« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Eyl

2011

HÜZÜNLÜ BİR AŞKIN BİYOGRAFİK OKUMASI: ŞÜKÛFE NİHAL ve YAKUT KAYALAR

Dilek ÇETİNDAŞ 01 Ocak 1970

ÖZ: Edebiyatı bir iç dökme alanı olarak görmek, Aristo’dan beri
mevcut bir anlayıştır. Bu anlayışa sahip yazarların eserleri samimi bir
tonda, geçmiş yaşam tecrübelerinden hareketle oluşturulur. ükûfe Nihal
de roman ve şiirlerinde bu yolu denemiş bir sanatçıdır. İlk kadın yazarlarımızdan olan ükûfe Nihal, edebiyatta kadın duyarlılığı olarak adlandırabileceğimiz yapıda eserler vermiş ve devrinin önemli isimlerinden olmuştur. Onun hayatı hakkındaki bilgilerin az olması, bugün neredeyse unutulmuş bulunması ve yaşadığı iki büyük gönül macerasını edebî eserlerine taşıması, onun eserlerini biyografik okuma ile gözden geçirmeyi
gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada da yazarın Yakut Kayalar isimli romanından hareketle, Osman Fahri-ükûfe Nihal ilişkisi ve bu aşkın edebî
eserlere yansıyışı konu edilmiştir.

Batıda romansların konusu olan ve a
________________________________________
kı yüceltilen, hatta
________________________________________
övalyelik
kurumunun yegâne unsuru olan kadın, aydınlanma çağı ile birlikte kendini toplumsal hayatta da göstermi
________________________________________
; 18. yüzyılda geli
________________________________________
en sanayinin, buharlı
trenin ve ticaret hayatındaki ilerlemelerin bir sonucu olarak yayılan okuma etkinliğine hızla katılmı
________________________________________
ve 19. yüzyılda yazar olarak da edebiyatta
görünmeye ba
________________________________________
lamı
________________________________________
tır
1
.
19. yüzyıl ile Batı, kadını sosyalliğin merkezine ta
________________________________________
ırken, Osmanlı’da ev içi sorumluluğunu yüklenen kadının hayatı da, pek çok ba
________________________________________
lık gibi Tanzimat ile hızlı bir deği
________________________________________
ime uğrayacaktır. Fermanın ardından, Osmanlı aydınları arasında kadın, kadın eğitimi, kadın hakları gibi mevzular
tartı
________________________________________
ılmaya ba
________________________________________
lanır ve hem ruhen hem de zihnen sağlıklı bir gençliğin,
iyi eğitimli annelerle yeti
________________________________________
tirilebileceği inancı yerle
________________________________________
ir. 1850’lerden itibaren kızlar için okullar açılmaya, kadınlara mahsus gazete ve dergiler çıkarılmaya ba
________________________________________
lanır. Me
________________________________________
rutiyet devri ile birlikte aile hukuku üzerinde çalı
________________________________________
ı-
lır. Millî Mücadele döneminde askerine destek veren, cephane ta
________________________________________
ıyan,
mitingler ve konferanslarla halka moral gücü a
________________________________________
ılayan; azalan erkek nüfusun i
________________________________________
lerini görebilmek için toplumsal hayatta rol almaya ba
________________________________________
layan kadınlara bakı
________________________________________
, Cumhuriyet ile daha da deği
________________________________________
ir. Çağda
________________________________________
uygarlık seviyesine
ula
________________________________________
ma yolunda kadın haklarının önemi vurgulanır, kadınlara çe
________________________________________
itli sosyal ve siyasal haklar verilir. üphesiz eğitim ve okuryazarlığın geli
________________________________________
mesi
kadın haklarının garantiye alınmasında önemli rol oynamı
________________________________________
ve kadın sosyal hayatta yerini sağlamla
________________________________________
tırmı
________________________________________
tır
2
.
Cumhuriyet devrindeki hızlı atılımda, Osmanlı’nın son dönemlerini ya
________________________________________
amı
________________________________________
ve yeni devletin de kurulu
________________________________________
unu görmü
________________________________________
olan kadınlarımızın
önemi büyüktür. Dlk üniversite mezunu kadın olan ükûfe Nihal de, henüz kadın haklarının tartı
________________________________________
ıldığı dönemde önemli bir yekûn tutan yazıları,
eğitime bakı
________________________________________
ı, evlilik görü
________________________________________
ü ve yazarlığı ile bu çabada değerli bir yer
edinmi
________________________________________
tir.
Millî Mücadele döneminde verdiği nutuklarla, genç ya
________________________________________
ında kadın
hakları ve eğitim konusunda gösterdiği mücadelelerle, Cumhuriyet devrinde yıllarca yaptığı öğretmenlikle, yazdığı pek çok eserle, kadın yazarlar içerisinde önemli bir yer edinen ükûfe Nihal, hayatının son dönemlerini yalnızlık içerisinde geçirmi
________________________________________
tir. Hakkında yapılan çalı
________________________________________
malarda da
sıklıkla vurgulandığı gibi, unutulmu
________________________________________
luk, etrafında geli
________________________________________
en dedikoduların
yıpratıcı etkisi ve elde yeterli vesika bulunmaması ükûfe Nihal’in tüm

1
Kadın yazarlar olgusuna bakı
________________________________________
için bk. Reis 1995; Irzık-Parla 2004; Gürbilek
2007.
2
Kadın hakları ve geli
________________________________________
imi için bk. Demirdirek 1993; Kuran 1997; Altındal
1994; Çaha 1996; Çakır 1994; Mutlu 2006; Kurnaz 1996.
yönleriyle tanıtılmasına engel olmu
________________________________________
tur
3
. Bu durumda onu daha iyi tanı-
yabilmek için eserlerine müracaat etmek elzemdir. Çünkü ükûfe Nihal,

