« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

M. METİN KAPLAN

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 May

2025

Ukrayna savaşı: Bahane NATO, sebep coğrafya mı?

Osman Gazi Kandemir 01 Ocak 1970

Batı tahrik etmeseydi, Rusya, Ukrayna'ya saldırmaz mıydı?

Bu soru, Ukrayna Savaşı başladığından bu yana en çok tekrar edilen söylemlerden biri hâline geldi.

Özellikle Rusya yanlısı yorumlarda, savaşın gerçek sorumlusunun Batı olduğu, NATO'nun doğuya genişlemesinin Moskova'yı köşeye sıkıştırdığı ve Rusya'nın aslında yalnızca kendini savunmak zorunda kaldığı iddia ediliyor.

Bu anlatı, savaşın askeri boyutunu değil, meşruiyetini tartışmaya açıyor — ve tam da bu yüzden, bir bilişsel harekât boyutu taşıyor.

Peki, gerçekten öyle mi?

Eğer Batı, Ukrayna'yı NATO'ya dahil etme niyeti taşımasaydı;

Eğer ABD, Doğu Avrupa'da askeri varlık göstermeseydi;

Eğer Avrupa Birliği Ukrayna ile yakınlaşmasaydı…

Rusya bu savaşı başlatmayacak mıydı?

Bu soruya yanıt vermek için 2022'ye değil, 2014'e dönmek gerekiyor.

Çünkü Rusya, Ukrayna'nın NATO üyesi olmadığı bir dönemde, üstelik Batı'dan doğrudan bir askeri tehdit söz konusu değilken, Kırım'ı ilhak etti.

Ardından Donbas bölgesindeki silahlı ayrılıkçıları destekledi.

O dönem Kremlin'in kullandığı gerekçeler NATO değildi, daha farklıydı:

Ukrayna'nın "Nazilerden arındırılması", Rusça konuşan nüfusun haklarının korunması ve "tarihsel Rus topraklarının" geri alınması.

2022'de başlayan işgalde de ilk günlerde Kremlin'in resmi söylemlerinde NATO'nun adı bile geçmedi.

Rusya, bu operasyonu "özel askerî harekât" olarak tanımladı ve gerekçe olarak ideolojik, etnik ve tarihsel motifler öne sürüldü.

NATO'nun genişlemesi, bu gerekçelerin gerisine yerleştirilmiş, sonradan yeniden üretilmiş bir meşrulaştırma aracıydı.

Yanıt, Kremlin'in resmi söylemlerinin arkasında değil, haritanın çizgilerinde gizliydi.

Çünkü bu savaş, yalnızca bir ittifak meselesi değil;

Coğrafyanın şekillendirdiği bir güvenlik stratejisinin ve Avrasya'nın kalbinde süregelen tarihsel bir hâkimiyet mücadelesinin ürünüdür.

İşte bu nedenle, Ukrayna'daki savaşın kökenini anlamak için önce haritaya bakmak gerekir.

Ve orada görülecek olan, yalnızca siyasi sınırlar değil — aynı zamanda nehirler, ovalar, boğazlar ve iç denizlerdir.


Doğal savunma korkusu: Nehirler, ovalar ve sınır stratejisi

Vladimir Putin çok dindar bir adam ve Rus Ortodoks Kilisesi'nin büyük bir destekçisi olduğunu söylüyor. Eğer öyleyse, her gece yatarken duasını ettikten sonra Tanrı'ya şunu soruyor olabilir: 'Neden Ukrayna'ya biraz dağ serpiştirmedin?'

Tim Marshall,
Coğrafya Mahkumları (2015)


Eğer Ukrayna'nın yüzeyini birkaç dağ sırası kesmiş olsaydı, belki de savaş başka bir yerde patlak verecekti.

Yani tarih, coğrafyadan kaçarak yazılamıyor.

DAHA FAZLA OKU

Sadakat krizi: Trump'ın ikinci döneminde Pentagon ile kurumsal mücadele

Düşünsel çatlaklara bilişsel müdahale: Rusya'nın Batı'yı bölme çabası

Haritayı kim çizerse kuralları o koyar: ABD güvenliği neden sahiplendi?
Avrupa haritasına yukarıdan bakıldığında, kıtanın kalbinden doğuya doğru uzanan düz bir ovayla karşılaşılır: Kuzey Avrupa Ovası.

Bu ova, batıda Fransa'nın doğusundaki Ren Nehriyle başlar; sırasıyla Elbe, Oder, Vistül ve Bug nehirlerini geçerek doğuya doğru derinleşir.

Nehirler yer yer savunma hattı oluşturur; ancak bu savunma geçicidir.

Kışın donarlar, baharda taşarlar, tank geçirmez zannettiğiniz sular bir gecede aşılır.

Ve ova, sonsuza dek dümdüz uzanır.

Napolyon'un 1812 Seferi ve Hitler'in 1941 Barbarossa Harekâtı bu ovadan geçti.

Her iki ordu da doğuya yürümek için aynı istikametleri kullandı, çünkü harita başka yol tanımıyordu.

Tarih, bu geniş toprakları saldırgan için fırsat, savunan için kâbus hâline getirdi.

Moskova, bu tarihsel belleği unutmamıştır.

Rus güvenlik stratejisinin özünde, sınırları çizmek değil, sınırların ötesine uzanmak vardır.

Çünkü bu ovada savunma, ancak derinlik kazanılarak mümkündür.

Ve işte tam bu noktada Dinyeper Nehri, hem coğrafi hem stratejik bir eşik olarak öne çıkar.


