« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Şub

2011

İBN HALDUN’DA EĞİTİM VE ÖĞRETİM

Yrd. Doç. Dr. Akif AKTO 01 Ocak 1970

ÖZET

İbn Haldun, insanın yetiştirilmesini eğitimin önemli bir amacı olarak görmektedir.

İnsanın akıl ve zihin gücünün geliştirilmesi eğitimin amaçlarından saymaktadır. Ona göre,

aynı şekilde eğitimin evrensel amaçlarından biri olan bilgi ve gerçekliğe ulaşabilmek için

eğitim, akıl yetilerini geliştirmeye yardım etmeli ve insanın psikolojik ve zihinsel

potansiyelinin geliştirilmesini hedeflemelidir. Eğitim-öğretim etkinliklerinde öğrencinin

zihinsel gelişiminin ve bireysel farklılıkların dikkate alınması gerektiğini söyler. Anlatma

yöntemini eğitim-öğretimde etkili bir telkin aracı olarak görür. Haldun, bu yöntemin

ezberciliğe yol açma sakıncasına da değinmesene rağmen, eğitim-öğretim sürecinde

duyuşsal ürünlerin oluşmasında da etkili bir telkin aracı olarak görür. İbn Haldun,

geleneğin ve geleneksel bilginin taşıyıcılığını ve aktarıcılığını yapmaktan öte, sorgulayan,

eleştiren, çözüm üreten ve özgür fikirler ortaya koyan özgür bir zihin yapısına sahiptir.



Giriş

İbn Haldun’un eğitim ile ilgili görüşleri ortaya konarak, onun, eğitimi nasıl bir bilgi

türü olarak gördüğünü ve insanın eğitim ihtiyacını ve eğitimin işlevlerini nasıl irdelediği

üzerinde durulacaktır. Ayrıca eğitimde kalıtım ve çevrenin yeri, eğitimle diğer sosyal

kurumlar arasındaki ilişkiler ve din eğitimi gibi konularla ilgili görüşlerine de yer

verilecektir. Önce eğitim ile ilgili İbn Haldun’la benzer fikirleri paylaşan düşünürlerin

eğitim hakkındaki görüşlerine yer verilecektir.

İbn Haldun’da Eğitim ve Öğretim

Eğitim kavramının bir bilim/bilimler alanının adı olduğu ve her şeyden önce

eğitimin kendi kavram çerçevesini açıklığa kavuşturması gerektiği düşünülürse, eğitim

kavramından anlaşılması gerekenin gündelik ve herkese göre değişen bir anlamın olmadığı

açıktır. Ancak eğitim kavramının kapsama alanı çok geniş olarak ele alınmaktadır.1

Örneğin, Rousseau, doğuştan sahip olmadığımız ve yetişkin olarak kullandığımız her şeyi

bize eğitimin kazandırdığını2 Aristoteles, eğitim insandaki kuvve halinde bulunan yetileri

mükemmelleştirdiğini3 Gazâli de, Aristo gibi fertlerin doğuştan getirdikleri güçleri,

kabiliyetlerinin eğitimle kemal bulacağını4 söylemektedir. Eğitime yönelik teorilerin

ayrımı hangi açıdan yapılırsa yapılsın temel belirleyici unsur, insan kavramına yüklenilen

anlamdır.5 Tylor, J. S. Mill, T. Little ve Congwel gibi düşünür ve eğitimciler de eğitimin

insanı değiştirip dönüştüreceğini6, insan tabiatını mükemmelleştireceğini,7 planlı bir

1 Cemal Tosun, Din Eğitimi Bilimine Giriş, Pegem A Yay., Ankara: Eylül 2001, s. 13.

2 Anthony O’Hear, Education, Society, and Human Nature, An Introducation to the Philosophy of Education,

London and New York, Pautlage: 1988, p. 8

3 R. S. Brumbaugh, N. M. Lawrence, Eğitime Dair Felsefeler-Batı Düşüncesinin Temelleri Üzerine, Çev: N.

Tozlu (Teksir), Van: Temmuz 1991, s. 63.

4 Mahmud Kasım, “İmam Gazâli ve J.J. Rousseau Arasında Eğitim Bakımından Bir Karşılaştırma”, Kahire

Üniversitesi’nde Verilen Bir Konferanstan (14 Nisan 1967), (Çev: Selahattin Parla), İslami Araştırmalar, C.

