« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Ara

2022

Rıza Tevfik Bölükbaşı

07.01.1869 – 31.12.1949 01 Ocak 1970

7 Ocak 1869 yılında babasının henüz atandığı kaymakamlık görevini yaptığı, Edirne’nin Meriç Nehri kıyısındaki Cisr-i Mustafapaşa şehrinde ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Rıza Tevfik’in aslen Kafkasyalı Çerkes olan annesi Münîre Hanım, Şapşıh kabilesinden kaçırılarak İstanbul’a getirilerek bir konağa satılmış “kul cinsi”nden bir esirdir. Babası Mehmed Tevfik Efendi ise Makedonya’nın Arnavutluk sınırındaki Debre-i Bâlâ’dandır. Babasının hocalık yaptığı Sion Mektebi yahut Alyans İsraelit’te eğitim hayatına başlayan Rıza Tevfik, daha sonra İstanbul’da Beylerbeyi ve Davudpaşa rüşdiyelerinde eğitimini sürdürdü. Bu süreçte Arapça, Fransızca, Yahudice (Yahudi İspanyolcası) ve Farsça da öğrendi. Annesinin vefatı üzerine ailesiyle Gelibolu’ya yerleşti. 1883 yılında Galatasaray Mekteb-i Sultanîsine kaydolmasına karşın, derslerdeki başarısızlığı nedeniyle bir süreliğine yeniden Gelibolu’ya döndü ancak 1885’te bu defa Mekteb-i Mulkiye’ye devam etti. Mekteb-i Mülkiye’nin en parlak olduğu dönemlerden birinde Mizancı Murad, Recâizâde Ekrem, Mikail Portakal Paşa ile Ohannes Efendi’den dersler aldı. Siyasî ve düşünsel faaliyetleri nedeniyle 1888’de Mülkiye’den uzaklaştırıldı. Babasının vefatından sonra yine bir süre Gelibolu’da yaşadı. 1890’da Mekteb-i Tıbbiye’ye kaydolan Rıza Tevfik, burada da politik faaliyetlerinden dolayı birkaç defa okuldan uzaklaştırıldı ancak geri döndü. Bu arada 1894 yılında Dârülmuallimât Müdiresi Ayşe Sıdıka Hanım ile evlendi. 1897 Türk-Yunan Muharebesi’nde yaralanan askerleri Manastır’dan İstanbul’a sevk eden seyyar hastanede stajyer doktor olarak görev yaptı ve aynı yıl Tıbbiye’den mezun doldu. Doktor Rıza Tevfik Efendi’nin bu yıl sekiz yüz kuruş maaşla Cemiyet-i Tıbbiye-yi Mülkiye azâlığına ve iki bin guruşa yakın olan maaşıyla Rüsûmât Emânet-i Eczâ-yı Tıbbiye ve Muâcelât Muayenesi memurluğuna tayin edildiği arşiv belgelerinde kayıtlıdır. Tıbbiyeden arkadaşı olan Cenab Şahabettin’in yardımıyla Ahmed Mithat Efendi’nin başında bulunduğu Karantina İdaresi’ne doktor olarak göreve başladığı biyografilerinde zikredilir. 1908 yılına kadar Eczâ-yı Tıbbiye Müfettişliği ve Cemiyet-i Tıbbiye-i Mülkiye azalığı görevlerini sürdürürken, 1903 senesinde Ayşe Sıdıka Hanım vefat etti. Bir sene sonra evlendiği Nazlı Hanım, ömrünün sonuna kadar Rıza Tevfik’in hayat arkadaşı oldu.

