« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Nis

2018

Alparslan Türkeş, Devlet Bahçeli için ne demişti?

Mehmet Ali Yılmaz 01 Ocak 1970

Bu gün de “MAYAŞ’a ne oldu” başlıklı yazımın devamı niteliğinde olanı tekraren yayınlıyorum. Bunun da içeriğinde pek bilinmeyen gerçekler var. İlginizi çekecektir:

“1980 darbesinin puslu ve karanlık günleri…

Siyasi parti liderleri tutuklanmış, hem sağ, hem de sol örgütler paramparça.

Önce darbeyi kimlerin yaptığından emin olmak için saklanmayı tercih eden MHP lideri Alparslan Türkeş de en sonunda teslim olup, içeri giriyor.

Fakat ortada bin beş yüzün üzerinde ocak teşkilatı vardır ve bunlar başsız durumdadır.

Bu durum üzerine Türkeş kapatılan partisinin Gençlik Kolları Genel Başkanı Ramis Ongun’dan da etliye sütlüye bulaşmamış, her hangi bir olaya karışmamış isimler ister.

Birden fazla insanın katılımıyla MAYAŞ isimli bir anonim şirket kurulacak, MHP’nin ve ileride MİSK’in (Türkiye Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu) mal varlıkları bu şirkette toplanarak bir araya getirilecektir.

Aynı zamanda bir yayın evi olan MAYAŞ kanalıyla çeşitli kitap ve dergilerin basılıp dağıtılması ve cezaevlerinde bulunan ülkücülerin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması hedeflenir.

Bu şirketin başına da Hatay’ın, Reyhanlı ilçesinde bir kaç yıllık öğretmenken oradan alınıp geçmişte MİSK’e maaşlı eğitmen olarak getirilen şimdinin MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman atanır.

MAYAŞ’ta daha sonra yaşanan gelişmeleri merak edenler az geri dönüp, “Devlet Bahçeli ve İsmet Büyükataman’ın geçmişi” başlıklı yazımı okuyabilirler?

Bir tanıdık isim daha vardır bu şirketin kurucuları arasında:

“MHP’nin şimdiki Genel Başkanı Devlet Bahçeli.”

Alparslan Türkeş hapiste yatarken daha sonra MAYAŞ’ta yaşananlardan hiç hoşlanmaz ve yetkiyi Muharrem Şemsek’e verir.

Bu arada da Devlet Bahçeli’yi feci şekilde dövdürür!

Aynı sıralarda CIA kaynaklarından bir haber ulaşır MAYAŞ’takilere.

Darbe yönetimi Türkeş’i hapisten ya hiç çıkarmayacak, ya da bir süre sonra orada öldürecektir!

Bu haber üzerine bazı isimler harekete geçerek başbuğlarına ihanet komploları kurmaya girişirler!

Türkeş nasılsa öldürüleceğine göre, koskoca milliyetçi hareket başsız kalır mı hiç?!.

Hem de üstelik devletin başına Devlet gerekken!

Bir gün Bursa’dan, ülkü ocakları kurucularından ve Türkeş’e son derece yakın isimlerden Orhan Çavuşoğlu, o sıra MAYAŞ’ın müdürlüğünü yapan İsmet Büyükataman tarafından Ankara’ya çağırılır.

Dışarıda bir yerde birlikte görülmek istemez Büyükataman; Ülkücü İşçiler Derneği eski Genel Başkanı Vedat Alagöz’ün evine geçmesini ister.

Ve asıl bakla aynı günün akşamı o evde çıkar ağızdan.

Aldıkları habere göre, liderleri Alparslan Türkeş’in ipi darbe yönetimi tarafından çoktan çekilmiştir.

Bundan sonra milliyetçi hareket Türkeş’siz biçimde dizayn edilecek, örgüt bunun için hazır hale getirilecektir.

Orhan Çavuşoğlu’ndan bu oluşuma katılmasını ve yeni yapının Bursa’daki önderi olmasını ister İsmet Büyükataman.

Geri kalanı önceki gün görüştüğümüz Orhan Çavuşoğlu’ndan dinleyelim:

“Çok gücüme gitti bu tuhaf teklif. Milliyetçi hareketin geleceğini, kimlerin yöneteceğini Amerika mı belirleyecekti? Onlardan aldığımız haberlere göre mi hareket edecektik biz? ‘Bize düşen görev Türkeş’siz bir yapıyı dizayn etmek değil, tüm gücümüzle çalışıp önderimizi oradan nasıl çıkaracağımızı düşünmektir’ dedim ona. ‘Yazıklar olsun size, benim ve yedi sülalemin cesetlerini çiğnemeden bu konuda bir adım bile atamazsınız’ dedim.”

“Peki sonra ne oldu” diye sordum Orhan Çavuşoğlu’na?