Dinyeper: Doğunun son doğal bariyeri

Dinyeper Nehri, Ukrayna'yı doğu ve batı olarak ikiye böler.

Kiev'den Karadeniz'e kadar uzanan bu geniş su yolu, tarihte olduğu kadar bugün de Ukrayna'nın iç direncini ve Rusya'nın ilerleyiş sınırını belirleyen hatlardan biridir.

Ancak Dinyeper yalnızca bir nehir değil, aynı zamanda bir stratejik kesişim noktasıdır:

Sovyet döneminde lojistik taşımacılığın ana damarıydı,
Ukrayna'nın hidroelektrik üretiminin ve tarım sulamasının merkezidir,
Ve en önemlisi: Kırım Yarımadası'nın su ihtiyacını karşılayan Kuzey Kırım Kanalı bu nehirden beslenir.
2014'te Kırım işgal edildikten sonra Ukrayna bu kanalı kapattı.

Rusya, 2022'de Herson'a saldırarak kanalı yeniden açmak ve Kırım'a su taşımak için askerî harekât yürüttü.

Yani Dinyeper, hem savunma hattı hem de yaşam hattıydı.

Rusya için bu hat, yalnızca askeri bir engel değil, aynı zamanda Kırım'ın sürdürülebilirliği için yaşamsal bir bağlantıydı.

Buraya kadar anlattıklarımız şu gerçeği vurguluyor: harita yalnızca sınırları değil, fırsatları da korkuları da çiziyor.

Ukrayna'da savaşın nedeni, çoğu zaman bu düz ve savunmasız arazide nerede durulacağı sorusuna verilemeyen yanıttır.

Ve Moskova, bu sorunun cevabını tarih boyunca hep aynı şekilde vermiştir:

Biraz daha ileride durmak.


Heartland mücadelesi: Kırım, Donbas ve jeopolitik çember

Ukrayna yalnızca Avrupa ile Rusya arasında sıkışmış bir sınır ülkesi değil; aynı zamanda Avrasya'nın stratejik kilit taşıdır.

Halford Mackinder'ın ünlü Heartland Teorisi, bu bölgeyi dünya hâkimiyetinin kalbi olarak tanımlar. Ona göre:

Kim Doğu Avrupa'yı kontrol ederse, Heartland'ı; kim Heartland'ı kontrol ederse, Dünya Adası'nı; kim Dünya Adası'nı kontrol ederse, dünyayı kontrol eder.


Bu denklemde Doğu Avrupa bir eşik, Ukrayna ise bu eşiği koruyan son basamaktır.

Ve tam da bu nedenle, Rusya'nın jeopolitik zihninde Ukrayna'yı kaybetmek yalnızca bir toprak parçasından vazgeçmek değil, dünya sahnesinde iddia sahibi olmaktan geri çekilmektir.


Kırım: Karadeniz'deki sabit üs

Kırım Yarımadası, Karadeniz'in ortasına uzanan doğal bir uç platformdur. Burası:

Sivastopol gibi donmayan limanlara,
Rus Karadeniz Filosu'na,
Ve Karadeniz'in kuzeyini gözetleyen stratejik bakış açısına ev sahipliği yapar.
2014'teki ilhak, yalnızca bir "misilleme" değil, önleyici stratejik bir müdahaleydi.

Çünkü Kiev'de Batı yanlısı bir yönetimin işbaşına gelmesi, Kırım'daki Rus deniz gücünün tehdit altında kalması anlamına geliyordu.

Moskova, bu tehdit karşısında Karadeniz'e açılan kapısını kilitlemek yerine kapıyı söküp kendine aldı.


Donbas: Endüstri, derinlik ve kalkan

Kırım askeri bir sıçrama tahtasıysa, Donbas, bu sıçramanın ardındaki endüstriyel yakıttır. Bu bölge:

Sovyet döneminden kalma ağır sanayi altyapısına sahiptir,
Rusça konuşan geniş bir nüfusa ev sahipliği yapar,
Ve Karadeniz'den kuzeye doğru savunma derinliği sağlar.
2014 sonrası, ayrılıkçılar üzerinden vekil savaşlarla başlayan süreç, zamanla Kırım ile Donbas arasında bir kara koridoru oluşturma planına dönüştü.

Amaç, yalnızca Donbas'ı elde tutmak değil; Kırım'la kopmayan bir stratejik bağ kurmaktı.


Azak Denizi: İç daireyi kapatmak

2022'de işgal başladığında, bu plan tam ölçekli harekâta evrildi.

Mariupol'ün düşmesiyle birlikte Rusya, Azak Denizi'ni fiilen kontrol etti.

Bu ne anlama geliyordu?

Ukrayna'nın Karadeniz'e açılan iç ticaret hattı çöktü,
Rusya, Karadeniz'in kuzeyinde ikinci bir iç savunma çemberi kurdu,
Kırım ile Donbas kara köprüsüyle birleşti,
Ve Ukrayna'nın doğusu ile güneyi arasındaki stratejik bütünlük parçalandı.
Azak Denizi, küçük ama etkisi büyük bir iç su parçasıydı — ve artık Rusya'nın iç havzasına dönüşmüştü.

https://www.indyturk.com/node/757853/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/ukrayna-sava%C5%9F%C4%B1-bahane-nato-sebep-co%C4%9Frafya-m%C4%B1

Ziyaret -> Toplam : 157,42 M - Bugn : 24493

ulkucudunya@ulkucudunya.com