II, Ocak 1988, s. 195-219

5 Mehmet S. Aydın, "Diyalojik Eğitim", Türkiye İkinci Eğitim Felsefesi Kongresi, 23-26 Ekim 1996.

6 Veysel Sönmez, Eğitim Felsefesi, PegemA Yay., 4. bask., Ankara: Ocak 1996, s. 41

7 C. Savard, Çağdaş Pedagojiden Seçmeler, (Çev: Nejat Yüzbaşıoğulları), MEB Yay., 2.bask., İstanbul:

1976, s. 6

şekilde etki ettiğini, ve eğitimin insan için gerekli ve şart olduğunu belirtmektedirler.8

Eğitimin öğretim ile ilişkisi ele alındığında öğrenci için eğitim, "öğrenme"yi ifade eder.

Ancak psikolojik kuramlar öğrenme kavramını daha çok kullandıkları için öğrenmeye,

eğitim manasını yüklemektedirler.9

İbn Haldun ise eğitim ve öğretimi tarif etmek için uğraşmaz. O bu konuda adeta

tarife ihtiyaç göstermeyen hususlar üzerinde konuşmaktadır. Çoğu zaman sadece öğretim

hakkında konuşarak, sanatların öğretimini veya ilimlerin öğretimini veya dilin öğretimini

anlatır. İnsan kazanımlarını bazen bilgi, öğretim ve ders dinleme tarzında yani düşünce

yoluyla, bazen de taklit ve doğrudan telkin tarzında, yeni uygulamalar yoluyla alabilir.10

İbn Haldun ilim ve sanat arasında ayırım yapar ve eğitimi bir ilim olmaktan ziyade bir

sanat olarak değerlendirir.11

İbn Haldun’un eğitimde kalıtım ve çevreden hangisinin etkili olduğu konusunda bir

sosyolog olarak kalıtımla getirilenlerden çok eğitim ve çevrenin gücüne vurgu yaptığı

görülür.12 Eğer bir kimsede kötülüklerin rengi iyice yerleşmiş, boyası koyulaşmış ve ondaki

iyi huylar bozulmuşsa, ona ne nesebinin ne de soy kütüğünün hoş ve asil olması fayda

vermez.13 Ona göre insan, eğitim-öğretim ile iyiyi kötüden, çirkin ve bozuk olanlarından

ayırır ve böylece başıboş gezen hayvanlardan farklı hale gelir.14

Toplumu aydınlatma ve geliştirme görevi ile ilgili olarak İbn Haldun’da

“öğretmen”, “bilgin (âlim)” ve “müderris” olmak üzere üç farklı kavramın kullanıldığı

görülür. Bunlardan “öğretmen” temel öğretimdeki “müderris” ve “bilgin”in de eş anlamlı

olarak kullanıldığı ve hem bilimsel çalışma yapan, hem de orta öğretim veya yüksek

öğretim veya her iki öğretimi de karşılayan medresede veya camide eğitim-öğretim işini

yürüttüğü anlaşılmaktadır.15

İbn Haldun, İslâm ilim ve felsefe dünyasında daha çok meşşaî gelenek içinde

işlenip geliştirilen bir öğrenme şemasını kullanmıştır. Buna göre öğrenmeyi mümkün kılan

8 H. Raşit Öymen, Eğitime Giriş, MEB Yay., Ankara: 1979, s. 37

9 Clifford Thomas Morgan, A Brief Introduction to Psychology, Second Edition, U.S.A, 1977, s. 79

10 Satî el-Husrî, İbn Haldun Üzerine Araştırmalar, Dergah Yay., İstanbul: 2001, s. 30

11 İbn Haldun, Mukaddime, (Çev: Zakir Kadirî Ugan), MEB Yayınları, 4. Baskı, C. II, İstanbul, 1977, s. 443-

452

12 M, C. II, s. 700; M.U., C. I, s. 315; İbn Haldun, Mukaddime, (Çev: Süleyman Uludag), 3.Baskı, Dergâh

Yayınları, C.II, İstanbul: 2004, s. 779.

