« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

28 Nis

2014

Yeni bir “Erdoğan’ı yedirmeyiz” vakası

Ruşen Çakır 01 Ocak 1970

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç önceki günkü konuşmasıyla toplumun bir bölümünü çok sevindirirken diğer bir bölümünü de epey kızdırdı. Kuşkusuz en çok AKP karşıtları sevindi çünkü:

- Daha yerel seçimlerde yaşadıkları hayal kırıklığının izlerini üzerlerinden atamamışken Kılıç, Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının gözlerinin içine bakarak hükümete yönelik çok sert eleştiriler getirdi;

- Kılıç’ın yakın bir zaman kadar AKP’ye yakın bir isim olması, onun eleştirilerinin değerini daha da artırdı;

- Kılıç eleştirilerini temel hak ve özgürlükler, en çok da hukuk devleti üzerine bina ederek muhalefetle aynı dalga boyunda yer aldı;

- Araya “gömlek değiştirme” gibi Erdoğan’ı fazladan rahatsız edeceği aşikâr siyasi polemikler de kattı;

- Kılıç bu çıkışıyla Erdoğan ile Abdullah Gül’den başka ismin anılmadığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de ister istemez yeni bir hava kattı.

Gezi’nin ürettiği slogan

Sıraladığımız bütün bu maddeleri, AKP yanlılarının rahatsızlığının temel gerekçeleri olarak da sunmak mümkün. Gösterilen tepkilerden, Başbakan’ın, daha yerel seçimlerdeki galibiyetinin tadını tam çıkaramamışken, misafir olduğu bir ortamda, üstelik “aynı mahalle”den biri tarafından bu şekilde kıyasıya eleştirilmiş olmasının AKP yanlıları tarafından asla kabullenilemeyecek bir durum olduğunu gördük ve galiba şaşırmadık. Çünkü uzun bir süredir siyasi iktidar Başbakan Erdoğan’a indirgenmiş durumda ve destekçilerinin değişik vesilelerle ona “canlı kalkan” olduklarını görüyoruz. Dolayısıyla Gezi direnişi sürecinde geliştirilen “Tayyip Erdoğan’ı yedirmeyiz” sloganının bütün diğer slogan ve önermelerin önüne geçmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu açıdan bakıldığından Erdoğanseverlerin gözünde Kılıç’ın yaptığı onu “yemeye çalışmak”tan başka bir şey değildir.

Ya “yeni Türkiye”yi övseydi

Dünkü ilk değerlendirmemde Kılıç’ın çıkışının Erdoğan’ı sarsmış olmakla birlikte onu yıkmasının kolay olmadığını, hatta tam tersine AKP liderinin bu krizden, kendisi için yeni bir mağduriyet çıkartma fırsatı yakalayabileceğini yazmıştım. Daha ilk andan itibaren dile getirilen “yargı vesayeti” suçlamaları bunun işaretidir.

Önce şunu vurgulayalım: Başbakan ve destekçilerinin Kılıç’ı ima ederek “siyaset yapmak istiyorsa cübbesini çıkarsın” diyor olmaları, ilk bakışta haklı görünse de hiç alakası yok. Yok çünkü, öncelikle onların esas rahatsızlığı Kılıç (ve diğer yargı mensuplarının) siyasi konularla ilgili konuşmalarından değil de kendilerinin yanında yer almamalarından kaynaklanıyor. Yani şayet Kılıç dün “yeni Türkiye” övgüleri sıralasa ve bunun yanına birkaç “paralel devlet” ikazı yapsa herhalde el üstünde tutulurdu.

İkinci olarak, en çok alkışlayanların bile “keşke yapmasaydı” dedikleri gömlek mevzusu gibi uç polemikler dışında, olumsuz anlamda “siyasi” olarak tanımlanabilecek bir konuşma söz konusu değil.

Yeni günah keçisi

Dünkü yazım nedeniyle “Erdoğan her eleştiri ve itirazdan kendine mağduriyet devşiriyor diye eleştiri ve itirazdan vaz mı geçelim?” şeklinde sorulara muhatap oldum. Kuşkusuz her eleştiri ve itirazın bir değeri olduğu gibi Haşim Kılıç’ın çıkışının da bir anlam ve değeri var. Ama bunu abartmamak, sürdürülebilir olup olmadığına bakmak lazım.

Evet, cübbe siyasete engel değildir, özellikle yüksek yargıda görev alan kişilerin, tarafsızlıklarını muhafaza ederek ülkenin sorunları hakkında görüş beyan etmelerinin hiçbir zararı yok, hatta çok faydası vardır. Bununla birlikte siyaset öncelikle siyasetçilerin alanıdır.

Söylemeye çalıştığım şu: Eğer birileri Türkiye’deki muhalefet boşluğunu doldurma görevini AYM Başkanı’na havale etmek isterse yanlış yapmış olurlar. İlkin, Haşim Kılıç’ın böylesine zorlu bir misyonu üstlenebilecek bir profile sahip olduğuna inanmıyorum. Daha önemlisi, böylesi bir arayışın, Erdoğan’a tam da Çankaya seçimleri öncesi fazlasıyla ihtiyaç duyduğu bir fırsatı sunmak anlamına gelebileceğini düşünüyorum.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,26 M - Bugn : 21424

ulkucudunya@ulkucudunya.com