« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 May

2007

Niçin MHP?

SERVET KABAKLI 22 Mayıs 2007

BENİM candan azîz dostlarım, “ben” demekten hâyâ etmeyi atamdan ve rahli-i tedrisinden kendi kapasiteme göre feyz aldığım dâvâ büyüklerimden öğrenmiş bir kardeşiniz, ağabeyinizim. Ancak görüyorum ki, bunca zamandır yazıyor olmama; sağlık ve zaman fukaralığıma rağmen, aldığım her davete şan ve şöhret dâhil hiçbir karşılık beklemeden mümkün olduğunca icabet edip, şehir şehir, ilçe ilçe, salon salon solon dolaşarak konuşmama rağmen bazı dostlarıma, gönüldaşlarıma ve özellikle ülküdaşlarıma kendimi anlatamamışım. Elbette beni anlayan ülküdaşlarımın yanında sayıca çok az olmalarına rağmen her biri manen “ciğerpâremiz” olan bu insanlarımızı anlayışsızlıkla suçlayacak değilim. Hatayı yine kendimde arayacağım ve asla onlara; “Yahu ne zamandır yazıyorum, konuşuyorum bu yazdıklarımı okumadan nasıl yargılıyorsunuz beni” diye suçlayacak değilim.

Tercüman’ın yeniden yayın hayatına başladığı günden, yani 4.5 yıldan beri; Türk Milliyetçileri’nin, BBP’yi kuran kadronun MHP’den ayrılması ve çarpık koalisyon dönemi icraatlarının sorumlulukları dâhil, geçmişteki bütün hatalardan dersler ve ibretler çıkarılarak, birlik ve beraberlik içinde, Müslüman Türk Milleti’nin, Türk Dünyası’nın ve elbette bütün Müslüman kardeşlerimizin, hatta insanlığın hizmetine koşması gerektiğini haykırıp duruyorum.

Birçoğunuz gibi biliyor, görüyor ve inanıyorum ki “Yeni Türk Asırları”nın müjdecisi olması ve İslâm imanıyla polatlanmış Türk Milleti’nin Cihana yeniden adalet dağıtması gereken 21’inci asrın başında, “Vahşî Batı”, yani “Haçlı-Siyonist ittifakı” öncülüğünde, dünyanın bütün emperyalistleri ittifak halinde ve ayrı ayrı bu kutlu gelişmeyi engellemek ve Cenab-ı Hakk’ın bu mübârek vatan topraklarına bahşettiği bütün yer altı ve yerüstü zenginliklerini sömürmek üzere, “atlarını, itlerini nallamış vaziyette” saldırıyorlar. Bunu gerçekleştirmek için de Türkiye’nin, Türk Dünyası’nın ve Cihan Devleti Osmanlı’nın bakiyesi üzerinde var olma mücâdelesi veren soy ve din kardeşlerimizin üstüne tanklarıyla, tüfekleriyle, satın aldıkları medyalarıyla, hainleriyle ve mankurtlarıyla birlikte çullanıyorlar. Bizzat “Türkiye’de vaziyet idareciliği yapan kimlik bunalımlılar” tarafından milletimize yaldızlı ambalaj içinde takdîm edilmeye çalışılan BOP, AB ve benzeri sömürme projelerinin nihai hedefinin, azîz vatanımız Türkiye olduğunu, bazı uyutulmuşlar, uyuşturulmuşlar dışında herkes görebiliyor. Elin, yabanın, vahşinin, bunu fırsat bilen ve milletimize demokrasiyi, insan haklarını, hürriyetleri bile çok gören yapmacık elitin, darbecinin, darbelerden makam, mevki,mansıp uman bilcümle zavallının elleri, Türkiye’nin gırtlağındadır dostlarım.

İnandıklarımı haykırdım

İŞTE ben bu cendereden, bu çıkmaz sokaktan kurtuluşun tek çâresinin, bütün tarihimiz boyunca ve yakın geçmişimizde bu vatan için canlarını seve seve verebildiklerini ispat etmiş Türk Milliyetçileri’nin birliğinde olduğuna iman ediyorum...

