« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Haz

2009

Hat’tın Güzel Sanatkârı: Kemal Batanay / Mehmet Nuri Yardım

01 Ocak 1970

Düşünüyorum da, bugün Türkiye'de bir anket yapılsa ve “Kemal Batanay kimdir?” diye sorulsa acaba yüzde kaçımız bu büyük sanatkârı tanıyabilecek? Onun hem mûsikî hem de hat sanatında gelmiş geçmiş en değerli üstatlardan biri olduğunu kaç kişi söyleyebilecek. Yüzde bir mi, sanmıyorum, binde bir mi? Belki. Peki ama böyle mi olmalıydı? Bu ülkenin sanatını yoğuranlar, geleneğini yaşatanlar, geçmişi geleceğe bağlayanlar böyle bir çırpıda unutulmalı mıydı? Elbette ki hayır, yüz bin kere hayır. Peki ne yapacağız? Yapacak tek bir şey var. Önce biz tanıyacağız bu büyük zatları, sonra da çevremize, genç nesillere sevdireceğiz. Türk İslâm sanatlarına hizmet eden öncü ve örnek şahsiyetlerle çocuklarımız ve gençlerimiz arasında bir gönül bağı ve ruh akrabalığı kuracağız. Kemal Batanay'ın hat sanatımızın son büyük temsilcilerinden olduğunu, Münir Nurettin Selçuk ve Yusuf Ömürlü ile birlikte Kubbealtı’nda mûsikî kursları başlatarak Türk mûsikîsine büyük hizmetler ettiğini herkes duymalı, bilmelidir.

Türk hat sanatına son yıllarda büyük bir ilgi gösteriliyor, bu doğru. Gençler sanatı öğrenmeye, anlamaya ve sevmeye çok istekli. Bu zarif ve nadide sanatımızın yüzyıllara dayanan birikimini bugüne taşıyan sanatkârları tanımak şüphesiz çok önemlidir. İşte bu müstesna şahsiyetlerden biri olan Osmanlı hattatlar silsilesinin son üstatlarından Kemal Batanay (26 Mayıs 1892-22 Haziran 1981)’la ilgili güzel bir eseri, hattat ve hat sanatı tarihçisi Prof. Dr. Muhittin Serin hazırladı. Bestekâr, tanburî, hattat ve hâfız olan Kemal Batanay’ı, bu büyük hocanın rahle-i tedrisinden geçen Muhittin Hoca geniş bir şekilde ele almakta, hayatı, sanatı ve eserleri üzerinde durmaktadır. Sanatın yaşatılması ve yozlaşmadan günümüze taşınması gayreti içinde olan Kemal Batanay’ın büyük hizmetleri bu eser sayesinde daha iyi bir şekilde anlaşılıyor. Yazar, Kemal Batanay kitabının önsözünde eseri niçin kaleme aldığını belirtirken Süheyl Ünver'ten bana göre çok mühim bir hâtıra naklediyor. Ünver’in bir öğüdünün hayatına yön verdiğini belirten Serin, talebelerin hocalarını unutturmamaları, mutlaka yeni nesillere tanıtmaları ve haklarında yazmaları gerektiğini vurguluyor. Çok önemli, altı çizilmesi ve ders alınması gereken bu satırları, bu kadirşinas davranışı sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle diyor Muhittin Hoca:

“Kemal Batanay'dan yazı meşkettiğim günlerden bir gün, Süheyl Ünver beni karşısına alıp ‘Oğlum geçmişte üstatlara en büyük ihaneti kim yapmıştır biliyor musun? Ders ve feyz aldıkları hocalarının hayatları, sanatları, iç dünyaları ve çalışma tarzları hakkında hiçbir bilgi nakletmeyen talebeleri… Sen hocasına ihanet edenlerden olma. Hocanın karşısında eli kolu bağlı, oturmak edep değildir. Boş durma, bir nefesini boşa geçirme. Talebelerinin ihmali yüzünden pek çok sanatkârın hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Unutulup gitmişlerdir.’ diyerek hayatıma yön veren öğütlerde bulunmuş, zamanında yapmam gereken işler konusunda uyarmıştı. Kemal Hoca’ya karşı talebelik görevini yerine getirme sorumluluğu ile Süheyl Ünver’in ikaz ettiği günden itibaren başlayan gözlemlerimi yazma alışkanlığı böyle bir eserin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Uzun süren araştırmalara rağmen hocanın bazı eserlerine ulaşamadık. Bilgi ve hâtıraların zaman içinde silinmesi, belgelerin kaybolması endişesi ile çalışmalarımızı böylece şekillendirdik.”

