« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Nis

2015

Yeni bir komplo teorisi

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

1 Ocak 2014’te, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak 2014’te ise Adana’da MİT’e ait TIR’ların durdurulmasında görev alan 34 asker, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltında. Bu askerler, zaten Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz olarak yargılanıyorlardı. İstanbul Başsavcılığı olayı Selâm Tevhid terör örgütü soruşturmasıyla ilişkilendirdi; aynı askerleri “Gülen’in talimatıyla TIR’ları arayan ve hükümete darbe yapan” bir konumda, İstanbul’daki soruşturmanın parçası haline getirdi.

“Gülen askerlere nasıl talimat verdi” diye baktığımızda, iddianın 25 Eylül 2013 tarihli bir sohbetine dayandırıldığını görüyoruz. Gülen, din adına cinayet işlemenin yanlış olduğunu, Müslümanlık’la terörün bağdaşmadığını söylemiş. Buradan yola çıkarak, operasyon talimatı verdiği belirtiliyor. Tıpkı Tahşiye operasyonunda görüldüğü gibi. Tek Türkiye dizisinde, Karanlık Kurul’da, Tahşiyeciler’e karşı mesafeli davranılması gerektiğinden söz edilmiş, 28 Şubat benzeri tertipler hatırlatılmış, Cemaat’e, onlar vasıtasıyla tuzak kurulabileceği uyarısı yapılmıştı. Benzer sözleri, Fethullah Gülen herkul.org’da yayınlanan bir sohbetinde de söylemişti. Bu yüzden “Tahşiye operasyonunun talimatı Gülen’den” denildi. Hidayet Karaca “Tahşiye komplosunun ortağı”sıfatıyla hâlâ cezaevinde.

Tahşiye operasyonu emrinin, kamuya açık bir dizi ya da bir siteden verildiği iddiası gibi TIR operasyonunun talimatı da Gülen’in Müslümanlık’la terörün bağdaşmadığının altını çizen sohbetinde gizliymiş!!! Acaba talimat için neden böyle dolambaçlı ve şifreli yollar deneniyor da doğrudan doğruya görevlilere ulaşılmıyor? Demek Adana Savcısı Aziz Takçı “Gülen Müslümanlık’la terör bağdaşmaz” dedi diye TIR operasyonunu gerçekleştirdi. Hani TIR’da Türkmenler’e giden yardım vardı? Hani TIR’daki silâhların El Kaide ile bir ilişkisi mevcut değildi? TIR operasyonuyla Gülen arasında irtibat kuran İstanbul Başsavcılığı, zımnen bu silâhların teröre hizmet için El Kaide’ye gönderildiğini de kabul etmiş olmuyor mu?

Ayrıca, Washington Post yazarlarından David Ignatius da işin içine giriyor. Onun, 16 Ekim 2013’te kaleme aldığı yazısı, TIR baskınını gerçekleştiren askerlere talimat olarak değerlendiriliyor. Oysa David Ignatius’un yazısının hiçbir yerinde, talimat niteliğinde bir cümle yok. Ignatius, MİT’in, İran gizli örgütünde yer alan MOSSAD yanlılarının adını İranlılar’a servis ettiğini iddia ediyordu. Bu yüzden İsrail’in Hakan Fidan’a güvenmediğini belirtiyordu. Herhalde şöyle bir mantık yürüttü Başsavcılık:Ignatius, İsrail’in Hakan Fidan’a itimat etmediğini yazdı. Hakan Fidan MİT Başkanı. Adana savcısı Ignatius’un yazısını emir telâkki ederek, askerleri seferber etti, MİT TIR’larına el koydu.

Havuz medyasında böyle ipe sapa gelmez iddiaların yer almasına alıştık ama İstanbul Başsavcılığı gibi adalet dağıtmakla görevli olan bir makamın, böyle komplo teorilerine alet olmasını doğrusu yadırgamamak mümkün değil.

