« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eki

2015

Muhalefet, Meclis başkanlığını bir kez daha kaptırır mı?

Mehmet Çetingüleç 01 Ocak 1970

7 Haziran seçimlerinde oluşan tabloyu hatırlayalım:

Hiçbir parti iktidar çoğunluğunu sağlayamamış.

AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarı sona ermiş.

Meclis başkanlığı makamı muhalefetin eline geçmek üzereydi. Eğer Meclis başkanı muhalefetten seçilse belki bugün koalisyon hükümeti çalışıyor olacak, ülke seçim ortamında tutulmadığı için piyasada dış kaynaklı çalkantılar daha rahat atlatılacak, ekonomi ve insanlar zarar görmeyecekti. Gazete binalarına, gazetecilere saldırılar olmayacak, ülke “bizimkiler ve muhalifler” diye ikiye bölünmeyecek, vatandaşların ve yatırımcıların geleceğe güveni dibe çakılmayacaktı.

Ama seçimin hemen ertesinde son yılların en büyük siyasi manevrası yapıldı. Üstelik “siyaset bilgesi” olarak kabul edilen bir kişi üzerinden. Cumhurbaşkanı, Deniz Baykal'a haber göndererek “en yaşlı üye” sıfatıyla geçici Meclis başkanlığını üstleneceği için konuşmak istediğini bildirdi.

Görüşme, Baykal'ın talebi üzerine Dışişleri Konutu'nda gerçekleşti. Baykal, sürpriz görüşmeyi kendisine Meclis başkanlığı yolunu açacak bir sinyal olarak algılamış olacak ki, aday oldu.

Öyle ya, geçmiş dönemde Erdoğan'ı siyasi yasaklı olmaktan o kurtarmıştı. Birkaç kez ailece görüşmüşlerdi. Belki de siyasi hayatının son dönemine yaklaşan Baykal'a bu kez Erdoğan jest yapacak, vefa borcunu ödeyecekti.

Aslında Deniz Baykal, duruşuyla, “çalmadan-çırpmadan” yürüttüğü uzun siyasi hayatıyla, hitabetiyle Meclis başkanlığı koltuğunu fazlasıyla hak eden bir isimdi. Ama siyaset acımasızdı. Vefaya yer yoktu. Yakın geçmişte bir kaset komplosu ile yıpratılmak istenen Baykal'ı “Meclis başkanlığı” makamına getirerek uğurlamak gibi bir nezaket gösterisi Türk siyasetinin dokusuna aykırıydı. Bunu hiçbir parti aklına getirmezdi. İktidarın amacı ise Baykal üzerinden muhalif cepheyi bölüp Meclis başkanlığını ele geçirmekti.

Çünkü CHP ve MHP'nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, MHP'den milletvekili seçilmişti. Eğer CHP ve MHP, cumhurbaşkanlığı seçimindeki işbirliğini sürdürse, son turda İhsanoğlu kolaylıkla seçilebilecekti. Bu ihtimal, iktidar partisinin geleceğe yönelik hesaplarını altüst edecek bir gelişme olurdu.

İşte bunu engellemek için Baykal'a “yeşil ışık” yakıldı. Aday oldu. Ama kırmızıya takıldı. Bu arada Meclis başkanlığı yine AK Parti'de kalmış oldu.

Ama “tarih tekerrürden ibarettir” sözü boşuna söylenmemiş. Bakın 1 Kasım'dan sonra yeniden Meclis başkanlığı seçimi yapılacak. Anketler hiçbir partinin tek başına iktidara gelemeyeceğini gösteriyor. Dolayısıyla Meclis başkanlığı için muhalefetin şansı büyük.

Şimdi merak edilen şu: Muhalefet partileri 7 Haziran'dan sonra yaşadıkları o kötü deneyimin ışığında Meclis başkanlığı için bir araya gelip ortak bir aday belirleyecek mi, yoksa 2 numaralı koltuğu yine AK Parti'ye mi bırakacak?

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,31 M - Bugn : 40282

ulkucudunya@ulkucudunya.com