« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Kas

2017

Kemal Fedai Coşkuner

Hatice Kübra GÜLER 01 Ocak 1970

“Tanyeri sökül artık gelmeyecek mi eşin?
Kalbimde kor kesilen hasreti o güneşin.
Gel gel yetsin ben sana kasideler yazayım,
Kızıl başlı mel’unun mezarını kazayım.”

Bu dizeler genç bir öğretmen olan Kemal Fedai Coşkuner tarafından yazılmış ve 1950 yılında Antalya Muhallimler Park Gazinosu’nda okunmasıyla yankı uyandırmıştır. Kemal Fedai Coşkuner mesleğine âşık olan bir öğretmen, bir şair ve aynı zamanda Fedai dergisinin başyazarıdır. Fedai dergisinin ilk sayısı Ağustos 1963 tarihinde çıkmış, arada aksamalar olsa da, Kemal Fedai’nin vurulduğu 3 Aralık 1979 tarihine kadar yayımlanmıştır. O, köy enstitüsünde öğrenci olduğu yıllarından itibaren memleket meselelerine kafa yormuş milliyetçi bir yazardır. Fedai dergilerinin kapağında belirtildiği gibi canı “Allah’a, vatana ve hürriyete” feda olmuştur.

1948’de “Bizimki Böyle Gider” adlı ilk şiir kitabını çıkartmıştır. En verimli çağında kaybettiğimiz Kemal Fedai (52), ilk şiir kitabının kapağına koymayı uygun gördüğü iki mısrada “Ne çıkar engel olsa bize dağ deniz kaya/Ben canımı adadım inandığım davaya.” diyerek ömrünü davasına vakfettiğini ifade etmiştir.

Kemal Fedai’nin 1970 yılında bastırdığı “Vatanda Gurbet” adlı şiir kitabı o dönemde yaşayan pek çok ülkücünün kitaplığında yer etmiştir. Yaşadıkları ve hissettikleri şiir kitabına “Vatanda Gurbet” adını koymasına neden olmuştur. Kitabın önsözündeki şu ifadelerinden bu ruh hali anlaşılmaktadır: “Ne hazindir ki memleketimizin içine düştüğü vahim durum bizi bir mücadeleye itti. Bir savaşa giriştik. Maalesef bu yüzden sanatı da oldukça ihmal etmek zorunda kaldık. Hayatımızı baştan başa bir mücadele ve çile doldurdu. Bu durum ileride bir kitap mevzuudur.” İfadelerinden de anlaşılacağı üzere Fedai o dönemlerde vatanında gurbeti yaşamıştır. Onun nesli kendi vatanlarında öksüz ve yetim kalmışlardır. Fedai o neslin duygularına şiirleri ile tercüman olmuştur. Yaşadıkları tüm sıkıntılara rağmen yılmamış, gurbetlik ağır gelse de, zor olsa da davalarından dönmemişlerdir. Bu aşk uğruna bir kısmı Fedai gibi şehit olurken, bir kısmı da işkencelere maruz kalmışlardır.

Şiirlerinde genellikle vatan aşkını, Turan sevdasını, milletine duyduğu sevgiyi ve bağlılığı, memleket sevgisini, dini ve tarihi konuları işlemiştir. Milliyetçiliği ile ünlü kişilere ve tarihi şahsiyetlere armağan ettiği şiirleri de vardır. Yine “Vatanda Gurbet” adlı şiir kitabının önsözünde ilham kaynağını şu şekilde ifade etmektedir: “İlham membaım milletimin vefalı sinesidir. Istırabın sahneye çıkardığı bir insan olduğumu zannediyorum. Bu ıstırap ecdad mirasına layık olamamanın üzüntüsünden, Anadolu insanının çilesinden gelmektedir. Kısaca ben sanatı bu topraklar için millet için bir vasıta kabul ediyorum… Uğruna baş koyduğum her şeyim vatanım ve Türklüğümdür. Allah’a ve hürriyete açılan yol bu sevgiden geçer.”ifadelerinden onun sahip olduğu değerlerin, içinin kıpır kıpır etmesine neden olduğu anlaşılmaktadır. Şiirleri vatan aşkıyla atan kalbinin ürünleridir. Turan neredeyse tek hayalidir. Türkellerinin derdiyle dertlenmekte, sevinciyle sevinmektedir.

Aile fertlerine yazılmış şiirleri de vardır, her şair gibi alabildiğine duygusaldır da. Dava adamlarının kaderidir denilebilir bireysel konulardaki duyarlılığını dile getirmekte zorluk çekmek. Bu sebeple hep ailelerini, sevdiklerini ikinci plana atmak zorunda kalırlar. Kendilerini davalarına adamışlardır ve dava aşkıyla karınca kararınca ellerinden ne geliyorsa yaparlar. Kemal Fedai de elinden ne geliyorsa yapan, kalemi vasıtasıyla milliyet düşmanlarıyla mücadeleye çalışan bir fertti. Ailesi de onun derdine, sevdasına ortak oldu ve onu her zaman destekledi. Mücadele dolu bir ömür geçirdi. Arkasında birçok fikir yazısı, şiir kitapları ve kitap haline getirmeye ömrünün vefa etmediği şiirlerini bırakarak bu dünyadan göçtü. Bizse bu davanın bir bayrak yarışı olduğunu ve Turan sevdasını aklımızdan hiç çıkartmadık. O nedenle bu aileye mensup olmaktan ve böylesine inanmış bir kişinin torunu olmaktan ötürü kendimi şanslı, bir o kadar da sorumluluk sahibi hissediyorum. Mekânı cennet olsun…

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,28 M - Bugn : 4809

ulkucudunya@ulkucudunya.com