« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 May

2011

İslâm’da “ İman “ve “Hikmet” Mezhepleri: “ Eşarilik” ve ” Mutezile.”

Hilmi Ziya Ülken 01 Ocak 1970

Eşarilik, İslam düşüncesinin iman felsefesidir. Hikmet ya da akıl felsefesi olan Mutezile’ye tepki olarak doğmuştur. Eşarilik, metafizik konuların akıl ile halledilemeyeceğini imanın akıldan üstün olduğunu savunur. İslam dünyasının bu en kuvvetli kelam akımı kendi adını, mesleğin kurucusu olan Ebu Hasen-i Eş’ari (öl: Bağdat, 935) den almaktadır. Eş’arilik bir kelam doktirini olmakla birlikte onun fıkıh ile ilişkisi vardır. O suretle ki, her kelam doktrini fıkıhta berli bir görüşe karşı gelir.

Eşarilere göre akıl hiçbir zaman mutlak gerçekliğe ulaşabilecek bir alet değildir. O, duyularda ve zihinde bizi daima aldıttığı gibi en yüksek şeklinde tekafi-i edille dedekleri çelişken hükümleri oluşturmuştur. Aklın niheyette kendi kendini nakzeden bir takım küllü hükümlere ulaşmaktan başka bir şey yapmadığını ve akıl vasıtasıyla metafizik meselelerin halledilemeyeceğini gösterir. Eş’ariliğin bu safhasında en büyük rolü oynayan ve kelamı felsefeye karşı savunarak İslam (H.Z. Ülken,İ.Düşüncesi, s:38) dünyasında bir süre felsefe hareetin sarsmış,fakat eleştirileriyle yeni fikirlere kapı açmış olan İmam Gazali olmuştur. Gazali, adeta İskoçya okulu fideiste’lerinin Batı felsefesinde oynadıkları rolü kelam felsefesinde oynamıştır.

Eş’ariliğin kurucusu Ebu’l- Hasen, önce Mu’tezile okulundan Ebu Ali Cübbani’nin öğrencisiydi. Yaşamının büyük bir kısmını onun düşüncelerini savunarak geçirdi. Fakat bir gün ikisi arasında üç kardeşle ilgili bir tartışma geçti. İslam felsefesinde “üç kardeş davası” diye ünlenmiş olan bu tartışmadan sonra Mu’tezile ve Eş’arilik akımları tümüyle ayrılmışlardır.
Eş’ari sordu: Üç kardeşten biri mümin, biri fasik (sapkın) biri de çocuk olarak ölmüş olsa ceza gününde bunların durumu nedir?

Cübbanî yanıt verdi: Mümin mükafat görür; sapmış(fasik), cezasını çeker; çocuk kurtulur.
- Çocuk ya müminin derecesini almak isterim derse?
-Senin onun kadar iyilik ve doğruluğun yoktur denir.

-Eğer iyilik yapmadıysa buna sebep Allah’tır. Vaktinden önce ölmeseydi aynı şeyi (o kadar iyilik ve doğruluğu )yapardı.

-Yaşamış olsa asi olacaktı.
-O halde asi olana ne için ceza vermiyor?

Cübbani, buna yanıt veremedi ve “ sen dinden şüpheye düştün” dedi; Eş’ari de “Hayır, dinden şüpheye düşmedim, ama senin ilahi hikmet teorin sukut etti.” diye yanıt verdi.
Eşari’nin yaşamı, tartışmalar ve eleştirilerle geçti. Akıl yoluyla gerçeğe ulaşılamayacağını göstermek ve çelişkileri açığa çıkarmak onun başlıca işi oldu. Sonradan başka bir doğrultuda bu fikirleri yakın neticelere ulaşmakta olan İbn Külab ile birleşti. Böylece Eş’arilik kuvvetlenmeye başladı.

Ebu Hasan’dan sonra bu akımı İmam Bakıllani ve Ebu’l-Maali sürdürdüler. Onun açtığı çığırda yürüyerek Eşariliği geliştirdiler. Ve ensonunda Gazali’nin felsefeciler ve eski kelamcılara karşı açtığı büyük mücadele ile Eşari’lik büsbütün sağlamlaştı.

