« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2008

Milli irade sandıktan çıkan irade midir?

HASAN ÜNAL 27 Mayıs 2008

BUGÜN yaşadığımız rejim bunalımının temelinde belki de AKP’nin ‘milli irade’ kavramına yüklemek istediği yeni anlam yatıyor. AKP iktidara geldiği 3 Kasım 2003 tarihinden bu yana ‘milli irade’ kavramını bugüne kadar en fazla kullanmış olan parti olsa gerektir.

AKP’nin milli irade kavramına yüklemek istediği mana Meclis’e büyük bir çoğunluk ile girmiş olan partinin hemen bütün istediklerini yapabilmesi şeklinde okunabilir. Çünkü yapmak istedikleri anayasa değişiklikleri, uyguladıkları korkutma taktikleri ve Türkiye’yi yeniden yapılandırma girişimleri sırasında hep aynı lâfı ediyorlar: milli irade.

Milli irade nedir?

AKP bu tartışmaları o kadar masum taktiklerle yürütüyor ki, ortalama her insan az veya çok oranlarda bu kavramdan etkileniyor. Neticede vatandaş oy vermiş ve bir partiyi iktidara getirmiş; ancak o parti vatandaşın iradesi doğrultusunda yapmak istediklerini yapamıyor. Birileri (ki, bununla kast edilen her zaman Ordu çoğu zaman da yargı kurumları oluyor) iktidardaki partinin yapmak istediklerine mani oluyor.

Oysa gerçek hakikaten öyle mi? Örneğin iktidardaki parti işsizliği azaltmak, Türkiye’nin her yerini istihdam üreten fabrikalar, işyerleri ve tesislerle doldurmak istiyor da birileri buna karşı mı çıkıyor? Hükümet trafik keşmekeşini, hastane kuyruklarını ortadan kaldırmak için çırpınıyor da buna karşı çıkanlar ve önleyenler mi var?

Veya hükümet üniversite sınav sistemini ıslah etmek istiyor, üniversiteleri hem nitelik hem de nicelik olarak kuvvetlendirecek tedbirler almak için çırpınıyor da bunu engelleyenler mi var? Eğer hakikaten hükümetin bu yaptıklarını engelleyenler varsa bunlar kimler ve nasıl engelliyorlar?

Asıl sorun

AKLI başında hiç kimse Türkiye’de yaşanan sorunların özde bunlardan kaynaklandığını iddia edemez. Türkiye’de yaşanan ve bugün bir rejim bunalımına dönüşmüş olan sorunlar devletin temel yapısı ve Cumhuriyetin temel ilkeleri ile uğraşılmasından kaynaklanıyor. Devleti yapılandırmak adına söylenenler hantallaşmış devlet yönetim unsurlarının seri hale getirilmesi için düşünülen ıslahat tekliflerinden değil, milli devlet yapısını sulandırarak ortadan kaldırmak ve Cumhuriyetin temel ilkelerini tartışmaya açarak değersizleştirmek girişimlerinden kaynaklanıyor.

Türkiye bir milli devlettir. Tek millete yani Türk milleti esasına dayanır. Birden fazla milletin bir araya gelerek kurdukları bir ortaklık devleti değildir. Ortaklık devletleri, yapıları itibariyle kurulması, yönetilmesi ve yaşatılması fevkalade zor yapılardır. Eski Yugoslavya’dan Kıbrıs’a ve eski Çekoslovakya’ya kadar bir dizi çok uluslu ortaklık devleti ya kanlı savaşlarla ya da medeni boşanmalar şeklinde tarihe karışmışlardır.

Onların yerine ortaklıkları oluşturan milli kimliklerin kendi milli devletlerini kurduklarını görüyoruz. Belçika gibi çok kimlikli ve çok ortaklı olanlar AB içinde olsalar bile parçalanmaya doğru hızla gidiyorlar ve yakında Belçika devleti de üçe bölünerek tarihe karışabilir.

AKP’nin temel sorunu bu milli devlet yapısı ile tam barışık olmamasından kaynaklanıyor Dinin yanlış yorumundan başlayan ve millet kavramını yok sayan bir anlayış söz konusu. Bazen ‘burada sadece Türkler mi yaşıyor ki’ demek suretiyle Türk kavramını tartışmaya açıyor. Aslında milli devlet kavramını eleştiriyor ve değiştirmek istiyor. Bazen de, veya milli devleti tartışmaya açmaktan bir şey elde edemeyeceğini düşündüğü zamanlar da, milli devletin en önemli unsurları olan cumhuriyet ilkelerine saldırıyor. Laiklik tartışmalarının bu amaçla yapıldığına hiç şüphe yok.

Rejim bunalımı

BUGÜN yaşadığımız rejim bunalımı bunlardan kaynaklanıyor. Yargıtay bildirisinde de söylendiği gibi, anayasayı toptan değiştirme girişimi bu temel sorunla doğrudan alakalıdır. Normalde anayasanın işlevsel taraflarının tümü değiştirilebiliyor. Buna mani bir durum yok. Üstelik anayasa değişikliklerinin yıllara bölümü hesaplanırsa en fazla değişikliğin AKP döneminde yapıldığı ortaya çıkar. Durum böyleyken, anayasayı çöp sepetine atarak toptan yeni bir anayasa yazmaya çalışmanın anlamı başka ne olur ki zaten?

Milli irade kavramı işte bu girişimlere meşruiyet kazandırmak için AKP eliyle yanlış kullanılıyor. Yani ortada bir halk iradesi olduğu ve buna rağmen istenen değişikliklerin yapılamadığı söyleniyor. Oysa gerçek manada milli irade devletin kurucu iradesidir. Yani devleti tek millet esası üzerine kuran ve bu milli devlet yapısının ayrılmaz unsurları olarak Cumhuriyet ilkelerini belirlemiş olan iradeye milli irade denir.

Sandıktan çıkan halkın kararı bu iradeye uygun bir şekilde devletin yönetilmesi ve halkın sorunlarının çözülmesi içindir. Devletin temel esaslarını ortadan kaldırmak amacıyla demokrasinin imkân ve nimetlerinden faydalanma süreci tehlikeli bir iştir. Hele hele bu işi yabancılarla birlikte yürütmek daha da tehlikelidir. AKP’nin anlaması gereken de budur.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,80 M - Bugn : 33049

ulkucudunya@ulkucudunya.com