Evet, Türk Milliyetçileri’nin en büyük siyasî kuruluşu ve “Baba Ocağı” MHP’nin, 57’inci Hükûmet döneminde, o çarpık koalisyon içinde yapılan yanlışların sorumluluğunu “üstlenen” ancak “gereğini yapmayan” Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ekibine, edeb dâhilinde en ağır tenkidleri yazmış bir gönüldaşınızım. Bugün Devlet Bahçeli’yi çok daha ağır hakaretlerle itham edenler, ta başında inandığım doğruları yazdığımda; “Bilge Liderimizi tenkîd etmek senin ne haddine” diye başlıyorlardı hakaretlerine... Sadece dâvâmız için, milletimiz için bildiğim, inandığım doğruları haykırdım. Meselâ Erciyes Yaylası’ndan Ramiz Ongun’u “kardeş kanı dökülmesin” tehdidi ile gönderen “kurt kırmalarına” da, Devlet Bahçeli’nin hastalığı üzerinden siyaset yapmak isteyen zavallılara da hak ettikleri cevabı bu sütundan verdim. O zaman da bugün de yaptığım budur. Ta başından beri de söylüyorum, Ülkücü Hareket’in, dolayısıyla MHP’nin seçmenliği dışında hiçbir makamda, mevkide, milletvekilliğinde, şunda bunda gözüm ve ihtirasım yoktur. Geçmişte bu teklifleri çok almış ve düşünmeden reddetmişimdir. Ülküdaşlarımın gönüllerindeki yerim benim için en yüksek makamdır ve bu köşe benim için “inandığım doğruları yazmak üzere lûtfedilmiş” bir Allah (cc) emanetidir.

Kucaklaşma olmalıydı

HAYDİ bir defa daha tekrarlayayım, Ülkücü Hareket’in “Baba Ocağı” MHP’nin iyi yönetilmediğine inanıyorum. Türkiye’nin de şu “Teslimiyetçi İktidar” tarafından çok kötü yönetildiğini hepimiz biliyoruz. Peki “Türkiye benim vatanım değildir” deme lüksüne sahip miyiz? Türkiye’yi terk edip nerede yaşayabiliriz ki? O halde nasıl ki Türkiye’de kötüye giden her şeyi düzeltmeye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni şu “İşportacı Teslimiyet”ten temizlemeye can atıyorsak; kendi evimizi, yetiştiğimiz baba ocağımızı temizlemeye muktedîr olduğumuza da inanmalıyız. Her şeye rağmen, Ülkücü - Milliyetçi Hareket’in sinesinden, nefis putunu kırmış milyonlarca dâvâ arkadaşımız arasından, o yiğitlerin de yakın gelecekte çıkacağına, gerekli nefis ve çevre temizliğini yapacağına da inanıyorum. Unutmayalım ki “mahkeme kadıya mülk değildir.” Ve iddia ediyorum, şu Teslimiyetçi İktidara rağmen, bunların karşısında oluşan darbeci ve eyyamcı ittifaklara, birleşmelere rağmen, 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 17.98’in altında alınacak bir oy yüzdesi, mevcut MHP yönetimi için başarısızlığın ta kendisi olacaktır.

MHP’yi yönetenler öncelikle kendi hatalarını tespit etmek, bunlardan dersler çıkarmak suretiyle; ayrılık sebepleri, geçmişteki hataları ne olursa olsun, yeni bir gönül seferberliği yaparak, “Baba Ocağı”ndan ayrılanları ve köşelerine çekilmiş Ülkücü kanaat önderlerini lâyıkıyla davet edip kucaklayabilselerdi. Hiç olmazsa aynı ocaktan aldıkları ateşi tüttürme iddiasında olan BBP, ATP ve hatta Sadettin Tantan’ın dürüst şahsiyetiyle bütünleşen Yurt Partisi ile bir ittifak yapılabilseydi... Olmadı, maalesef olamadı.

Buradaki tek tesellim, MHP’nin en yetkili ağızlarından biri olduğunu sandığım Mehmet Şandır’ın, hiçbir partiyle ittifak yapmayacakları şeklinde üzücü açıklamasının yanında; tek başına iktidara talip olduklarını belirtmesi ve seçim sonrası hiçbir partiyle koalisyon yapmayacaklarını taahhüt etmesidir. Demek ki MHP, Türkiye’yi kutuplaşmaya sürükleyen dış güçlerin oyununa gelmeyecektir. Geçmişte Ecevit’e payandalık etme hatasından ders çıkarmış olarak, bu defa tek parti döneminin hasretiyle çıldıran ve şu teslimiyetçi iktidarla rekabet etme adına Müslüman Türk Milleti’nin dinine, imanına, bütün manevî değerlerine saldıran CHP kafasına koltuk değneği olmayacaktır.

Evet, Türk Milliyetçileri’nin bu dönemde de TBMM dışında kalmasına gönlüm asla razı değildir. İşte bu sebeple, hiç kimseden vefa dahil hiçbir şey beklemeden, ayrı ocaklardaki kardeşlerime, dostlarıma, ülküdaşlarıma da sağlıklar diliyor; aklımla, iz’anımla, inanarak MHP diyorum.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,91 M - Bugn : 39937

ulkucudunya@ulkucudunya.com