13 M,

C. II, s. 671

14 M, C. II, s. 769.

15 Hacer Ev, İbn Haldun’un Eğitim Görüşü, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış

Doktora Tezi, İzmir: 2007, s. 30,

araçlar, dış dünyayı tanıtan duyu organları ve bunlar aracılığıyla alınan izlenimleri

değerlendiren iç duyulardır. Ona göre davranışların kalitesi, düşünme yeteneğinin

gelişmişliği ile paralellik arz eder. Aklın bir fonksiyonu olan yapıcı (âmil) güç, diğer

fonksiyonu olan bilici (âlim) gücün kontrolü altında olması halinde başarılı şekilde

çalışır.16

Zihnin olayların oluş sebeplerini ve düzenini inceleyip, düşünmesi ve kavraması17

onun yaradılışı gereğidir.18 İbn Haldun’a göre, geleceğin en az hatalı bir sapma ile

öngörülebilmesi geçmişin ve günün iyi bir kritiğe tabi tutulması ile mümkündür. Doğru bir

zihinsel duruş kazanıldığında sebep sonuç ilişkileri anlamlı bir çerçevede kurulur, böylece

anlam ile realite arasında uygunluk sorunu bulunmaz, geçmiş ve güne bakılarak da

geleceği öngörmek mümkün olur.19 Bunun için İbn Haldun’un en güvenilir yol olarak

gösterdiği yöntem bilimsel gözlem, inceleme ve araştırmadır.

İbn Haldun’a Göre Eğitim-Öğretimi Etkileyen Faktörler

İbn Haldun, eğitim ve öğretimi etkileyen faktörleri, örgün olanlar ve örgün

olmayanlar olmak üzere ikiye ayırır. Örgün eğitim ve öğretimi etkileyen faktörler, ibn

Haldun’un genel eğitim-öğretim görüşleri ve yöntemleri içinde ele alındığından, bu

bölümde daha çok örgün olmayan faktörler ele alınacaktır.

Tabii Çevre’nin insan eğitimi üzerinde etkisi vardır. İbn Haldun, mağaralarda ve

meşeliklerde geçirilen ve otla beslenilen bir yaşam tarzının insanları vahşi bir yapıya

dönüştürdüğünü ve diğer insanlarla iletişimden uzun süre kopardığını söyler. Çünkü böyle

bir yaşam tarzı içinde olanların giyinme ve ahlakları hayvanların giyinme ve ahlakları

derecesine yaklaşır ve o ölçüde insanlardan uzaklaşırlar. İbn Haldun, bu durumun din ve

inanç konusunda da değişmediğini öne sürerek insanların Peygamberlik ve onun

misyonunun ne olduğunu bilmediklerini dolayısıyla da bir şeriate sahip olamadıklarını

belirtmektedir.20 İbn Haldun’a göre, havanın soğuk ve sıcaklığı da insan tabiatı ve ahlakı

üzerine tesir eder. Sıcak memleketlerde yaşayan insanların tabiatlarında genellikle hafiflik,

kararsızlık, kaygısızlık, oyun ve eğlence düşkünlüğü görülür. Onlar her türlü musiki

16 M, C. II, 767-768.

17 M, C. I, s. 169;

18 M, C. II, s. 730,

19 M, C. I, s. 160; M.U., C. I, s. 8,

20 M.U., C.I, s. 195.

nağmeleriyle dans etmeye düşkündürler. Bu durum, sevinç ve neşe adı verilen, latif olan

buharın yayılması ve çoğalmasının bir sonucudur.21

Sosyal Çevre (Siyasal Güç) Bir devletin geçireceği çeşitli evreler vardır ve halkın

da ahlak ve tabiatı bu evrelere göre şekillenir. Yani devletin geçireceği evrelere göre halkta

da sosyal değişme meydana gelir. İbn Haldun’a göre, insanlar çoğunlukla başkalarının

hüküm ve idaresi altında yaşadıkları için hükümdarlar ve idareciler insanın yapısı/doğası

üzerine tesir etmektedirler. Yönetici sınıfından olan hükümdarlar ve idareciler yumuşak

kalpli ve adaletli olurlarsa, onların hüküm ve iradesi altında bulunanlar, zulüm ve

baskılara, haksızlık ve hukuksuzluğa katlanmazlar. Hükümdarlar ve idareciler, halkı

korkutarak ve sıkıştırarak, onların tabii olan doğalarına zarar vermediği için, halk onların

yasakçı olmadığına inanarak doğalarında bulunan şecaat ve cesaretlerini kaybetmeden

muhafaza ederler ve korkaklık, tembellik yoluna sapmazlar. Herhangi bir devlet ve

hükümetin idaresinin gücü, baskı ve şiddete dayanır ise (şiddet, merhamet ve şefkate

galebe çalar ise) halkının kuvvet ve şecaatleri kırılır. Zulüm ve şiddetle kırılan kalpler,

