Azerbaycan Rusya gerilimi
Deniz Ülke Kaynak 01 Ocak 1970
İttifaklar sabah çiği gibidir; ilk güneş ışığında kaybolur” der Napoleon. Çok da haklıdır. Devletler arasındaki birliktelikler, ister geçici ittifaklar, ister kurumsallaşmış örgütsel yapılar çerçevesinde olsun, çıkarlar üzerinden şekil alır ve bu çıkarlar çatıştığı andan itibaren de dostluk, kardeşlik diye anılan birçok ilişki rafa kalkar. Zira devletler ittifakların bütüncül hedeflerini değil, kendi ulusal çıkarlarını öncelerler.
Özellikle küresel güç dengelerinde kaymalar olduğunda, yani sisteme başat rol oynama kabiliyetine sahip yeni bir aktör girdiğinde ya da eskisi çıktığında ittifak mimarileri de sarsılır. Eski Varşova Paktı üyesi ülkelerin bir kısmının bugün NATO üyesi olmaları, Shanghai İşbirliği Örgütü’nün rakip ülkeleri bünyesinde barındırabilmesi ya da Britanya’nın AB’den çıkması gibi olaylar bu kaygan zeminin göstergeleridir. Tarih, bu tür yön değiştirmelerle doludur.
Rusya’nın bakış açısı
Soğuk Savaş yıllarının doğu kutbu SSCB’nin eski üyeleri bugün farklı yollarda yürüyorlar. Kimisi Batı sistemine eklemlenerek NATO üyesi olurken, kimisi eksen değiştirmek istemesinin bedelini ağır ödemekte. Gürcistan ve Ukrayna bedel ödemek zorunda kalanlar listesinde başı çekenlerden. Şimdilerde de Azerbaycan ile Rusya arasında yükselen gerilimi izliyoruz ve sıkıntı artabilir gibi görünüyor.
Rusya’nın, Trans Kafkasya’yı (Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan) “arka bahçesi” olarak gördüğü ve güneye açılan kapısı olarak konumlandırdığı biliniyor. Moskova’nın bu bölgedeki rolü, askeri güvenlik, enerji kontrolü ve diplomatik baskı üzerine kurulu. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşta ilk başta Ermenilerden yana davransalar da, sonrasında hareketsiz kalarak Azerbaycan’ın elini güçlendirmeleri genel stratejilerinin bir parçası. Anlaşılan Azerbaycan’ı Gürcistan ve Ukrayna gibi düşmanlaştırarak zorla kontrol etmekten yana değiller; en azından yakın zamana kadar değildiler. Ancak küresel güvenlik mimarisinde derin bir değişim var. Gerek başat aktörler arasındaki yeni ticaret koridorları üzerinden gelişen rekabet, gerek küresel enerji denklemindeki yeni gelişmeler, gerekse yeni kurulmakta olan ittifak sistemleri ilişkileri farklı bir rotaya doğru sürüklüyor.
Olaylar, tehditler, fırsatlar
İki ülke arasındaki gerilim Aralık 2024’te Azerbaycan Airlines uçağının bir Rus füzesiyle düşürülmesiyle gün yüzüne çıkmıştı. Geçtiğimiz hafta patlayan olaylarda Yekaterinburg’da yaklaşık 50 Azerbaycan vatandaşının gözaltına alınması ve iki kişinin şüpheli şekilde hayatını kaybetmesi ise krizi iyice kızıştırdı. Azerbaycan tarafının da misilleme olarak Sputnik ofisine yapılan baskınla gazetecileri tutuklaması ve Rus kültür merkezlerini kapatması ilişkilerin kopma noktasına doğru gittiği gösteriyor.
Bu sert kopuşun arka planında yalnızca bir dizi diplomatik hata ya da anlık tepkiler yok. Aslında mesele çok daha derin ve stratejik. Azerbaycan, uzun süredir Moskova’nın gölgesinden çıkmak ve Batı sistemine yakınlaşmak için yeni güvenlik ve ittifak yolları arıyor. Karabağ savaşındaki askeri başarılar, Türkiye’nin verdiği destek ve İsrail’den alınan yüksek teknoloji ulusal özgüveni artırsa da beraberinde riskler de getiriyor. Zira Rusya’nın, kendi sınırında alternatif bir rotaya eklemlenen bir devlete pek tolerans göstermeyeceği açık.
Kaldı ki, enerjiye ulaşımın ne kadar kritik bir öneme sahip olduğu İran-İsrail savaşı ile iyice ortaya çıktı. Azerbaycan’ın Avrupa’nın gaz tedarikinde kritik aktör haline gelmesi, Rusya’nın Batı’ya karşı kullandığı en kullanışlı baskı araçlarından birini elinden alabilir. Ticaret koridorları savaşı da ayrı bir öneme sahip. Ermenistan ve Türkiye ile birlikte Zengezur koridoru üzerinden alternatif bir hat öneriyor olması Azerbaycan’ı dış politikada farklı bir oyunun içerisine yerleştiriyor. Önem ve aktiflik arttıkça, doğal olarak zorluklar da büyüyor.
Şimdilerde klasik çok taraflı diplomasi (multilateralizm) anlayışının yerine “minilateralizm” kavramından söz ediyoruz. Artık devletler, büyük ve sabit bloklara dayanan ittifaklar yerine, konu odaklı, dar kapsamlı ama işlevsel koalisyonlar kurma arayışında. Azerbaycan da fırsatların peşinde Hindistan, İsrail, Körfez ve ABD arasında şekillenen yeni rota üzerine yerleşmeyi hedefliyor gibi. Bu resmi bir pakt olmasa da işlevsel bir ittifak zemini yaratıyor. En önemli sorun jeopolitik konumu itibariyle vazgeçilmez niteliğe sahip olan Bakü’nün Moskova’nın hışmına uğraması ve Ukrayna benzeri yeni bir kriz ihtimali. Hindistan, Pakistan, İran, Azerbaycan, Türkiye hattı çok sıcak. Alev kuşağına dönmeden yönetilmesi gerekiyor.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/azerbaycan-rusya-gerilimi/783987