________________________________________
iirleri, hikâyeleri ve romanlarında kendi hayatının biyografik dökümünü
vermi
________________________________________
, geriye önemli bilgiler ve ipuçları bırakmı
________________________________________
tır. Argun
________________________________________
ah’ın da incelemesinde belirttiği gibi ükûfe Nihal’in eserlerinin biyografik okuma
ile yeniden gözden geçirilmesinin, yazarın edebiyatçı yönünün, karakterinin, arayı
________________________________________
larının açığa çıkarılmasında oldukça önemli veri sağlayacağı
kanaatindeyiz (Argun
________________________________________
ah 2002: 225).
Bu makalede biz, ükûfe Hanım’ın hayatında önemli bir yeri olan
Osman Fahri’den ve bu ismin etrafında yazılan Yakut Kayalar romanından hareketle, biyografik bir okuma yapmak istiyoruz.
Dillere destan güzelliği ile çevresinde büyük ilgi uyandıran ükûfe
Nihal, iki evlilik ve iki büyük a
________________________________________
k ya
________________________________________
amı
________________________________________
; evlilikleri ayrılıkla neticelenmi
________________________________________
, a
________________________________________
kları da mutsuzlukla son bulmu
________________________________________
tur. Ancak ya
________________________________________
adığı iki büyük a
________________________________________
k,
onun eserlerine damgasını vurmu
________________________________________
ve ükûfe Nihal külliyatını biyografik
okumaya uygun hâle getirmi
________________________________________
tir. Bu isimlerden ilki Osman Fahri’dir ve
ükûfe Hanım, bu a
________________________________________
kı ya
________________________________________
adığında henüz on altı-on yedi ya
________________________________________
larında, evli
bir kadındır. Dkincisi ise Faruk Nafiz Çamlıbel’dir ve ükûfe Hanım’ın
yorgun ruhuna bu sevgi ile bahar yeniden gelmi
________________________________________
tir. Faruk Nafiz, ükûfe
Hanım’ı çok sevmi
________________________________________
ve onun tarafından da sevilmi
________________________________________
tir. Ancak ükûfe Nihal’in, kızı Günay’ı dü
________________________________________
ünerek Faruk Nafiz’in evlilik isteğini geri çevirmesi, bu birlikteliğin sonunu getirmi
________________________________________
ve Faruk Nafiz, belki de kızgınlıkla, ani bir evlilik yaparak, ükûfe Nihal’i hayatından çıkarmı
________________________________________
, bu a
________________________________________
kın
sonunda taraflarda büyük bir kırgınlık kalmı
________________________________________
ancak edebiyatımız pek çok
eser kazanmı
________________________________________
tır. ükûfe Nihal bu a
________________________________________
kın sonunda yine biyografik bir anlatı olan Yalnız Dönüyorum romanını kaleme almı
________________________________________
; Faruk Nafiz ise duyduğu a
________________________________________
kı ve ıstırabı, Yıldız Yağmuru isimli romanında ve bu unutulmayan sevgiliyi anlattığı pek çok
________________________________________
iirde i
________________________________________
lemi
________________________________________
tir. Üzerinde çok konu
________________________________________
ulan
bir macera olarak bu a
________________________________________
k, Selim Dleri’nin Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim
Olsaydın adlı romanının da konusu olmu
________________________________________
tur
4
.
Osman Fahri a
________________________________________
kı ise, çok daha acı ve derindir. ükûfe Nihal’in
gönlünün ilk a
________________________________________
kı ve ilk yarası, bu hassas kadının ilk vicdan azabı olan
Osman Fahri; ükûfe Nihal’e kar
________________________________________
ı yasak bir a
________________________________________
k beslemi
________________________________________
, bu a
________________________________________
k uğrunda intihara te
________________________________________
ebbüs etmi
________________________________________
, aklını yitirmi
________________________________________
ve henüz yirmi dokuz ya
________________________________________
ında
iken, ükûfe Nihal’in adını sayıklayarak dünyaya veda etmi
________________________________________
tir.

3
Bütün bu olumsuzluklarla beraber, yazar hakkında bilgi edinebileceğimiz
birçok kaynak mevcuttur: Ayda 2002; I
________________________________________
ık 2004; Yazar 1999; Karaca 2006;
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, 2001.
4
Faruk Nafiz-ükûfe Nihal ili
________________________________________
kisi ve etrafındaki dedikodular için bk. Soyuer,
2000: 53-58: Argun
________________________________________
ah 1995.
ükûfe Nihal’in ilk evliliği, Mithat Sadullah ile aile isteği üzerine
yaptığı evliliktir. O dönemde eğitimli kadının trajedisi olarak ükûfe Hanım da ruh e
________________________________________
ini bulamamanın ıstırabını çekmektedir. Mutsuz olduğu ancak devam ettirdiği evlilik, Osman Fahri’nin a
________________________________________
kını kabul etmemesinin
yegâne nedenidir. Osman Fahri, bir zamanlar kendisinden aruz dersleri de
alan ükûfe Hanım’ı tanımakta ve sevmektedir. Ancak Mithat Sadullah
ile birlikte dergi çıkaracak kadar iyi arkada
________________________________________
tır
5
.
Çok yakın bir dostunun e
________________________________________
ine â
________________________________________
ık olmayı kendisine yediremeyerek, Dstanbul’dan uzakla
________________________________________
maya karar veren Osman Fahri’nin dramı da bu
andan sonra ba
________________________________________
layacaktır. Bir süre Aydın’a, oradan da Harput’a giden
Osman Fahri; Anadolu insanına hizmet gayesiyle bir süre oyalanır ancak
unutamadığı a
________________________________________
kı nedeniyle zihnî dengesini günden güne kaybetmeye
ba
________________________________________
lar. Gece gündüz ükûfe Nihal’i dü
________________________________________
ünen ve onu zihninde adeta bir
saplantı hâline getiren Osman Fahri, a
________________________________________
kını tuttuğu hatıra defterinde ve
________________________________________
iirlerinde anlatmaya devam eder. Zaman zaman ükûfe Nihal ile mektupla
________________________________________
ır. Ondan arkada
________________________________________
ça ve nazik cevaplar alır. Ancak ya
________________________________________
adığı ruh acıları-
na ve belirsiz bir arada kalmı
________________________________________
lığa dayanamadığından olsa gerek, bir bunalım anında tabancası ile intihara kalkı
________________________________________
ır. Beynine saplanan kur
________________________________________
un onu
bitkisel hayata sokar. Dstanbul La Paix Hastanesi’ne getirilir ve buradaki
tedavisi sürecinde aklî dengesini yitiren Osman Fahri, dört ay sonunda,
1920 yılında vefat eder
6
. Dntiharından önce, Elazığlı yakın arkada
________________________________________
ı Mehmet Mevlüt Bey’e hatıra defterini, ükûfe Hanım için yazdığı
________________________________________
iirleri ve
mektupları bırakır
7
. Mevlüt Bey, bunları elden geldiğince muhafaza etmeye çalı
________________________________________
ır, evrakın bir kısmı çıkan bir yangında yanar ve nihayetinde
kadir
________________________________________
inas dost, bu vesikaları ükûfe Hanım’a bir mektupla gönderir. Hayali kurulan ideal a
________________________________________
k, yitirilen bir ideale dönü
________________________________________
ür ve bu, ükûfe Nihal’in
en büyük dramı olur. Bu hatıranın ükûfe Nihal’de çok derin izler bırak-

