« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Nis

2024

Milliyetçiler yok mu?

Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970

Seçim sonuçları, birçok arkadaşta “Milliyetçiler / ülkücüler yok oldu, silindi.” gibi yargılara yol açtı. Ben böyle düşünmüyorum. Milliyetçiler var ve seçim sonuçlarında da etkili oldular. Ancak farklı siyasi partilere dağılmaları / yönelmeleri, yeterince olgunlaşmamaları böyle bir sonuç doğurdu.

Türk milliyetçilerinin siyasette iyi temsil edilmedikleri muhakkaktır. Bu sebeple milliyetçi seçmenlerin farklı yönelişlerde olmaları da tabiidir.

Peki ne yapılmalıdır?

Bence ilk husus, milliyetçiliğin sadece bir koruma değil aynı zamanda ve hatta daha çok bir ilerletme, yükseltme ülküsü olduğunu kabul etmektir. Milleti yükseltirseniz, çağdaşlaştırabilirseniz koruyabilirsiniz. Bu da ancak bilim, kültür ve sanatla olur.

Kültür ve sanat derken otantik olanı, folklorik olanı korumaktan söz etmiyorum. Türkü, şarkı ve oyunlarımızın otantik biçimleri elbette koruncaktır. Ama asıl yapılması gereken folklorumuzu çağdaş tekniklerle işlemek, yeni yaratımlar meydana getirmektir. İşlenmeyen paslanır, donar ve sonunda ölür.

İkinci nokta milliyetçilerin / ülkücülerin birbirlerini sevmeleridir. Cehennemde kaynayan zebanisiz kazan örneği en çok milliyetçiler için geçerlidir. İki milliyetçi bir araya gelirse mutlaka üçüncüyü çekiştirir. Bu huy bırakılmadıkça milliyetçiler bir araya gelemezler. Bunun için iki kabule ihtiyaç vardır. 1) Hiçbir insan kusursuz değildir, 2) En doğru düşünce ve davranış mutlaka benimki değildir.

Milliyetçiler birbirlerini beğenmedikleri için bir araya da gelememektedir. Parti mensubiyeti olmayan milliyetçiler / ülkücüler dahi gettolaşmıştır, her bir getto birbirinden habersiz çalışmaktadır.

Kendilerini milliyetçi veya ülkücü olarak niteleyen birçok arkadaşımız da maalesef makam, mevki, kazanç ihtirasını öne çıkarmıştır. Gençlik yıllarındaki hasbilik, bir çıkar beklemeden millî ülkü için fedakârlık etme duygusu yerini makama, mevkiye, çıkara bırakmıştır. “Onlar yapıyorlar, biraz da biz yapalım.” benzeri sözleri çok duyuyorum. Bu düşünce ülkü kavramı ile bağdaşmaz.

Milliyetçiler vardır ancak kusurlarıyla birlikte vardır. İster bir partiye mensup olalım iste partiler dışında kalalım, ilk şart birbirimizi sevmektir. Milliyetçiler birbirlerinin düşmanı değil dostu olmalıdır.

Birbirimizi seversek bunun siyasete de yansıması mümkün olur. Siyasi makamları da asla bırakılmayacak kutsal yerlermiş gibi düşünmemeliyiz. Siyaset ve siyasi makamlar neticede milleti kalkındırmak için kullanılacak araçlardır.

Tam bu noktada milliyetçiliği siyasette temsil edenlere bir düşüncemi aktarayım.

“Ben olmazsam, bu hareket batar.” fikri bir tür egoizmdir. Gençleri yetiştirin, onları yüksek kültürle donatın ve demokrat bir anlayışla davranarak siyasi hareketliliği sağlayın.

Milliyetçiler / ülkücüler birbirlerini sevmemeye devam ederlerse, bilim ve yüksek kültürle donanmazlarsa, çağdaşlığı öne almazlarsa bu, ülkeyi yönetecek yetkinliğe sahip olmadıkları anlamına gelir. O yetkinliğe ulaşınca elbette biz de siyasette daha etkili ve görünür hâle geliriz.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,36 M - Bugn : 6613

ulkucudunya@ulkucudunya.com