« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Ara

2009

Sait Halim Paşa Nasıl Öldürüldü? / Peren BİRSAYGILI

01 Ocak 1970

son umut kırılmıştır kaf dağı'nın ardındaki ne selam artık ne sabah kimseler bilmez nerdeler namlı masal sevdalıları Attila İlhan


6 Aralık 1921..

58 yaşını henüz geçmiş Sait Halim Paşa, hayalimde yorgun düşmüş haliyle ve sarmallar çizerek ilerliyor Roma sokaklarında. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olması hasebiyle Kahire’de geçen ilk ve orta okul yılları, ardından Siyasal Bilgiler tahsili için gidilen İsviçre’de geçirilen seneler, Danıştay azalığı, Rumeli Beylerbeyi payesi, Ayan meclisi azalığı, Şûrâ-yı Devlet reisliği, İttihat ve Terakki Partisi Genel Sekreterliği, Hariciye Nezareti Başkanlığı, Sadrazamlık…

Savaş suçlusu olarak Malta’ya sürülmesi, 2 sene sonra yani 1921 senesinde kavuştuğu özgürlüğün ardından içinde engellenemez biçimde varolan tekrar vatana dönme, vatanda olma arzusu, ancak gelen ret cevabı ile zorunlu istikamet olarak belirlenen; Roma…

Sait Halim Paşa, sarmallar çizerek ilerliyor hayalimde son istikameti olan Roma sokaklarında. Ancak çok iyi bir şair anlatabilir yüz ifadesini ve o yüze yerleşmiş hüznün aslında nasıl gerçek bir acıdan beslendiğini. Dersaadetin gerçekleşmemiş düşü, bu hüzünle boğuluyordu şimdi.

Ve uzaklardan, çok uzaklardan gelen bir Ermeni komitacı hiç peşini bırakmıyordu. Kısa boylu bir adam. Besbelli tutulmuş bir katil, Roma sokaklarında gezinip duruyor. Sait Halim Paşa’nın oturduğu muhit, gündüzleri bile her vakit tenha olduğundan, birkaç gün öncesinden oralarda görülmeye ve nihayetinde 6 Aralık sabahı erkenden sokağa gelerek, evinin kapısının önünde Paşa’yı beklemeye başlamıştı.

Saat tam 17.15 sıralarında, yani henüz karanlık çökmüşken, Sait Halim Paşa’nın arabası sokağın başında görülmüş. Ve Paşa, yanındaki Teyfik Bey ile tam arabadan inmek üzere iken, saatlerdir evin önünde bekleyen katil, arabanın yanına gelerek, soğukkanlılıkla silahını doğrultmuş.. Boyu kısa olduğundan, attığı mermi biraz yukarı doğru seyrederek, Paşa’nın sol şakağının üzerinden çıkmış. Filhakika, Osmanlı oracıkta bir kez daha can vermiş.

Sessizlik…Sessizlik…Sessizlik…

Teyfik Bey’in anlattığına göre katil, daha sonra zıpkın gibi fırlayarak izini kaybettirmiş. Hemen arabaya geri binerek, adamı bu şekilde takibe teşebbüs etmiş ancak hayatta olması ihtimali ile öncelikle Paşa’yı hastaneye yetiştirmenin daha önemli olduğu düşünerek, katili takip etmekten vazgeçmek zorunda kalmış.

Hastaneye vardıklarında, Paşa’nın zaten cinayet anında can vermiş olduğunu öğrenen Teyfik Bey olduğu yere çöküvermiş. Biraz toparlandıktan sonra ise , hemen o esnada tıpkı Sait Halim Paşa gibi Roma’da bulunan İsmail Canbulat’a bir not yazarak, ona Paşa’nın şehit edildiğini bildirmiş.

Sait Halim Paşa’nın vefat ettiğini ilk öğrenen kişi, 5 sene sonra İzmir’de bugün Elhamra Sineması’nın olduğu yerde kurulan İstiklal mahkemesinde yargılanarak, idam edilecek olan Çerkez kumandan “Hatko” İsmail Canbulat olmuştur.