cesaretlerini ve dirayetlerini kaybettiği için onlar kendilerini müdafaa edecek ve nefislerini

koruyacak kuvvet ve gücü kendilerinde bulamazlar. İbn Haldun, Halife Ömer'in

komutanlarına kuvvet ve şecaati kaybettirecek davranışlarda bulunmayı yasak etmesini

buna bir delil olarak göstermektedir.22

Devlet erkânındaki israf, yolsuzluk, şehvet/arzuya düşkünlük ve özellikle de işinde

ehil olmayanların yönetimde olması devlet düzenini bozar, iyi niyetli insanları uzaklaştırır.

Halkın da iç dünyasında fırtınalar kopmaya başlar. Devlete ve işlevsel kurumlarına

güvensizlik artar, halkta da zevk, şehvet ve süfli duygulara ilgi duyulur ve yolsuzluklar

çoğalır. Halkın kişilik ve ahlakı yozlaşır, doğruluk ve dürüstlük kavramları işlevini yitirir

ve toplumda ciddi bir belirginsizlik baş gösterir.23

İbn Haldun, yenilgiye uğrayan ve azınlıkta kalan toplumların, kendileri üzerinde

kültür ve medeniyetleriyle baskın gelen toplumları giyim, kuşam, mezhep, diyanet vs. gibi

birçok alanda taklit ettiğini söyler. Çünkü nefis ve kalp daima kavimlerine galebe çalmış

ve kavmine boyun eğdirmiş olanların olgunluk ve üstünlüklerine inanır.24 İnsanın statüsü

21 M.U., C.I, s.203-204.

22 M.U., C.I, s. 316-317.

23 M.U., C. I, s. 447.

24 M.U., C.I, s. 374-375.

ve uğraştığı mesleği onun ahlaki yapısına ve kişiliği üzerinde etki etmektedir. İbn Haldun

bu durumu şöyle anlatır: “Tücarlar, işlerinde dikkatli davranıp iş piyasasında rakiplerini

yenmek için uğraşırlar. Daima üstün gelmeyi düşünmek ve onun için uğraşmak zamanla

tacirin karakterine işler. Tüccarlar, başarılarını sürdürmek için rakipleriyle çekişmeye,

aldatmaya, hileye ve tuzağa alışırlar. Bu da onları normal kişisel ve sosyal hayatlarında da

üste çıkmak için benzer karakteri sergilemelerine sebep olur.”25 Tabi doğal olarak sonuçlar

tüm toplumun huzursuz olmasına meydan vermektedir.

Modern ve Seküler Yaşam Tarzı da insanlar üzerinde etki etmekte ve insanları

lüks ve rahatlığa alıştırmaktadır. Aynı şekilde modern ve teknolojik hayat, insanların

ihtiyaçlarını birden bine çıkarmakta ve insanlar için lüks bir yaşam tarzını öne sürmektedir.

İbn Haldun’a göre, lüks bir yaşamın talep ve ihtiyaçları çoğaldığı için insanların kazanç ve

gelirleri ihtiyaçlarını temin etmez. İnsanların arzuları ve talepleri çoğalır, gelir-gider

dengesi bozulur ve gelirler giderleri karşılayamaz duruma geldiğinde ise bireysel ve ailevi

hayat bozulur ve buna paralel olarak toplumun da düzeni bozulur ve sarsılır. Modern

yaşamın sunduğu refah, bolluk ve imkânla insanlar şehvete dalar ve şehvet düşkünü

olurlar. Bu durumda insanlar, zina gibi bazı ahlaki sapmalara kaymaktadır. Aile hayatı

zarar gördüğünden nesiller karışır, insanların karakteri bozulur. Nesiller birbirine

karıştığından insanlar doğan çocukların kime ait olduğunu bilemez. Çocuklara karşı

ebeveynden gelen tabii şefkat ve esirgeme duyguları, çocukları terbiye etme ve sahip

çıkma güdüsü altüst olur, bunun bir sonucu olarak da nesiller yıkıma ve yok olmaya doğru

sürüklenmiş olur.26

İbn Haldun'a Göre Eğitim-Öğretim Yöntemleri ve Dikkat Edilecek Noktalar

İbn Haldun'a göre herhangi bir ilmin öğrenilmesi, o ilmin usulünden füruunu (ana

konularından tali konularını) çıkarabilme ve bunu meleke haline getirmekle mümkün olur.