Önce güldü, “ne olacak” dedi, “onca planlarına rağmen öldürülecek dedikleri Türkeş bey hapisten çıkıverince ortada kalakaldılar. İsmet Büyükataman sokulamadı bir daha partiye. Ta ki başbuğ ölene kadar. O sıra ben Bursa İl sekreteriydim. Türkeş beyin vefat ettiği gün İl binasına gelmiş. Teşkilat çok tepkiliydi ona karşı. İçeriye girip, geldiğini haber verdiler. ‘Sakın’ dedim, ‘hiç kimse bir taşkınlıkta bulunmasın.’ Yoksa fena yapacaklardı adamı!..”

Ve işte asıl soru:

“Türkeş, durumunu bildiği halde daha sonra Devlet Bahçeli’yi niye yanında tuttu?”

Çavuşoğlu’nun yanıtı:

“Rahmetli çok ileri görüşlü ve stratejik düşünebilen bir insandı. Yanımızda dursun, onlar bizi yönlendireceğine, zamanı geldiği vakit biz onları yönlendirelim diye düşündü. Ama hep son derece temkinliydi.”

Peki, neydi Devlet Bahçeli’nin durumu?

Alparslan Türkeş’in bildirdiğine göre Bahçeli MİT tarafından milliyetçi hareketin içine sokulmuş maaşlı bir ajandı.

Onu nereden öğreniyoruz?

Türkeş’in 1983 yılında hapisteyken yazıp, doktoru vasıtasıyla oğlu Tuğrul Türkeş’e gönderdiği mektuptan.

İşte buyurun, hiçbir vakit yalanlanmamış, Türkeş’in kendi eliyle kaleme aldığı mektup:

http://www.yenimarmaragazetesi.com/Resimler/Editor/images/alpaslanturkes_mektup1.jpg“Pek değerli ve Sevgili Oğlum



Bu gün, muhterem arkadaşımız (…) mektubunuzu getirerek beni çok sevindirdi. Yazılarınızı okuyarak gerçek durum hakkında aydınlandım. Teşekkürler ederim. Ara sıra yazmanızı ve bana bilgi vermenizi rica ederim. Malum olduğu üzere davamız Türk-İslam davasıdır. Her hareketimizin gayesi Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak ve asil milletimize hizmet etmektir.

…imanlı iyi bir arkadaşımızdır. A.E de temiz ve ihlaslı bir Anadolu Türkmeni’dir. Avşardır, benim aşiretimden boyumdandır. Denenmiş, fedakár bir kimsedir. Göze çarpan kusuru kendisine zarar veren içki tutkunluğudur. M.Ü. ise gayet temiz, dürüst, imanlı, aydın bir kişidir.



Bunlar milliyetçilik yolunda, geçmiş yıllarda sessizce hizmet vermişlerdir. A.G., A.A. tarafından gösterilen hatalı davranışı anlamak mümkün değildir. Devlet Bahçeli’nin bunlarla aynı davranışa girişmesi mümkün şey.



Devlet Bahçeli, MİT’dendir. Arkadaşlarımız MİT’den uzak olmalı, bunlara hiç itimat etmemelidir.



Ne ise çok şükür şuurlu arkadaşlarımızın sayesinde fesat yatışmış oldu. Fakat bu tatsız şeyleri yapanlar, ya Anavatan Partisi ile işbirliği sebebi ile kışkırtılmışlardır veya MİT tarafından kullanılmışlardır. Mesele üzerine dikkatle eğilmek lazımdır.



Ermenilerin cinayetlerine karşı bazı MİT memurları içerde ve dışarıda ülkücüleri kullanmak teşebbüsünde bulunuyorlar. Bunları asla kabul etmemeli, hiçbir eyleme karışılmamalıdır. Önce yönetim Milliyetçilere karşı giriştiği baskıyı, yanlış uygulamayı değiştirmeli ve resmi makamlar, görev teklif etmelidirler. Bu takdirde devletimizin desteğini ve tasvibini arkamıza alarak eyleme girişmek kabul olunmalıdır. Aksi halde MİT (?) memurlarının el altından yaptıkları teklifleri kabul etmek zararlıdır. Bunu herkese münasip şekilde anlatmalıdır.



Şimdi sizden özel bazı ricalarım olacaktır. Eşim Seval hanımı tanıyorsunuz. Gerek sizin ve gerek muhterem (…) hanımın arada bir telefonla aramanızı kendisine (okunamadı) ilgi ve destek vermenizi rica ederim. Güvenilir iyi bir de şoför temin etmeye çalışmanızı rica ederim.



Mahsus selamlar ederek sevgilerle gözlerinizden öperim. Cenabı Hakka emanet ederim. İmza:



Alparslan Türkeş”

Türkeş’in yokluğunda gelinen nokta ortada:

Devlet Bahçeli MHP Genel Başkanı, İsmet Büyükataman yani Bahçeli’nin sağ kolu genel sekreter.

MHP’yse yıllardır AKP’nin can simidi.

(Şimdi de kuyrukları sıkıştığı vakit her iki taraf da MHP’li muhalifleri “paralelci” diye suçlamaya kalkışıyorlar!..)

Takdir ve yorum okurun.”

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,27 M - Bugn : 24254

ulkucudunya@ulkucudunya.com