Türk men
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
-Kim sen?
-Türk men.
Dört kelimelik bu karşılıklı konuşmanın anlamı şöyle? “-Kimsin? -Türk’üm.”
Aziz okuyucular, sizce bu karşılıklı konuşma nerede ve ne zaman geçiyor? 20. yüzyılda İstanbul’da, Selanik’te, İzmir’de, Ankara’da, Bakü’de olabilir mi? Veya günümüzde Türkiye’de geçmiş olabilir mi? Belki de 19. yüzyılda geçmiştir.
Neyse sizi fazla düşündürtmeyeyim. Bu konuşma, 11. yüzyılda Dîvânu Lugâti’t-Türk’te geçiyor. Kâşgarlı Mahmut, Türklerle ilgili bir kutsi hadisi, Türklerin özelliklerini ve bir şiiri aktardıktan sonra, 11. yüzyılda iki Türk karşılaştığı zaman birbirleriyle böyle konuştuğunu bize bildiriyor. Metnin ilgili bölümünü 2014’teki Türk Dil Kurumu yayınından aynen veriyorum (s. 151).
… Ne var ki biz daha önce Türk’ün Allah tarafından verilmiş bir isim olduğunu söylemiştik. Bize şeyh, imam ve zahid Huseyn bin Xalef el-Kâşgarî haber verdi ve kendisine de İbnu’l-Garqî’nin haber verdiğini söyledi. Ona da âhir zaman hakkında yazdığı kitabında İbni Ebi’d-Dünyâ diye tanınan şeyh Ebû Bekr el-Muġîd el-Cercerânî, Allah’ın elçisine (s.a.) isnat ederek anlatmış. (Peygamber) dedi ki: Allah (c.a.) diyor ki: ‘benim bir ordum vardır; onları Türk diye adlandırdım ve doğuya yerleştirdim. Bir kavme kızdığım zaman onları (Türkleri) onlara musallat ederim.’ Bu, diğer bütün insanlara karşı, onlar için bir üstünlüktür. Çünkü onların adını bizzat O (c.a.) vermiş; onları en yüce ve yeryüzünde havası en güzel yere yerleştirmiş; onları kendi ordusu olarak adlandırmıştır. Bunun yanında onlar; güzellik, tatlılık, aydın yüzlülük, edep, yaşlılara hürmet ve riayet, ahde vefa, alçak gönüllülük, yiğitlik ve daha sayılayamayacak birçok meziyeti hak etmişlerdir. Şiir: Kaçan körse anı Türk / Bodun ayga anıŋ aydaçı / Muŋar tegir ulugluk / Munda naru keslinür. Bir adamı överek diyor ki: Türk taifeleri onu görünce der ki: ‘Büyüklük ve yücelik buna yakışır, bundan sonra (yücelik) kesilir.’ Onlardan biri için de Türk denir; hepsi için de. ‘Kimsin?’ anlamında kim sen denir; ‘Türküm’ anlamında Türk men diye cevap verilir. Türk süsi atlandı denir; ‘Türk ordusu (ata) bindi’ demektir.”
Hani bazıları Türk kavramının, milletimizin kendisini Türk olarak adlandırmasının Cumhuriyet’le birlikte doğduğunu sanıyor ya işte bu yanlış bilgiye karşı yazıya böyle başladım.
Aslında 6. yüzyıldaki Göktürklerden bugüne kesintisiz olarak biz kendimize Türk diyoruz. 1897’de Mehmet Emin Yurdakul ünlü şiirine “Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.” diye başlıyordu. Atatürk 1933’teki konuşmasını “Ne mutlum Türk’üm diyene!” cümlesiyle bitiriyordu. Şu sözler de Atatürk’ündür: “Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir…”
Tarihimizde göğsünü gururla şişirerek “Türk” diye haykıran en büyük Türk ve en büyük Türkçü Atatürk idi. Nutuk’u ve bütün konuşmalarını baştan sona tarayınız, onun Türk sözünü ne kadar çok kullandığını, heyecanla ve övünçle kullandığını göreceksiniz.
Çok iyi bilinmesi gereken bu gerçekleri niçin durmadan tekrarlıyorum? Birileri bizim Türk olduğumuzu unuttuğu için. Birileri Atatürk’ün en önemli özelliğinin Türk olmakla gururlanmak olduğunu unuttuğu için.
Yeniden ve kuvvetle, göğsümü şişirerek bir daha haykırıyorum:
Biz Türk’üz, var mı bir diyeceğiniz?