Meleke kazanma, anlama ve ezberleme değil belli bir fiilin icra edilmesi ve

tekrarlanmasıyla bireyde hâsıl olan sıfattır.27 İbn Haldun'un meleke kazanmak dediği şey,

günümüzde birçok bilim dalı için önemli görülen uygulamalı eğitimdir. başka bir ifadeyle

25 M.U., C.II, s. 364-365.

26 M, U., C.II, s. 303.

27 M, U., C.II, s. 1012.

meleke kazanmak, pasif obje konumunda öğrenci olmayı değil, aktif suje konumunda

talebe olmayı karşılamaktadır.28

İbn Haldun'a göre her ilmin kendine özgü bir terminolojisi olduğu gibi kendine

özgü bir öğretim usulü de vardır. Araştırma, inceleme, soru-cevap, aktarım, münazara,

münakaşa ve benzeri gibi yollarla çeşitli bilgi ve kanaatlere sahip olan talebeler, bu

öğrenme sürecinde tabii olarak öğretmene ihtiyaç duyacaklardır. Öğretimde ilimlere ait

terminolojinin ve yöntemlerin farklı oluşu öğretimde bir zorluk teşkil ettiğinden bu

zorluğun giderilmesi için öğretmenlerin nezaret etmesi, öğrencilerin bu farklılıkları daha

kolay kavramalarını sağlayacaktır.29 Öğretim aşamalı/tedrici bir esasa dayanmalıdır.

Talebelerin kapasiteleri ve kabiliyetleri göz önünde bulundurulmalı, öğretilecek konular

ana meselelerden başlanılarak kısa ve özlü bir şekilde verilmelidir.30 İbn Haldun'a göre

talebelere verilecek olan bilgiler öyle bir yöntemle verilmelidir ki içtenlikle ve

kendiliğinden benimseyebilsinler. Talebelere karşı sert davranmak onlara zarardan başka

bir şey kazandırmaz.31 İbn Haldun bu ifadeleriyle eğitimde motivasyonun ne kadar önemli

olduğuna işaret etmektedir.

İbn Haldun'un üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta, eğitim ve öğretimin dilidir.

Ona göre, hangi ilim alanında olursa olsun, eğitim ve öğretim için en uygun dil/lisan

şüphesiz anadildir. İster akli ilimler söz konusu edilsin isterse nakli ilimler, hepsi soyut

düşünceye dayalı olarak yürütülen faaliyetler olduklarından, bizatihi zor bir uğraş alanıdır.

İlmi faaliyetlerin tabiatında var olan bu zorluğa bir de dil/lisan güçlüğü eklenirse eğitim ve

öğretim son derece zorlaşacaktır. İşte bundan dolayıdır ki ilim ve fikir hayatının var

olabilmesi için anadile bağlı kalınması gerekir.32

İbn Haldun'un Din Eğitimine Yönelik Görüşleri

İnsanın özellikle sosyal ve ahlâkî güdülerinin gelişmesinde din eğitiminin önemine

de değinen İbn Haldun’a göre insan, yaradılışı gereği iyiliğe meyilli olduğu gibi kötüye de

28 M, U., C.II, s. 1151-1156; İsmail Ekrem, “Bültenlerden Seçmeler-Endülüs’te Eğitim”,

http://www.medeniyet.org.tr/haber_detay.php?haber_id=103, (05.01.2008).

29 M, U., C.II, s. 1302; Mahmut Tezcan, “İbn Haldun’un Eğitime İlişkin Görüşleri”, s. 205-212,

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/507/6179.pdf; Fahri Güven, “İbn Haldun’un Eğitime Dair

Mülahazaları”, http://www.tumgazeteler.com/?a=1281221

30 M, U., C.II, s. 1283-1288; Tezcan, a.g.m., s. 205-212; Güven, a.g.m.,

31 M, U., C.II, s. 1300.

32 M, U., C.II, s. 1311-1314.

meyillidir; din insanın iyilik güdülerini harekete geçirerek bencil meyillerin zararlı

etkilerini frenleyen bir üst kontrol mekanizması oluşturur.

