« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 May

2015

17/25’ten sonra gazetecilerin karşısına neden çıkamıyor?

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Eğer Cumhurbaşkanı;

- Kendisine biat etmemiş,

- Kendisinin ve danışmanlarının kamuoyunu kendi istikamet, ihtiras ve arzularına göre yönlendirmek için önceden planladıkları, hazırladıkları sorulardan başkasını sormayan kişilerin, gerçek gazetecilerin karşısına çıkabilecek özgüveni ve cesareti kendinde bulabilse…

Mesela,

- Mehmet Barlas’ın çanak sorularına cevap vermek yerine…

- Majestelerinin köşe yazarı Ahmet Taşgetiren’in TÜRGEV misyoneri gibi, sadece kendi tarafına yontan ve fakat o ince sesine duygusal bir ton vererek misyoner edasıyla sorduğu yandaşane soruları cevaplamak yerine…

“Aydın Doğan’ın şarlatanları” dediği gazetecilerin karşısına çıkabilse…

Veya…

Tek başına bu fakirin karşısına çıkabilse…

Sorulacak sorulara

- Yalana başvurmadan…

- Nezaket sınırlarını aşmadan, küfretmeden ve hakaret sözleri içermeyen cümleler kullanarak…

- Cumhurbaşkanlığı sorumsuzluğu zırhına sığınmadan…

- Hakimleri, savcıları üzerimize yollamayacağına söz vererek…

- İsmimizi Kırmızı Kitap’a sokmadan…

- Adımızı teröriste çıkarmadan…

- Kalemşorlarını, vergi memurlarını, belediye zabıtalarını, sosyal medya trollerini, kefen giymiş sergerdelerini üzerimize salmadan…

- Şarlatan, vatan haini, dış güçlerin maşası, bilmem ne lobisinin adamı demeden…

Sadece ve sadece iç, dış, güncel olaylarla ilgili sorulara cevap verebilse…

Ne kaybeder, ne kazanır, acaba hiç düşünmüş müdür?

Elbet düşünmüş olmalı ve kendine göre çok ciddi hesaplar yapmış olmalı ki, 17/25’ten sonra kendisine çanak soru sormayacak, gerçekten soru soracak ve yalansız cevap isteyecek gazetecilerin karşısına çıkmıyor, çıkamıyor!

Neden dersiniz acaba?

FATİH Projesi’nde inadın gereksizliği…

“FATİH Projesi” adı verilen “öğrencilere tablet dağıtma” projesi çuvallayınca Cumhurbaşkanı “2016’dan itibaren öğrencilere dört yıl süreyle 10 milyon 600 bin tablet dağıtacağız” açıklamasını yaptı.

Sayın Cumhurbaşkanı…

Bu projenin çuvallayacağı daha başından belliydi.

Bu projede ısrar etmeniz çok anlamsız, gereksiz, lüzumsuz. Kabul edin, projeniz çöktü.
Çöktü, bunda sizin bir kabahatiniz yok elbette. Kabahat projenin kendisinde.

Sizin “Dört yıl içinde dağıtacağız” dediğiniz tablet bilgisayarlar konusunda teknoloji her birkaç ayda bir yenileniyor. Ve bu teknolojinin üreticisi bir ülke de değiliz maalesef.

- Hangi tableti dağıtacaksınız?

- Üzerinde 4G mi olacak, 5G mi olacak?

- Biraz beklenilse, 2016’dan itibaren değil de 2023 yılından itibaren dağıtılsa en yeni teknolojiyi dağıtmış olursunuz!

Şimdi…

Tablet dağıtma işi siyaseten oy getirecek bir vaat olabilir ama ne ülke ekonomisi için ne de dağıtacağınız öğrenciler için hiç de rantabl bir proje değil.

Hatta gereksiz!

Öğrencilere de kazandıracak hiçbir artı değeri olmayacak. Bilakis öğrenciler o tabletlerle Twitter’a girecek, Facebook’a dalacak, belki de zatıaliniz hakkında kötü şeyler yazacak, hapsi boylayacaklardır.

Milletin parasını çarçur etmeye gerek yok.

İsteyen kendi tabletini alır.

Sizin göreviniz,

Tabii ki kabul ederseniz…

Öğrencilere tablet dağıtmak değil, anaların-babaların o tabletleri çocuklarına alabilecek satın alma gücüne erişmelerini sağlayacak düzenlemeler yapmak, adımlar atmaktır.

Seçim öncesi en çok merak ettiğim şey!

7 Haziran seçimlerine yönelik “hile yapacaklar”, “hile yapılacak”, “sandık güvenliğinin en az olduğu” konusunda yüzlerce haber yazı okudum. Bunlara karşılık iktidar mensuplarından hiç kimse çıkıp da “Asla böyle bir seçim hırsızlığına müsaade etmeyiz” demiyor!

AKP’lilerin her konuda söyleyecek çok şeyi olduğu halde bu konuya neden girmediklerini çok merak ediyorum!

Tuzla mı Beylikdüzü mü?

Scorp iyi bir sosyal medya aracı. İnsanlara bir konudaki fikirlerini soruyorsun, onlar da kısaca cevaplar veriyorlar. Çok orijinal şeyler çıkıyor doğrusu. Bakın gençlere “Tuzla mı Beylikdüzü mü” diye sormuşlar, cevaplara bakar mısınız?

- Bu soru iki ucu pis bir değnek!

-Tabii ki Beylikdüzü. Tamam birçok yere uzağız ama Beylikdüzü!

- Beylikdüzü’nde deniz yok anna, ne işimiz var orda anna!

- Açık ara Beylikdüzü abi, kıyaslanamaz!

- Yaklaşık 13 yıldır Beylikdüzü’nde oturuyorum. Nefret ediyorum çünkü her yere çok uzak. Ama ben bile buna rağmen asla Tuzla’yı seçmezdim. Çünkü Anadolu yakasında.

- Semt mi yarıştırıyorsun abi. Kalk toparlan, get out of here…

- Tuzla’da staj yaptım çok korkunçtu. Beylikdüzü de öyle ama en azından metrobüs var.

-Ne Beylikdüzü ne de Tuzla. Bence İzmir Alsancak!

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,04 M - Bugn : 30511

ulkucudunya@ulkucudunya.com