« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 May

2016

'Tepki anayasası' üzerinden toplum mühendisliği

Yavuz Baydar 01 Ocak 1970

Her bakımdan, her çehresiyle 'tepkisel anayasa'ya doğru yol alıyoruz.

'Tepkisel anayasa'...

En olmayacak şey.

Parlamentoların bazen, aniden önlerinde beliren bir gelişmenin duygusal alanda açtığı sellere kapılarak, paldır küldür geçirdiği yasalara 'tepki yasası' denebilir. Bu yasalar sırf bu özellikleri yüzünden sorun üretmişlerdir.

Geçmişten gelen sıkıntı, öfke birikimi ve 'rövanş' etkisinde, Mursi ve Mısır İhvan hareketinin ülkelerine dayatmaya çabaladığı anayasa taslağı da aynen böyleydi.

Malum, başarıya ulaşamadı ve en kötü sonuçlara da vesile kılındı.

***

Anlamalıyız ki, toplumsal sözleşmeyi tazelemeden, yani her kesim tarafından makbul bulunacak bir yeni anayasa ile buluşmadan bu ülkenin düze çıkması, huzur bulması mümkün değil.

1982 metni 2016 Türkiye'sindeki sosyal perçinlerin artık iyice gevşediğini anlamamız için yeterli.

Maalesef bu konu siyasi muhalefeti kımıldatmaya yetmiyor.

Hal böyleyken, AKP imzalı bir 'tepkisel anayasa' giderek süratle şekilleniyor.

Nasıl ve neden?

***

2002'den bu yana sistem ile ilgili dört temel değişim kriteri vardı:

1) Sivil - asker ilişkilerinde sivil lehinde üstünlük ve demokratik denge-denetimin sağlanması:

2011 sonrasında sosyal huzursuzluklara karşı güvenlikçi-baskıcı yaklaşımın tek tercih haline gelmesi, ve ardından yaşanan Balyoz, Ergenekon, Malatya ve faili meçhuller davalarının bir uçtan öbürüne savrulması, 'cezadan muafiyet' algısının geri dönmesiyle bu kriter çöktü.

2. Etnik siyasetin sistem içinde makul demokratik dozda (mesela Bulgaristan Türkleri gibi) kimlikle temsili, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi:

PKK olgusu ve terör gerekçe/bahane kılınarak, dokunulmazlıkların kaldırılmasının eski devlet güvenlik siyasetine rücu etmesiyle bu kriter de anayasa tartışmaları çerçevesinde silinip gidecek.

3. Hukuk üstünlüğü, yargı bağımsızlığı:

2014 başından bu yana, hesap verme paniği nedeniyle yargının yürütmenin yedeğine alınması ve AYM'nin hedefe oturtulmasıyla bu kriter de silikleşti.

4. Devlet - yurttaş ilişkilerinde ve siyasette dinin 'makul demokratik dozu'nun netleştirilmesi:

Egemen AKP hükümetinin 2011'den bu yana mezhep temelli 'dini vesayet' düzeni doğrultusunda hızla yükselen söylem ve (özellikle bürokrasi istihdamı ve eğitim sisteminde) eylemleri yüzünden bu kriter de çöktü; ülkeyi teokratik despotizme ardına kadar açık, kırılgan bir hale getirdi.

***

'Tepkisel anayasa' dediğim de, işte bu dört temel kriterin 14 yıl içinde yozlaştırılması, ertelenmesi nedeniyle, toplumun, meselelerinin halledilmediğini hisseden (düşünen demek zor) kesimlerine karşı AKP'nin elindeki 'rest' metni olacaktır.

Türkiye'de bir iç çatışma / hesaplaşma yolu da, elbette, dört numaralı kriterin 'dindar anayasa' dayatmasına dönüşmesiyle açılacaktır.

Mursi denedi, başaramadı.

Bir de Tunus deneyimi var.

Gannuşi'nin En Nahda'sı ilk anayasa taslağında şeriat düzenine 'tepkisel' nitelikli bir gönderme koyunca on binlerce kişi sokağa dökülmüş; bundan hızla vazgeçilmişti.

Her ne kadar Tunus Anayasası girişinde 'Devletin dini İslam'dır' dense de, bu madde 'değiştirilemez' değil, ve diğer maddelerde din-siyaset ilişkileri dengelenmiş gözüküyor.

Bahçeşehir Üniversitesi'nden Serkan Köybaşı'nın bir makalesinde altını çizdiği gibi, aynı Anayasa'nın 2. maddesinde “Tunus; vatandaşlığa, halkın iradesine ve hukukun üstünlüğüne dayanan sivil bir devlettir” denerek egemenliğin kaynağının dinsel değil, dünyevî olduğu vurgulanmış.

6. maddede de “Devlet dini korur, inanç ve vicdan ile ibadet özgürlüğünü güvence altına alır ve camilerin ve ibadet yerlerinin partizanca araçsallaştırılmasından uzak şekilde tarafsızlıklarını sağlar” ifadesiyle dinin siyasete alet edilmesi engellenmeye çalışılmış.

***

Ama öyle anlaşılıyor ki, bir İhvan denemesi de, iyice siyasi kumar masasına dönen Türkiye'de yaşanacak.

Tepkiye tepki toplumdan gelecek mi, gelirse nasıl gelir, göreceğiz.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,20 M - Bugn : 23306

ulkucudunya@ulkucudunya.com