Bugün ahlaki alanın dinî alandan ayrı olduğu ile ilgili yaygın bir kabul söz

konusudur. Bu iki alanın birbirleriye zıt bir konumda ve birbirlerinin alternatifi olmadığı,

amaçlarının birbiri ile örtüştüğü; dinin, ahlaki davranış için daha güçlü bir motivasyon,

daha etkili bir yaptırım sistemi ve daha yüksek bir ahlaki ödev düşüncesi sağladığı kabul

edilmektedir.33 İbn Haldun, günümüz psikanalistleri gibi erken yaştaki eğitim etkilerinin

önemine de işaret eder, ona göre erken yaşlarda verilen eğitim daha etkili ve daha kalıcıdır

ve sonraki dönemler için sağlam bir temel oluşturur. Başka bir ifade ile bu temel eğitim

sonraki eğitimin nitelik ve nicelik bakımından da belirleyicisi olacaktır.34

İlimlerin hangisinin/lerinin öğretilmesine öncelik verilmelidir? İbn Haldun aslında

bu sorunun cevabını, kendisi bizzat amaç ve araç olan ilimler sınıflandırmasında vermiştir,

buna göre naklî ilimler amaç, aklî ilimler de araçtır. Bazı Müslüman ülkelerin eğitim

uygulamalarında da bu yöntemi görmek mümkündür. İslâm dünyasında Kur’an öğretimi

temel eğitimin esas konusunu oluşturmuştur. Endülüs dışındaki diğer Müslüman ülkelerde

öncelik Kur’an öğretimine verilir, Endülüslüler de Kur’an’ı öğretimlerinin esası kabul

etmişlerdir, ancak önceliği yalnızca Kur’an öğretimine vermemişlerdir. Temel oluşturduğu

için Arap dili, yazı ve şiir gibi alanları da öğretim konusu yapmışlardır. Endülüslüler’e

göre, Kur’an öğrenmek Müslüman olmalarının bir sembolü idi ve Müslüman’ın en temel

ayırıcı özelliği Kur’an okumasını bilmeleri idi.35 Erken yaşlarda Kur’an’ı öğrenmek,

öğrenmeyi daha kalıcı kıldığı için temel dini eğitime önem verilmiştir. Bunun temel

sebebini İbn Haldun şöyle ifade etmektedir: “Çocuk vesayet altında bulunduğu sürece

velilerin emrine itaat etmek ve hükme boyun eğmek durumundadır. Buluğ çağına gelip

velilerin boyunduruğundan kurtuldu mu, delikanlılıktan dolayı tembelleşebilir.”36

İbn Haldun, alternatif bir eğitim yöntemini de dile getirmektedir. Bu eğitim

yöntemi Kadı Ebu Bekir b. Arabî’nin önerdiği bir yöntemdir. Bu yönteme göre, eğitime ilk

önce Arapça ve şiir öğretimi ile başlanmalıdır. Sonra hesaba geçilerek temel kurallar

öğrenilene kadar alıştırmalar yapılır, bunlardan sonra Kur’an öğretimine geçilir.37

33 Eugene O Iheoma, The Phılosophy of Religous Education, Fourth Dimension Publishers,

Enugu, Nigeria, 1997, s. 46-48.

34 M, U., C. III, s. 154.

35 M, C. II, s. 986; M, U., C. III, s. 159.

36 M, C. II, s. 988-989.

37 M, U., C. III, s. 158-159.





SONUÇ

İbn Haldun, insanın yetiştirilmesini eğitimin önemli bir amacı olarak görmektedir.

İnsanın akıl ve zihin gücünün geliştirilmesi eğitimin amaçlarından saymaktadır. Ona göre,

aynı şekilde eğitimin evrensel amaçlarından biri olan bilgi ve gerçekliğe ulaşabilmek için

eğitim, akıl yetilerini geliştirmeye yardım etmeli ve insanın psikolojik ve zihinsel

potansiyelinin geliştirilmesini hedeflemelidir. İbn Haldun’un temel eğitimdeki öğretim

programı Kur’an öğretimi etrafında şekillenir. Bunun yanında ana dilin okunması,

yazılması, şiir ve hesap gibi temel dersler idealist ve realist bir program da yer almaktadır.

Eğitim-öğretim etkinliklerinde öğrencinin zihinsel gelişiminin ve bireysel farklılıkların

dikkate alınması gerektiğini söyler. Anlatma yöntemini eğitim-öğretimde etkili bir telkin

aracı olarak görür. Haldun, bu yöntemin ezberciliğe yol açma sakıncasına da değinmesene

rağmen, eğitim-öğretim sürecinde duyuşsal ürünlerin oluşmasında da etkili bir telkin aracı

olarak görür. İbn Haldun, geleneğin ve geleneksel bilginin taşıyıcılığını ve aktarıcılığını

yapmaktan öte, sorgulayan, eleştiren, çözüm üreten ve özgür fikirler ortaya koyan özgür

bir zihin yapısına sahiptir.