5
Bu dergi 1910 yılında çıkmaya ba
________________________________________
layan ve on dört sayı kadar çıkabilen Mekteplilere Arkada dergisidir. Aslında bir çocuk dergisi olarak çıkarılmasına
rağmen, yazı kadrosunun oldukça önemli isimlerden olu
________________________________________
ması ve hedeflenen
kitlenin beğeni düzeyinin oldukça üstünde olması nedeniyle, dergi uzun ö-
mürlü olmamı
________________________________________
tır.
6
Osman Fahri’nin hayatı ile ilgili oldukça çeli
________________________________________
kili bilgiler bulunmaktadır. Ancak Yakut Kayalar ile de birle
________________________________________
tirilerek bir biyografi derlemesi yapılmı
________________________________________
tır.
Osman Fahri için bk. I
________________________________________
ık 2004; Dnal 2002; Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçı-
lar Ansiklopedisi, 2001; Kerman 1988.
7
Bu evrak ükûfe Nihal Hanım’ın eline geçer ve o da bir ara
________________________________________
tırmacıya verilmek üzere arkada
________________________________________
ı Hüsniye Doğan’a teslim eder. Mehmet Kaplan vasıtasıyla
bu evrakı gören Zeynep Kerman, adını ilk kez duyduğu Osman Fahri’nin
dramını da öğrenince onu anlatan bir kitap hazırlar. Kitap Osman Fahri’nin
hayatından kısaca bahseder ve merhumun
________________________________________
iirlerini içerir. Ancak mektuplar
ve Osman Fahri tarafından kaleme alındığı söylenen hatta bilinen hatıra defteri evrak arasında yoktur, bk. Kerman 1988.
tığı, hatta onun da dengesini sarstığını söyleyebiliriz. Özellikle mutsuz
evlilikler ve sonuçsuz a
________________________________________
klardan sonra, Osman Fahri’nin sevgisi onun için
sığınılacak ve tekrar tekrar dönülecek bir liman hâline gelir.
Çevresinde hayranlık hâleleri doğuran, cemiyet hayatının aranılan
insanlarından olan, uğruna
________________________________________
iirler yazılan, güzelliği dillere destan olan
ükûfe Nihal; ömrünü âdeta terk edilmi
________________________________________
biçimde, bir huzur evi yatağında, duymayan ve konu
________________________________________
mayan bir ya
________________________________________
lı olarak tamamlayacaktır. Bilinçli
olarak konu
________________________________________
mamayı seçtiği anla
________________________________________
ılan ükûfe Hanım’ın o günlerinde de,
sızlayan yarası olan Osman Fahri hayalinin daima yanında olduğu muhakkaktır.
Otuz ya
________________________________________
ını bulmamı
________________________________________
bir genç insanın, hayatını sonlandırmak istemesi herhangi bir tanıdık için bile oldukça sarsıcı iken, bu ölümün sorumlusu olarak kabul edilmek daha da ağır bir yüktür ve Osman Fahri, bu
dünyadan ayrılırken aslında ükûfe Hanım’ın hayatında da ağır bir travma etkisi bırakarak gitmi
________________________________________
tir. Bu kesin olmakla birlikte, ne ükûfe Hanım’ın ne de Osman Fahri’nin hatıra defteri ele geçmediği için, yitik evrakın bu konuya neler katacağını bilemiyoruz. Bu durumda edebiyatın
kaynaklığına ihtiyaç duymaktayız. Çünkü ükûfe Hanım, Yakut Kayalar
romanında Osman Fahri’ye olan a
________________________________________
kını anlatmı
________________________________________
ve
________________________________________
iirlerini de onun için
yazdığını Adile Ayda’ya itiraf etmi
________________________________________
tir: “Zaten insan hayatında bir defa
sever. Gerisi kapılı, aldanı. Ben bütün iirlerimi bir tek ahıs için yazdım. Hep onu anlattım, ona seslendim.” (Ayda 1984: 105) Gerçekten de
yalnızlığı günden güne artan ükûfe Nihal’in, Sabah Kuları ve Yerden
Göğe adlı
________________________________________
iir kitaplarında, Osman Fahri a
________________________________________
kının izlerini görürüz. Bunun
temelinde ükûfe Hanım’ın romantik karakteri ve ideal a
________________________________________
k arayı
________________________________________
ının olduğu da
________________________________________
üphe götürmez bir gerçektir. Asla geri dönemeyecek olan ölü
sevgili, samimiyetinden en çok emin olunan, hep temiz kalacak olan sevgilidir.
Adile Ayda, ükûfe Nihal’in son zamanlarında hep Osman Fahri’den bahsettiğini, onunla ilgili
________________________________________
iirlerini defalarca okuduğunu, bu
________________________________________
iirlerin her birinin, ölmü
________________________________________
bir sevgiliye yakılan en derin ve içli ağıtlar olduğunu söyler (Ayda 1984: 108-109).
Yakut Kayalar
8
ükûfe Nihal’in 1931 tarihli romanıdır. Bir kadın
duygusallığının hâkim olduğu, günlük ve mektup gibi birinci elden malzemenin kullanıldığı, “iç dökme” romanı olarak değerlendirebileceğimiz
eser; yazarın hem sanat, sosyal hayat ve evliliğe dair görü
________________________________________
lerine, hem de
biyografisi ile ilgili detaylı bilgilere yer vermi
________________________________________
tir. Neredeyse bir mensur

________________________________________
iir izlenimini veren bu üslûp; romanı, zaman zaman
________________________________________
airane bir anlatıya

8
Romanın incelenmesinde ükûfe Nihal külliyatının güncel basımı kullanılmı
________________________________________
tır. bk. Zihnioğlu 2008: 55-107.
dönü
________________________________________
türür. Hatta anlatıcı; okuyucuyu, roman kahramanına acımaya bile
yönlendirir:
“Ne dolaık konuuyorum. Bu defteri okuyacaklar öyle yorulacaklar ki! Zarar yok, onlar, azap çekmi olan o küçük kızı, zannediyorum ki, çok sevecekler, üzerinden seneler geçtiği hâlde,
onun, yine aynı dille konuan heyecanından usanmayacaklardır.”
(s. 100).
Evlilikte ruh arkada
________________________________________
lığı fikri üzerinde duran ve aile baskısını ele
________________________________________
-
tiren roman, ükûfe Nihal’in Osman Fahri ile neden bir araya gelemedi-
ğinin de sebeplerini kısmen izah eder. Yazar, romanın olaydan sonra yazıldığını okuyucuya hissettirir ve eser böylece aktüel zamana da bağlanır.
“Gene böyle bir bahar akamı idi… On sene evvel…” (s. 57).
Roman, iç içe geçmi
________________________________________
halkalarla bir genç kızın,
________________________________________
ımartılmı
________________________________________
çocukluğundan ba
________________________________________
layan bir zaman diliminden itibaren, büyüyü
________________________________________
ünü ve psikolojisindeki tahribatı adeta okuyucuya seyrettirir. Ddeal evlilik anlayı
________________________________________
ını
öğrendiğimiz genç kız, ailesinin isteği üzerine kendi ruh anlayı
________________________________________
ının çok

