« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 Kas

2021

Gömelim gel sizi tarihe desek, sığmazsınız!

Servet Avcı 01 Ocak 1970

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki ne güzel buyurdu: "Bizden önce aç, dağlarda yaşayan insanlar vardı!.."

Okumuş adam ne de olsa, yoksa "Hanzo gibiydiniz… İki ayağınız üzerine doğrulmayı ve konuşmayı bile bilmiyordunuz" diyebilirdi… Neyse ki kibar insan, ayıbımızın tamamını yüzümüze vurmadı şükürler olsun!..

Hem bize konuşmayı öğrettiler hem de taşı taşa sürterek ateş yakmayı!.. Henüz tekerleği icat edememiş olsak da 'yerli uçak göklerde' kampanyamızı buzul çağından beri sürdürebiliyoruz!.. 20 yıl önce evlerimizde buzdolabı yokken, şimdi uzaya dört gidiş dört gelişli yollar döşendiği söylense inanacak kitlelerimiz oldu!..

AKP'den önce bugünkü havaalanlarının çoğu yoktu!.. İnsanlar bir yerden bir yere mancınıkla fırlatılıyordu!.. Biraz telefat veriyorduk ama olsun!.. Yokuş aşağı inerken beyni boşa aldığımız için fazla beyin hücresi harcamıyorduk!..

***

Özhaseki'nin "Dağlarda yaşayan aç insanlar vardı" tespiti doğrudur ama eksiktir!.. Denizlerde de midye taklidi yaparak kayalara tutunup yaşayan insanlar vardı!.. Deniz suyundaki pisliği süzerek besleniyorlardı!..

Bir de ormanlarda yaşayan, sağını solunu yaprakla kapamış türlerimiz vardı!.. Onlar da fotosentez yaparak yuvarlanıp gidiyorlardı!..

Zaten bizim medeniyet tarihimiz ikiye ayrılır: AKP'den önce ve AKP'den sonra!..

Ne demişti 2013'te bir vatandaşa Burhan Kuzu: "Biz farelerin aç gezdiği bir Türkiye devraldık. Biz gelmesek sen bile belki aç kalacaktın. Şükür ve dua edin bize…"

Allah'tan Kuzugiller gelmişti de memlekette aç fare kalmamıştı!.. Eskiden yüzüne bakılmayan ne kadar lağım faresi varsa, statü atlamış, makam, mal, mülk sahibi olmuş, karnı çatlayıncaya kadar doymuştu!..

Tabii ki şükür ve dua bu durumda millete düşecekti!.. Daha ne yapacaktı Kuzugiller? Üstüne üstlük "Yeter! Söz farenin" diye bir de slogan mı patlatsalardı!..

***

İnsanın eskiyi bilmeyen, memnuniyetsiz kitleleri gördükçe "Çıkar telefonunu" diyesi geliyor!.. İlgili Bakan, "Paramız var ki dışarıdan saman alabiliyoruz" dediğinde bununla gurur duyacağına, 'saman lobisi' gibi çalışıp ellerini ovuşturanlar doğrudan Sandinista ajanıdır!..

Bakınız milletin vekili "Ülkede yokluk yok, her şeyde bolluk ortada" derken çok samimi!.. Bir başka milletvekilimiz de "Domatesi bir kilo yerine iki adet alın" derken çok samimi!.. Vatandaşa "Gerekirse soğan yeriz" diyen milletvekilleri evlerine soğanı kiloyla değil, zaten kamyonla alıyorlar, soğanla besleniyorlar!..

Benzine zamla ilgili açıklama yaparak, milletimizin yüreğine su serpen ve cümle dış güçleri kepaze eden milletvekilimize ne kadar teşekkür etsek azdır!.. "Zamlarla ilgili benzin istasyonlarında kuyruk yok… Araç sayısı fazla, ondan kaynaklı" cümlesi çağları aşan bir tespittir!..

***

Sıksan şüheda fışkıracak topraklardan bugün yöneticilerimiz sayesinde IQ fışkırıyor!..

Kabul edelim ki biz bu 'aydınlanma çağı'nı kolay yakalamadık!.. "Dolar'ı dış güçler yükseltiyor" derken Plevne Marşı eşliğinde klipler çevirdiğimiz 'iç güçler'in niye var olduğunu ve ne yaptıklarını merak etmeyen kafalar kolay yetişmedi!..