Mutezile de her ne kadar filozof iseler de felsefeleri kelamın hakim birkaç sorunu etrafında dönüp dolaşıyordu. Oysa Eşariler, felsefenin bütün sorunlarına değindiler. Allah problemini halledebilmek için varlık ve bilgi problemlerine kendi yöntemlerine uygun yanıtlar verdiler. Filozoflara göre bir gören nefis bir de görülen zat vardır. Bu zat veya zatlar gerçek küllidirler. Yani İslam filozofları,Eflatunla Aristo’yu birleştiriyorlar: Gerçek aynleri kabul ettiklyerinden dolayı Eflatuncu yani realisttirler. Bir hayvan sürüsü deyince 500 hayvanın toplanmını değil, fertlerin üstünde bir şey anlarlar. Onlar tasavvuri bir takım mahiyetler değildir; sırf zihinde mevcut değildirler. Bir canlılar veya cansızlar sınıfı denildiği zaman yalnız o sınıf oluşturan fertleri değil, onların üstünde gerçek bir mahiyet görürler. Batı Orta Çağında realistler Eflatun’u izlemekte idiler. Bunlara karşı Abélard, Aristo’nun yeni bir tefsiri ile mefhumculuğu(conceptualisme) kurmuştu.

Kelamcılar bu konuda felsefenin tümüyle karşısındadırlar. Onlara göre (s:39) külli mücerred, bir zihni itibardır. Külli (universel) dediiğimiz şey hariçte yoktur.Külliler zihnin bir itibarından,beş külli kelimeden ibarettir. Bundan dolayı kelamcılar ‘(özellikle Eşariler) esas itibarıyla isimcidirler. Sonradan Eşarilerin bir kısmı yeniden realizme döndüler.

İlk Eşari kelamcılara göre metafizik tefrika halindedir. Her biri ayrı bir yol tutmuş olup mutlak gerçeğe ulaşmak konusunda hiçbir zaman birleşemezler. Buna onlar--yukarda gördüğümüz gibi- tekafi-i edille diyorlar. Bu, Arsito’nun önsel dediği ve Yunan septiklerinin metafiziğe hücum için kullandıkları delilin aynıdır. Fakat akılcı kelamcılar bunun aleyhindedirler. Onlara göre ihtilaf olması zaruridir.Bir meselede bilgi yokluğu,o meselede vücuoun yokluğuna delil olamaz. Bugün bilmerdiğimiz şeyin yarın bilinmemesi lazım gelmez. Madem ki bazı metafizik hakikatleri düşünüyoruz;o halde birgün insanların bazı metafizik hakikatlerde birleşmesi mümkündür. Akıl şimdi metafizik konuları halledemiyorsa,ilerde ona ulaşacağı için imanını kaybetmesi doğru değildir. Buna benzer delilleri Auguste Comte’a karşı bazı yeni metafizikçiler,örneğin Fransa’da Gabriel Séailles ileri sürmüktedir.

Görülüyor ki Eşari felsefesi önce bir iman felsefesi halinde başlamışken,sonradan aklı ilerisinde zengin bir ufuk halinde görmüş ve metafiziği büsbütün bırrakmamıştır. Felsefeye uzun müddet hücum ettikten sonra, nihayet onun delillerini alarak raslyonal bir kelam kurmaya çalışmıştır. Bu artık Mutezile’nin ilkel rasyonalizmi değil,fakat İslam ilmi ve felsefesinin gelişme çağında onun bütün yapıtlarından yararlanan sistemli felsefi kelam akımıdır. Gazali’den sonra rasyonal kelam akımını açanlar Fahreddin Razi, Amidi, Nasıreddin Beyzavi’dir.
İlk Eşarilerle bunlar arasında felsefi düşünce bakımından köprü görevini gören Gazali’dir.

(H. Z. Ülken, İslam düşüncesi, s: 38-40)

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,23 M - Bugn : 19231

ulkucudunya@ulkucudunya.com