________________________________________
ında olan biriyle ni
________________________________________
anlanır ve bu, onun hayatının ilk çeli
________________________________________
kisi olur. Bu
duruma alı
________________________________________
maya çalı
________________________________________
ırken, aradığı a
________________________________________
kı bulması ikinci çatı
________________________________________
madır. Bu
a
________________________________________
ktan, önce ailesi için vazgeçer; sonra biraz bekleyip, sevgilisine gitmeyi
kafasına koyar ve nihayetinde aile kar
________________________________________
ısında küçük dü
________________________________________
memek için, a
________________________________________
kın
yanına kini de koyup, peri
________________________________________
an hâline rağmen yoluna devam eder. Ni
________________________________________
anlı-
sıyla evlenmez ama kendisi de sinir buhranları içinde, amacını kaybetmi
________________________________________
sıradan bir kız hâline dönü
________________________________________
ür, en azından buna çabalar.
Roman devamlı yükselen bir gerilim, çatı
________________________________________
ma grafiği izler. Kahramanın tüm psikolojisi ortaya koyulur ve hem kahraman hem dram hem de
sonuç aslında oldukça tanıdıktır. Günden güne deği
________________________________________
en, ideallerini kaybeden, yitirdiği a
________________________________________
ka ağlayan ve bu a
________________________________________
kın vicdan azabıyla hayatının renkleri
sönen bir kahramanımız vardır ve romanın sonunda gördüğümüz ki
________________________________________
i,
eserin ba
________________________________________
ındaki idealist, mutlu genç kız değil, Servet-i Fünûn romanının
kaybetmi
________________________________________
kahramanıdır. Tutunamayan ve hayal-hakikat tezadında, sığı-
nacağı limanı kaybeden, doğrularını yanlı
________________________________________
larıyla e
________________________________________
itleyemeyen trajik
kahraman burada da kar
________________________________________
ımıza çıkar. Bihter ya da Suat gibi davranamayan kadın kahraman, ba
________________________________________
kalarını mutlu etmek ve gururunu çiğnememek
adına mutluluk fırsatını kaçırmı
________________________________________
tır.
Roman, genel olarak hayal-hakikat çatı
________________________________________
masında hayat kar
________________________________________
ısında
yenilen ve sıradanla
________________________________________
an kadın kahramanı tanıtmaktadır. üphesiz bu a
________________________________________
k,
roman boyunca i
________________________________________
aret edildiği gibi ükûfe Nihal - Osman Fahri a
________________________________________
kıdır.
Romanın estetik mesafesi olmadığını, gerçek etkisinin kuvvetli olduğunu,
olayın sıcaklığı içerisinde yazılmı
________________________________________
izlenimi uyandırdığını; bunun da hatı-
ra defteri ve mektuplar aracılığıyla sağlandığını söyleyebiliriz.

Roman, yazarı eskiye dönmeye mecbur eden bir ney sesi ile ba
________________________________________
lar.
Ney, bilindiği üzere dertlidir ve semavîdir. Bu noktada yazarın ilk i
________________________________________
aretini ney sesi ile vermesi, dikkate değerdir ve ya
________________________________________
anan a
________________________________________
ka yüklediği kutsiyet bakımından ilginçtir. D
________________________________________
itilen ney sesi, “ince, sihirli bir nefes!” olmu
________________________________________
ve yazarın üzerine “yığın yığın yüklenen ölü senelerden haberler” (s.55)
getirmi
________________________________________
tir. Sesin kaynağı hemen devam eden satırlarda açıklanır:
“Sende muhakkak mukaddes bir hatıra saklı! Sen, beni bütün
ömrümde füsunlu zinciriyle saran bir ruhtan kopmu gibisin! Sihirli bir duman gibi kıvrıla kıvrıla ruhuma sarılan ses, sen bir mezardan geliyorsun, anladım.” (s. 55).
Ve anlarız ki bu ses, kaybedilen sevgiliden gelmektedir:
“Sisli bahar akamında kırları, yamaçları leylaklar sararken
durgun bir göle dönmü ruhumu yeniden harekete getiren bu ses,
bu acıklı ney sesi, imdi, toprakların altında upuzun, hareketsiz yatan büyük ruhlu adamın bir hatırasıdır…” (s. 58).
Unutulmu
________________________________________
bir a
________________________________________
kın elemiyle inleyen ney sesi, iki âlem arasındaki
rabıtayı sağlamaya çalı
________________________________________
ır:
“Senelerden sonra, bir ney sesi hâlinde ruhuma giriyor,
kendini hatırlatıyorsun, öyle mi? Sen, evet, bu ses sensin! Sen, artık
bir ölüsün. Ve ben yaıyorum!” (s. 56).
Bu satırlar, Osman Fahri’nin adeta mezarından bile ükûfe Nihal’e
tabiat kanalıyla ula
________________________________________
tığına ve ona kendisini hatırlattığına i
________________________________________
aret eder.
ükûfe Nihal’in ya
________________________________________
adığı vicdan azabının bir sonucu olarak değerlendirebileceğimiz bu ifadelerden sonra, sevgilinin ölümünün ükûfe Hanım tarafından nasıl açıklandığını, romandan takip edersek, bu yükün ağırlığını
tespit etmemiz kolayla
________________________________________
ır:
“Seneler… Kaba, bayağı, ruhsuz, uursuz seneler… Onun ve
benim arama girdiniz, aramıza yığın yığın küller yığdınız. Ve siz,
kaba, bayağı, ruhsuz, uursuz insanlar! Ben ondan sizin için ayrıldım. O, sizin yüzünüzden öldü. Onu ben öldürdüm, onu bana siz
öldürttünüz.” (s. 56).
Yine aynı sitemleri
________________________________________
u satırlarla takip ediyoruz.
“Güne gene öyle batıyor, leylaklar gene öyle açıyor, bahar,
yaz, kı, seneler… Hepsi yerinde, hepsi! Ben de… O, toprakların
altında iken!.. Seni kime feda ettim? Seni, beni et ve kemikten ba-
ka hiçbir ey zannetmeyen et ve kemik yığını insanlara mı?..” (s.
56).
ükûfe Hanım bu romanda, evlilik anlayı
________________________________________
ını özetler ve saydığı unsurlar onun gerçek hayatta aradığını bildiğimiz hususlardır:
“Ancak bir sanatkârla evlenebilirim. Yuvamı kuruyorum:
Bir sanatkâr arkadaım olacak. Renkler, sesler arasında, bütün
maddî ihtiraslardan uzak, mütevazı, basit, lakin en zengin sanat
zevkleri içinde, baımız dönerek yaayacağız. Hayatın dertlerini
bakalarının göremediği gözlerle göreceğiz. Bu dertleri dünyaya
duyurmak için haykıracağız… …bizim konaklarımız, kâanelerimiz
değil, iki odalı bir yuvamız olacak. Bu iki odalı yuvamızda yaldızlar, ipekler değil, yüksek heyecanlarını ruhumuza aılayan sanatkârların resimleri, hatıraları, bir tarafta benim piyanom, kemanım,
bir köede onun boyaları, tabloları, bir köede kitaplarımız, iirlerimiz… (…) Biz, birbirimizden usanmayacağız. Çünkü birbirimizi
çok anlayacağız, çünkü ikimizin de ruhunda bitmeyen bir ibda kudreti, bir heyecan membaı var. Biz birbirimizi bütün hayatta oyalayabileceğiz. Yaadıkça kalbimiz ilk gün gibi çarpacak.” (s. 64-65).
Bu satırları okuduğumuzda birbirini bulamamı
________________________________________
, yanlı
________________________________________
zamanlarda
kar
________________________________________
ıla
________________________________________