İsmail Canbulat hemen hastaneye koşar. Ve Osmanlı’nın en sıkıntılı senelerinde beraber mücadele ettikleri Sait Halim Paşa’nın cansız bedenine son bir kez baktıktan sonra, katilin yakalanması için hastane polisine ifade vermeye gider.

“ Paşa ölmüş olduğuna göre, katilin derdesti için orada olan zabıta memuruna bazı şeyler söyledim. Herifin pek ehemmiyet vermediğini görünce, Ziya’ya gittim. Oradan da Cami’ye telefon ettirdim. Fakat o da yerinde yoktu. Mamafih, zabıta sonradan takibata germi verdi. Bazı Ermeni’leri sorguladılarsa da bir şey elde edememişler. Katilin yakalanması bu şerait altında tamamen tesadüfe tabi kaldı.”
İsmail Canbulat
İttihatçı Liderlerin gizli mektupları s.444
Temel Yayınları İstanbul 2002


Sait Halim Paşa’nın öldürülmesinden birkaç gün sonra, Teyfik Bey yanında Bilal Bey isminde bir zat ile Paşa’nın kunduracısına uğrar. Kunduracı, onlardan kısa süre evvel, üstü başı yırtık bir adamın gelerek birkaç çift kundura ısmarladığını, ısmarladıklarını ise yarın almaya geleceğini söylediğini iletir onlara. Adamın tavırlarından rahatsız olduğunu söylemeyi de ihmal etmez. Teyfik Bey’ler bu cihetle tekrar polise giderler ve adamın ertesi gün tevkif edilmesini sağlarlar. Adam Bulgar serserisinden çıkar. Ayrıca üzerinde ve odasında yapılan aramada yüklü miktarda para bulunur. Elbiseleri yırtık pırtık olduğu halde yeni bir palto aldığı, kunduracıya da tamı tamına 1500 liret tutarında sipariş verdiği tespit edilir. Üstelik cinayet günü nerede olduğu sorulduğunda ise cevap vermeyi reddetmekte, ağzından “söylemem” den başka laf çıkmamaktadır.

Yüzleşme esnasında Teyfik Bey, Bulgar serseriyi katile benzetir ancak olup biteni pencereden görmüş olan Paşa’nın ev sahibinin hizmetçisi, adamı tanıyamaz. Takibat uzadıkça Bulgar serserinin İstanbul’da, Cenevre’de ve Marsilya’da da bulunmuş olduğu ortaya çıkar. Ancak, kati deliller bulunamaz, adam serbest bırakılır ve polisin tahkikatı da daha çok Hidiv üzerine yoğunlaşır. Zira Hidiv’in niyeti Suriye’ye hükümdar olmaktır, bu nedenle Paşa’yı bir rakip olarak görme ihtimali vardır.

Ancak İsmail Canbulat, bu ihtimali kafi bulmaz. O, Hariciye Nazırları’nın tam da Paris’te toplanacakları sırada Paşa’nın öldürülmesinin, Ermeni meselesini yeniden gündeme getirmek üzere Ermeni komitacıları tarafından gerçekleştirilen bir eylem olduğunu düşünmektedir. Zira, Talat Paşa’nın katli esnasında bir liste bulunmuş ve Ermeni komitacıların yurtdışında öldürecekleri İttihatçı liderlerin isimlerinin olduğu bu liste, birkaç ay önce İtalyan hükümetine de tebliğ edilmiştir.

Katilin adı Arsavir Şıracıyan’dır. Taşnak Partisi mensubu Şıracıyan yakalanmaz, üstüne üstlük 5 ay sonra, bu kez Berlin’de, Dr.Bahaddin Şakir ile Cemal Azmi Bey’i katleder. Ve seneler sonra “Bir Ermeni Teröristin itirafları” adı ile yayınlanan anılarında cinayetlere dair tüm detayları anlatmaktan da geri durmaz.

Sait Halim Paşa’nın naaşı, Roma’ya gelen oğulları tarafından İstanbul’a nakledilerek, kabri Sultan Mahmut türbesi bahçesinde olan babasının yanına defnedilir.

Vatan toprağı kavuşmak, ancak cansız bedenine nasip olmuştur.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,26 M - Bugn : 15511

ulkucudunya@ulkucudunya.com