« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eki

2015

'Mafya tutulması'na kapılmış sürüklenen utanç ülkesi

Yavuz Baydar 01 Ocak 1970

Türkiye, korkulan her şeyin başa geldiği bir ülkeye dönüşmüş durumda artık.

'Aklına dahi getirme' desen de, akla gelmesini engellemeyi başarsan da, o ihtimal çok geçmeden başına gelecek ve sen böyle bir ülkede mesleğini ifa edemez halde, korka korka, sağını solunu iyice kollayarak yaşama seçeneği ile karşı karşıyasın.

Ahmet Hakan'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Allah korusun, ölebilirdi.

Çünkü ahval ve şerait, bu ülkenin gazetecilerinin, aydınlarının, iktidar gibi düşünmeyen insanlarının başına artık her şeyin gelmesi için müsait.

Evet, meslektaşımızın önceki gece dört holiganın saldırısına uğraması, medyanın ve medya çalışanlarının köküne kibrit suyu ekilmesinde yeni bir aşamaya geçişin habercisidir.

Durum aynen böyle.

Ahmet Hakan'ı hedefleyen terör saldırısı, esasen, kısmi felç durumu giderek bünyesine yayılan medyada geriye kalan itiraz cesareti ve çok sesliliği savunma iradesine vurulmuş, 'mesaj veren' bir cürümdür.

Zaten içinde nefret, müsamahasızlık, aydın ve gazeteci düşmanlığı gibi demokrasi düşmanı hissiyatı hep beslemiş ve canlı tutmuş bu ülkede siyasetin alabildiğine mafyalaşması, lümpenliğin temel değer olarak iktidarı rehin alması yüzünden şu ana kadar yaşatılandan çok daha tehlikeli bir safhaya geçiyoruz artık.

Cinayet ve suikastler gelecektir

Epeydir medya patronlarını esir veya satın almak, gazeteci kovmak, susturmak yetmemişti; ardından robotlaştırılmış bir siber holigan güruhu en ağır nefret söylemiyle, tetikçi köşelerinden, kanun tanımadan, sistematik olarak kalan bağımsız ve hür seslere en korkunç tehditleri yağdırdı durdu.
Ama azgınlık, hukuk tarafından durdurulmazsa, yargı çökmüşse, bununla kalmayacağı da belliydi. Eşyanın tabiatı böyledir çünkü.

O zaman gazeteci, aydın, muhalif sivil aktivist veya siyasetçileri dövmeye, tepelemeye, hırpalamaya, yazamaz-çizemez, program sunamaz hale getirmeye gelir sıra.

Göreceksiniz, medya grubuna polis operasyonu düzenlemekle, bir partinin güdümünde gazete vandalizmiyle, gazeteci darp etmekle de bitmeyecek bu iş.

Başladı mı durmaz. En tehlikeli kapılar açılmıştır. Bunun ardından, Allah korusun, daha ağır şiddet eylemleri ve cinayetler, suikastlar da gelecektir.1970'lerin ikinci, 1990'ların ilk yarısında yaşanan dehşet günlerine iyice yaklaştık.

Kaç zamandır aralarında benim de bulunduğum bir grup meslektaş boşu boşuna 'Bakın, herkesi sindirecek ve avlayacaklar, biz sıyırırız zannetmeyin, birleşin, korkmayın, birlikte tek ses olun' diye boşuna çırpınmıyor.

Biliyoruz çünkü.

Hafızalarımız yeterince kuvvetli. Aklımız yerinde.Koşulsuz biat etmeyeni yutmaya kararlı bir karanlık güç var ortada.

Utanç ülkesi olduk

Ülkede 'fikir-ifade özgürlüğü, bireysel hak-hukuk, bağımsız medyaya ve çok sesliliğe saygı' adına ne varsa satıp savmış, 'Bizde tam özgürlük var' diye boş boş konuşan, hiç mi hiç güven telkin etmeyen, üstelik de akademisyen kökenli bir Başbakan söz konusu.

Var mı yok mu kimse emin değil.

Öbür yanda, ya iktidar ağzıyla papağan gibi konuşan, muhalefeti ve medyayı şeytanlaştırmaktan başka işe yaramayan, şimdi de şiddeti alkışlayan bir güdümlü medya...

Onun yanında, kendisine dokunulmadığı sürece kukumav kuşu gibi susan, meşrebini sevmediği rakiplerine ve meslektaşlarına reva görülen zulüm karşısında devekuşu gibi kafayı gömmüş veya laf olsun torba dolsun diye 'protesto eder gibi' karnından konuşan diğer medya, 'meslek örgütleri'...
Ahmet Hakan'a saldırı haberini aldığımda uzakta, Tokyo'da, Japonya'nın en büyük haber ajansı Koyudo, ardından da üçüncü büyük gazete (tirajı üç milyon) Naimichi Shimbun'u ziyaret yolundaydım.
Başka demokratik ülkelerdeki gibi Japonya'da da meslektaşlarımız bizde olup bitenleri derin kaygı içinde yakından izliyorlar. Ülkede on yıllardır gazetecilerin kılına zarar gelmemiş. On yıllardır hakkında bırakın gözaltı kararını, 'hakaret'ten soruşturmaya uğramış bir tek gazeteci dahi yok.

Darp haberiyle bir kez daha şoke oldular.

Utanç ülkesi olduk artık.

Yazıklar olsun.

Tekrar edeyim: Bu gidişin sonu hiç hayırlı değil.

Meslek içinde kavgayı bırakıp onur ve güvenliğimizi hukuk içinde beraberce savunmak zorundayız, acilen.

Yoksa...

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,33 M - Bugn : 56223

ulkucudunya@ulkucudunya.com