AKP kapatılır mı?
SIRRI YÜKSEL CEBECİ 21 Mayıs 2008
İNGİLTERE Kraliçesi 2. Elizabeth’in ziyareti bile AKP’lilere kapatma davasını unutturamadı.
Oysa soylu majestelerinin böyle kritik zamanda Türkiye’yi onurlandırmaları, en çok AKP’lileri sevindirmeli ve kapatma davasının telâşına hiç değilse üç günlük bir mola verilmeliydi.
Ne mümkün...
İlk günlerin şoku atlatıldıktan sonra, olayın ciddiyeti anlaşılmaya ve kapatma davası giderek karabasana dönüşmeye başladı.
Çünkü hiç hesapta olmayan bu dava, AKP’nin, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki bütün projeleri altüst etti.
AKP’ye 22 Temmuz seçimlerinde en az yüzde 10 oy kazandıran Genelkurmay’ın e-muhtırasının kazasız belâsız atlatılması ve Devlet Bahçeli’nin desteği ile Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, iktidar partisinin önündeki tüm engeller ortadan kalkmış gibi görünüyordu.
Tam dört buçuk yıl sabırla bekleyen AKP, Ahmet Necdet Sezer engelinin ortadan kalkması ve seçimlerde rekor sayılabilecek oy oranına ulaşılması ile kadrolaşmayı süratle tamamlayacak ve “reform” dediği projelerini bir bir hayata geçirecekti.
22 Temmuz seçimlerinden önce, hiç değilse bir dönem daha iktidarda kalmak için, para musluklarını açıp “seçim ekonomisi” uygulamakta sakınca görülmemişti.
Seçimden sonra enflasyonun yükselmesi, fiyatların artması, cari açığın büyümesi fazla önemli değildi.
İlk yıl sıkıntı çekilebilir, sonraki yıllarda sorunlar çözülebilir, ekonomide dengeler yeniden kurulabilirdi.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, Yargıtay Başsavcısı’nın kapatma davası açması AKP’nin elini kolunu bağlayıverdi.
Seçimden önce belliydi
TÜRKİYE şu anda krizde mi?
Evet krizde...
Seçimden sonra başlayan ekonomik krize, kapatma davasının açılmasından sonra siyasi kriz de eklendi.
Gerçi AKP’liler, ekonomik krizin nedeninin kapatma davası olduğunu söylüyor ama, AKP’nin MKYK üyesi Abdüllatif Şener’e göre, “Ekonomide kötüye gidiş kapatma davasından önce başlamıştı.”
2002 seçimlerinden 2007’ye kadar -ikinci iktidar dönemini garantiye almak için- meselâ elektriğe hiç zam yapılmamış, özelleştirme gelirleri ile elektrik sübvanse edilmişti.
Seçimden hemen sonra başta elektrik, su ve doğalgaz olmak üzere bütün mal hizmetlere zam yapıldı, bu zamlar devam edecek.
İktidar, seçimlerde halka bedava dağıttığı kömürün bedelini bile TKİ’ya ödeyemiyor.
Böyle olacağı seçimden önce belli olmuştu.
Tehlikeli mecraya doğru
ŞİMDİYE kadar hiçbir krizi iyi yönetemeyen Sayın Başbakan’ın, seçimden sonra başlayan ekonomik ve kapatma davasından sonra başlayan siyasi krizi de yönetemeyeceği anlaşılıyor.
Çünkü “Kapatma davası AKP’nin değil, milletin davasıdır” diyerek, Yargıtay Başsavcısı’nın başlattığı hukuki süreci tehlikeli bir mecraya sürüklemek, yargı ile milleti karşı karşıya getirmek istiyor.
Biz yine de AKP’nin kapatılmamasını diliyoruz ama, Sayın Bahçeli’nin dediği gibi “AKP’nin kapatılması dünyanın sonu değil” elbette.