« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 May

2008

Başbakan, Japonya, Kanada, Rusya ve Yeni Zelanda’ya sefer yapmalı!

UFUK SÖYLEMEZ 13 Mayıs 2008

AKP iktidarı gerçek bir piyasa ekonomisinin ne olduğunun, nasıl olması gerektiğinin ne yazık ki farkında değil.

Onlara göre ver-kurtul, sat-kurtul zihniyeti ile, hemen her sektörde her şeyin sınırsız, ölçüsüz, kontrolsüz yabancılara haraç-mezat satışı büyük bir başarı sayılıyor. Bir de IMF’nin gönüllü sözcüsü holding akademisyenleri, bazı ekonomi yazarlarının ve eski bürokratların bunlara empoze ettiği, demode bir cümleye dört elle sarılıyorlar.

Neymiş “sermayenin milliyeti, kökeni, rengi olmazmış, sorulmazmış!” daha önceleri de birkaç kez yazdığım gibi, bu ilkel kumarhane kapitalizminin bayatlamış sloganı ile çıkarlarımızı hiçe sayarak Ermeni diasporasının önde gelen isimlerinden, şeriatçı, Arap şeyhlerine kadar ülkenin tüm ekonomik varlık ve değerlerinin yangından mal kaçırır gibi satılmasını, transfer edilmesini mübah sayıyorlar.

Oysa, ülkenin stratejik sektörlerinde, orta ve uzun vadeli çıkarlarımızı gözeterek, rekabet ve üretim gücümüzü ayakta tutacak, milli sermayeyi ve üretimi çökertmeyecek ulusal çıkarlarımızı ön planda tutacak bir yabancı sermaye politikası izlememiz gerekiyor.

Yabancılaşmanın riski var

HEMEN her sektörde, sınırsız, ölçüsüz, kontrolsüz bir yabancılaşmanın da, serbestleşmenin de, zararları ve risklerinin mutlaka önemsenmesi gerekiyor. Kalıcı, istihdam ve katma değer yaratan, ihracata katkı sağlayan, doğrudan yabancı yatırımlara kimsenin itirazı olmuyor, olmaz da.

Dünyada piyasa ekonomisini en yaygın biçimde uygulayan gelişmiş, zengin ülkelerde dahi yabancı sermayeye bazı sınırlar, kısıtlamalar hatta engellemeler rahatlıkla konulabiliyor.

Çünkü ekonomilerini “açık pazar” haline dönüştüren, bağımlı ekonomiler siyasi bağımsızlıklarını da riske edebiliyorlar. Geçen hafta ABD’de Beyaz Saray’ın resmi sözcüsü Mr. Dan Price, bir açıklama yapmak zorunda kaldı. G-8 ülkelerinin yabancı sermaye konusunda örnek olması gerekirken uygulamada samimi olmadıklarını ve yabancı sermaye yatırımlarının girişine engeller koyduklarını açıklayarak, şikâyette bulundu.

Yabancıya engel koyanlar

ABD’NİN uluslararası ekonomi sözcüsü, hangi ülkenin hangi yabancı sermayenin girişini engellediğini örneklerle de açıkladı. Buna göre; Japonya, ülkenin büyük enerji şirketi olan J-power isimli kuruluşun çoğunluk hisselerini almak isteyen İngiliz kökenli bir hedge fonu olan The Children’s Invesment Fund’a satın alma izni vermemiş.

Kanada ise, uzay robotları ve uydu sistemleri teknolojisi şirketi olan Mac Donald-Dettwiler isimli firmasının, ABD kökenli Alliant Techsystems isimli yabancı firma tarafından satın alınmasına engel olmuş.

Yeni Zelanda ise kendi en büyük havaalanı olan Auckland Havaalanını, Kanada sosyal güvenlik şirketinin almasına mani olmuş.

Bu ülkeler gerekçelerini de, ulusal çıkarları ve güvenlikleri olarak açıklamışlar.

Tam bu haberin ardından, Rusya Devlet Başkanı V. Putin’in enerjiden, teknolojiye kadar birçok sektörde yabancılaşmaya izin verilmeyeceğine dair aldığı kararlar dünya kamuoyuna yansıdı.

Ruslar da stratejik saydıkları doğalgaz, haberleşme, havacılık, uzay ve savunma sektörlerinin de aralarında bulunduğu 42 sektöre yabancı sermaye girişini yasakladı.

Şimdi Japonya’nın, Kanada’nın, Yeni Zelanda’nın ve Rusya’nın ulusal ekonomik çıkarlarını ve güvenliklerini gözeterek aldıkları bu kararlara acaba bizim gözü kara, sat-kurtulcu, sermayenin kökü, milliyeti sorulmaz diyen AKP’Cİ ekonomi zihniyeti ne diyecek acaba?

Aile boyu gezi yapsın

BEN ne diyeceklerini tahmin ediyorum, “... Ulusal çıkar da ne ola ki. Ya da stratejik sektör ne demek ki? Milli sermaye mi dediniz? Rekabet ve üretim gücümüzden mi bahsettiniz? Geçiniz efendim bunları. Biz şimdi büyük ekonomi dehası Sayın T. Erdoğan’ın parti grubunda yaptığı konuşmaları bu ne yaptığını bilmeyen ülkelere, yani Japonya’ya, Rusya’ya, Kanada’ya, Yeni Zelanda’ya göndeririz ve onlara Başbakanımızın ekonomi dersi niteliğindeki konuşmalarını dinletiriz. Onlar da, sermayenin milliyeti-kökeni, kaynağı ve niyetinin olmadığı ve de sorulamayacağını böylece anlarlar...”

Şeriatla yönetilen ülkenin Arap şeyhini kamusal sermayeden finans sağlayarak medya sahibi yapmak gibi büyük ekonomik başarılara imza atan Sn. T. Erdoğan, bu piyasa ekonomisini bilmeyen ve anlamayan ülkelere birer de aile boyu gezi yaparsa iş tamam olur. Böylece dünyanın en yüksek reel faizini veren, rekor cari açık ve dış ticaret açıklarıyla en kırılgan ilk 3 ülke arasına girme başarısını gösteren Türkiye’nin ekonomisinin nasıl “başarıyla” yönetildiğine de bütün dünya bir kez daha tanık olur.

Ne dersiniz, olur mu olur!

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,80 M - Bugn : 29981

ulkucudunya@ulkucudunya.com