Üstelik unutmayalım ki, ihbar doğru çıktı ve TIR’larda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın ifadesine göre füze, roket ve çok sayıda bomba atar mühimmat ele geçirildi. Operasyonun yapılması değil yapılmaması suç teşkil ediyordu. Zira MİT’in yurtdışına silâh ve mühimmat göndermek gibi bir görevi yok. Üstelik bütün iyi niyetime rağmen, TIR operasyonuyla Selâm Tevhid davasının arasında ilişki kuramıyorum. Selâm Tevhid İran casuslarıyla ilgili bir konu. Silâhların ise İran’ın da rakibi olan El Nusra’ya gittiği ileri sürülüyor.

Şükür’ün adaylığı

Hakan Şükür, bağımsız milletvekili adayı oldu. 17-25 Aralık sürecinde dimdik durdu. Yolsuzluklara ve haksızlıklara itirazını yüksek sesle dile getirdi. Onun gibi inancında samimi olan bir insan, zaten AK Parti camiası içinde kalamazdı. Gülen’e sempati duymasaydı da AK Parti’den istifa ederdi. Zira dindarsanız, iftiradan, gıybetten, kötü sözden ve tabii ki yolsuzluktan kaçınacaksınız. Ahirete inanan bir insan, dünya zenginliği için bütün bu çirkinliklere göz yumabilir mi?

Hakan Şükür, üzerine düşeni yaptı. Ağır hücumlara maruz kalmasına rağmen, medeni cesaret gösterdi.

Milletvekili adaylığının hayırlı, uğurlu olmasını dilerim. Burada kazanmaktan ziyade, mücadele etmeyi göze almak önemli. Siz yola çıkarsınız, gerisi kaderdir.
Moro cinayeti

Aldo Moro cinayeti 1978’de gerçekleşti. Aşırı sol örgüt Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılmıştı. Aldo Moro 55 gün Roma’da rehin tutuldu; sonra hayatına son verildi. Moro cinayetinin İtalyan gizli servisi Sismi ile ilişkisi olabileceği yıllar sonra ortaya atıldı. Aldo Moro, yeni kabinesine Komünistler’i de alacaktı. CIA’in kontrolündeki Gladyo’nun Komünistler’in iktidara gelişini önlemek amacıyla Kızıl Tugaylar’a sızdığı ve bu cinayette parmağı olduğu ileri sürüldü.

Bu hikâyeyi anlatmamın sebebi Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayeti… Sırf o fotoğrafların kaldırılması için Twitter, Facebook ve çok sayıda linke uygulanan sansür. Aldo Moro’nun bu fotoğrafı, İtalya’da hiçbir zaman yasak konusu yapılmadı. Tam tersine, insanlar haberleri okuyup, bu korkunç cinayeti sorgulama imkânını elde etti. Türkiye’de ise peş peşe uygulanan yasaklarla hafızalar silinmek isteniyor.

Elektrik kesintisi

Fuat Avni’nin iddiası:

“Kaçak Saray’da el birliğiyle yapılan toplantılarda en önemli karar trafoya giren kediler oldu. Elektrik kesintisi, oyların tasnifinde en kolay netice alınacak yol. Ama seçim akşamı, ülke genelinde elektrik kesilmesine artık kimse aldanmaz denildi. Hükümetin haberi olmadan ve Enerji Bakanlığı’ndan saklayarak elektrik arızası oluşturacak adımlar attılar. Önümüzdeki süreçte elektrik kesintisini 2 kez daha gerçekleştirecekler. Seçim akşamı da 4’üncü kesinti olacak.”
***
Fuat Avni birçok şeyi biliyor ama bu söyledikleri tam bir komplo teorisi. Zira elektrik kesilecek olsa, inanın kıyamet kopar Türkiye’de. Bu yüzden, böyle bir iddiaya hiç inanmıyorum.

Öte yandan, her parti sandık müşahitlerini en iyi şekilde eğitsin. Sonuna kadar yerlerini terk etmesinler. Neticede demokrasi emek ister, sabır ister… Eğer bir partinin hile yapacağından şüphe ediyorsanız, siz de gerekli tedbirleri alacaksınız. Her şey olup bittikten sonra, “Hile yapıldı” demek yerine, tuzağı engellemeye çalışacaksınız.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,01 M - Bugn : 5439

ulkucudunya@ulkucudunya.com