Mîsâk‐ı Millî Beyânnâmesi
01 Ocak 1970
Osmanlı Meclis‐i Mebûsân a’zâları istiklâl‐i devlet ve istikbâl‐i milletin, haklı ve devamlı bir sulha nailiyyet için ihtiyar edebileceği fedakârlığın hadd‐i azamisini mutazammın olan esâsât‐ı atiyeye tamami‐i riâyetle mümkünü’t‐temin olduğunu ve esâsât‐ı mezkûre haricinde pâyidar bir Osmanlı Saltanat ve Cemiyyetinin devam‐ı vücudu gayr‐i mümkün bulunduğunu kabul ve tasdik eylemişlerdir:
(Osmanlı Mebûsan Meclisi milletvekilleri devlet ve milletin, haklı ve devamlı bir barışa ulaşmak için yapabileceği fedakârlığın üst sınırını içeren gelecek esaslarına tamamen uyulmakla temin edilmesinin mümkün olduğu ve adı geçen esaslar dışında kalıcı bir Osmanlı devlet ve toplumunun yapısının devamının mümkün olmadığını kabul ve tasdik eylemişlerdir.)
Birinci Madde‐ Devlet‐i Osmâniyye’nin münhasıran Arab ekseriyetiyle meskûn olub 30 Teşrîn‐i evvel [Ekim] 1918 tarihli Mütârekenin hîn‐i akdinde muhâsım orduların işgali altında kalan aksâmının mukadderâtı, ahâlisinin serbestce beyân edecekleri ârâya tevfîkan tâyin edilmek lâzım geleceğinden, mezkûr hatt‐ı mütâreke dâhil ve haricinde dînen, örfen, emelen müttehid ve yekdiğerine karşı hürmet‐i mütekâbile ve fedakârlık hissiyatıyla meşhûn ve hukuk‐i ırkiyye ve ictimâiyyeleriyle şerâit‐i muhîtiyyelerine tamamiyle riâyetkâr, Osmanlı İslâm ekseriyyetiyle meskûn bulunan aksâmın hey’et‐i mecmuâsı hakîkaten veya hükmen hiçbir sebeble tefrîk kabul etmez bir külldür.
(Birinci Madde‐ Osmanlı Devleti’nin, özellikle Arap çoğunluğunun yerleşik olduğu, 30 Ekim 1918’de [Mondros] mütârekesinin imzalandığı sırada, düşman ordularının işgali altında kalan kesimlerin mukadderâtı, halkının serbestçe verecekleri karara/iradeye/reylere uygun olarak belirlenmesi gerekeceğinden, adı geçen mütâreke hattı içinde (Mondros Mütârekesi imza edildiği tarihte işgal edilmemiş olan bölgeler) ve dışında din, kültür ve emel bakımından birleşik ve birbirine karşı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu olarak soy‐sop, toplumsal ve geleneksel hukuklarıyla/haklarıyla bölgesel şartlarını tamamen sayan/saygı gösteren, Osmanlı Müslüman çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu bölgelerin hepsi gerçekten veya hükmen (varılan karar uyarınca) hiçbir şekilde bölünmez bir bütündür.)
İkinci Madde‐ Ahâlisi ilk serbest kaldıkları zamanda ârâ‐yi âmmeleriylen anavatana iltihâk etmiş olan Elviye‐i Selâse için lede’l‐îcâb tekrar serbestçe ârâ‐yi âmmeye müracaat edilmesini kabul ederiz.
(İkinci Madde‐ Halkı, ilk serbest kaldıkları zaman halkın oylarıyla anavatana katılmış olan üç sancak -Kars, Ardahan (Oltu, Şenkaya ve Olur dâhil), Batum (Artvin, Ardanuç, Şavşat ve Borçka dâhil)- için gerektiğinde yeniden serbestçe halkoyuna başvurulmasını kabul ederiz.)
Üçüncü Madde‐ Türkiye sulhüne tâ’lîk edilen Garbî Trakya vaziyyet‐i hukukiyyesinin tesbîti de sekenesinin kemâl‐i hürriyyetle beyân edecekleri ârâya teb’an vâki’ olmalıdır.
(Üçüncü Madde‐ Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuki durumunun tespiti de, halkın tam bir serbestlik içinde beyân edecekleri oylara uygun olarak gerçekleşmelidir.)
Dördüncü Madde‐ Makarr‐ı Hilâfet‐i İslâmiyye ve Pâyitaht‐ı Saltanat‐ı Seniyye ve Merkez‐i Hükûmet‐i Osmâniyye olan İstanbul şehriyle Marmara Denizi’nin emniyyeti her türlü halelden masûn olmalıdır. Bu esâs mahfuz kalmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz Boğazlarının ticaret ve münakalât‐ı âleme küşâdı hakkında bizimle sâir bi’l‐umûm alâkadar devletlerin müttefikan verecekleri karar muteberdir.
(Dördüncü Madde‐ İslâm Hilafet ve Saltanat Merkezi/Karar yeri ve Osmanlı hükümet merkezi olan İstanbul şehriyle Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü tehlikeden uzak/korunmuş olmalıdır. Bu esas saklı kalmak şartıyla, Akdeniz ve Karadeniz Boğazlarının dünya ticaret ulaşımına açılması hakkında, bizimle diğer bütün ilgili devletlerin ittifakıyla verecekleri karar geçerlidir.)
Beşinci Madde‐ Düvel‐i İtilâfiyye ile muhâsımları ve bazı müşârikleri arasında takarrür eden esâsât‐ı ahdiyye dairesinde ekalliyyetler hukuku -memâlik‐i mütecâviredeki Müslüman ahâlinin de aynı hukukdan istifâde etmeleri emniyyesiyle- tarafımızdan teyîd ve temîn edilecekdir.
(Beşinci Madde‐ İtilâf Devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında kararlaştırılan antlaşma esasları çerçevesinde azınlıklar hukuku -komşu ülkelerdeki Müslüman ahâlinin de aynı hukuktan yararlanmaları güvencesiyle- tarafımızdan teyit ve temin edilecektir.)
Altıncı Madde‐ Millî ve iktisadî inkişâfâtımız daire‐i imkâna girmek ve daha asrî bir idâre‐i muntazama şeklinde tedvîr‐i umûra muvaffak olabilmek için, her devlet gibi bizim de temîn‐i esbâb‐ı inkişâfâtımızda istiklâl ve serbesti‐i tâmme mazhar olmamız üssül‐esâs‐ı hayât ve bekâmızdır.
Bu sebeble siyasî, adlî, mâlî ve sâir inkişâfâtımıza mâni kuyûda muhalifiz. Tahakkuk edecek düyûnâtımızın şerâit‐i tesviyyesi de bu esâsâta mugayir olmayacakdır.
28 Kânûn‐ı sânî 1336
(Altıncı Madde‐ Millî ve iktisadî gelişme imkânlarını elde etmek ve daha çağdaş ve intizamlı bir yönetim şeklinde işleri yürütmeyi başarabilmek için, her devlet gibi bizim de gelişme sebeplerimizin temin edilmesinde tam istiklâl ve tam serbestliğe kavuşmamız, varlığımızın ve hayatımızın temel esasıdır.
Bu sebeple, siyasî, adlî, mâlî ve sâir gelişmelerimize engel kayıtlara/bağlara muhalifiz. Tahakkuk edecek borçlarımızın ödeme şartları da bu esaslara aykırı olmayacaktır.
28 Ocak 1920)” şeklinde son Osmanlı Mebûsan Meclisi tarafından Türk ve dünya kamuoyuna ilan edilmiş, tarihe not düşülmüştür.