1907’de yakın dostları Said Halim Paşa ve Manyasizâde Refik Bey’in teşvikiyle İttihâd ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu. II. Meşrutiyet’in ilk günlerinde Selim Sırrı ile beraber İstanbul’da halka hürriyet ve meşrûtiyet hakkında nutuklar verdi. Bu dönemde aynı zamanda Beyoğlu Mutasarrıf Vekili görevini yürütürken aktif olarak politika ile ilgileniyordu. 1908’de Darülfünûn’da 3. Sınıflara Edebiyat Dersleri de veriyordu. Aynı yıl yapılan seçimde Edirne mebûsu olarak Meclis-i Mebusan’a giren Rıza Tevfik, 1909 yılında Talat Paşa başkanlığında Londra’ya giden heyette yer aldı. Her ne kadar İttihâd ve Terakki ile arasının açılması ideolojik ve politik aykırılıklara mâl edilse de arşiv kayıtlarında mebusluğa yakışmayacak kimi davranışlar sergilediği gerekçesiyle suçlandığı için, derhâl İstanbul’a çağrılıp soruşturuldu. Kumkapı’da Esparis Ermeni Kulübü’nde attığı nutukta İttihâdçılara muhalefet dolayısıyla hakkında soruşturma açıldı. Bu olaylar üzerine İttihâd ve Terakki ile arası iyice açılan Rıza Tevfik, bir yandan da eğitim ve düşünsel faaliyetlerine devam etmiş, 1910’da Kâmûs-ı Felsefe’yi hazırlayıp tamamlamıştır. 1911’de Hürriyet ve İtilâf Fırkası’na geçen Rıza Tevfik, Büyükada’da yaptığı seçim usullerini eleştiren konuşması nedeniyle İstanbul mebusu Kozmidi Efendi ile birlikte bir ay kadar hapsedildi. Hapisten çıkışının ardından Mayıs 1912’de propaganda için gittiği Gümülcine’de İttihâd-Terakki taraftarları tarafından darp edildi. 1913-1918 yıllarında tekrar Karantina İdaresi’ne (Meclis-i Sıhhiye) dönen ve aktif siyasetten bir süre uzaklaşan Rıza Tevfik, bir yandan Sıhhiye Nezareti’ne bağlı olarak çalışırken diğer yandan Şehremini’de Nafiz Paşa Konağı’nda açılan Rehber-i İttihâd-ı Osmânî Mektebi’nde felsefe dersleri vermeye başladı. Tüm bu mücadeleler sırasında Bahçe, Büyük Duygu, Mekteb, Maârif, Servet-i Fünûn, Malûmat, Mecmuâ-i Ebuzziya, İçtihâd, Rübâb, Ulûm-ı İktisâdiye ve İçtimâiye Mecmuası, Türk Yurdu, Muhibbân, İkdâm, Âlemdar, Yeni Gazete gibi pek çok dergi ve gazetede makaleleri yayınlandı. 1918’de Ahmed Tevfik Paşa kabinesine Maârif Nâzırı olarak girdi. Bir süre Posta ve Telgraf Nâzırı Oskan Efendi’nin yerine vekâleten bu bakanlığa da nezâret etti. Ancak bu bakanlıkları uzun sürmedi. Bu yıllarda Dârülfünûn’da felsefe ve estetik dersleri de veriyordu. Mart 1919’da “sâbık” nazır ve Darülfünûn Edebiyat Fakültesi Felsefe muallimi Rıza Tevfik, Âyân Meclisi üyeliğine atandı. Mayıs 1919’da Heyet-i Âyân azâlığından Şûrâ-yı Devlet reisliğine atandı. 30 Mayıs’ta İtilâf Devletlerinin Paris Barış Konferansına Osmanlı hükûmetini de davet etmesinin hemen ardından Damat Ferid Paşa kabinesi tarafından Paris Barış Konferansı’na gönderilecek Osmanlı murahhas heyeti arasında yer almasına karar verildi.

Paris Barış Konferansı’ndaki Osmanlı heyetinden eski Sadrıâzâm Tevfik Paşa ve Maârif Nâzırı Fahreddin Bey’in sağlık gerekçeleriyle konferanstan ayrılması üzerine İtilâf Devletleriyle varılacak barış antlaşması kararlarını Osmanlı Devleti adına imzalayacak temsilci kalmamıştı. Şûrâ-yı Devlet Reisi Rıza Tevfik, Hadi Paşa ve Bern Elçisi Reşad Hâlis Bey ile birlikte 18 Temmuz 1920’de murahhas olarak konferansa tayin edildi ve Versay’a gönderildi. Kısa bir süre önce Ankara hükûmeti tarafından vatana ihanetle suçlanan Rıza Tevfik’in de içinde olduğu bu yeni delegasyonun Fransa’ya ulaşmasından sonra eski heyetin görevi sona ermiştir. Yeni heyete verilen görev, tarihe Sevr Antlaşması olarak geçen Barış Antlaşmasını imzalamaktır. Hadi Paşa’nın başkanlığında olan heyet, Paris’e ulaştıktan sonra “Türkiye milletinin varlığına derin hasar verecek antlaşmanın bazı koşullarının hafifletilmesi amacıyla Barış Konferansının adâlet ve eşitlik hissiyatına çağrı” yapsa da başarılı olamadı. Osmanlı delegasyonunun itirazları, özellikle Osmanlı Ermeni Patrikhânesinin vatandaşlar üzerindeki dinî otorite olarak tanınması, Yunanistan’ın antlaşmayı imzalamaması ve Arap liderlerin antlaşmaya imza atması noktasında odaklandı. Osmanlı heyeti bu son şartlardan bir kısmını kabul ettirebildiklerini Damad Ferid Paşa’ya bildirdi ve dayatılan antlaşma metnini imzalayıp imzalamamaları konusunda acil talimat beklediklerini 9 Ağustos’ta gönderdikleri telgrafla İstanbul’a iletti. Damad Ferid Paşa, 10 Ağustos’ta heyete gönderdiği telgrafta, Yunanistan’ın da mevcut antlaşmayı imzalamayı kabul etmesi üzerine heyetin Barış Antlaşmasını imzalamak için yetkilendirildiğini bildirerek bir bakıma antlaşmayı onaylamaları görevini tevdi etti. 10 Ağustos’ta Sevr Barış Antlaşması’nı imzalayan heyetten Rıza Tevfik, bir süre daha Paris’te kalmak istemişse de kısa bir süre sonra Doğu Eksperiyle İstanbul’a döndü. Rıza Tevfik, Reşad Nuri Bey ile birlikte Ağustos’un son günü Paris’ten ayrıldı.

