« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Ağu

2009

Tevfik Fikret

01 Ocak 1970

24 Aralık 1867`de İstanbul`da doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik`tir. Çocuk yaşta annesinin ölümü onu hayatı boyunca etkiledi. Ortaöğrenimini önce Mahmudiye Rüştiyesi`nde, sonra da Galatasaray Sultanisinde yaptı. Burada Recaizade Ekrem`in öğrencisi oldu. Duygulu kişiliği onu genç yaşlarda şiire yöneltti.


1888`de Galatasaray`ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası`nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı. Yeterince çalışmadan para aldığı gerekçesiyle buradan ayrıldı. Daha sonra tekrar çeşitli memurluklarda bulundu. Ek iş olarak Ticaret Mekteb-i Alisi`nde hat ve Fransızca öğretmenliği yaptı. 1891`de Mirsad dergisinin açtığı şiir yarışmasında birinciliği kazanınca, edebiyat çevrelerinin dikkatini üstüne çekti. 1892`de Galatasaray Sultanisi`nin ilk bölümüne Türkçe öğretmeni atandı. 1894`te Hüseyin Kâzım Kadri (1870-1934) ve Ali Ekrem Bolayır`la (1867-1937) birlikte Malûmat dergisini çıkartmaya başladı.


Önce İnziva Sonra Robert Kolej


1895`te hükümetin bütçede kısıntı yapma gerekçesiyle memur maaşlarının yüzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray`daki görevinden istifa etti ve inzivaya çekildi.1896`da, eski öğretmeni Recaizade Ekrem`in aracılığıyla Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri yönetmenliğine getirildi. Aynı yıl Robert Kolej`e Türkçe öğretmeni olarak tayin edildi.


Toplumdan Kaçış ve Yeni Zellanda Hayali


Sultan Abdülhamid Han yönetimine muhalif olan Batıcılar, muhalefetlerinde uzun süre başarı sağlayamayınca bu durum onları toplumdan kaçış düşüncelerine sürükledi.Ve Tevfik Fikretteki “inziva” düşüncesini daha da derinleşti. Bu düşünce, Servet-i Fünun öbür yazarlarınca da benimseniyordu. Bir ara hepsi birlikte Yeni Zelanda`ya gitmeyi, daha sonra Hüseyin Kâzım`ın Manisa`nın bir köyündeki çiftliğine yerleşmeyi düşündüler. Ama Fikret`in “Yeşil Yurt” şiirinde de açıkça görülen bu sıla ütopyası ve birlikte yaşama özlemi bir türlü gerçekleşmedi. Servet-i Fünun`cular arasında görüş ayrılıkları başlamıştı. Bazıları dergiden ayrıldılar. Bir süre sonra Fikret de derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri yönetmeliğini bıraktı.


Robert Kolej ve Aşiyan


Bütün zamanını Robert Kolej`de geçirmeye başladı. 1901`de “inziva” düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Rumelihisarı`nda Robert Kolej`in yamacında, planlarını kendisinin çizdiği Aşiyan adlı evi yaptırmaya başladı. Bugün Tevfik Fikret Müzesi olan Aşiyan 1905`de tamamlandı. Fikret, eşi ve oğlu Haluk`la birlikte buraya yerleşti. Çok az insanla görüşüyordu. “Sis”, “Sabah Olursa”, “Bir Lahza-i Taahhur” bu dönemin ürünleridir. Bu arada babasının, arkasından da, kızkardeşinin hayatlarını kaybetmesi onu çok etkiledi. Bu döneminde, özgürlük getireceğine inandığı İttihat ve Terakki`yi destekliyordu. 1908`de de, II.Meşrutiyet`in ateşli savunucuları arasına katıldı.


İttihad ve Terakkiye de Muhalif Oldu


Meşrutiyet`ten sonra “inziva”sından çıktı, eski arkadaşlarıyla barışarak, Hüseyin Kâzım ve Hüseyin Cahid`le birlikte Tanin gazetesini kurdu. Ama, gazete İttihad ve Terakki`nin yayın organı durumuna getirilmek istenince buna karşı çıkıp, Hüseyin Cahid`le kavga ederek oradan da ayrıldı. Yeni Yönetimin önerdiği maarif nazırlığı görevini de geri çevirdi. Bu göreve getirilen Abdurrahman Şerefin çağrısıyla, Galatasaray Sultanisi`nin müdürü oldu bir süre önce yanmış olan okulun onarımını üstlendi. Bu arada, toplantı salonunu mescitin üstüne yaptırdığı gerekçesiyle ağır eleştirilere uğradı. O günlerde 31 Mart Olayı patlak verdi. Fikret olayı protesto amacıyla önce kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi gün de istifa etti. Ancak öğrencilerin ve maarif nazırı Nail Bey`in ısrarlarıyla tam yetkili olarak göreve döndü. Ama sekiz ay sonra, yeni maarif nazırı Emrullah Efendi`yle anlaşamayarak bir daha dönmemek üzere Galatasaray`dan ayrıldı. Darülmuallimin ve Darülfünun`daki görevlerinden de istifa etti ve yeniden Aşiyan`a çekildi. Artık, İttihad ve Terakki İktidarına da muhalif olmuştu. 1912`de meclisin kapatılması üzerine, bu olayı meclisin 1878`de (Hicri tarihle 1295`te) kapatılmasına benzeterek “Doksan Beşe Doğru” şiirini yazdı. Bunu “Han-ı Yağma”, “Sancak- Şerif Huzurunda” gibi şiirler izledi. İttihad ve Teraki`nin fedailerince izlenmeye başlandı. Modern pedagoji ilkelerine uygun bir okul açmak, yeni bir edebiyat dergisi çıkartmak gibi tasarıları olduysa da bunları gerçekleştiremedi. O günlerde, ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı. 1914`te kolu şiştiği için bir ameliyat geçirdi. Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı iyice artarak ölümüne neden oldu. 19 Ağustos 1915`te İstanbulda öldü.


ESERLERİ: Ribab-ı Şikeste, Halukun Defteri, Rübabın Cevabı, Şermin, Tarih-i Kadim

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,09 M - Bugn : 7542

ulkucudunya@ulkucudunya.com