« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 May

2008

Laikliğin önüne “Sıfatlar” koyanlar!

UFUK SÖYLEMEZ 13 Mayıs 2008

KAVRAMLAR düşüncenin en önemli araçlarıdır. Bu nedenle onların güçlü bir bilgi birikiminin ve sağlam bir muhakemenin ürünü olmaları gerekir. Kavram üreteceğim diye kafanıza göre takılamazsanız. Takılmaya çalışırsanız komik olursunuz. Hiç kimse yazdıklarınızı ciddiye almaz. Gülünür geçilirsiniz.

Ancak son zamanlarda tuhaf kavramlar üretmek siyasi projelerde çok başvurulan stratejik bir yöntem haline geldi. Özellikle son yıllarda içinde bulunduğumuz bölgeyi yeniden haritalandırmak isteyen güçlerin uzantısı olan sözde düşünce kuruluşları ve sivil toplum organizasyonları maksatlarına uygun kavramlar üretip duruyorlar. Birisi hiç yabancımız değil: Ilımlı İslam. 11 Eylül’de New York’ta yaşanan faciadan sonrasında BOP adlı projeyi hızla hayata geçirmek isteyenlerin pek sevdikleri bu kavram, güya, İslam dünyasında radikal dincilerin etkisini kırmak için dolaşıma sokulmuş izlenimi veriyor. Fakat perde arkasındaki gelişmelere bakınca hiç de öyle olmadığını anlıyorsunuz: Yoksa Türkiye gibi, laikliğin sistemin kurucu ilkesi olduğu bir ülkede, amaçları o ilkeyi önce aşındırmak, ardından tamamen etkisizleştirmek ve ortadan kaldırmak isteyenler “ılımlı İslam’ı temsil ediyorlar” diye neden açıkça desteklensinler?

‘Demokratik laiklik’

Din ve devlet ilişkisini sağlıklı bir çerçeveye oturtmayı başarmış bir Cumhuriyetin temel direğini çökertmeye yönelik teşebbüsler İslam’ın ılımlılaşması ve modernleşmesi şeklinde neden yorumlansın?

ANCAK ülkemizde son zamanlarda kavram kargaşasıyla zihinleri bulandırma çabaları daha da vahim bir hal aldı. Özellikle hakim medyada konuşlanmış ve Türkiye’yi küreselleşmeye entegre etme görüntüsü altında aslında Büyük Ortadoğu Projesi içinde dönüştürmek isteyen birtakım işbirlikçiler bu konuda başı çekiyor. Burada hazırlanan sahte kavramlar, projelerin yürütücü memurları tarafından sanki gerçek kavramlarmış gibi servis ediliyor. Bunun son ve çok art niyetli olduğu için en tehlikeli örneği “demokratik laiklik” denilen uydurma kavram.

Amaç kafa karıştırmak

Bu kavram, ilk kez geçen yıl Cumhuriyet mitingleri sırasında Cumhuriyetçi kurucu ruhun temel ilkesine sahip çıkanların temsil ettikleri gerçek laiklik kavrayışını karalamak için uyduruldu. Amaç, devlet-din ve toplum ilişkisinin çerçevesini net bir şekilde belirleyen laiklik ilkesine karşı sözde alternatif bir laiklik anlayışı üreterek Türk halkının kafasını bulandırmak, Cumhuriyetin kurucu ilkesi konusunda şüpheler uyandırmaktı. Demokrasi ve insan hakları gibi kavramlar altında turuncu devrimlere ve BOP’a fikri lojistik destek için yapılandırılmış sözde düşünce kuruluşlarının patentini taşıyan bu uydurma kavram, AKP hakkında açılan kapatma davasının açılmasının ardından, AB’liler tarafından da pek benimsendi. Önce Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso demokratik laiklikten bahsetti. Onu çok kısa süre sonra AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi, AB Komiseri Olli Rehn takip etti.