8 Haziran 1920’de Ankara’daki Büyük Millet Meclisi tarafından vatana ihanetlerinden dolayı Damad Ferid Paşa, Rıza Tevfik, Dâhiliye Nâzır-ı Esbâkı Âdil, Konya Vâlisi Cemal, Keçecizâde İzzet, Refik Hâlid, Defter-i Hâkânî Emini Refik, Tayyar Paşa gibi isimlerin de aralarında bulunduğu on dört kişi hakkında kanuni soruşturma ve takibat yapılması kararı çıkarılmıştı. Rıza Tevfik’in Ankara hükûmeti tarafından suçlanmasının başlıca nedenleri, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Millî Mücadele hareketine muhalefeti, daha sonra Sevr Antlaşması’nı imzalaması yanında, Mütâreke Döneminde İngiliz Muhipler Cemiyeti’ndeki faaliyetleriydi. Paris’ten İstanbul’a döndükten sonra Anadolu’daki Millî Mücadele’ye olan muhalefeti ve “millî hisleri rencide edici davranışları” Darülfünûn talebelerinin sert protestolarıyla karşılaştı. Bunun üzerine Rıza Tevfik, Darülfünûn’daki görevinden istifa etti.

Ali Kemal’in İstanbul’dan Ankara’ya götürülürken yolda linç edilmesi üzerine Rıza Tevfik, İngiltere sefareti aracılığıyla 8 Kasım 1922’de, Millî Mücadeleye muhalif olan bir grupla birlikte, Egypt vapurunda İstanbul’dan ayrıldı. 12 Kasım 1922’de ulaştığı İskenderiye üzerinden Kahire’ye gitti. Bu sırada Millî Mücadeleye muhalefeti ve Sevr Antlaşması’nı imzalamasından dolayı 150’likler olarak bilinen sürgün listesine dâhil edildi. Kahire’de Şerif Hüseyin ve Ürdün Emiri Abdullah’a yakın kesimlerle yakın ilişkiler kuran Rıza Tevfik, bir grup Arap milliyetçisiyle birlikte önce Cidde’ye, oradan da Mekke’ye gitti. Mekke’de Şerif ile görüştükten sonra bazı İngiliz diplomatlar ve şarkiyatçılarla yakın ilişkiler geliştirdi. Mekke’den Ürdün’e geçen Rıza Tevfik, burada kralın divan tercümanlığı, Sıhhiye ve Âsâr-ı Atîka Müzesi müdürlüğü yaptı.

Rıza Tevfik, yurtdışına çıkarılan diğer muhalifler gibi sürgün yıllarında Ankara hükûmeti tarafından yakından takip edilmiştir. 1928 yılında Amerika’da bulunan çocuklarını ziyaret etmek için New York’a gitti. New York’ta kaldığı süre boyunca Türk ve Arap edebiyatı, tasavvuf felsefesi ve şark mistisizmi konularında çeşitli konferanslar verdi. 1934 yılında Ürdün’deki görevlerinden emekli olunca Lübnan sahilindeki Cünye’ye yerleşti. 150’liklere dair affın çıkmasından beş yıl kadar sonra, 1943’te Türkiye’ye döndü. Siyasetten uzak duran Rıza Tevfik, yalnızca entelektüel faaliyetlerle ilgilendi. 30 Aralık 1949’daki ölümünü müteakip Zincirlikuyu Asrî Mezarlığına defnedildi

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,34 M - Bugn : 69015

ulkucudunya@ulkucudunya.com