« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Haz

2007

Sınırın ötesi berisi

Deniz Ülke ARIBOĞAN 12 Haziran 2007

Sınır ötesi bir operasyon yapılmasının PKK ile mücadelede olumlu sonuçlar yaratıp yaratmayacağı uzunca bir süredir tartışılıyor. Bu konuda farklı fikirlerin ortaya çıkması son derece normal ve demokrasinin de bir gereği. Bir başka ülkenin topraklarında askeri operasyon yapmak hiç kolay değil. Hele bir de o topraklar bütün dünya devleri açısından yaşamsal bir öneme haiz ise, alınacak her önlemin uluslararası yansımaları olacağı açık. Bu nedenle ne yapılırsa yapılsın eylemin hukuki alt yapısının hazırlanması ve medya iletişim kanalları ile uluslararası toplum nezdinde meşruiyetin sağlanması bir önşart. Askeri hazırlık tamam olsa bile, bu konularda gerçekten hazırlıklı olup olmadığımıza emin olamadığımızdan, operasyonun sakıncalı olabilecek noktaları da göz önüne getiriliyor. Savaşlar artık cephelerde değil, zihinlerde kazanılıyor.

Bugünlerde kuzey Irak açısından göz önünde bulundurmamız gereken bir başka gelişme daha var. ABD yönetimi üstüste yayınlanan ve çekilme gerekliliğini vurgulayan raporlardan sonra şimdi de Kore modelindeki gibi daimi askeri varlık statüsünü tartışmaya başladı. ABD, bir yandan Irak’ta dünyanın bugüne kadar yapılmış en büyük elçilik tesisini inşa ederken, diğer yandan da 4 adet askeri üssü tamamlamaya çalışıyor. Bu konuda Kongre ile ABD yönetimi farklı fikirleri savunsa bile, herkes çekilmekten söz ederken ABD’nin giderek daha da kapsamlı ve net bir biçimde Irak’taki varlığını pekiştirme eğilimine girebileceği de göz ardı edilmemeli.

Böyle bir durumda sınır ötesi operasyon yapmayı düşünürken, Irak yönetimi kadar ABD ile de uzun vadeli bir ilişki planlamasına girilmesi kaçınılmaz görünüyor. Lakin buradaki temel mesele, ABD’nin de ne yapacağına tam karar vermemiş olması. Her gün bir başka proje ile ortaya çıktıkları için, onları muhatap almaya çalışanların da, her yeni duruma karşı yeni bir planla cevap vermesi gerekiyor. Gerçek bir satranç oyunu oynuyoruz ve karşı tarafın alışageldiğimizin dışında hamleleri yapıyor olması, bizi de garip bir oyun kurgusuna sürüklüyor. Kötü haber, karşı tarafın hamlesini bekleyerek kendi oyununu planlayanlar oyunu kazanmayı değil, kaybetmemeyi hedeflediğinden olabilecek en iyi sonuç beraberliktir. İyi haber, karşı taraf aynı anda 50 ayrı tahtada birden satranç oynuyor ve dikkati iyice dağılmış durumda. Oyunun inisiyatifini elimize geçirmemiz her an mümkün olabilir.

Sınır ötesi operasyonu da edilgen bir karşı hamle olarak değil, oyuna yön verecek bir başlangıç hamlesi olarak düşünmemiz gerekir. Doğru zamanda, doğru taşla ve doğru ortamda yapılabilirse bu hamlenin iyi sonuçlar vermesi mümkün. Aksine bir durumda masadan kalkmamıza yol açabilecek bir hezimeti de başlatabilir dikkatli olmak gerek. Bu konuda şu soruları cevaplamak kanımca elzem.

1-Böyle bir operasyonun amacı ne? Teröre son vermek mi? Öylese sorulara devam edelim. Operasyon PKK’yı bitirebilir ya da en azından zayıflatabilir mi? Yoksa yan etkileri vasıtasyla geniş kitleleri harekete geçirip aksine daha da etkinleştirir mi? Sınır ötesi operasyon bir cins kemoterapi tedavisidir. Tedavinin yan etkilerinin ağırlığının bilincinde miyiz? Doğru teşhise doğru tedavi olduğundan emin miyiz? Verem miyiz, kanser miyiz?

2-Operasyonun uluslararası etkilerini bertaraf edebilecek güce sahip miyiz? Dünya medyası her gün Türkiye’nin saldırısında hayatını kaybeden sivilleri, çocukları öne çıkarırken, biz aslında teröristleri temizlediğimizi ispatlayacak medya kontrol gücüne sahip miyiz? ABD ve İsrail gibi bu alanda etkin güçlerin bile eylemlerini meşrulaştırmakta ne kadar başarısız oldukları görüldü. Biz meramımızı dünyaya miyiz?

3-Operasyonun başarılı olduğunu varsayalım, sonrasında PKK’nın yeniden burada yuvalanmasına engel olabilecek miyiz? Kaldı ki, örgütün esas varlığı sınırlarımızın içerisindeyken, dışarıda ne sağlayabileceğiz? Sadece öfkeyi mi dindireceğiz? Ağrıyı kesince hastalık tedavi mi olacak sanıyoruz? Bilmez miyiz ki, en belalı hastalıklar hiç kendini göstermeksizin sinsice yayılanlardır. O yüzden, bırakın ağrı (öfke) kalsın, esas hastalığı (terör) tedavi etmek gerek.

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

15 Şubat 1977 M. Metin Kaplan’ın henüz yirmi üç yaşında Bursa’da üniversite öğrencisi iken, tutuklu bulunduğu sırada, arka sayfasını tamamen “Ülkü Ocakları Sayfası” adı altında ülkücü yazarlara tahsis eden milliyetçi bir gazetede, 6.

Halim Kaya

22 Nis 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

15 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,50 M - Bugn : 37285

ulkucudunya@ulkucudunya.com