KAYNAKÇA

O’HEAR, Anthony, Education, Society, and Human Nature, An Introducation to

the Philosophy of Education, London and New York,

Pautlage: 1988

RUSSEL, Bertrand, Felsefe Meseleleri, (Çev., A. Adnan Adıvar), ikinci Baskı,

Remzi Kitabevi, İstanbul, 1943

SAVARD, C., Çağdaş Pedagojiden Seçmeler, Çev: Nejat Yüzbaşıoğulları,

MEB Yay., 2.Bask., İstanbul: 1976

TOSUN, Cemal, Din Eğitimi Bilimine Giriş, PegemA Yay., Ankara, Eylül:

2001

MORGAN, Clifford Thomas, A Brief Introduction to Psychology, Second Edition,

U.S.A, 1977

e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633

Genç Araştırmacılar Özel Sayısı, Aralık 2010

10

ERDEN, Münire & AKMAN, Yasemin, Gelişim ve Öğrenme, 10. Baskı, Arkadaş

Yayınevi, Ankara, 2001.

IHEOMA, Eugene O, The Phılosophy of Religous Education, Fourth Dimension

Publishers, Enugu, Nigeria, 1997.

GÜVEN, Fahri, “İbn Haldun’un Eğitime Dair Mülahazaları”,

http://www.tumgazeteler.com/?a=1281221

GUTEK, Gerald, Eğitime Felsefî ve İdeolojik Yaklaşımlar, (Çev: Nesrin Kale),

Ütopya Yayınevi, Ankara, 2001.

ÖYMEN, H. Raşit, Eğitime Giriş, MEB Yay., Ankara: 1979

EV, Hacer, İbn Haldun’un Eğitim Görüşü, Dokuz Eylül Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, s. 30,

İzmir: 2007

İBN HALDUN, Sifâu’s-Sâil li-Tehzibi’l-Mesail, Hazırlayan: Süleyman

Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul: 1977

______________, Mukaddime, (Çev., Zakir Kadirî Ugan), MEB Yayınları, 4.

Baskı, C. I, II, III, İstanbul, 1977.

______________, Mukaddime, (Çev. Süleyman Uludağ), Üçüncü Basım,

Dergâh Yayınları, C. I, II, İstanbul, 2004.

EKREM, İsmail, “Bültenlerden Seçmeler-Endülüs’te Eğitim”, (05.01.2008),

http://www.medeniyet.org.tr/haber_detay.php?haber_id=103

KOHLBERG, Lawrens, “Moral Development and the Education of Adolescent”,

Adolescent Behavior and Society, Second Edition, Editor,

Rolf E. Muuss, Random House New York, 1975, s. 165-166.

e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633

Genç Araştırmacılar Özel Sayısı, Aralık 2010

KASIM, Mahmud, “İmam Gazâli ve J.J. Rousseau Arasında Eğitim Bakımından

Bir Karşılaştırma”, Kahire Üniversitesi’nde Verilen Bir

Konferanstan (14 Nisan 1967), Çev: Selahattin Parla, İslami

Araştırmalar, C. II, Ocak 1988, s. 195-219

TEZCAN, Mahmut, “İbn Haldun’un Eğitime İlişkin Görüşleri”, s. 205-212,

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/507/6179.pdf;

AYDIN, Mehmet S., "Diyalojik Eğitim", Türkiye İkinci Eğitim Felsefesi

Kongresi, 23-26 Ekim 1996.

TOZLU, Necmettin, İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun Eğitim Sistemi Üzerine Bir

Araştırma, MEB Yay., İstanbul: 1989

BRUMBAUGH, R. S., LAWRENCE, N. M., Eğitime Dair Felsefeler-Batı Düşüncesinin

Temelleri Üzerine, Çev: N. Tozlu (Teksir), Van: Temmuz 1991

EL-HUSRÎ, Satî, İbn Haldun Üzerine Araştırmalar, Dergah Yay., İstanbul:

2001

SÖNMEZ, Veysel, Eğitim Felsefesi, PegemA Yay., 4. Bask., Ankara : Ocak 1996

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,30 M - Bugn : 23519

ulkucudunya@ulkucudunya.com