« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

04 Oca

2017

Obama’nın ‘half-assed’ Suriye politikası

Hakkı Öcal 01 Ocak 1970

ABD’de Başkan Obama’yı eleştirmeyen sadece iki küçük kızı kaldı. Eşi de eleştirdiğine göre, bu yargıya kolayca varabiliriz.
Özellikle Türkiye’nin, Halep’in tahliyesi için Rusya ve İran ile masaya oturması, daha kötüsü, bu masaya ABD’nin çağırılmamış olması, ABD’de, Neoconlar hariç, her eğilimden insanı, Obama ve dış politikasıyla alay etme raddelerine getirdi. Tabii buna giderayak İsrail’e attığı Güvenlik Konseyi golünü de eklemek lazım. BM kurulduğundan bu yana ABD ilk kez İsrail aleyhtarı bir kararı veto etmeyerek, Başbakan Netanyahu’yu işgal altındaki Arap topraklarına kurdukları yerleşim yerlerini sökmek zorunda bırakmış oldu.


ABD yönetiminin Suriye konusundaki tutumu ilk başlarda böyle bir acz ve sefalet sergileyecek gibi değildi. Konferanslar, müttefiklerle koalisyonlar kurmalar, Suriye’deki muhaliflerle Viyana, Cenevre toplantıları. Fakat ne zaman ki ABD’nin Libya müdahalesi inanılmaz bir yenilgi ve onun sonucu olarak ülkenin üçe bölünmesi gibi akıl almaz bir sonuç ortaya çıkarınca, ABD’nin Suriye politikasında (veya politikasızlığında) yanlış adımlar birbirini izlemeye başladı. Bir yıldan daha uzun süre önce, ABD Senato Silahlı Hizmetler Komisyonu’nda Güney Karolina’dan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Savunma Bakanı Ash Carter ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford’ı öyle bir sıkıştırmış, öyle bir (tabiri hoş görün) fırçalamıştı ki, iki yetkili “hık mık” bile diyememiş, senatörün “Hükümetin en fazla half-assed diye niteleyebileceğim stratejisini ne Suriye halkı, ne de bölge ülkeleri kabul edeceklerdir” şeklindeki uyarısına itiraz edememişlerdi.
“Half-assed” deyimi, içerdiği kaba ifadeye rağmen, günlük dilde, “gönülsüz” veya “tembel” anlamına kullanılır. Gerçekten de, görevdeki ikinci döneminin son iki yılını geride bırakacağı ismi ve siyasal mirası biçimlendirmek ve kuracağı kitaplığı tasarlamak gibi işlere ayıran Obama’nın bu çabaları, bırakacağı gerçek mirası lekelemiş, Afganistan’dan, Libya’ya, bölgemizi harabe haline getirmiş bulunuyor. Elbette bu harabelerin oluşmasında, Rusya’nın, Suriye’nin ve Esad rejimiyle çatışma halindeki grupların hissesi çok büyük. Başlarındaki diktatörün, kendi uluslarının kanını dökmesi karşısında dahi anlaşamayan “muhalif” grupların sorumluluğu elbette çok ağır. Ama gruplar arasında desteklemek için en yanlışlarını seçen, DAEŞ terörünü PKK terörüyle temizlemeye kalkan ABD yönetimi, senatör Graham tarafından 14 ay önce uyarıldığı halde hatalarını sürdürmüştü. Türkiye’nin önerdiği çözümler kulak arkası edilmiş, güvenli bölge, eğit-donat, uçuş yasağı önerileri dikkate alınmamıştı.
Şimdi, Rusya ABD’nin bıraktığı boşluğu giderek daha hızlı ve yoğun şekilde dolduruyor. ABD ve onun 65 ülkeli koalisyonu (ki aralarında bütün AB ülkeleri var), Türkiye’nin El Bab operasyonunu seyirci gibi saha kenarından izlerken, Rusya orada da Türkiye’nin yanında durmaya
başlamış bulunuyor.
Bakalım, Amerika’da “Türkiye’yi kim kaybetti?” başlıklı kitabı kim yazacak?

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,41 M - Bugn : 23453

ulkucudunya@ulkucudunya.com