Şeb-i Arus lügat manası düğün gecesi demektir. Hz. Mevlana kendi ölümüne rabbine duyduğu aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.Hz. Mevlâna için ölüm, yeniden doğuştu. "Bu yanda ölümdür ama, o yanda doğumdur" diyordu.
Derin bir aşkla Hak'ka vuslatın doğumuydu. O halde ölüm günü, vuslat günü sevgilinin sevgiliye kavuşma günü, yani düğünü; gecesi de gerdek gecesiydi. Kur'an-ı Kerim'de "Allah'a dönüş" olarak vasıflandırılan ölüm, Mevlâna için yâre kavuşma, visal ve "Şeb-i Ârus - Gerdek Gecesi"dir.
Mevlâna, son zamanlarda söylediği bir gazelinde;
"Öldüğüm gün, tabutumu omuzlar üzerinde gördüğün zaman,
bende bu cihanın derdi var sanma..
Bana ağlama,"yazık yazık, vah vah deme.
Şeytanın tuzağına düşersen, vah vah'ın sırası o zamandır,
yazık yazık o zaman denir..
Cenazemi gördüğün zaman ayrılık ayrılık deme, benim,
buluşmam, görüşmem o zamandır.
Beni mezara koydukları zaman "elveda elveda" deme..
Mezar cennet kapısının perdesidir.
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret.
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir.
Sana batma görünür ama, o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmadır.
Mezar ise hapishane gibi görünür ama, aslında can'ın hapisten kurtuluşudur.
Yere hangi tohum atıldı da bitmedi.
Neden insan tohumuna gelince bitmeyecek zannına düşüyorsun.
Hangi kova kuyuya salındı da dolu olarak çıkmadı.
Can Yusufu kuyuya düşünce, niye ağlasın.
Bu tarafta ağzını yumdun mu. o tarafta aç..
Çünkü artık, hayhuydan uzak. mekânsızlık âlemindesin" diyordu.
Bu manaya istinaden her yılın Aralık ayında Mevlana Vuslat Yıldönümleri çerçevesinde Şeb-i Arûs törenleri yapılır.
Bu "vuslat" zevki içinde Mevlâna, ölüm gününü bir gam. bir üzüntü günü olarak değil, bir zevk ve neş'e günü olarak kabul ediyordu.
Diyor ki, "Eğer mezarımı ziyarete gelirsen, üstümdeki toprak yığınını rakseder görürsün.. Ey kardeşim, meclisime defsiz gelme.. Çünki, Hudâ Meclisi'nde gamlı olmak, yaraşmaz. Çenem bağlanmış mezarda yatmadayım amma, ağzım sevgilinin ebedi sarhoşluğunu durmadan emmededir.."
Yüzyıllar ötesinden Hz. Pir şöyle sesleniyor: "Yazık Konya halkına bizim zevkle dolu olan semâmızdan usandılar ve alttan alta bizim aleyhimizde bulunuyorlar. Bizim bu güzel ve neşeli şeylerimiz hoşlarına gitmiyor. Saba halkı gibi Allah nimetini inkâr ediyorlar. Onların bizi kötüledikleri kulağıma geliyor... Bu insanlar daha sonra öyle perişan olacaklar ki, eşyalarını terk edip bu şehirden uzaklaşacaklar... Nihayet tövbe ile bizim evlâd ve ahfâdımızı kabul ettikleri vakit Allah'ın inâyeti ile Konya yeniden gelişip canlanacak. Bu dönemin insanları da semâ sever ve zevk adamı olacaklar. Bu aşk âlemi bütün dünyayı kaplayacak, bütün insanlar bizim sözümüzün âşığı olacaklar..." (Hz. Mevlânâ, Eflâkî, I, 304 vd.)
"Ey Konya! Önce Mevlânâ'nın varlığıyla parlamıştın, şimdi de türbe sayesinde eminsin." (Sultan Veled,)
"Allah'a tekrar tekrar yemin ederim ki, bu mânâ, güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar bütün dünyayı kaplayacak ve bütün ülkelere gidecektir. Hiçbir mahfil ve meclis olmayacak ki, orada Mesnevî okunmuş olmasın; hatta o dereceye varacak ki, mâbedlerde zevk ve sefa yerlerinde okunacak, bütün milletler bu sözlerle süslenecek ve onlardan faydalanacaklardır." (Hz. Mevlânâ, Eflâkî, I, 470)
NEDEN BİZİMDE ÖLÜMÜMÜZ ŞEB-İ ARUS OLMASIN???
SELAM VE DUA İLE.....