________________________________________
bu iki insan için üzülmemek elde değildir. Osman Fahri de

________________________________________
i’r-i Teselli adlı manzumesinde bu yakınlıktan bahsetmemi
________________________________________
midir?
Ah madem ki sen de bir
________________________________________
air
Ben de bir
________________________________________
airim, bu kâfidir
Her hakikat hayal içinde geçer.
Her hayalin nevazi
________________________________________
iyle gönül
A
________________________________________
k için muztarib olmasın bülbül.
Gece mes’ud olur, emîn-i keder.
(Kerman 1988: 199-203)
Ancak bu iki e
________________________________________
görü
________________________________________
, bir araya gelemeyecektir ve ükûfe Nihal;
aradığı ideal evliliği gerçekle
________________________________________
tiremeyecek, hayalini kurduğu sanatkâr e
________________________________________
i
bulamayacaktır:
“Biz, birbirimizin elini tutamadan ayrıldık. Yuvamız kurulmadan bozuldu… O, yaamadan öldü… Ben onun ölümünü görmek
için yaadım… Dnsanlar, bizi bedbaht etmek için o kadar budala,
sersem, kalpsiz yaratılmılardı. Biri toprağın altında, biri toprağın
üstünde, biri hareketli, biri hareketsiz bu iki ölüye yaptıklarını hâlâ
da anlayamadılar…” (s. 65).
Bu satırlardan sonra, kavu
________________________________________
manın neden mümkün olmadığını takip
etmeye ba
________________________________________
larız. Ölen amcanın son vasiyeti evlilik üzerinedir. Kahramanımızın amcası, oğlu ile genç kızın evlendirilmesini vasiyet etmi
________________________________________
tir. Buna
________________________________________
iddetle kar
________________________________________
ı çıkan ve evlilik idealinin bu olmadığını anlatan roman
kahramanı, “babasının kalbi tutmasın, annesi bayılmasın, ölen amcanın
ruhu
________________________________________
ad olsun ve âlem ailesinin dedikodusunu yapmasın” diye, dayatılan
evliliği mecburen kabullenir.
ükûfe Hanım da, ilk evliliğini rızası dı
________________________________________
ında yapmı
________________________________________
tır. Evlenmesi
durumunda tahsil hayatına devam edemeyeceğini dü
________________________________________
ünerek, bileklerini
kesmek suretiyle intihara bile kalkı
________________________________________