Muhittin Bey bu öğüde kulak veren ve hocası Kemal Batanay’la alakalı önemli bir eseri vücuda getiren bir sanat ve gönül adamı. Bence Süheyl Hoca’nın bu inci mercan değerindeki nasihati çerçeveletilmeli, ardından bütün sanat, kültür ve edebiyat mahfillerine asılmalıdır. Öğrenciler hocalarını mutlaka anlatmalı, hâtıralarını yâd etmeli ve onları unutkanlık kuyusundan kurtarmalıdır. Bu bir vefa borcu olduğu gibi hocalara ödenmesi gereken bir hak, ödev ve vecibedir.

İlmî bir disiplin içinde hazırlanan ve Kubbealtı Neşriyatı arasında sanat hayatımıza armağan edilen Kemal Batanay kitabının birinci bölümü Kemal Batanay’ın ailesi, çocukluğu, gençliği, öğrenimi ve aile hayatına dâirdir. Ayrıca iş hayatı teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır. İkinci kısımda çok yönlü bir sanatkâr olan Batanay’ın mûsikişinaslığı, hattatlığı, şairliği, bestekârlığı, tambûrîliği, hânendeliği, hocalığı belgeler ışığında tanıtılıyor. Üçüncü fasılda ise talik, celi talik eserlerinden örneklerle yaklaşık 1940’lı yıllardan sonra Kemal Batanay’ın kaleminden çıkmış levhaların elde bulunan kalıpları esas alınarak eserlerinin genel bir listesi ve örnekleri veriliyor. Birbirinden güzel levhalar, nefis besmeleler, kıt’alar, ayet ve hadisler, kelâm-ı kibarlar, beyitler sadece göze değil, gönle de hitap ediyor. Kaynakça ve dizin ile tamamlanan büyük boy, kuşe kâğıt, 208 sayfalık eser, sanat meraklılarının, özellikle hat erbabının temel kaynaklarından biri, aynı zamanda sanat tarihiyle ilgilenenlerin ellerinin altında, kütüphanelerinde bulunduracakları çok kıymetli bir şaheser olarak ışıldıyor.

Kemal Batanay mûsikînin özünü kavramış, hat’tın sırrına ermiş, sanatın künhüne varmış, özü sözü bir, derviş meşrepli, vefalı, ilmini kıskanmayan, aksine bilgisini diğer sanatkârlar ve talebeleriyle bölüşen yüksek bir karakter âbidesidir. Onun dostlarına düşkünlüğünü ve iyiliklerle örülü dünyasını anlatmak için bir örnek vermek istiyorum:

Bir gün, bir dostunun hastalandığını haber alınca, Kadıköy’den alelacele kalkıp Fatih’e gider. Önce vapura, ardından otobüse biner ve arkadaşının evine varır. Bakar ki paltosunun altında pijaması var. O telâş içinde pantolon ve ceketini giymeyi unutmuştur. Şimdi böyle yüreği sevgi dolu, candan insanlar kaldı mı bilmiyorum? En yakın dostlarımızın ölümlerini bile günler, haftalar, hatta bazen aylar sonra duyulabiliyoruz. Ne diyelim Allah encamımızı hayreyleye. Yine de ümitsizliğe düşmemeli insan bence. Dursun Gürlek Bey’in sıkça dediği gibi “gökkubbenin altı boş değildir”. Bütün iyi insanlar, güzel atlara binip gidecek değil ya? Elbette vefalı, kadirşinas, edep erkân bilen ve adamlığın hakkını veren insanlar yeryüzünde az da olsa vardır. Kemal Batanay'a rahmet diliyor, Muhittin Serin'e teşekkür ediyorum. Kalemine, yüreğine, gönlüne sağlık aziz Hoca!

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,38 M - Bugn : 35163

ulkucudunya@ulkucudunya.com