« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Ara

2007

Gördükleri uyarı atışıdır

BEHİÇ KILIÇ 25 Aralık 2007

HANİ vardı ya o eşkıya şefleri, Kandil baronları!.. Kandil’deki uyuşturucu tarlalarının ağaları!?. Oraya çektikleri Avrupalı gazetecilere, uçaksavarların başında poz vermeyi pek bir matah iş sayıyorlardı... Bir eli uçaksavarın demirinde, öbür eli Anadolu topraklarına doğru!..

O uçaksavarlar artık yok...

F-16’lar, gecenin karanlığını delerek, Kandil’in tepesinde, toplu iğne başı gibi duran uçaksavarları jilet gibi kazıdı... Uçaksavar da, eşiğineki de beşiğindeki de yer ile yeksan oluverdi... Daha bir hafta önce, uçaksavara dayanarak poz veren yiğitlerden de ses seda yok...

Adlarına açıklama yapan tosunları da şöyle diyor; “Halk Savunma Güçleri’ne bağlı bir uçaksavar birliği düşman uçaklarına karşı alanı savunurken, Birlik Komutanı Enver Yoldaş da içinde olmak üzere, Eşref, Bawer, Ruhat ve Kendal arkadaşlar şehit (!)düşmüş..!”

Eşkıya, namlusunu kaldıramadan, F-16 beynine iniverdi...

Telsiz konuşmalarına bakın...

- Üzerimize ateş yağıyor...

- Her şey çöküyor...

- Sığınakları terk edin...

- Vu... Vuruldu.... He... Her şey yıkıldı...

Şimdi efendim!...

Bunları neden yazıyoruz?.. Olan biten doğal bir sonuçtur... Aksi zaten olamaz, Türk Silahlı Kuvvetleri karşısında, bu toplama eşkıya sürüsünün yapabileceği ne vardır ki?!. O halde?.. Bunların “İçerideki” propaganda birliklerini, yanaşmalarını, medyada beslediklerini hatırlayınız... Onların Türk Silahlı Kuvvetleri önüne göğüslerini açıp, eşkıya sürüsüne siper olma hallerini “Bundan önce 24 harekat yaptınız da ne oldu?!” dayatmalarını... Şunu bu arada kesinlikle belirtelim ki, o 24 harekatın 24’ü de son derece başarılı olmuş, olumlu sonuçlara ulaşılmıştır, o ayrı konudur...

İşte bu şebekenin de, sinsi propagandasından son derece açık olarak anlaşılıyordu ki, Kandil’e dalmak şarttır... Eşkıyanın, Kandil’de saldığı köklerin İstanbul varoşlarında temel kurmasını sağladığı inancındadır ve bu inançla devlet kurma planları yaptığı ortadadır...

Bu yüzden, aslında orada, Kandil’de, hiç de öyle sandığı gibi bir “Ot” olmadığını hem kendisinin, hem Kürt vatandaşlarımızın, hem de etkilemeye çalıştığı öteki ülkelerin görmesi şarttır...

Türkiye’nin Kandil’e hiç de öyle apansız bir baskın yapmadığını,oraya göstere göstere, ikaz ede ede “İşi olmayanın, eşkıya olmayanın” terk etmesini isteye isteye gittiğini biliyoruz...

Zaten Genelkurmay Başkanlığı, bombalanan yerlerin “Sivillerin yaşadığı meskun mahal olmadıkları kesinlikle tespit edildikten sonra hedef listesine dahil edildiklerini” bildiriyor...

Aynen öyle...

Şu sıralar, eşkıya çetesinin yükselen feryatları “Türkler sivil köyleri vurdu” şeklinde...

Bu koroya Barzani’yi de ortak ettiler... (Eli cebur,öyle demese tehdit ona dönecek)... O da şöyle diyor;

“Kürt halkının kanı ucuz değildir”.

Hiçbir insanın kanı “Ucuz” değildir!.. Kürt halkının kanını ucuzlatanların kendisi gibi aşiret ağaları olduğunu şimdilik bir kenara yazarak, bu olayda insanların kanını kimlerin ucuzlattığına bakalım...

PKK çetesi, Kandil’de karargâhlarının etrafına, bilinçli olarak kerpiç evlerde yaşayan cahil, yoksul köylüleri yerleştirmiş!.. Bu şekilde, kendi canlarını, köylülerden oluşturdukları “Canlı kalkanlarla” emniyete almayı ummuş!..

Betonarme eşkıya karargâhlarının, uçaksavar koruganlarının etrafındaki kerpiç evlerin varlığı, iğrenç hesapları net biçimde sergiliyor... Bu çetenin, Türkiye’nin büyük kentlerinde sokaklara sürdüğü kadın ve çocukları polise neden saldırttıklarını da hatırlayınız...

Buna rağmen, istedikleri olmadı, bu evlerde yaşayan sivil halk bombaların hedefinde can vermedi... Bu yüzden Genelkurmay, net olarak “Daha önceden kesinlikle saptanmış olan PKK kampları vurulmuştur. Kaza dahi olamaz, sözkonusu değildir...” diyor.

Peki eşkıya ne diyor?!.”Tepe noktasında kim öle kim kala, henüz bilmiyoruz...”

O çok konuşanlardan ses çıkmıyor... Aslında artık konuşma değil, düşünme zamanıdır... Çok güvendikleri uçaksavar sistemlerinin, nasıl bir anda yerle bir olduğuna bakıp bakıp düşünme zamanları...

En çok da, hani şu TBMM’deki PKK’lıların...

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,12 M - Bugn : 11842

ulkucudunya@ulkucudunya.com