________________________________________
ancak kurtarılmı
________________________________________
tır (Öztürkmen
1999: 26). Sonunda babasını kıramayarak evliliğe razı olmu
________________________________________
tur. Eğitimli
kadın trajedisi burada ba
________________________________________
lar. Tanzimat’ın ilk eserlerinden beri ele
________________________________________
tirilen
görücü usulü veya rızasız evlilik, o dönem kadınlarının hayatlarında da
devam etmektedir ve gerçek ile hayaller çatı
________________________________________
maktadır. Roman kahramanının ni
________________________________________
anlısına bakı
________________________________________
ını anlatan satırlar, aradaki yabancılığın boyutlarını
açıklar niteliktedir:
“Karıma geçip baygın gözlerle sırıtan bu adam kim oluyor? Benim ruhumla, ruhumun ideal arkadaı ile babaa kaldı-
ğım odamda bu üçüncü ahsın ii ne? … Benim kâinatı aan hür
kanatlarım vardı. Bu, yapısı sade maddeden olan mahlûk karıma
çıktığı gün, ben toprağa zincirlendim.” (s. 68).
Ni
________________________________________
anlının, hassas ruhlu genç kıza bakı
________________________________________
ı da iki insan arasındaki
uçurumu gözler önüne serer ve hayatta farklı yönlere bakan insanların bir
arada ya
________________________________________
amasının olanaksızlığını ortaya koyar:
“Evlenmek ne demek? Ku tüyü yastıklar içinde beslenecek
bir kudiye gece gündüz nasıl rahat edeceğimi düünen; narin ellerimdeki mavi izleri kapatmak, boynumu bir Van kedisinin katmerli gerdanına benzetmek için bana ku sütü içirmenin çaresini
düünen bir adamla bir sofrada yemek yemek mi?” (s. 69).
Birbirine, sadece sevgi ile değil, hayata romantik bakı
________________________________________
ve yalnızlıkla da bağlı olan iki kalbin kar
________________________________________
ısında aile ve olu
________________________________________
turulacak olan evlilik
kurumu vardır. Reddedilen, üzeri örtülmeye çalı
________________________________________
ılan ve adı konmayan
sevgi, bir mektupla itiraf edildiğinde, genç kız; ömrü boyunca hasretini
çekeceği bu a
________________________________________
kı yine bir cevap mektubuyla reddedecektir. Muhtemelen
bu mektupla
________________________________________
ma ükûfe Nihal ile Osman Fahri arasında da benzer biçimde geli
________________________________________
mi
________________________________________
tir:
“Babama verdiğim sözden dönmeme imkân yok; arkada,
karde, ne isim verirseniz, veriniz; unu biliniz ki, dünyada bana en
yakın olan insansınız. Sizin dostluğunuz devam ettikçe ben ruh
azaplarımı daha hafif duyacağım; ben mesudum, siz de bununla
mesut olunuz.” (s. 88).
Ancak bu reddedi
________________________________________
in acısı büyüktür:“Onu reddederken, ona ayrı-
lamayacak bir yakınlıkla bağlandım. Ayrılmak, bu mukadder, fakat bu
mukadder ey taayyün ettiği gün kâinat temelinden sarsılacak.” (s. 88).
Romanda üç yıl boyunca devam eden bir ni
________________________________________
anlılık döneminden
söz ediliyor. Bu ni
________________________________________
anlı ile evlenmeyen bir genç kız görüyoruz. ükûfe
Nihal’in evliliği de yakla
________________________________________
ık üç yıl devam eder. Bu da bir bağlantı sayılabilir.
Genç kız, istemediği ni
________________________________________
anlıdan ayrılma kararı almı
________________________________________
ve sevgilisine
dönmeye niyetlenmi
________________________________________
tir. Ancak bunun için bir süre ikisinin de uzak kalmaya dayanmaları gerekmektedir. Bunu mektupla belirtir, ondan biraz
zaman ister.
Yazdığı mektupta “cemiyetin, ailenin, içtimai mevkiin bana tahmil
ettiği mecburiyeti düününüz. …Her eyi bana bırakınız, dünyada bana
en yakın adam olduğunuzu tekrara lüzum var mı? Mektup yazınız, cevap
veririm” (s. 92) satırları geçiyor. ükûfe Hanım, Osman Fahri’ye böyle
bir söz vermi
________________________________________
midir, bunu elimizde hiçbir vesika olmadığı için bilemeyiz; ancak genç
________________________________________
airin, ölümüne kadar ükûfe Hanım ile mektupla
________________________________________
tığını
ve bu mektuplar dolayısıyla git gide daha farklı ruh hâllerine büründüğü-
nü, âdeta
________________________________________
a
________________________________________
kınlık içinde kaldığını Zeynep Kerman eserinin giri
________________________________________
bölü-
münde anlatmaktadır. Romandaki genç kızın, her
________________________________________
eyi yoluna koyduktan
sonra, sevdiği insana gideceği kararı göz önüne alınırsa, ükûfe Hanım’ın
da buna benzer bir niyetinin olduğunu dü
________________________________________
ünebiliriz. Nihayetinde ükûfe
Hanım, Mithat Sadullah Sander’den bo
________________________________________
anır. Fakat bu bo
________________________________________
anma Osman
Fahri’nin ölümünden sonra gerçekle
________________________________________
ir. ükûfe Hanım, evlilik hâlinin devam sorunu yaratacağı dü
________________________________________
üncesiyle Darülfünûn’a kayıt yaptıramamı
________________________________________
ve
bu durumu, mahkemeye, bo
________________________________________
anma sebebi olarak göstermi
________________________________________
tir. Bo
________________________________________
andıktan sonra üniversiteye kaydını yaptırmı
________________________________________
tır.
Romandaki genç kız, birle
________________________________________
me sözü verdiği sevgilisine, mektupla
________________________________________
mak için farklı bir adres vermi
________________________________________
tir. Oysa delikanlı, olayı çabukla
________________________________________
tırmak ve aileyi haberdar etmek için, genç kızı zor duruma dü
________________________________________
ürme pahası-
na, yine eve mektup göndermi
________________________________________
ve durumun ortaya çıkmasına neden olmu
________________________________________
tur. Ailesine kar
________________________________________
ı mahcup duruma dü
________________________________________
en kahraman, bunun üzerine
sevgilisine derin bir kin duymaya ba
________________________________________
lar: “Anlamayanların yanında benim yüzümü kızartmaya sebep olan adam, kim olursa olsun, benden, ebediyen uzak kalmaya mahkûmdur.” (s. 93). Ancak genç kız, nefreti kadar
büyük bir sevgiyi ta
________________________________________
ımaya da devam eder. Takip eden satırlarda
________________________________________
unları
söyler:
“Ne ak kine mâni olabildi, ne de kin aka!.. Ona aynı zamanda, aynı parçalayıcı kuvvetle ak ve kin duydum. Bu iki hain
kuvvetin birisi biraz galip gelseydi belki ben de mesut olacaktım.
Belki o da… Böyle olmadı!...” (s. 93).
Ya
________________________________________
anan olayın ardından, sevgisini kalbine gömen genç kız, inanılmaz bir hırs ve kızgınlık ile sevdiği insandan uzak durur. Yazdığı mektuplara cevap vermez, onunla ilgili her habere kayıtsız kalır. Bir gün sevgiliden bir mektup alır ve oradaki satırlar, genç adamın dimağında bazı
yaralar açıldığının da i
________________________________________
aretidir:
“Bir kadın, isterse bütün erkekleri mahvedebilir. Sen, dünyanın bu
en fena kadınlarından olmak istiyor musun? Bunu zannetmiyorum.
Sana bağladıkları adamla yaayamayacaksın. Onu mesut edemeyeceksin! Beni bir el darbesiyle dünyanın öbür ucuna fırlattın. Bu
hareketin doğruluğuna senin de inandığın yok. Emrettiğin dakika
yanındayım.” (s. 97).
Genç adamın hayatının uçurum kenarına geldiğini bu mektupta
hissetmesine ve “onun yokluğuna boğula boğula, tıkana tıkana” ( s. 97)
ağlamasına rağmen ona cevap vermeyecektir.
On altı ya
________________________________________
ında ya
________________________________________
anan bu a
________________________________________
kın, ükûfe Nihal biyografisiyle örtü
________________________________________
tüğü muhakkaktır. Bu açıdan değerlendirdiğimizde yazar, Osman Fahri’yi unutamamasının nedenini romanında
________________________________________
u
________________________________________
ekilde açıklar:
“O, benim için ideal bir insandı. Bütün eksik yaratılmıların
arasında, o, kafası, kalbi, duyguları, sanatı, mantığı, ilmi, güzelliği
ve gururu ile tam bir insandı! … Benim aktan ziyade, duyuuna,
düünüüne, inceliğine itimat edilir bir insanın yakınında bulunmak ihtiyacım vardı. Dnsanlar bunu anlasaydılar…” (s. 98).
Romanın sonuna doğru, Osman Fahri’nin dramının anlatılıyor olu-

________________________________________
u daha kolay anla
________________________________________
ılır. Genç kız, uzaklara giden sevgiliden, ba
________________________________________
kaları
aracılığıyla haber alır:
“Bir gün, bana çok fena bir haber getirdiler: O, uzaklarda,
intihar etmi! Ölmemi, fakat dimağdaki asap bozulmu, bir cinnet
buhranı içindeymi! Bunu bana anlatanların yüzüne gözlerimi
kırpmadan baktım. Kalbimin kapıları, her duyguya kapalıydı. Bir
yabancının felaketinden bahsolunuyor gibi dinledim. Bir zaman
sonra, onu tedavi için Dstanbul’a getirmiler diye duydum. Dstanbul
ona beni hatırlatmı, diyorlar ki, dağınık, karıık hafızasının arasında ben bütün vuzuhumla kalmıım. ‘Nerede’ diye sormu, aramı. Söylemiler. ‘
________________________________________
imdi beni götürün’ diye tutturmu. Gece yarısı
kar, soğuk… Sabahı bekle demiler, ‘götürürüz seni, yahut rica
ederiz, gelir.’ Fakat o, sabaha, adımı haykırarak, büsbütün muvazenesini kaybederek çıkmı” (s. 103).
Nihayet bir gün ölüm haberi ula
________________________________________
ır: “Bir gün, hepsinden daha fena ve en
son haber geldi. ‘Öldü! Seni bekleyerek, seni söyleyerek, öldü…’ Gözlerimden iki damla yadöküldü. Hepsi o kadar…” (s. 103).
Bu ölümün üzerinden dört yıl geçtikten sonra genç kız
________________________________________
unları söyler ve kanaatimizce bu idrak, ükûfe Hanım’ın da hayatını deği
________________________________________
tiren dü-

