çalışıyoruz. Takdir-i ilahi sloganı bireysel sorumluluktan kaçmak için sihirli bir formül haline gelmiş.

Din neredeyse Türkiye'de insanların "hatalarını örtmek için kullandığı bir söylem" haline gelmek üzere.

Bu hastalıklı anlayıştan kurtulmak konusunda dindarların özel bir sorumluluğu var.

"Doğal şeyler"

Başbakan, Soma'da olup bitenler için "doğal şeyler" dedi.Burada üzülecek iki nokta var:

İlk olarak, maalesef Başbakan "haklı." Devlet ve toplum ilişkimiz yanlış kurgulanmış. Bu kısır döngüden çıkamıyoruz. Çok övünüyoruz ama farkında olalım bizim devlet geleneğimizde onlarca insan ölünce devlet "bunlar olağan" der işin içinden çıkar.

İkinci olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi, tarihi bir fırsatı kaçırıyor. Dışlanmışlıktan, fukaralıktan gelen bir hareket bütün bunları bambaşka yöntemlerle yapabilirdi.

Ellerine verilen belki yüzyılda gelen bir fırsat basit endişeler yahut büyük siyasi hesap hatalarıyla heba ediliyor.

Çözüm nedir?

Türkiye'nin temel sorunlarına kısa vadeli bir çözüm yok.Hep beraber bu ülkenin uzun vadeli bir çözüm stratejisine ihtiyacı olduğunu kabullenmemiz gerekiyor.

Ancak sol, sağ, dindar, seküler, Kürt, Alevi, tarikat vb. farklı "mahallelerin" yeni kuşakları mutlaka bir diyalog içine girmeliler.

Yeni kuşak mahallelerinin verdiği kavganın elinde benzin bidonu taşıyan piyonu olmamalı!
Eğer siyasi "mahallelerin" yeni kuşakları arasında diyalog sağlanamaz ise Türkiye çok daha dramatik evrelere girebilir.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,28 M - Bugn : 2849

ulkucudunya@ulkucudunya.com