Laiklik demokrasinin koşulu

İKİ AB yüksek bürokratı da Türkiye’ye “demokratik laiklik” tavsiye edip, hukukun üstünlüğü ilkesini apaçık çiğneyerek Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasında Türkiye için uydurulmuş bu suni kavramı dikkate alması gerektiğini ima ettiler. Niyetleri, kendi planlarını gerçekleştirme karşılığında temsilcisi oldukları birliğin planlarına kusursuz hizmet eden bir zihniyetin medyadaki temsilcileri ve son zamanlarda liberal adı verilen işbirlikçileri tarafından dolaşıma sokulmuş bu sahte kavrama bir itibar kazandırmak, böylece Yüce Mahkeme üstünde bir baskı unsuru olarak kullanmaktı.

Sonuç olarak, demokratik laiklik kavramı, Ilımlı İslam adı altında pazarlanan kavramın Türkiye’deki muadili, yani dengi. Ancak ılımlı İslam kavramı gibi yaygınlaşması şimdilik söz konusu değil. Çünkü sadece Türkiye için üretilmiş, geçersiz, itibarsız. Çünkü laiklik, temel bir ilke; bir demokrasinin gerçek bir demokrasi olabilmesinin koşulu. Onun önüne bu nedenle demokratik sıfatını getirmek hem anlamsız, hem imkânsız.

Nitekim Genelkurmay Başkanı Sayın Yaşar Büyükanıt da “isimlerin önüne çok sıfatlar getiriyorlar” eleştirisinde bulunurken, bu anlamsızlığa da dikkat çekmiştir.

Büyük saçmalık

SONUÇ olarak, demokrasinin önüne demokratik sıfatını getirmek ne kadar büyük bir saçmalıksa, laikliğin önüne de demokratik sıfatını getirmek o kadar, hatta belki de daha fazla saçmalık. Bunun en büyük kanıtı, demokratik laikliğin iki İngilizce karşılığını, “democratic laicite” ve “democratic laicism” kelimelerini tırnak içine alarak yazıp, Google’dan aradığınızda şu an ilki için sadece bir, ikincisi için beş sonucun çıkması. Yani İngilizce’de demokratik laiklik diye bir kavram yok! (Anglo-sakson geleneğinde laiklik yerine biraz daha farklı bir kavram olarak sekülerliğin kullanılması bu yokluğu açıklamaz.Çünkü laicite olarak tam 2 milyonu aşkın sonuç var; Laicism olaraksa kırkbini aşkın. Yine sekülerlik veya sekülarizm kavramlarının önüne demokratik sıfatını getirip tırnak içine alarak yaptığınız İngilizce taramada ilki için sadece 3500, ikincisi içinse 35 sonuç çıkıyor ki, bu internet dünyasının muazzam genişliğinde neredeyse hiç yok demek. Ve bu hiç yokların büyük çoğunluğu da zaten, bizdeki F tipi yapılanmanın medyadaki İngilizce yayın organları tarafından dolaşıma sokulmuş.) Ama daha önemlisi, “democratic laicism” için karşımıza çıkan bu beş sonuçtan üçünün, bizim buradaki değerlendirmemizi doğrulaması. Çünkü bu sonuçlara göre, Kuzey Irak’taki sözde devlet yapılanmasının yönetim sistemi demokratik laiklikmiş.

Kavram karmaşası

Bu demektir ki, demokratik laiklik denilen uyduruk kavram, bir süre sonra yaygınlaşabilir. Google’dan kavramın İngilizce karşılığını arayanlar, belki birkaç yıl sonra, bir anda laikliğin yeni yorumu veya alternatifi diye sunulan kavram hakkında binlerce sonuca ulaşabilir; tıpkı şu anda Türkçesinde ulaşabilecekleri gibi. Fakat bu, demokratik laikliğin, emperyalist projenin Türkiye ayağında, ılımlı İslam planının bir gereği olarak, laiklik ilkesini ve uygulamalarını tasfiye etmek için uydurulmuş sahte bir kavram olduğu gerçeğini değiştirmez: Yaratılan kavram kargaşasının amacı, bu gerçek konusunda kafaları bulandırmak, sahteyi hakikinin yerine geçirmektir.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,79 M - Bugn : 18945

ulkucudunya@ulkucudunya.com