________________________________________
üncedir.
“Daha dün, hiç kimseye hesap vermeye mecbur olmadan
onun elini tutabilir, onunla babaa kalabilir, belki onu hayata iade edebilirdim. Ben bunu yapamadım! ‘Bir kadın isterse bütün erkekleri harap edebilir.’ Titriyorum: Bu cümle doğru mu?” (s. 105).
Romanın sonunda genç kız, sevgilisinin öldüğü hastaneye kaçar ve
orada gönüllü hem
________________________________________
ireliğe karar verir. Sesine ses gelmeyenlerin yardımı-
na ko
________________________________________
acak ve böylece vicdanını da rahatlatacaktır.
“Ben imdi ağlıyorum. Haykırarak, saçlarımı yolarak, baı-
mı duvarlara çarparak, katılarak ağlıyorum! Kapıdan henüz çıkan
bir tabutun arkasından yolunur gibi… Ben imdi bir hastane köesindeyim. Evimden kaçtım, insanlardan kaçtım, manasız hayat gü-
rültülerinden kaçtım. Burası onun esiz, kardesiz, kimsesiz kaldığı
yer… Burası, onun dudaklarında benim adımın son ses olduğu
yer… Burası onun gözlerinden son damla yaı bir dost elinin silmediği yer… Burası, onun yirmi dokuz yaında öldüğü yer…” (s.
58).
Artık hayat renkli değildir ve kayalıklar sadece ta
________________________________________
tan ibaret kalmı
________________________________________
tır. Bir zaman önce onunla gezerken renklerine hayran olduğu yakut
kayalar artık yoktur. Hayatın tadı kaçmı
________________________________________
tır. ükûfe Nihal de Osman Fahri’nin acısını yıllar sonra, hatta i
________________________________________
i
________________________________________
ten geçtikten sonra hissettiğini romanın ba
________________________________________
ında itiraf eder. Kıymeti geç anla
________________________________________
ılan bu sevgiliye hakkı, çok sonradan teslim edilecektir:
“Ben yaamadım. Senden sonra beni toprağın üstünde bırakan bu besene içinde, ben, budalalamıbir ruhtan baka bir ey
değildim. Dnsanlar beni gasp ettiler. Dnsanlar, beni senden ayırdıkları gibi, kendimden, kendi ruhumdan, kendi duygularımdan da
ayırdılar ve sonra, kendilerine de yaklatıramadılar. Artık ne sen,
ne ben, ne de onlar var… Yazık oldu!..” (s. 57).
Bu geri dönü
________________________________________
, ükûfe Hanım’ın Osman Fahri’nin ya
________________________________________
adığı yer
olan Elazığ’a gitmesi ile yakından ili
________________________________________
kili gibi görünür. Tanıklar, ükûfe
Hanım’ın Osman Fahri’nin evinde çok müteessir olduğunu, saçından kestiği bir parçayı evin bahçesine gömdürdüğünü anlatmı
________________________________________
lardır. Ve Elazığ
dönü
________________________________________
ü artık ba
________________________________________
ka bir ükûfe Nihal’den bahsetmek mümkün olmu
________________________________________
tur.
Romanda dört yılın sonundaki duygu sağalımı da bu kronolojik muhasebeye uygundur.
Bunun dı
________________________________________
ında romanda, erkek kahramanın tasvirine yer verilir. Bu
tasvir, kaynaklarda gösterilen Osman Fahri fotoğrafı ile de benzerlik göstermektedir. “O, esmere yakın kumral… Dalgalı güzel saçları, yuvarlak
baı, ateli, koyu gözleri, uzun boyu ile eski bir Romalı airi andırıyor.”
(s. 65). Nitekim Osman Fahri’nin arkada
________________________________________
ı Mehmet Mevlüt de ükûfe
Hanım’a evrakı teslim ederken yazdığı mektupta, genç
________________________________________
airin bir uyku
anına ili
________________________________________
kin portreyi sunar:
“Fahri’nin yüzündeki iir ve masumiyet bütün bu menâzır-ı
tabiiyenin çok fevkine çıkmıtı. Yuvarlak bir çehrenin üzerindeki
ağız, burun, ka ve kapanık gözler öyle bir mecmua-i iir tekil etmiti ki, kâinatın nâ-mütenahî güzelliği bile bu nuraniyet ve safiyete hayran kalmıtır denilebilir.” (Kerman 1988: 16).
Eserdeki mekân tasviri, ükûfe Nihal’in çocukluk çağına ve hatıratına dair önemli ipuçları vermektedir. Yazar tüm çocukluğunu Bebek
semtinde, iki katlı beyaz bir evde geçirdiğini anlatmaktadır romanda.
Nazlı büyütüldüğünü, mektebe verilmediğini ve özel eğitim aldığını söyler ki bu satırlar da yazarın biyografisi ile paralellik gösterir. Zaten Osman Fahri’den de aruz dersleri aldığı bilinmektedir. Odasının hayatının
en mesut kö
________________________________________
esi olduğunu anlatan ükûfe Hanım, “pirinçten mini mini bir
karyolaya, küçük akaju yazıhaneye, gardıroba, mavi perdelere, mavi
lambalara, ezlonga, dikimakinesine ve kemana sahiptir. Odasında Dstanbul’da çıkan bütün edebî gazeteler, albümler ve dergiler” bulunmaktadır. Ruhunda engin bir heyecan dalgası ile sanatın hangi sahasına ba
________________________________________
-
vuracağını bilememenin
________________________________________
a
________________________________________
kınlığı ve hırsı olan genç kız, yazarın hayatıyla ko
________________________________________
ut kabul edilmelidir. Henüz on üç ya
________________________________________
ında bir çocukken gazetede
kadın haklarını ve eğitim hakkını savunan ükûfe Hanım, küçük ya
________________________________________
tan
itibaren sanatla iç içedir. Zaten, Yakut Kayalar, müzik, resim ve
________________________________________
iirin iç
içe geçtiği bir romandır. Müzik adeta hayatın her anına tanıklık etmektedir. Osman Fahri ölümünden be
________________________________________
yıl sonra bir ney sesi ile hatırlanmaktadır. ükûfe Nihal, yakla
________________________________________
ık be
________________________________________
ya
________________________________________
ında iken bir keman sesinin tesiriyle
sanattan haz almaya ba
________________________________________
ladığını söylemektedir. Yedi ya
________________________________________
ında iken bahçede dinlediği bir müzikten etkilenerek babasının dizlerine ba
________________________________________
ını dayayıp
ağlamı
________________________________________
, ancak onun ruhundaki sarsıntıyı anlamayarak ona lokum vermi
________________________________________
-
lerdir. Bu durumu da “Ben ruhumla yalnız kalmıtım, bütün hayatımda
olduğu gibi” (s. 59) cümlesiyle anlatacaktır.
Romanda ükûfe Hanım’ın karakter özelliklerine de rastlamaktayız. Roman kahramanı olan genç kız, -artık biliyoruz ki ükûfe Nihal-
gören, anlayan biri olarak yalnızdır ve muhiti bombo
________________________________________
tur. Boyasız yüzü,
özentisiz kıyafeti, saçı ile çevresindeki diğer ya
________________________________________
ıtlarından farklıdır. Çünkü onlar, “hülyalarını sarı yaldızlı, pembe atlaslı bir gelin odasının içinde, tellerini takarak, duvaklarını örterek bir kukla olacakları güne bağ-
lamı” “tabebekler”dir (s. 62) ve yazarımız onlarla arkada
________________________________________
olamamaktadır. Romanın erkek kahramanı da –ki Osman Fahri- ükûfe Hanım gibi,
kalabalık içinde yalnızdır. Onların ruh arkada
________________________________________
lıkları da bunu fark etmeleri ile yani bir dilencinin ıstırabına ortak olmakla ortaya çıkar ilk kez. Etrafta bulunan pek çok insanın dikkatini çekmeyen bu mevzu, roman kahramanları için bir hayatın acılarını payla
________________________________________
mak, bir dertlinin derdini dinlemek olarak kabul edilir ve bu farklılık, onların hayatındaki trajediyi de
ortaya koyar: “Birbirimize kelime söylemeden anladık ki, o, ben, bizi bı- rakıp güle oynaya uzaklaan insanlardan baka ruhlarız. O insanlar ki,
aralarında nianlım da var.” (s. 57).
Tüm bunlar sonucunda, ükûfe Nihal’in bu eserinde, hayatının
ba
________________________________________
tan yaptığı yanlı
________________________________________
la zedeleni
________________________________________
i anlatılmaktadır, diyebiliriz. Ömrü boyunca ruh arkada
________________________________________
lığı olarak gördüğü bir evlilik arayı
________________________________________
ında olan, çevresinde çok fazla hayranı olmasına rağmen hep iç yalnızlığı ya
________________________________________
ayan, ömrü-
nün sonunda, bir huzurevinde evini ve kitaplarını sayıklayarak ölümü
bekleyen ükûfe Nihal; bunalımlı günlerinde, kendisini çok seven Osman
Fahri’nin a
________________________________________
kına geri dönmü
________________________________________
, hayata romantik bakı
________________________________________
ı nedeniyle bu a
________________________________________

