« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 May

2008

Kriz yönetimi

Mahir KAYNAK 06 Mayıs 2008

Kitleler ya da gruplar arasında bir çatışma ihtimali olduğu zaman iki yol izlenir. Ya tarafların çatışmasına göz yumar ve kendinize yakın saydığınız tarafı el altından desteklersiniz ya da çatışmayı önleyecek tedbirler alırsınız. Bu durumda devlet ve onu temsil eden güvenlik güçleri taraflardan biri olur.

Çatışmaya göz yumulursa, desteklediği taraf kazansa bile, kaybeden taraf devlet olur. 12 Eylül öncesinde izlenen bu yol bir darbeyle sonuçlanmış ve çatışan tarafların dışındaki bir güç egemen olmuştur. Burada darbe yapanları devlet sayamayız. Çünkü onlar var olan yönetimin dışındaki bir güçtür. Yani çatışmaya göz yuman devlet yerini başka bir güce terk etmiştir.

Güneydoğudaki terör olaylarında güvenliği sadece devlet güçleriyle sağlamak yerine korucu sistemine geçilmesi benzer bir sonuç yaratmış, çatışan taraflar varlıklarını sürdürmenin ancak karşı tarafla çatışmayla mümkün olduğunu görmüş ve birbirinin varlık nedeni haline gelmiştir.

Devlet dışı aktörlerin birbiriyle çatışmasına izin verilirse kazanan taraf başka bir güç olur ve bu devlet değildir. Çatışma ortamı halkın devlete güvenini yok eder, taraflardan birinin üstünlüğü ise var olan gerginliğin sürmesine yol açar. Bu nedenle başka biri, muhtemelen çatışmayı planlayan güç egemen olur.

Bu model çerçevesinde Irak'ta kimin egemen olacağı konusunda bir tahmin yapabiliriz. Taraflardan hiçbiri yani ne Sünniler ne de Şiiler egemen olamayacaktır. ABD ve onun yönlendirdiği hükümet çatışmaya izin veren konumundadır ve onların da egemen olması mümkün değildir. Bütüncül bir Irak, çatışan tarafların uzlaşmasını gerektirdiği için, dökülen kanlar nedeniyle mümkün görünmüyor. Irak, kitlelerin birbirinden ayrıldığı ve yeni yöneticilerin egemenliğinde şekillenebilir.

Kitleler ya da gruplar arasında bir çatışma ihtimali olduğu zaman devlet kendi dışındaki bir tarafı desteklememeli ve her iki taraftan da aynı ölçüde uzak durmalıdır. Yani taraflardan biri devleti korumak iddiasında bulunsa bile bunun siyasi platform dışında fiili bir desteğe dönüşmesine izin vermemelidir. Bir ülkede çatışma varsa bunun bir tarafı mutlaka devlet olmalıdır. Eğer şartlar devleti dışlasa bile devlet kendisini taraf haline getirmelidir.

1 Mayıs'ta güvenlik güçlerine karşı yöneltilen eleştiriler haklı olabilir ya da yönetim karşıtı olanlar iktidarı yıpratmak için bireysel olumsuzlukları genelleştirmiş olabilir. Ancak olayın en olumlu yanı taraflardan birinin devlet olmasıdır. Eğer yanlış bir uygulama varsa devlet olabildiğince eleştirilir ve eleştirilmelidir. Ama devletin görevini üstlenmek isteyen vatan kurtarıcılarına asla izin verilmemelidir. Devletin yapamadığını yapma iddiasında bulunanlar, birey olarak, yaptıklarını doğru sayabilir ve gerçek bir vatansever olabilir. Ama onların arkasındaki güç devleti etkisiz hale getirmek istemektedir.

Hayatım her türlü olumsuzluğu ve dışlanmayı göze alarak devletin politikalarını eleştirmekle geçti. Ama hiçbir zaman devletin yerine başka bir gücü ikame etmeyi düşünmedim. Devletsiz bir halkın akıbeti, Irak'ta olduğu gibi, ölüm tarlalarının ürünü olmaktır.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

13 May 2024

Yarın, Başyazı, 5 Ağustos 1965, Sayı 120. İdeolojinin önemi Türkiye’nin siyasi yapısında ideoloji gittikçe önemli bir unsur haline geliyor.

Halim Kaya

13 May 2024

M. Metin KAPLAN

22 Nis 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

15 Mar 2024

Nurullah KAPLAN

04 Mar 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Hüdai KUŞ

19 Eki 2023

Ziyaret -> Toplam : 103,90 M - Bugn : 30991

ulkucudunya@ulkucudunya.com