« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

28 Ağu

2017

Trump’ı seyrederken...

Ergin Yıldızoğlu 01 Ocak 1970

Trump’ın, devlet başkanı olduk­tan sonra yaşadıklarını izlerken, Türkiye’de sağlı sollu liberalle­rin, siyasal İslamın yükselişini kolaylaş­tırırken ağızlarına doladıkları “seçilmiş­ler ve atanmışlar” ikilemini anımsadım. Bunların kapitalist devletin liberal de­mokratik biçiminin işleyişini, liberal de­mokrasiyi anlamaktan uzak, popülist de­magoglardan farksız olduklarını bir kez daha düşündüm.

Trump ve öteki hükümet
Donald Trump seçim kampanyası bo­yunca, sürekli sağ popülist (faşist) du­yarlılıkları kaşıdı, “kurulu düzeni”, “Was­hington elitlerini” eleştirdi, Amerika’yı yeniden büyük yapmaya, ekonomik ko­rumacılıkla yeni iş yaratmaya söz verdi. Trump büyük kana ve hazineye mal olan savaşlardan çıkacaktı; “ABD artık dün­yanın polisi olamazdı”; “Önce Amerika” gelecekti.
Trump’ın seçilmesi şok yaratır­ken ben, Anayasa Profesörü Micha­el Glennon’ın Ulusal Güvenlik ve Çifte hükümet ve Andrew Kreig’in Başkan­ları oynatan kuklacılar başlıklı çalışma­larından da yararlanarak “ABD devleti­nin yapısını da göz önüne almak ge­rekir” diyordum.
Trump’a yönelik olarak başlayan en­gelleme, tasfiye çabaları, kongrenin, ABD güvenlik bürokrasisinin, yargının ve ana akım medyanın Trump’ın politikala­rını benimsemediklerini gösterdi. Trump, esas olarak siyahi yoksulları hedef alan sağlık politikasını, Müslümanları hedef alan göçmenlik politikalarını hayata ge­çiremiyordu. ABD kongresi, Trump’ın seçmene söz verdiği en önemli konular­da, yasa önerilerini onaylamadı.
Aynı anda ulusal güvenlik bürokra­sisi, yargı, Trump personeli ile Rusya arasındaki ilişkileri soruşturuyor, med­ya bu konuyu sürekli gündemde tutu­yordu. Bu süreçte, Trump’ı hüküme­te getiren çekirdek personel teker te­ker tasfiye edildi. Trump’ın FBI Baş­kanı James Comey’i, sadakat garan­tisi vermediği için görevinden alma­sı büyük yankı yarattı. Bu kaosun için­de, “güvenlik bürokrasisi”, “Home­land Security” (iç güvenlik) başkanı ol­ması Kongre’de onaylanan emekli ge­neral John Kelly’yi Beyaz Saray per­sonel şefliğine yerleştirdi. Şimdi sıra Bannon’a gelmişti. Virginia Charolttes­ville olaylarının ardından, Trump’ın, be­yaz üstünlüğünü savunan ırkçıları suç­lamakta gecikmesi ile patlak veren “fır­tına” Banon’un tasfiyesini kolaylaştırdı.
Daha da ilginci, Trump’ın Ekonomik Konseyi’ndeki Merck, J.P Morgan, Blackstone, 3M gibi dev şirketlerin CE­O’ları, Trump’ın açıklamalarını protesto ederek teker teker çekilmeye başladılar; konsey çöktü. Aynı günlerde Pentagon generalleri, orduda ırkçılığa yer olmadı­ğına ilişkin açıklamalar yapıyorlardı.

Atanmışlar - seçilmişler
Steve Bannon, tasfiye edildikten sonra yaptığı ilk açıklamada, “Uğruna müca­dele ettiğimiz ve kazandığımız Trump Başkanlığı bitmiştir” dedi. Trump’ın, Af­ganistan politikasında radikal bir “U” dö­nüşle, bu “yararsız ve masraflı savaştan” geri çekilmek bir yana ABD askerlerinin so­nu belirsiz bir süre daha orada kalacağı­nı açıklaması da Bannon’u doğruluyordu.
Trump deneyi, liberal demokratik dev­letin kendini, seçilmişlerin yön, hatta rejim değiştirme projelerine karşı, se­çilmişlerden bağımsız, sadakati düze­ne, egemen sermayeye olan atanmışlar­la (güçler ayrılığı filan) koruduğunu gös­teriyor. Bu refleks iki yönde işliyor: Kimi tarihsel koşullarda, faşist politikacılara karşı, haklar ve özgürlüklerin var olan düzeyini koruyor. Kimi tarihsel koşullar­da da seçimlerde aldığı oylara yaslana­rak siyasi rejimi, hatta sermayenin düze­nini değiştirmeye heveslenecek sol par­tileri etkisizleştiriyor.
Bizim liberaller bugün artık faşizan özellikleri iyice belirginleşmiş bir siyasal İslamın iktidara yürüyüşünün önündeki atanmışlar (güvenlik ve yargı bürokrasi­si-güçler ayrılığı) engelini kaldırma süre­cini, atanmışların karşısında seçilmiş­lerin birincilliğini (bu fanteziyi) savu­narak kolaylaştırdılar. Fantezi gerçek­leşmeye başlayınca, tüm fanteziler gibi müstehcen biçimler sergilemeye başladı ve geldik bugünlere... Bu kolaylaştırıcıla­rı ne kadar suçlasak azdır!

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,25 M - Bugn : 4865

ulkucudunya@ulkucudunya.com