« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Oca

2014

İki tokat

Ali Bulaç 01 Ocak 1970

Türkiye’nin dış politikada içine girdiği tıkanıklık ve bunun yol açtığı ağır maliyeti “Biz küresel güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi veriyoruz.
Veya küresel güçler istemiyor diye onlara boyun eğelim mi?” yollu sorularla hafifletmek mümkün değildir. Bazıları ileri gidip “Erbakan da bağımsızlıkçı dış politika izledi, o da mı hatalıydı?” diye güya bizleri sıkıştırmaya çalışırlar. Bu retorikler sadece kamu diplomasisi veya halkla ilişkiler meyanında slogan üretenlerin işine yarar. Bazı yanlışlıkları düzeltelim:
1) Bu hükümet ilk günden bağlı olduğu sisteme (NATO, ABD, AB, kısaca Batı) kendi başına bölgede “bağımsız bir politika” izleyeceğini söylemedi, aksine Batı’yı bölgede daha stabil hale getirmek, AB’yi İslam dünyasına ve Türk cumhuriyetlerine taşımak, ABD’nin öngörüleri doğrultusunda Ortadoğu’ya yeni bir düzen getirmek üzere yola çıktı, taahhütlerde bulundu. Bunun arşivlerde bol miktarda belgesi ve bilgisi mevcut.
2) Rahmetli Erbakan’ın projesi ilk aşamada merkezinde D-8’lerin yer aldığı İslam Birliği idealiydi. Ancak o Batı’yla herhangi bir taahhüde girmedi, vaatlerde bulunmadı; onların parası, diplomatik ve siyasî desteğiyle yola çıkmadı. Gücü yetmedi, iktidardan indirdiler. Erbakan ile AK Parti hükümetlerinin takip ettiği dış politika arasında en ufak benzerlik yok.
3) AK Parti, kendi stratejik müttefiklerini, iktidara giderken ona açık destek veren uluslararası güçleri atlatıp bölge üzerinde siyasî ve askerî hakimiyet kurabileceğini zannetti. Bu, feci şekilde geri tepti. Ya Erbakan gibi yiğitçe çıkıp “Ben size sormadan yürüyeceğim” dersiniz veya kimin parası, siyasî ve diplomatik desteği ve lojistiğiyle yola çıkmışsanız, kime birtakım taahhütlerde bulunmuşsanız -tek taraflı anlaşmayı bozmaya kalkıştığınızda- sonucuna katlanırsınız. Size ceza kesilirken ülkenin tamamını huzursuzluğa sürüklemek, olmadık iç tehditler üretmek, suçu masum kesimlere fatura etmek büyük haksızlıktır.
4) AK Parti’nin “bağımsız dış politika” izleme formasyonu, entelektüel, politik ve sosyal malzemesi yoktur. Bunu Cengiz Aktar gayet veciz ifade etmektedir: “İktidar Batı dışı bir siyaset izlemedi. Batı’nın bütün bildik tekniklerini kullanarak kendisine bir “bölgesel emirlik” kurmak istedi. Gücünün temelini oluşturan sermaye, inşaat, kalkınma, tüketim, milliyetçilik, hepsi maddî ve manevî anlamda Batılı veya Batı kökenliydi. Kalkınma modeli de Batı’da modası geçmiş kötü bir kopya. Türkiye gerçekten farklı olabilse bunun kendisine ve diğerlerine muhakkak çok faydası olur. Nerdee o vizyon? (17 Ocak 2014, Taraf.)
5) Dünyaya “Bölgede düzen kurucu ülke biziz, biz olmadan yaprak kımıldayamaz” derken ve dünyaya “1911 öncesi sınırlara döneceğiz, kaybettiğimiz bütün toprakları geri alacağız” diye ilan ederken Osmanlı’nın 20 milyon km²’lik alanı içinde 50 civarında ülkeyi, bu alan üzerinde at oynatan küresel güçleri (ABD, AB, Rusya, Çin) karşınıza alacağınızı hesaplamak gerekmez miydi? NATO ülkesi Türkiye toprakları üzerinde 28 noktada İttifak’ın ve ABD’nin öldürücü tesisleri ve üsleri var. İncirlik’te atom bombaları konuşlandırılmış. Türkiye fiiliyatta Körfez ülkeleri gibi askerî denetim altında iken –hadi ‘işgal’ altında demeyelim- kaybettiğiniz toprakları hangi kuvvetle geri alacak ve Yeni Osmanlı’yı kuracaksınız? Bölge ülkeleriyle kardeşçe hareket edip zamanla küresel güçleri bölgeden uzaklaştırmak varken, bölge ülkeleri üzerinde yeni hakimiyet kurmaya yeltenmek, bu ülkeleri bizden uzaklaştırdı. İttihad-ı İslam’ın İran, Mısır ve diğer Arap ülkelerinin tümünde samimi savunucuları olan İslamcıları hayal kırıklığına uğrattı, ellerini zayıflattı. Bizimkiler “Herkes Türkiye’nin liderliğini bekliyor” şarkısıyla sarhoş olurken, Mısır’da darbe oldu, Suriye kan gölüne döndü, Suudiler sınırlarımıza “problemli yeni bir devlet”le dayandı.
İki tokat yiyeceğiz: Biri küresel mafya babalarının, diğeri bu hale gelmelerinde payımız olan Suriyelilerin âhı dolayısıyla İlahi tokat olacak. Asıl ikincisinden korkalım!

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,28 M - Bugn : 5120

ulkucudunya@ulkucudunya.com