idealle
________________________________________
tirmi
________________________________________
tir. Hayatının sonlarına doğru kimseyle konu
________________________________________
mamı
________________________________________
ve hayata küsmü
________________________________________
, yalnızca, ilk gençlik çağının unutulmayan a
________________________________________
kıyla hayali bir
dünyada bulu
________________________________________
mu
________________________________________
, hayatına sadece onu almı
________________________________________
tır.
Evli bir kadının ya
________________________________________
adığı gönül macerası, sosyal hayatta ho
________________________________________
kar
________________________________________
ı-
lanabilecek bir durum değildir. Ancak, istemediği bir evlilik hayatı ge-
çirmesine rağmen ükûfe Nihal’in direnci, e
________________________________________
inden ayrılana kadar Osman
Fahri’nin hayatıyla ilgilenmeyi
________________________________________
i bu durumu hafifletir görünmektedir.
Hatta belki de mükemmellik arayı
________________________________________
ı, bu a
________________________________________
kı değerli kılmı
________________________________________
tır. Çünkü
Osman Fahri ölmü
________________________________________
tür ve asla geri dönmeyecektir. Kavga edemeyecek,
kalp kıramayacak, ya
________________________________________
lanmayacak, hep öldüğü hâl üzere kalacak ve sevecektir. Bunun için idealdir, bunun için onca
________________________________________
iirin kahramanıdır… Belki
de bunun için Yakut Kayalar kaleme alınmı
________________________________________
tır…
Bir itirafın, iç dökmenin, vesikaları çoktan kaybolmu
________________________________________
bir a
________________________________________
kın
romanı olan Yakut Kayalar, ükûfe Nihal’in tüm eserleri gibi biyografik
okumaya uygundur. Özellikle de geride hayatı hakkında çok
________________________________________
ey bırakmamı
________________________________________

________________________________________
air ve yazarlar için biyografik eserler hayatî önem ta
________________________________________
ımaktadır.
Ya
________________________________________
adığı dönem ve ko
________________________________________
ullar itibariyle çok önemli bir isim olmasına rağ-
men unutulmasında, hakkındaki belgelerin yetersizliğinin etkisi olan
ükûfe Nihal’in gereğince tanınmasında, onun eserlerinin biyografik
okuma ile tetkikinin çok ciddi katkılar yapacağı inancındayız.

KAYNAKÇA
ALTINDAL, Meral (1994), Osmanlıda Kadın, Altın Kitabevi, Dstanbul.
ARGUNAH, Hülya (2002),
________________________________________
ükûfe Nihal, Akçağ Yayınları, Ankara.
AYDA, Adile (1984), Böyle Ddiler Yaarken, Ankara.
ÇAHA, Ömer (1996), Sivil Kadın, Vadi Yayınları, Konya.
ÇAKIR, Serpil (1994), Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınları, Dstanbul.
DEMDRDDREK, Aynur (1993), Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayıının
Bir Hikâyesi, Dmge Yayınları, Ankara.
GÜRBDLEK, Nurdan (2007), Kör Ayna/Kayıp
________________________________________
ark, Metis Yayınları, Dstanbul. 169
TÜBAR-XXVIII-/2010-Güz/…ükûfe Nihal ve Yakut Kayalar
IRZIK, Sibel-PARLA, Jale (2004), Kadınlar Dile Düünce, Dleti
________________________________________
im Yayınları,
Dstanbul.
IIK, Dhsan (2004), Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, Ankara.
DNAL, Mahmut Kemal (2002), Son Asır Türk
________________________________________
airleri, C. IV, (hzl. Dbrahim Ba
________________________________________
-
buğ), AKM, Ankara.
KARACA, Nesrin Tağızade (2006), Edebiyatımızın Kadın Kalemleri, Vadi Yayınları, Ankara.
KERMAN, Zeynep (1988), Osman Fahri, Kültür Bakanlığı, Ankara.
KURAN, Ercüment (1997), Türk Çağdalaması, Akçağ, Ankara.
KURNAZ, efika (1996), II. Merutiyet Döneminde Türk Kadını, MEB, Dstanbul.
KÜR, Dsmet (1995), Yarısı Roman, YKY, Dstanbul.
MUTLU, Suna Özlem (2006), “1923 Öncesi Dönemde Türk Kadını”, Edebiyatımızın Kadın Kalemleri, (hzl. Nesrin Tağızade Karaca), Vadi Yayınları,
Ankara.
ÖZTÜRKMEN, Neriman Malkoç (1999), Edibeler, Sefireler, Hanımefendiler,
Dstanbul.
REDS, Huriye (1995), Âdem’in Bilmediği, Havva’nın Gör Dediği, Dörtbay Yayınları, Ankara.
SOYUER, Halil (2000), “A
________________________________________
klarında Ya
________________________________________
ayan Dki air”, Bilge, S. 26 -Güz, s. 53-
58.
Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi, II. C. (2001), YKY, Dstanbul.
YAZAR, Mehmet Behçet (1999), Edebiyatçılar Âlemi, Yirmi Birinci Yüzyıl Yayınları, Ankara.
ZDHNDOĞLU, Yaprak (2008),
________________________________________
ükûfe Nihal, Bütün Eserleri 2, Romanlar, Dstanbul.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,53 M - Bugn : 6095

ulkucudunya@ulkucudunya.com