Bu sefer Güney Asya karıştı
Ragıp Kutay Karaca 01 Ocak 1970
Rusya-Ukrayna, Filistin-İsrail krizleri derken II. Dünya Savaşı sonrası başlayan Keşmir krizi tekrar ortaya çıktı.
Keşmir, Himalaya bölgesinde yaklaşık 223 bin km2’lik bir alan kapsıyor. Bölge etnik açıdan çeşitliliğe sahip. Hindistan ve Pakistan'ın İngiltere'den bağımsızlıklarını kazandıkları Ağustos 1947 öncesinde de tartışmalı bir konumdaydı. O dönemki tartışma tamamen Keşmir’in bağımsızlığı üzerineydi.
Hindistan Bağımsızlık Yasası'nda Keşmir'in Hindistan'a ya da Pakistan'a bağlanması serbest bırakıldı. Dönemin Keşmir yöneticisi Hari Singh, başlangıçta bağımsızlık yanlısı bir tutum sergilese de Hindistan'a katılmayı seçti.
Bu tercih iki yeni devlet arasında savaşa neden oldu. Hindistan’ın BM’ye başvurusu sonrası bir referandum yapılması önerilse de bu gerçekleşmedi. BM'nin arabuluculuğunda Temmuz 1949'da Hindistan ve Pakistan, ateşkes hattı kurulması konusunda anlaştılar ve Keşmir ikiye bölündü.
Katılım Belgesi iki ülke arasında anlaşmazlığın temeli. Konu, Hari Singh'in imzasının Hint birliklerinin girişinden önce atılıp, atılmadığı. Hindistan, imzanın önce olduğunu beyan ederek birliklerinin varlığını meşrulaştırırken Pakistan, imzanın birlikler gelmeden önce atılmadığını ve bu nedenle bağımsızlık anlaşmalarına aykırı olduğu konusunda ısrarcı.
Pakistan, Keşmir'in statüsüne karar vermek için referandumda ısrarcı ve çok sayıda BM kararına atıfta bulunurken, Hindistan, başta referandum istemesine rağmen, 1972 Simla Anlaşması'nın iki ülkeyi sorunu eyaletten eyalete çözmek için bağladığını söylüyor.
Keşmir üzerinde II. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyada en büyük zırhlı araç ve tank savaşına tanık olunan 1965'teki ikinci savaş 17 gün sürdü ve Taşkent Bildirisiyle çatışma sona erdi. Ardından iki ülke arasında 1999'da kısa bir çatışma yaşandı. Bu çatışmanın diğerlerinden farkı Hindistan ve Pakistan’ın artık nükleer bir güç olmalarıydı.
Hindistan hükümeti 2019’da sorunu daha da çözümsüzlüğe iten bir kararla Jammu ve Keşmir eyaletinin özel statüsünü kaldırdı. Hindistan ve Pakistan 2002'de bir kez daha savaşın eşiğinden döndüler. Bugüne geldiğimizde her iki ülke de Keşmir'in tamamını talep ediyor. Bölgenin bir kısmı Çin tarafından yönetiliyor.
Hindistan yönetimindeki Jammu ve Keşmir'deki popüler turistik yer Pahalgam'da 22 Nisan’da yaşanan saldırıda 26 kişi öldü. Saldırıyı Leşker-i Tayyibe'nin bir kolu olarak faaliyet gösteren “Direniş Cephesi” üstlendi. Saldırı bölgede son yirmi yıldaki en ölümcül saldırı oldu.
Buna karşılık Hindistan, Pakistan ile olan ana sınır kapısını kapattı. 1960 İndus Suları Anlaşmasını askıya aldı ve İslamabad'ı "sınır ötesi terörizmi" kolaylaştırmakla suçladı. Pakistan ise su akışını durdurmanın "bir Savaş Eylemi olarak kabul edileceğini" açıkladı. Keza Pakistan'ın tarımının %80'inden fazlası ve hidroelektrik enerjisinin yaklaşık üçte biri İndus havzasının suyuna bağlı.
ABD ve Çin karşı karşıya
İki ülke arasındaki Keşmir sorunu bağımsızlıklarını kazandıkları günden beri devam ediyor. İşin içerisinde ABD ve Çin faktörlerini de unutmamak lazım.
ABD-Pakistan ilişkisi Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaliyle zirveye çıktı. Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesiyle Pakistan, ABD tarafından yalnız bırakıldı. Hatta bölgedeki istikrarsızlığın nedenlerinden biri olarak görüldü. ABD ve NATO güçlerinin Afganistan müdahalesiyle terörle mücadele ve bölgesel istikrar konusunda karşılıklı çıkarlara dayanan bir ilişki tesisi edildi.
Bu süreç Pakistan’ın Çin’e fazlasıyla yaklaşmasıyla sonuçlandı. Keza Hindistan karşısında Hindistan ile hala resmi sınır anlaşması olmayan Çin, büyük bir dayanak olarak görüldü ve hala görülmekte.
Çin’in Pakistan ile olan iş birliği Hindistan için önemli bir tehdit. Son yıllarda Çin, Pakistan ile askeri, siyasi ve ekonomik iş birliğini, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru yoluyla artırdı. Koridor kapsamındaki altyapı projeleri arasında, tartışmalı Keşmir bölgesi boyunca hidroelektrik santralleri ve fiber optik kablolama yer almakta. Bir nevi Pakistan üzerinden Hindistan’a gözdağı.
Askeri iş birlikleri derinleşti
ABD-Hindistan ilişkileri, 2005'te, "stratejik ortaklık" olarak adlandırılmıştı. ABD-Hindistan ilişkileri son yıllarda çok daha güçlendi. Trump yönetimiyle beraber ilişkiler askeri iş birliklerine doğru derinleşti. Bunun yanında Washington'un Çin ile ticareti sınırlama arzusu Çin’e yatırım yapan şirketleri Hindistan’a taşınmaya teşvik ediyor ki Hint hükümeti de bu yolu açmak için elinden geleni yapıyor.
Pakistan soruna daha soğukkanlı yaklaşıyor. Pakistan saldırıyla ilgili "tarafsız" bir soruşturma çağrısında bulundu. Pakistan Başbakanı Şerif, ülkesinin Hindistan ile "barışı tercih ettiğini" ancak bunun zayıflık olarak "yorumlanmaması gerektiğini" söyledi.
Dünya siyasi ve ekonomik olarak bu kadar sıkışmışken iki nükleer gücün savaşmasını kaldırabilecek bir yapıda değil. Sorun çözmede uzman! BM bakalım nasıl bir tutum alacak.