Dün dağlarda aç kalanlar, şehirlerde fareler gibi aç gezenler bizim gerçeğimizken, şimdi bolluk üstüne bolluk, refah üstüne refah var!..

Rahmetli Burhan Kuzu, "Şükür ve dua edin bize" derken haksız mıymış? İktidarımızın bir başka milletvekili "Paranızın bittiği zaman olabilir, para kalmayabilir.. Başınızı bir kaldırın, şu yolların güzelliğine bakın arkadaşlar… Bakın ne güzel yollar yapılmış, gözünüz gönlünüz açılsın" derken haksız mıdır?

Artık asfalt mı yersiniz, en yakın viyadüğün dibini mi sıyırırsınız, Karadeniz'de her ay yeniden çıkan doğal gazı mı içinize çekersiniz, o sizin tercihiniz!.. Eskisi gibi dağlarda aç gezmeyin de!.. Bedava Ülkücülük / Galip Erdem

Samimiyetinizden asla şüphe etmiyorum. ''Domuzdan yana'' değilsiniz, biliyorum! Doğruluğuna inandığınız fikirlerin ezilmek istenmesine üzülüyorsunuz. Fazilet temeli üstüne kurulacak mesut ve müreffeh bir Türkiye'yi şiddetli özlüyorsunuz. Dâvânızın başarıya ulaşması için sık sık dua ettiğinize,hattâ, zafer rüyaları gördüğünüze bile eminim. Ama ne yazık ki, bundan başka hiçbir şey yapamıyoruz. Mücadele ile yegâne ilginiz, ''Allah vere de bizimkiler kazansa...'' diyerek, tehlike kulakların duyamayacağı bir sesle dua ederek seyirci kalmaktan ileri gidemiyor.


Tanınmağa cesaret edemiyorsunuz. Saflarınızı kuvvetlendirmek üzere aralarına katılmaktan korkuyorsunuz. Böylece bir çetin dâvânın bütün yükü bir avuç adamın omuzlarına yükleniyor. O bir avuç adam mücadeleyi kazanırsa ne âlâ, avuçlarınız patlayıncaya kadar alkışlayacaksınız. Onların olduklarından daha büyük gösterecek, olağanüstü vasıflar tanıyacak, şımartacaksınız. Ama yenildikleri vakit, ama her yönden saldıran çeşitli düşmanların üstün kuvvetine dayanamayıp ezildikleri vakit hiç birinizin ortalıkta görünmeyecek, âdeta hep birden ''toz'' olacaksınız. Artık o yenilmişlerle karşılaşmamak için sokakta yolunuzu değiştirecek, selâm vermekten çekineceksiniz. Yalnızlığın çilesini dolduran, ihanetin ıstırabı ile kahrolan o bir avuç insan yine size darılmayacak, umudunuz kesmeyecek. Mücadelesini devam ettirecek.


Rahatınızın kaçmaması, düzeninizin bozulmaması uğruna her şeye katlanacaksınız. Yanlış anlamayın: O bir avuç adam elbette ki, sizin hesabınıza değil, gönül verdikleri bir ülkünün hizmetinde çalışıyorlar. Hak yolunun yolcuları, siz olsanız da olmasanız da, yollarından dönmeyeceklerdir. Yalnız, bir noktayı unutmayınız: Bu oyun daima böyle oynanmaz. İmkânla iman birleşmediği müddetçe kazanılmaz. Kazanılsa bile, zaferde sizin en ufak bir payınız olmaz. Hiç değilse olduğunuz gibi görününüz, bedava ülkücülükten vazgeçiniz. Bu kadarı bile, kazanmasını istediğiniz taraf için bir hizmettir.Sizi hesaba katmamış, yardımınıza bel bağlamamış olurlar. Hep seyirci kalacağınızı, hiçbir zaman sahaya çıkmayacağınızı bilirlerse, ona göre hazırlanırlar.

Sizi haksız bulmuyorum. İnsanoğlunun önce, nefsinin hizmetçisi olduğunu unutmuyorum. Sadece, sırf nefsine hizmet etmek isteyen bir insanın bile, zaman zaman nefsinden fedakârlık yapmak zorun kalacağını hatırlatmak istiyorum. Tarih, hiçbir şey kaybetmeyeyim derken her şeyi kaybedenleri çok görmüştür.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,06 M - Bugn : 11632

ulkucudunya@ulkucudunya.com